Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1048 E. 2019/482 K. 02.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1048 Esas
KARAR NO : 2019/482
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/09/2014
KARAR TARİHİ: 02/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan özel sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 06/08/2013 tarihli verdiği dilekçesi özetle;
Müvekkili işyerinin davalı … şirketinin …nolu Özel İşyeri Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, 11/12/2012 tarih saat 04:30 sularında işyerinin alarmının çaldığının haberini alması akabinde işyerine gittiğini ve kilitli kepengin zorlanarak açıldığını, rayiç bedeli toplam 80.000 TL değerindeki motosiklet parçalarının kimliği belirsiz kişi yada kişilerce çalındığını gördüğünü belirttiğini, 11/12/2012 tarihinde işbu olay üzerine davalı … şirketi hasar müdürlüğüne yapılan başvuru sonrasında eksper atandığını, …Şti. yetkilisi …, sigortacı … ile …’ın şahsının huzuru ve ofisinde oluşan zarar için 40.000,00 TL önerdiğini, ancak bu teklifin müvekkili tarafından kabul edilmediğini, böylelikle sağlanamayan anlaşma akabinde ekspertizin vermiş olduğu raporda sanki müvekkili cezalandırırcasına 14.233,66 TL hasar tespit ettiğini, oysa piyasa rayiç bedelleri için iki farklı şirketten teklif araştırmasının yapıldığını ve ilk teklifte 102.026,50 TL, ikinci teklifte ise toplam 74.563,50 TL çalınan mallar için teklifte bulunulduğunu, Sigorta Hukuku bakımından hırsızlık zararına karşı sigorta şirketinin teminat altına aldığı bedel, çalınan malların o gün itibariyle piyasa rayiç bedeli üzerinden hesaplandığını, kaldı ki çalınan malların piyasa rayiç bedellerinin ödeneceği teminatın davalının düzenlediği sigorta poliçesinin “Hırsızlık Şartı” başlığı altında da belirtildiğini, müvekkilin kolluk kuvvetine verdiği ilk ifadesindeki zarar bedelini tahmini olarak ve çalınan malların piyasa rayiç bedellerini de düşünerek 20 gün sonra vermiş olduğu ikinci bir ifade ile de, ilk verdiği ifadedeki tahmininden hiç de uzak olmayan ve davaya konu 74.563,50 TL’lik miktar olduğunu, ekspertizin vermiş olduğu raporda hiçbir ayrıntılı inceleme emaresine rastlanılmadığını, hatalı, taraflı ve eksiklerle dolu olduğunu, müvekkil işyerinde bulunan yazar kasanın arızalı olduğu süre içinde bazı günlerde fatura kesilmediğinden bahsedidiğini, ancak müvekkili işyerinin bulunduğu yer itibariyle bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bunun tarafgir bir dille ifade edildiğini ve yine müvekkili işyerinin gıda maddeleri satan bir yer olmadığını, işlek bir cadde üzerinde bulunuyor olması sebebiyle günün her saatinde ciro yapabileceği anlamı taşımadığını, yukarıdaki gerekçelerle Özel İşyeri Paket Sigorta Poliçesi gereği fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması koşuluyla davalı şirketçe ödenmeyen 74.563,50 TL hırsızlık hasar bedelinin KDV (13.421,43) ile toplam 87.984,93 TL’sini hırsızlık tarihi itibariyle en yüksek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava ettikleri görülmüştür.
