Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/262 E. 2018/767 K. 30.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/564 Esas
KARAR NO : 2018/811
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/08/2014
KARAR TARİHİ: 07/11/2018
Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle;Davalı şirket ortakları tarafından imzalanan 09.01.2010 tarihli protokolün eki olarak gösterilen 2.sayfasında; Müvekkili …’dan elden alınıp ödenecek olarak 100.000.-TL, banka kredileri bölümünde de, müvekkilinin evini kredili olarak 3.kişiye satmış olması karşısında bankadan çekip, davalılara ödemiş olduğu 200.000.-TL. olmak üzere; Protokolün 1.sayfasının; 1.Bendinde şirkete ait ve iş bu protokol ile şirket ortaklarının üstlendiği 1.262,176. TL. yekûn borç içerirsinde müvekkilinin 300.000.-TL olan alacağının 09.01.2010 tarihinden itibaren 300.000.-TL: alacağı rnevcut olduğu,Yine 1.bentte açık bir şekilde şirkete ait olan bu borcun ortaklar 1 ‘ kabul edildiği ve kendileri tarafından 2.Bentte ise toplam borcun, şirketin üç ortağına dağıtılarak, ortakların kişi başına 420.725.-TL. ödemeyi kabul ettikleri, ayrıca bu bentte ortak …’ün hissesine düşen miktarında diğer ortak … tarafından ödenmesine karar verildiği, 3.Bentte ise ortak …’ın hissesine düşen miktarı hemen ödemek’kaydı ile şirket payını …’a temlik edeceği belirtildiği, 09.01.2010 tarihli protokole ek olarak yapılan 12.01.2010 tarihli “Sözleşme 2″ başlıklı 2.protokole göre hisselerini diğer ortak … ‘a devretmeyi taahhüt eden davalı … bu temlikten önce, şirketten alacaklı olan üçüncü kişilere ödenmesi gereken 420.000.-TL’nın, 200.000.-TL’nı …’a nakit ödemiş, bakiyenin de 90 gün vadeli senetle ödenmesi kararlaştırıldığı, ödemeler 12.01.2010 ve 21.04.2010 tarihli makbuzlarla gerçekleştirildiği, …’ın; her iki ortağa düşen ödemelerden sorumlu olduğu, ortaklar, müvekkilimin alacağı dahil şirket borçlarından bir an için müşterek ve müteselsilen sorumlu olmasa bile …’ın diğer iki şirket ortağına düşen borçları sözleşmeler uyarınca üstlenmiş olması nedeni ile tek başına sorumlu olacağı konusunda bir tereddüt bulunmadığı, ancak ortakların kendi arasındaki ödeme anlaşmaları, üçüncü kişilere karşı müştereken ve müteselsilen sorumluluk hallerini değiştiremeyecekleri, …; 09.01.2010 tarihli sözleşmenin 2.bendinde … hissesine düşen miktarı ödeyeceğini açıkça kabul ettiği, Yine aynı sözleşmenin 3.bendinde …’ın hissesinin …’a temlikinden önce, kendisine düşen borç miktarının …’a ödeyeceğim taahhüt etmiş ve” sözleşme 2″ ve ekindeki makbuzlarla bu ödemenin nasıl yapıldığı ve yapılacağı ortaya konduğunu, bu sebeple davalı …’ın diğer iki ortağa düşen miktardan da sorumlu olacağı, Protokol hükümlerinden açıkça anlaşılacağı üzere şirket ortakları bir araya gelerek şirket borçlarını çıkarmışlar ve her bir ortak bu borçları ortak sayısına bölerek şahsen ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, Müvekkilinin 300.000-TL alacağı da davalı şirket ortaklarının şahsen ödemeyi üstlendikleri bu miktarın içerisinde olduğu yazılı belge ile belirlendiği, davacının işbu alacağı ortaklardan defalarca istenmesine rağmen ödenmeyince bu defa üç ortağa da …Noterliğinin … yevmiye numaralı 08.05.2014 tarihli ihtarnamesini keşide ederek, 300.000 TL: alacağının 11.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen ödenmesini istediği,
