Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1237 E. 2019/29 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1237 Esas
KARAR NO : 2019/29
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/09/2014
KARAR TARİHİ: 16/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan haksız rekabetten kaynaklanan tazminat davasının
yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 18/04/2014 havale tarihli dilekçesinde özetle;
18/02/2013 tarihinde müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen iş sözleşmesinin 8.maddesine göre “..çalışanın işverenin ve müşterilerinin gizli bilgilerine erişmeye haiz kilit görevde yer alması sebebiyle, gerek iş sözleşmesinin devamı süresince gerekse iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra, iş yerinde çalışması vasıtasıyla elde ettiği, firmaya ait ticari, sınai ve teknolojik sırları kullanarak kendi namına işverenle rekabet edecek bir iş yapmamayı, işveren ile aynı sektörde faaliyette bulunan bir rakip müessesede çalışmamayı ve yine rakip bir müessesede ortak veya diğer bir sıfatla bulunmamayı, elde ettiği bilgileri rakip bir müesseseye satmamayı, aktarmamayı kabul ve taahhüt” ettiğini ve yine sözleşmece “..çalışanın İstanbul il sınırları içerisinde işverenle aynı ya da benzer alanlarda faaliyet gösteren firmalarda iş sözleşmesinin çalışanın kendi isteği veya işverenin haklı ya da geçerli sebeple feshi ile sona ermesinden iki yıl sonra kısmen dahi olsa çalışamayacının hüküm altına alındığını” ancak davalı çalışanın sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını ve rekabet yasağını ihlal ettiğini, bununla birlikte çalışanın altı aylık brüt ücreti tutarında cezai şartını da ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini” bunun davalı ile yapılan sözleşme maddesinde yer aldığını, ancak davalının ortada hiçbir gerekçe bulunmadan 18/02/2013 tarihinde sözleşme maddelerine aykırı olarak İstanbul sınırları içerisinde aynı sektör ve rakip bir şirkette çalışmaya başladığının öğrenildiğini ve rekabet yasağıyla alakalı iş sözleşmesini 18/11/2013 tarihinde verdiği istifa dilekçesini kendi iradesi ile ve de ihbar sürelerinde de çalışacağını da belirterek 16/12/2013 tarihi itibariyle sona erdirdiğini belirttiğini, ancak kendisine ve çalışmaya başladığı rakip işyerine bu husus hakkında 13/02/2014 tarihi ile ihtarname çekildiğini ve sözleşmeye aykırı hareketi sebebiyle aylık brüt ücret karşılığı olan 11.153,88 TL cezai şart ödemek durumunda olduğunu ve sözleşmeye sadık kalmak suretiyle rakip şirketteki yeni çalışma ilişkisini sonlandırması aksi halde yasal ve sözleşmesel hakların kullanılacağının ihtaren bildirildiğini, bunun TBK’nun 444.maddesince “..fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir” denildiğini ve işçinin rekabet yasağının geçerli olabilmesi için yasağın yer ve süre bakımından sınırlandırılmış olması gerektiğini bunun TBK’nun 445/1 maddesince “..rekabet yasağının süresi özel durumu ve koşullar dışında iki yılı aşamayacağını, yasağın süresinin de iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten başlayacağını, yer bakımından ise sınır bir coğrafi bölge veya şehir olarak belirtilebileceği gibi işverenin faaliyetinin etki alanına atıfta bulunmak yoluyla belirlenebileceğini” ve TBK’nun 444/2 maddesince “..söz konusu bilgilerin kullanılmasının işverene önemli bir zarar verebilecek nitelikte olması gerekliliği bulunmaktadır” denildiğini, TBK’nun 446/1 maddesince ise “..öncelikle işçi bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü” olduğunu ve yine TBK’nun 180/1 maddesince “..alacaklı hiçbir zarara uğramamış olsa bile, kararlaştırılan cezanın ifası gerekir” hükmünün yer aldığı ve sayılı maddeye göre işverenin herhangi bir zararı ispatlamak zorunda bulunmaksızın sözleşmede kararlaştırılan cezai şartı isteyebilmesi olanağının bulunduğunu ancak işçinin TBK’nun 446/2 maddesince “..cezai şart olarak kararlaştırılan miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilme olanağının getirildiğini, ancak zarar cezai şart miktarını aşıyorsa yine aynı madde uyarınca işçi aşan kısmı tazminini yükümlü kılındığını, işbu gerekçeler ile davalının iş sözleşmesindeki rekabet yasağı hükümlerine aykırı davranması nedeniyle altı aylık brüt ücretine tekabül eden toplam 11.153,88 TL cezai şartın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesiyle, yargılama gideri gibi vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili 27/05/2015 havale tarihli dilekçesinde özetle;