CEVAP
Davalı vekili 23/09/2013 tarihli verdiği dilekçesi özetle;
Davacının müvekkil şirkete 09/12/2012 tarihinde hırsızlık olayının meydana geldiğinden bahisle hasar ihbarında bulunduğunu ve bunun üzerine … nolu hasar dosyasının açılarak prosedür gereği hasarın oluş şekli ve zarar miktarının tespiti bakımından eksperin atandığını, ekspertizin incelemesi sonucunda davacının zararının 14.233,66 TL olarak tespit edildiğini, bu miktarın 17/04/2013 günü davacıya ödendiğini, böylece müvekkili şirketin poliçeden kaynaklı herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, davanın reddinin gerektiğini, oysa davacının ekspertiz raporunda belirtilen miktarın yeterli olmaması sebebiyle 74.564,50 TL hasar olduğunu belirterek huzurdaki işbu davayı açtığını, 18/03/2013 tarihli ekspertiz raporunda “…Sigortalı firmanın 11/04/2012 tarihinde faaliyete geçtiğini, satışları için fatura ve yazar kasa fişi kestiğini, Nisan ayında yazar kasa fişinin olmadığını, 05/05/2012 günü itibariyle yazar kasa fişi kesilmeye başlandığını, 5 gün sonra yani 10/05/2012 tarihinde yazar kasanın arızalandığını, bu nedenle 20/12/2012 tarihine kadar yaklaşık 7 ay yazar kasa fişi kesilmemiş olduğunu, yazar kasanın çalıştığı 5 gün boyunca kesilen fişlerin toplamının 354,26 TL, 2013 Ocak ayında kesilen yazar kasa fişi tutarının da 1.537.26 TL olduğunu, davacının satışlarının muhasebesini düzenli olarak kayıtlara yansıtmamış olduğunu, Sigortalının muhasebecisinden temin edilen 10/12/2012 tarihli İşletme Hesap Özetine göre bu tarih itibariyle işletmenin kurulduğu tarihten hırsızlığın olduğu tarihe kadar ki 8 aylık sürede elde edilen toplam karın 5.036,85 TL aylık karın 629 TL’ye denk geldiğini, sigortalı işyerinde bir personel çalıştığını, asgari personel maaşının 750 TL olduğu düşünüldüğünde şirketin zararda göründüğünü, işletmenin mal atımlarının kuruluştan itibaren artmasının işlerin olumlu seyrettiğini göstermesine karşın aylık karın neden bu denli düşük olduğunun dikkat çekici olduğunu, aylık ortalama karın işletmenin günlük masraflarını bile karşılayamayacak derecede düşük olmasının, yasar kasa fişi kesilmediği dönemde gerçekleşen satışların resmi kayda yansıtılmamış olduğunu gösterdiğini, işletmenin 2012 haziran ayında tamiratını yaptığı motosiklet için fatura düzenlenmediği, bu sebeple faturasız satışlarının olduğunu, ekspertiz incelemesi sırasında da yedek parça satışı yapıldığını ve satışa dair resmi belge düzenlenmediğini, her işlem için fatura kesilmediğinin” belirtildiğini, yukarıdaki açıklamaların yanı sıra, sigortalı tarafından talep edilen 74.564.50 TL tutarındaki malın fiziki olarak çalınma imkanının da bulunmadığını, zira davacı tarafından talep edilen emtianın çeşidinin ve miktarının çok yüklü olduğunu, çünkü işyerinde alarmın bulunduğunu ve sigortalının yazılı beyanı ile alarmın hırsızlar işyerine girdiğinde hemen devreye girerek çaldığının sabit olduğunu, yüksek sesle alarmın çalmasıyla birlikte hırsızların panikleyecekleri ve bu panikleme hali içerisinde iddia edilen 2 tonun üzerindeki malın çalınamayacağının ortada olduğunu, aksinin kabulü ise hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sigortalının talebi ve resmi muhasebe kayıtlarının gerçeği yansıtmadığını, ekspertiz raporu ile belirlenen hasar miktarının davacının gerçek zararı olduğunu ve işbu zararın da sigortalıya ödenmiş olduğundan davacının talebinin haksız olması ve yukarıda izah olunan nedenler ile birlikte davanın reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmişlerdir.
DELİLLER
Tarafların delilleri toplanmış, hasar dosyası celp edilmiş, ardından bilirkişilerden kök ve ek raporlar alınmıştır.
Bilirkişi Prof. …, Prof. Dr. …, … ve Prof. Dr. …’ın 12/12/2016 tarihli kök raporlarında “…Tarafların ticari defter ve dayanağı belgelerin birbirlerini teyit ettiği yanlar arasında ticari işlemlerden kaynaklanan borç, ve alacak bakiyesinin bulunmadığı. bu hususta herhangi bir ihtilafında bulunmadığını, yanlar arasındaki ihtilaf davacının iş yerindeki Sigorta poliçesinin genel şartlar (bölümündeki hırsızlık sigortası kapsamındaki zararın tazmini olduğunu, davacı yanın muhasebe işlemlerinin sağlıklı vc düzenli tutulmadığını, yazar kasanın 10/05/2012 tarihinden 20/12/2012 tarihine kadar bozuk ve hiçbir işlem yapılmadığını, 10/05/2014 tarihli kök raporda da görüldüğü üzere tüm faturaların kayıtlara alındığı halde davacı adına tanzim edilen 7 adet faturan mündericatında muhtelif motorsiklet malzemesi olarak yazılması nedeni ile stoklarda miktar değer olarak ayn ayn belirlenemediğini, ancak tüm faturaların kayıtlara alındığının tespit edildiğini,
10/12/2012 tarihli hesap hülasasında Stokların 59.988.76 TL olarak gösterildiğini, ayrıca 7 adet 12.555.06 TL tutarındaki faturaların, KDV hariç kayıtlara girmemiş gibi mütalaa edilmek sureti ile hesap hulasasındaki miktar ve muhtelif motosiklet adı altında düzenlenen faturaların da birlikte miktarı (59.988.76 + 14.814.97 (KDV dahil ) – 74.803.73 TL) gösterildiğini,
Hırsızlık sonucu Davacının oluşan zarar miktarları ile ilgili yapılan tespitler sonucu davacının talep edebileceği miktarın (KDV hariç) 20.012.50 TL olduğunu, 09/12/2012 olay tarihinden 06/08/2012 dava tarihine kadar 3095 sayılı yasa gereğince TCMB belirlenen değişen oranlardaki avans faiz oranlarından faiz talep edebileceğini, ancak davalının 17/04/2013 tarihinde yapmış bulunduğu 14.233,66 TL ödemenin mahsubu sonucu bakiye 5.779.00 TL miktar içinde 06/08/2013 dava tarihine kadar değişen oranlara faiz talep edebileceğinin” mütalaa edildiği görülmüştür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Dava, özel sigorta sözleşmesinde belirtilen riskin gerçekleşmesi nedeniyle davacının uğradığı bakiye zararın giderilmesi isteminden ibarettir.