İhtarname 14.05.2014 tarihinde …’a 15.05.2014 Tarihinde …’a tebliğ edilmiş, diğer davalı …’ün dava dilekçesinde belirtilen 2 ve 3.sıradaki adreslere gönderilmesine karşılık, tebligat yapılamadığı, Tebligat yapılan davalı … ihtarnameye cevap vermediği, diğer davalı … ise …Noterliğinin… yevmiye numaralı 20.05.2014 tarihli ihtarnamesi ile verdiği cevapta; kendisinin bir ödeme taahhüdünün bulunmadığını, davacının 300.000.-TL’lik bir ödeme yapmadığını, kendisinin yönetim kurulu başkanı olmasına karşılık şirketi fiilen diğer ortak damadı …’ün yönettiğini, bu nedenle şirkete ait hiç bir konuya vakıf olmadığını, şirket defterlerinin mali müşavir olan davacıda olduğunu, ticari defterlerin denetimini ve incelemesini yapamadığını, inceleme yaptıktan sonra değerlendirme hakkını saklı tuttuğuğu, cevapta belirtilen hususların tümü gerçek dışı olduğunu, şirketin ticari defterleri hiçbir zaman davacıda olmadığı, nitekim davacının bu ihtarnameye vermiş olduğu cevapta da belirtildiği üzere defterlerinin kendisine teslim edildiğine ilişkin hiçbir zimmet belgesi ortaya konamadığı, davalı yönetim kurulu başkanı ve şirketin temsilcisidir. İşleri fiilen damadına devretmişse olsa bile sorumluluk kendisine ait olduğu, bu durumda defterleri inceleyemediğine ilişkin mazeretlerin hukuki hiçbir kıymeti olmadığı, 09.01.2010 Tarihli belgedeki imza davalı tarafından inkar edilmediği, davacıdan elden alınan 100.000-TL. ile kredi karşılığı sattığı evin bankadan çekmiş olduğu ve davalılara tediye ettiği 200.000-TL. alacağının açıkça kendisine ödeneceği belirtildiği, davacının yazılı belgeyi ve belgedeki imzasını ve inkar etmeden davacının ödemelerini ve kendisinin taahhüdünü inkar etmesini anlamak mümkün olmadığı, yazılı belgede, davacının alacağı ve şirkete ait borçlar bizzat şirket ortaklarınca üstlenildiği açıkça ifade edildiği, 09.01.2010 Tarihli iki sayfadan oluşan yazılı sözleşme, 300.000-TL. Alacağın 09.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle;, Dava dışı Üstünkaredeşler …A.Ş’den alacaklı olduğu, ancak anılan alacağın Şirket ortaklarınca üstlenildiği bu nedenle davalı …‘dan 300.000,00-TL alacaklı olduğu, bu alacağın 09.01.2010 tarihli protokolden kaynaklandığının beyan edildiği, … kardeşler adlı şirket Diğer davalı … tarafından yönetildiği, davacı taraf … kardeşler adlı Şirketin 2013 yılına kadar Mali müşavirliğini yaptığı, 2014 yılında Davacı ile diğer davalı … birlikte hareketle şirketin faaliyetlerini durdurduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; …A.Ş.’nin üç ortağından fiilen çalışan ve İmzaya yetkisi bulunan ortağı olduğunu, şirketin diğer ortakları davalı …’ün kayınpederi … ve kayınpederinin kardeşi … olduğu, şirketin işlerinin iyi gitmemesi ve nakit sıkışıklığı çekilmesi üzerine piyasaya borçlandıkları, borçlardan birisi de şirketin son 1,5-2 yıla kadar mali müşavirliğini yapmış olan davacı …’ya olduğunu, kendisinden toplamda toplam 300.000 TL borç alınmış olup. İlk borcu 100.000 TL olarak, ikinci borcuda evini sattığı 30.03.2009 tarihinde 200.000 TL olarak kendisinden alındığı, diğer borçlar ile birlikte davacının 300.000 TL’lik alacağını ve dosyamızda bulunan 09.01.2010 tarihinde yapılan sözleşme ile şirket ortakları olarak şahsen üstlenmiş olduklarını, davacının mali müşavir olarak 1980 yılından beri sözleşmeli olarak Firmanın Mali Müşavirliğini yapan … 26 – 27 yıl sonra onun da bildiği maddi sıkışıklığıa yardımcı olmak için gözünü kırpmadan dairesini 200,000,- TL ye satarak bedelini getirip davalı …’ün iş yerine teslim edildiği, sıkışık olduğumuz bir gün tekrar ondan talep edilen borç para talebine de yazıhanesine gönderdikleri …’ya bankadan aldığı 100,000,- TL.yi vererek yardımcı olduğu, …’dan alınan bu paralardan ve bu paraların Şirket borçlarına harcandığından