Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1373 E. 2019/410 K. 20.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1373 Esas
KARAR NO : 2019/410
DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/09/2014
KARAR TARİHİ: 20/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı yan tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine 95.000,00-TL üzerinden icra takibi başlattığını, takibe dayanak olarak 16.01.2014 tanzim tarihli 1.000.000,00-TL bedelli bonoyu işleme koyduklarını, müvekkilleri 20.12.2013 tarihinde …Şti.’ni devir aldığını, davalı bankanın devirden sonra, şirketlerine gelerek, kendilerine 1.000.000,00-TL tutarında kredi açtıklarını, bunu şirkete kullandırabileceklerini beyan ettiklerini akabinde de müvekkillerinin, bankanın hazırlamış olduğu kredi sözleşmesi ve evrakları imzaladıklarını, ancak tanınan kredi limitini hiç kullanmadıklarını, davalı yanın kötü niyetli olarak müvekkillerinin, 20.12.2013 tarihinde devir aldıkları firma olan 525881 ticaret sicil numaralı … Şti.’nin davalı bankadan kendilerinin devir almadan önce şirketin kullanmış olduğu 95.000-TL bedelli krediden müvekkillerini sorumlu tutmak adınai huzurdaki davaya konu 1.000.000,00-TL bedelli kredi sözleşmesi sonucu imza edilen bonoyu ihtiyati haciz ile işleme koyarak müvekkillerini mağdur ettiklerini, müvekkilleri adına kayıtlı araçlara haciz uygulandıklarını, banka hesaplarına da haciz yazıları yazılarak, müvekkillerinin şahsi mal varlıklarına haciz işlemi uyguladıklarını, zararlarının karşılanması amacıyla davalı tarafından İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı kararı gereğince yatırılmış olan 14.250,00-TL teminat bedeline tedbir konulmasını, şirketin müvekkillerince devir alınmasından önce şirketin eski ortaklarının sadece şirket adına kullanmış oldukları 95.000,00-TL bedelli kredi borcundan şahıs olarak sorumlu olmadıkları halde, davalı bankanın bonoyu işleme koyarak şirketin eski borcunu müvekkillerinden tahsil etmek amacıyla yeni kredi limiti için verilen davaya konu 1.000.000,00-TL bedelli kredi evrakları arasında imzalanan bonoyu devir işleminden önce şirketçe kullanılan 95.000,00-TL olarak işleme konulması zaten gerçekleri ortaya koyduğunu, açıklanan nedenlerle; davaların kabulünü, müvekkillerinin bankaya borçlu olmadıklarının tespitine, dava konusu 1.000.000,00-TL bedelli bononun iptal edilmesine, dava konusu senedin tahsili halinde ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zarar oluşacağından ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı tarafından, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasına yatırılmış olan 14.250,00-TL teminat bedeline tedbir konulmasını, dosya borcunun tamamının teminat olarak istenilmesi taraflarınca mahkeme kasasına depo edildikten sonra, müvekkillerinin taşınır ve taşınmaz malları üzerindeki hacizlerin fekkine karar verilmesini, kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, ücreti vekaletin ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının hukuktan yoksun iddialarının kabulü mümkün olmadığını, kambiyo senetlerinde mücerretlik, soyutluk ilkesi cari olduğunu, bu ilke gereğince kambiyo senetlerinden doğan hak asıl borç ilişkisinden bağımsız olduğunu, kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, asıl borç ilişkisinin sona ermediği, fakat yeni bir borç ilişkisinin daha ortaya çıktığını, alacaklının hem asıl borç ilişkisinden doğan hakkı hem de kambiyo senedinden doğan hakkı aynı anda yürürlüğünü koruduğunu, kambiyo senetlerine ilişkin genel prensiplerin belirlendiğini, Cenevre Yeknesak Kurallarında uluslar arası hukuk açısından kabul edilen bu durumun, ulusal hukukumuzda da TBK’nun 133. Maddesinde yer aldığını, davacı davasında kredi sözleşmesi düzenlendiğini, kredinin hazır olması amacıyla bankanın sunduğu kredi sözleşmesini ve ekinde sunduğu evrakları sırasıyla imzaladıklarını ancak kredi çekmediklerini ifade ederek bonoyu kabul etmemeleri hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı vekilinin beyanlarının hukuki anlamda değeri olmadığını, zira ortada bir senet var olduğunu, davacı senet metnindekinin aksini yine senet veya yazılı delile ispatlaması gerektiğini, ancak bunu yapmadığını, tanık ticari defterler kıstasına iş bu davada dayanılmasının hukuken mümkün olmadığından davanın reddine, ücreti vekaletin ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E.,davaya konu senet, dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır
Dava, İİK 72/2.maddesinde düzenlenmiş olan ve icra takibinden sonra açılmış bulunan menfi tespit davasıdır.
Dava dosyasına celbedilen İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davalı …bank A.Ş. tarafından, davacılar aleyhine 95.000-TL. asıl alacak, 825,72-TL. işlemiş faiz ve 285-TL. komisyon olmak üzere toplam, 96.110,72-TL. üzerinden, 20.05.2014 vade tarihli, 1.000.000-TL. bedelli bonodan kaynaklı, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, görülmüştür.