Davacıya ait işyerinin davalı … şirketinin … nolu Özel İşyeri Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı, 11/12/2012 tarihinde sigortalı işyerinde hırsızlık olayı meydana geldiği, davacının davalı şirkete 09/12/2012 tarihinde hırsızlık olayının meydana geldiğinden bahisle hasar ihbarında bulunduğu ve bunun üzerine davalı tarafça 201210601377 nolu hasar dosyası açılarak hasarın oluş şekli ve zarar miktarının tespiti bakımından eksperin atandığı, ekspertizin incelemesi sonucunda davacının zararının 14.233,66 TL olarak tespit edildiği, bu miktarın 17/04/2013 günü davacıya ödendiği dosya kapsamına göre sabit olup, taraflar arasında meydana gelen olayın poliçe kapmasında olduğu hususunda bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının zararının ne kadar olduğu ve bu zararın ödeme ile giderilip giderilmediği, giderilmemiş ise bakiye zarara KDV’nin dahil edilip edilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Bununla birlikte uğranılan zararın miktarını ispat yükü iddia eden davacı taraf üzerindedir.
Davacının 11/12/2012 tarihinde kollukta verdiği ifadede zararının 80.000,00 TL olduğunu iddia etmesine karşılık, yine kollukta verdiği 01/01/2013 tarihli ek ifadesinde çalınan mallarına karşılık zararının 42.965,00 TL olduğunu beyan etmiş, dava dilekçesinde ise davalı şirketçe ödenmeyen hırsızlık hasar bedelinin KDV (13.421,43) dahil toplam 87.984,93 TL olduğunu iddia ederek bu meblağın tahsilini talep etmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki davacı kollukta verdiği ifadeler ile bağlıdır. Mahkememizce alınan bilirkişi raporları, tarafların delilleri, davacının kollukta verdiği ifadeler dikkate alındığında, davacının dava dilekçesinde belirttiği zarar miktarını ispat edemediği, davacının ticari defterleri ve stok kayıtları incelenmek suretiyle alınan 12/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda davacının zararının KDV hariç 20.012,50 TL olduğu, 14.233,66 TL’lik ödeme düşüldükten sonra davacının karşılanmamış KDV hariç 5.779,00 TL zararının bulunduğunun tespit edildiği, alınan bu raporun oluşa usul ve yasaya uygun olduğu kanaatiyle hükme esas alınarak 5.779,00 TL maddi tazminatın, hasar dosyasındaki bilgi ve belgelerden davacının 11/12/2012 tarihinde başvurduğu anlaşılmakla 8 iş günü ilavesiyle hesaplanan 21/12/2012 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, KDV devlet alacağı olup, zarara konu olan malların yerine yenisinin konulduğu ve bu sebeple davacının KDV ödemek zorunda kaldığı da ispat edilemediğinden hüküm altına alınan zarara KDV dahil edilmemiş, sonuç olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
5.779,00 TL maddi tazminatın 21/12/2012 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-492 sayılı yasa gereğince alınması gereken 394,76 TL harcın, peşin alınan 1.502,60 TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 1.107,84 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince taktir ve hesap olunan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince taktir ve hesap olunan 9.326,49 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 24,30 TL başvurma harcı + 394,76 TL peşin harç toplamı olan 419,06 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 3.800,00 TL bilirkişi ücreti + 276,00 TL tebligat-müzekkere masrafları olmak üzere toplam 4.076,00 TL yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre 267,71 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 47,00 TL tebligat-müzekkere yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre 43,91 TL’lik kısmının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.