18/02/2013 tarihli iş sözleşmesinin 8.maddesinin müzakere edilmediğini, işveren tarafından kötü niyetle işçiye “..imzalamazsan çalışamazsın” baskısı ile kaçamak evrak olarak imzalatıldığını, anılan maddenin İş Hukuku, İş Kanunu Hükümleri ve İş Kanunu Genel Hükümlerine aykırı olduğu gibi çalışma özgürlüğünün de kısıtlandığını işbu sözleşmenin 8.maddesi Anayasa’da garanti altına alınmış olan “..çalışma özgürlüğünü kısıtlayacak” şekilde düzenlendiğini bu sebeplerle uygulanamayacağını, bununla birlikte ise işçinin işveren tarafından işe alınırken iş sözleşmesinin hakkaniyet ve adalet ölçüleri dışında şartlar ileri sürülmesi ile birlikte sözleşmenin kayıt altına alınmasının kabul edilemeyeceğini, davacı şirket ile müvekkilinin çalışmaya başladığı Yetkin Muhasebe ve Mali Müşavirlik A.Ş’nin iş alanında muadil firmalar olmadığı gibi aynı sektörde olduklarının ise tartışılabilir olacağını ve yine davacı tarafın daha çok muhasebe kayıtlarını tutmakta olduğunu müvekkilinin çalışmaya başladığı şirketin ise denetleme işi ile iştigal olduğunu, müvekkilinin işletme okuduğunu ve mesleğinin de muhasebecilik olduğunu bu sebeple davacı şirket ile rekabet içerisindeki benzer bir firma dışında çalışacak bir mesleği olmadığını gibi davacı ve davalı arasında akdedilen işbu iş sözleşmesinin müvekkilinin mesleğini icra etmesini yasaklandığını ve bu düzenlemenin şekli itibari ile de çalışma özgürlüğüne aykırı olduğunu, dosyanın karar merciinin ise iş mahkemeleri olduğunu, yukarıdaki gerekçelerle görevsizlik kararı ile davanın esastan reddi kararı verilmesini ve yargılama gideri gibi vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER
Bilirkişi Prof. Dr. …’nın 20/12/2017 tarihli raporlarında;
Davalının, davacı firma ile aynı konuda çalışan bir firmada görev yaptığını ancak davalının çalıştığı firmadaki görev tanımı (Muhasebe Asistanı) göz önüne alındığı davacı firmanın sırlarını ifşa edecek bir bilgiyi davacı firma aleyhine kullanamayacağı ve davalının işten ayrılmasının davacıya önemli bir zarar vermediğini, bununla birlikte davacı şirketin tüm dosya kapsamına göre taleplerinin kabul edilmesi halinde; davacının talep edebileceği tazminat miktarının sözleşmenin 8.maddesince ( (6 ay X brüt ücret) = (1.858,98 X 6 ay = 11.153,88 TL)) olacağını, TCMB verileri ile 18/04/2014 tarihli işbu dava itibariyle avans faiz oranın %11,75 olduğunu, davacının ise 11.153,88 TL asıl alacağına 18/04/2014 tarihinden itibaren %11,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizinin yürütülebileceğini gibi faizin infaz aşamasında hesaplanmasının gerektiğini ve yine davacı şirketin tüm dosya kapsamına göre taleplerinin kabul edilmemesi halinde, davalının davacı firmadan aldığı en son net ücretin 1.250,00 TL olduğunu ve altı aylık 11.153,88 TL brüt ücretin (Davalının tam ay olarak çalıştığı Kasım 2013 tarihine göre) cezai şart olarak ödenmesinin her ne kadar sözleşmede kararlaştırılmış ise de çalışmak zorunda olan yeni bir mezun işçinin sözleşmede belirtilen cezai şartın işçiyi ekonomik olarak sıkıntıya sokacak kadar yüksek olduğunu ve davalının bu bedeli yine sıkıntı ödemesinin mümkün olmayacağı, geçerli sayılabilecek bir rekabet yasağı sözleşmesinden söz edebilebilmesi için yukarıdaki koşullarının hepsinin bir arada olmasının gerektiğini ve davacı firmanın davalıdan rekabet yasağı dolayısıyla herhangi bir cezai şart istemeyeceği gibi belirtmişlerdir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Dava, iş sözleşmesinde düzenlenen haksız rekabete ilişkin düzenlemelerin, iş sözleşmesinden sonra işçi tarafından ihlal edilmesi nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davalının 18/02/2013 tarihli iş sözleşmesi ile davacı şirkette muhasebe asistanı olarak çalışmaya başladığı, sözleşmenin 8.maddesine göre “..çalışanın işverenin ve müşterilerinin gizli bilgilerine erişmeye haiz kilit görevde yer alması sebebiyle, gerek iş sözleşmesinin devamı süresince gerekse iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra, iş yerinde çalışması vasıtasıyla elde ettiği, firmaya ait ticari, sınai ve teknolojik sırları kullanarak kendi namına işverenle rekabet edecek bir iş yapmamayı, işveren ile aynı sektörde faaliyette bulunan bir rakip müessesede çalışmamayı ve yine rakip bir müessesede ortak veya diğer bir sıfatla bulunmamayı, elde ettiği bilgileri rakip bir müesseseye satmamayı, aktarmamayı kabul ve taahhüt eder” hükmünün düzenlendiği, yine aynı maddenin devamında çalışanın İstanbul il sınırları içerisinde işverenle aynı ya da benzer alanlarda faaliyet gösteren firmalarda iş sözleşmesinin çalışanın kendi isteği veya işverenin haklı ya da geçerli sebeple feshi ile sona ermesinden iki yıl sonra kısmen dahi olsa çalışamayacının hüküm altına alındığı, aksine davranışın çalışanın altı aylık brüt ücreti tutarında cezai şartı ödemekle yükümlü olduğunun kararlaştırıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanununun 444.maddesi ise şu hükmü haizdir:
“Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.”
Yukarıda yer verilen açıklamalar ve yasa maddeleri hep birlikte değerlendirildiğinde, davalının davacı şirket nezdinde muhasebe asistanı olarak görev yaptığı, bu görevi ve dosyada bulunan görev tanımı belgesi dikkate alındığında davalının, davacının müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında özel bilgi edinme imkânı sağlamayacağı, aksi durumun davacı tarafça somut olarak ortaya konamadığı hal böyle olunca haksız rekabet nedeniyle davalının cezai şart ile sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı kanaatiyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL harcın peşin alınan 190,50 TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 146,10 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan Av. Asgari Ücret Tarifesince 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın, karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan 9,00 TL tebligat ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.