Şirket orak veya ortakların her zaman haberi ve onayı olduğu, davacı …’nın iddialarının tamamı doğru olduğunu, şirketin zor zamanında satmış Olduğu evinin satış bedelini ve bilahare nakit olarak vermiş olduğu para ile toplam 300,000,- TL alacağı vardır ve bu alacağı ortakların şahitler huzurunda vapmis oldukları Mahmuf Nedim TUNCA tarafından Mahkemenize sunulan 09.01.2010 tarihinde yapılan sözleşme ve ekinde belirtilen bore dökümünün ortaklar tarafından kabül edildiği üc ortağın ve Şahitlerin imzalayıp yazıya dökülen herkesin huzurunda ortaklar tarafından tarafından kabül edilen 1,262,176 TL Borç tutarının üç ortak tarafından eşit şekilde 420,000,- TL olarak ödeneceği, davacı … 31.12.2013 Tarihi itibari ile Şirket Mali Müşavirliğini bıraktığını, Resmi olarak bildirdiği, bu arada kendi mesuliyetinde olduğu için 2013 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesini de kendinin vereceğini bevan etmiş ve zamanında Beyannarneyi vererek Firmaya olan mesuliyetini verine getirdiği, Kendisinde olduğu iddia edilen Şirket Resmi Defterleri ise hiçbir zaman …’da olmadığı, tüm Resmi Defterler Şirket merkezinde olduğu, … sadece Noter defter tasdiklerini yaptırırak yıl sonunda da Resmi Defterleri alarak Noter kapanışlarını yaptırdıktan sonra aynı şekilde getirerek Şirkete teslim etmiş olduğu, Müvekkili ile …Sa. …A.ş nin üç ortağındna fiilien çalışan ve imzaya yetkili bulunan ortağı olduğunu, dosyada bulunan 09/01/2010 tarihli sözleşmeye göre müvekkilinin şahsına düşen 420.725 TL lik borcy da davacı …’ın üstlendiği, bu üstlenmeye karşılık …’a devredip ortaklıktan ayrıldığını, sözleşme uyarınca müvekkilinin olduğu iddia edilen borç diğer davalı … tarafından üstlendildiğinden müvekkilinin hisselerini …’a devretmiş olduğuda göz önüne alınmak suretiyle açılan davanın reddi ile masraf ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Müvekkili dava dışı …A.Ş nin 2010 yılına kadar ortakları arasında bulunduğunu, müvekkişli söz konusu şirketteki payını dosyada mevcut olan 09/01/2010 ve 12/01/2010 tarihli ortaklık devri sözleşmeleri ile ticaret sicil gazetesi ve ortaklar pay defterinden de anlaşılacağı üzere 2010 yılında diğer davalı …’a devredildiğini haksız ve mesnetsiz davanın müvekkili yönünden reddi ile yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizin 28/03/2016 tarih … Esas… Karar sayılı kararında “… 9.1.2010 tarihli belge yazılı olup, borcun ortaklarca üstlenildiği, sözleşmenin 1. Sayfasında “Elden alınan ve ödenecek borçlar” arasında davacıdan elden alınan 100,000 TL borç birinci sırada gösterildiği, ödenecek olan banka kredileri arasında da yine davacının evinin karşılığında aldığı ve davalılara ödenen 200.000 TL’lik alacak yazıldığı, Bu iki borç miktarı ayrıca ikinci sayfada elden alınan ödenecek toplam borçlar ve banka kredi borçları toplamı içinde tekrar gösterildiği, aynı sayfada toplam borç miktarından, şirketin alacakları düşülmüş bakiye 1.262,176 TL borcun varlığı kabul edildiği, borcun ortaklarca kabul edildiğini gösteren metin 2. Sayfanın sonunda yer alan üç madde olduğu, birinci maddede davacının 300.000 TL olan alacağı da dahil olmak üzere şirketin 1.262,176 TL borcunun varlığı ortaklarca kabul edildiği anlaşılmakla, davacının davasının KABULÜ ile 300.000 TL alacağın 09/01/2010 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari banka faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen TAHSİLİ ile davacıya verilmesine” şeklinde karar verildiği görüldü.
Davalı vekili tarafından 06/06/2016 tarihinde temyiz talebinde bulunulduğu görüldü.