Davacılar, davalı bankaya, 20.05.2014 vade tarihli, 1.000.000-TL. bedelli bononun 95.000-TL.’na havi kısmından borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişilerden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler Kocaeli Ün. Öğretim Üyesi Prof. Dr. … ve Banka Emekli Müdürü… tarafından hazırlanan 19/06/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, “… Davacı taraf ile dava dışı …Şti. Arasındaki şirket devri işlemine ilişkin bir “Devir Protokolü” veya “Devir Sözleşmesi” olup olmadığı, varsa sözleşmede devir alınan şirkete dair borçlarının ödenmesinde bir taahhüdün olup olmadığı yönünden kayıtlarını ibraz etmeleri, davalı bankanın dava dışı …Şti. Ve … Şti.’ne kredi 95.000,00-TL kredi kullandırılmış ise bu krediye ait kredi sözleşmesini, borç ödeme planı ve buna ait bilgileri ile 1.000.000,00-TL’lik senedin davacılara açılan kredinin teminatı veya dava dışı şirkete açılan kredi borcunun teminatı olarak alındığı yönünde borç protokolü kredi sözleşmesi belgelerin sunulması gerektiği, taraflarca söz konusu belgeler sunulduğunda Sayın Mahkememizin 23.06.2016 tarihli duruşmasında verilen ara karar ile: Kapaktaki Yargıtay kararları da incelenmek suretiyle; Davalı kayıtlarında inceleme yapılarak davacının davalıdan talep edebileceği bir meblağ olup olmadığı yönünden raporumuz tanzim edilecektir…” sonuç ve kanaatine varıldığı mütalaa edildiği anlaşıldı.
Davacı vekili tarafından 25.10.2016 tarihli bilirkişi raporundaki eksikleri tamamladığından, ek rapor alınmasına karar verilmiş bilirkişiler tarafından hazırlanan 23/03/2017 tarihli ek raporda sonuç olarak:”… Davacı bankanın, davacılar aleyhine; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 95.000,00-TL üzerinden 16.06.2014 tarihinde icra takibi başlattığı, takibe dayanak olarak 16.01.2014 tanzim tarihli 1.000.000,00-TL bedelli bonoyu işleme koydukları takipte; 95.000,00-TL asıl alacak, 825,72-TL işlemiş faiz, 285,00-TL %0.30 komisyon toplam 96.110,72-TL toplam alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden yıllık %11.75 avans faiziyle birlikte TBK 100. Maddesi uyarınca tahsilini, talebinin yerinde olmadığı, Yüce Mahkemenin taktirlerindedir..” sonuç ve kanaatine varıldığı mütalaa edildiği anlaşıldı.
07.04.2016 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararı gereğince, davacı vekiline, dava dilekçesinde, davaya konu senet tutarı olan 1.000.000-TL. nın, 95.000-TL. kısmından borçlu olmadıklarının tespiti ile aynı zamanda 1.000.000-TL. senetin iptalinin talep edildiği, harcın 95.000-TL. üzerinden yatırıldığı anlaşıldığından, bu konuda HMK.119. Madde gereğince beyanda bulunması için iki hafta kesin süre verilmiş, davacı vekilince kesin süre içerisinde, 11.04.2016 tarihli dilekçe ile, “…her ne kadar dava açılış aşamasında, icra takibinin devam etmesi nedeniyle, 1.000.000-TL. bedelli senedin iptali talep edilmiş ise de, müvekkili davacı …’in borcu ödemek zorunda kalması, bu nedenle bononun iade alınması sebebiyle, senet iptali taleplerinin konusuz kaldığı, dava değerinin, borç miktarı olan 95.000-TL….” olduğu beyan edilmiştir.
Davacı vekilince, 27.06.2016 tarihli dilekçe ile dava konusu icra dosyasına konu senede ilişkin borcun davalı bankaya ödendiği ve senedin iade alındığına dair beyan ile, davalı bankaya yapılan ödeme dekontu dosyaya sunulmuştur.
Taraflar arasında, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasından başlatılan takibe konu borcun, dava dışı …Şti.’nin, davacılar tarafından devir alınmadan önceki kredi borcundan kaynaklandığı ve borcun miktarı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu, davacılar tarafından devir alınan dava dışı …Şti.’nin, önceki borçlarından, davacıların takibe konu senet kapsamında borçlu olup olmadıkları konusunda toplanmaktadır.
Davacı vekilince 20.12.2013 tarihli hisse devrine ilişkin toplantı tutanağı dilekçe ekinde sunulmuştur. Davacıların, dava dışı …Şti.’nin, hisselerinin devrine ilişkin, 27.12.2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi İlan Sayfası çıktısı, ticaretsicil.gov.tr ekranından, mahkememiz kalemince çıkartılıp dosyasına konulmuştur.
TTK. 573/2. Madde “….Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdür…” hükmünü ihtiva etse de, davaya konu uyuşmazlık, sözleşmeden değil, senetten kaynaklanmaktadır, bu nedenle, 19.09.2016 kök ve 23.03.2017 tarihli ek bilirkişi raporlarında belirtilen, “….incelenen devir sözleşmesinde, davacıların şahsi olarak, şirketin borçlarını kabul ettiklerine dair bir taahhütlerinin bulunmadığı,…dava konusu şirketin borcundan şahsın mal varlığına haciz uygulanamayacağı… bu nedenle davalı bankanın icra takip talebinin yerinde olmadığı….” görüşüne itibar edilmemiştir.
6102 sayılı TTK’nın 778. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 701. maddesi gereğince; keşideci dışında bononun ön yüzüne konulan her imza aval niteliğinde olduğundan ve bono üzerinde “kefil” ibaresi bulunsa dahi bu ibare aval olarak nitelendirileceğinden, takip dayanağı senedi kefil sıfatıyla imzalayan borçlular da aval veren sıfatını taşır. TTK’nın 702/1. maddesi hükmüne göre; aval veren kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi sorumludur.
Somut olayda; davalı alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, takip dayanağı bonoda dava dışı …Şti.’nin keşideci, davalı alacaklı bankanın lehdar, davacılar … ve …’ın kefil yani aval veren konumunda oldukları, tartışmasızdır.
Aval, kambiyo senedine ilişkin bir teminattır. Keşideci lehine aval verilebileceği gibi cirantalar ya da kambiyo senedinden sorumlu olan diğer kimseler lehine de aval verilebilir. Aval veren kişi kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur. Dava dışı …Şti. tarafından alacaklı bankaya, mevcut kredi borçlarının ödenmesini teminen verilmiş olan, 20.05.2014 vade tarihli, 1.000.000-TL. bedelli senet, şirket ortağı olan davacılar tarafından kefil yani avalist sıfatıyla imzalanmıştır.
Davacılar, dava konusu bononun, şirkete kullandırılacak yeni krediler için teminat olarak verildiğini iddia etseler de, davalının senedi yeni kullandırılacak bir krediden kaynaklanan teminat senedi olarak düzenlendiğini kabul etmemesi, senet üzerinde açıkça teminat içindir ifadesinin bulunmaması, davacıların iş bu senedin, yeni kulladırılacak bir krediden kaynaklanan teminat senedi olduğunu ispatlayacak yazılı bir belge sunamamışlar ve iddialarını ispatlayamamışlardır.
Kaldı ki, dava dışı kredi asıl borçlusu şirketin, takip tarihi itibarıyla davalı bankaya kredi borcunun bulunduğu ve ödenmediği konusunda davacı ve davalılar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı vekili, davaya konu senedin müvekkili banka tarafından, dava dışı şirketin mevcut kredi borçlarının ödenmesini teminen, dava dışı şirketten alındığının beyan etmiş, davacılar aksini yazılı delillerle ispatlayamamışlardır. 6102 sayılı TTK hükümleri ve TMK’nun 2. maddesindeki dürüstlük kuralı çerçevesinde yapılan değerlendirmede,davacıların, avalist sıfatıyla imzaladıkları bonodan ve bonoya dayalı takipte asıl borçluya kullandırılan ve takip ve dava tarihi itibarıyla ödenmeyen kredi borcundan sorumlu olmadıklarını ileri sürmeleri, esasa etkili görülmemiştir, zira davacılar tacir olduklarına göre, bononun imzalandığı tarihte, hisse sahibi oldukları şirketin borçlarını ve imzaladıkları bononun vasfını bilebilecek durumundadırlar.
Hisse devrine ilişkin, …Noterliği’nin 20.12.2013 tarih ve…yevmiye numarası ile onaylı genel kurul kararı ve devir sözleşmesi incelendiğinde, hisselerini davacılara devreden dava dışı …’nin “….. hisselerini bütün aktif ve pasifiyle hukuki ve mali yükümlülükleriyle birlikte devir alanlara toplamda 196.0000-TL. bedel karşılığında devrettiği….” görülmüştür. Takibe konu senetin de, hisse devir sözleşmesinden sonra, dava dışı keşideci, …Şti. tarafından, mevcut kredi borçlarının ödenmesini teminen, 20.05.2014 vade tarihli olarak, 16.01.2014 tanzim tarihinde düzenlendiği ve şirket hisselerini devralan şirket ortakları, davacılar tarafından da kefil yani avalist sıfatıyla imzalanarak davalı bankaya verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …E. dosyası, davaya konu senet, dayanılan diğer deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacıların İstanbul…İcra Müdürlüğü’nün… E. dosyası sayılı dosyasına konu senetten kaynaklanan alacağın 95.000-TL.’na havi kısmından sorumlu olmadıklarının tespitine ilişkin açılan davanın reddine, karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre hesap edilen 44,40 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 1.622,40-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 1.578,00 TL karar kesinleştiğinde ve istem halinde yatırana iadesine,
3-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre belirlenen 10.350,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren, (HMK 345/1 maddesi uyarınca) iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf’a kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır
¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.