Yargıtay ilamı Yargıtay … Hukuk Dairesinin 12/04/2018 tarih… Esas … Karar sayılı kararında “… Mahkemece verilen karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmiş ise de, yapılan incelemede gerekçeli kararın mümeyyiz davalı vekiline ” …” adresinde “ aynı adreste daimi çalışan …” a 12.5.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı vekili tebligatın yapıldığı kişinin çalışanı olmadığını belirterek tebligatın geçersizliğini ileri sürmekte ve karardan 20.07.2016 tarihi itibariyle haberdar olduklarını iddia etmekte ise de, tebliğ mazbatasına göre tebligatın muhatabın iş yeri adresinde yapıldığından ve resmi bir belge niteliği taşıyan tebliğ mazbatasının hilafı da mahkemece verilecek bir hükümle tespit edilmiş bulunmadıkça Tebligat Kanunu’nun 17. ve Tebligat Tüzüğü’nün 23. maddesi uyarınca yapılan tebligat geçerli olacağından davalı vekiline 12.5.2016 tarihinde tebliğ edilen karara karşı HUMK’nun 432/1 m. yazılı süre geçirildikten sonra 09.09.2016 tarihinde yapılan temyiz isteminin yasal süre içerisinde bulunmadığı anlaşılmıştır. 01.06.1990 gün ve 3/-4 sayılı İBK uyarınca süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, Yargıtayca da bu konuda bir karar verilebileceği öngörüldüğünden HUMK’nun 432/4 m. uyarınca davalı … vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine Mahkemece verilen karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmiş ise de, yapılan incelemede gerekçeli kararın mümeyyiz davalı vekiline ” …” adresinde “ aynı adreste daimi çalışan …” a 12.5.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı vekili tebligatın yapıldığı kişinin çalışanı olmadığını belirterek tebligatın geçersizliğini ileri sürmekte ve karardan 20.07.2016 tarihi itibariyle haberdar olduklarını iddia etmekte ise de, tebliğ mazbatasına göre tebligatın muhatabın iş yeri adresinde yapıldığından ve resmi bir belge niteliği taşıyan tebliğ mazbatasının hilafı da mahkemece verilecek bir hükümle tespit edilmiş bulunmadıkça Tebligat Kanunu’nun 17. ve Tebligat Tüzüğü’nün 23. maddesi uyarınca yapılan tebligat geçerli olacağından davalı vekiline 12.5.2016 tarihinde tebliğ edilen karara karşı HUMK’nun 432/1 m. yazılı süre geçirildikten sonra 09.09.2016 tarihinde yapılan temyiz isteminin yasal süre içerisinde bulunmadığı anlaşılmıştır. 01.06.1990 gün ve 3/-4 sayılı İBK uyarınca süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, Yargıtayca da bu konuda bir karar verilebileceği öngörüldüğünden HUMK’nun 432/4 m. uyarınca davalı … vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine, Davalı … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise; Davacı tarafça, ihbar olunan şirkete verdiği borcun davalı şirket ortakları tarafından akdedilen protokol ile ödenmesinin üstlenilmesine rağmen davalılarca ödeme yapılmadığı iddiasına dayalı alacağın tahsili istemi ile açılan işbu davada, mahkemece her ne kadar dava konusu alacağın ticari mahiyette olduğu, davalıların ortağı oldukları şirketin borcunu üstlendikleri, üstlenilen borcun şirket borcu olup, işin ticari iş niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle, görev itirazının reddi ile işin esasının incelenmesine geçilmiş ise de, tarafların tacir olmadığı, işin de ticari nitelikte bulunmadığı işbu uyuşmazlık yönünden davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesinde olduğu nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın ticari dava olduğundan bahisle işin esasının incelenmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiş gerekçeleri ile ;davalı … vekilinin temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı … yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı …’a verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine…” şeklinde karar verildiği görüldü.
Dosya Mahkememize gelerek … Esas sıra numarası alarak yargılamaya devam olduğu görüldü.
Taraflar arasındaki akdi ilişkinin eser sözleşmesinden kaynaklandığından ve Yargıtay …Hukuk Dairesinin 12/04/2018 tarih ve … Esas, 2018/2677 Karar sayılı ilamına göre uyuşmazlığa ilişkin görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından görevsizlik kararı verilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE HMK 114/1-C VE 115/2 MADDESİ GEREĞİNCE DAVA ŞARTI YOKLUĞU SEBEBİ İLE DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın bu davaya bakmakla görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına
Dair, davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır