Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/79 E. 2018/135 K. 01.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2013/79 Esas
KARAR NO : 2018/135
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2013
KARAR TARİHİ : 01/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 20 03.1997 ve 02.06.2000 tarihleri arasında denetim görevi yapmak üzere ve mevzuat gereği ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak davalı şirkette çalışmaya başladığını, talep etmesine rağmer davalı şirketin herhangi bir belge ve bilgiyi müvekkiline sunmadığını, müvekkilinin 454.482,14 TL borçlandırdığının öğrenildiğini, davacının davah şirkete borcunun bulunmadığını tam aksine alacağının olduğunu ve buna ilişkin olarak …İş Mahkemesinde dava açıldığını belirterek dava konusu alacak oranında müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin 15.09.2011 tarih itibarı ile tasfiye sürecine girdiğini ve 19.10.2012 tarihi itibari ile Vergi İdaresi tarafından tam inceleme ile denetime alındığını, bundan dolayı 2007 ve 2011 dönemine ilişkin ofarak defter ve belgelerin ilgili vergi idaresine verildiğim fakat 2006 yılına ilişkin olarak defter ve belgelere ulaşılamadığını ve bununla ilgili çalışmaların devam ettiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Dava; menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı, iddia ve savunmalar doğrultusunda bilirkişi raporu alınması cihetine gidilmiş olup, alınan bilirkişi raporunda özetle; İIK m.72’de menfi tespit davasının tanımı yapılmamıştır. Y.İİD. 03.06.1971 tarih 5830/4289 sayılı kararında, menfi tespit davasını “bir hukuki ilişkinin ya da ondan doğan bir hak ve yetkisinin mevcut olmadığının, bir belgenin sahteliğinin ya da hükümsüzlüğünün tespiti için hukuki yarar koşuluna bağlı olarak açılan ve sonucunda herhangi bir mahkumiyet istemini içermeyip, konusunu teşkil eden hususun bir kararla tespitini amaçlayan davadır” olarak tanımlanmıştır. Genel hükümlere (HMK) tabi menfi tespit davasında, ispat yüküne ilişkin genel kural ( MK m.6) uygulanır. Yüksek Mahkemenin son kararlarında, menfi tespit davasında ispat yükünün kural olarak davalı/alacaklıda olduğuna hükmetmiştir. YHGK, 17.12.2003 tarih 19-781/768 sayılı kararında ‘”borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. İspat yükü kural olarak davalı alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır” sonucuna işaret ettiğini, yönetim kurulu üyeleri TK m. 553 uyarınca, kanun veya ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri kusuruyla ihlal ettikleri takdirse şirkete pay sahiplerine, şirket alacak­lılarına karşı sorumludurlar, TK. 369/1’de yönetim kurulu Üyelerinin görevlerini bir yöneticinin özeniyle yerine getirmesi” aranmıştır. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu” kusur sorumluluğudur’. ETK’da öngörülen kusur karinesi 6102 sayılı TK ‘nda kaldırılmıştır. Zararı doğuran işlem / eylemin yönetim kurulu üyesinin kusurundan doğduğunu ispat yükü iddia edene ait olduğunu, diğer bir anlatımla, davacı davalı şirkette 2007-2010 döneminde yönetim kurulu üyesi olarak vekalet akdine dayalı görev yapmış aynı zamanda şirketin konusu gereği hizmet sözleşmesi ile ücretli olarak çalıştığını, davacının yönetim kurulu üyeliğine seçildiği 2005 tarihinden istifa ederek ayrılmış ol­duğu 2010 yılına kadar olan dönemde görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmesi gerektiğini, ancak dosyada mevcut belgeler ve tespitlerden yapılan ödemelerin ücrel kalemlerinde yer almadığı diğer ödemeler hesabı ile davacıya borç kaydedildiğini, 2009 yılında yönetim kurulu başkan yardımcılığına seçilen davacının davalı şirket kayıtlarının gerçeği aksettirmesi için gerekli özeni göstermesi icap ederken bu özeni göstermediği anlaşıldığını, dolayısıyla davacının davalı şirkette yönetim kurulu üyesi olarak sorumluluğunun bulunduğu kabulünün Mahkemenin takdirinde olduğunu, 3568 Sayılı Serbest Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu m.45 gereği mali müşavir ve Y.M. Müşavirler bu kanunun 2. maddesindeki işlerin yürütülmesi için gerçek ve tüzel kişilere tabi ve onların işyerlerine bağlı olarak hizmet akdi ile çalışamazlar. Bu halde davacının davalı şirketle arasındaki ilişkinin yeminli mali müşavirlik ilişkisi olduğunun kabulünün Mahkemenin takdirinde olduğunu, davalı şirket kayıtlarında davacının borçlu gözüktüğü, TK m. 369/1, m.553 uyarınca davacının tedbirli bir yöneticinin özeni ile görevlerini yerine getirmediğini, yönetim kurulu üyesi davacının da kusurunun varlığı ile şirket defterlerinde kayıtların usulüne uygun tutulmuş olduğundan söz edilemeyeceğini, bu nedenle kusurlu davranan davacının, şirkete borçlu olduğu tutarın tespit edilemediğini, taraflar arasındaki ilişkinin hizmet sözleşmesine dayalı mali müşavirlik ilişkisi olduğunu, BK. m. 394 vd. gereği, haklı nedenle sözleşmeyi feshettiğini ispat edemeyen davacının şirketin uğramış olduğu her türlü zarardan sorumlu olduğu, ancak mevcut belgelerden zarar miktarının tespit edilemediği yönünde görüş bildirilmiş olup son alınan ek bilirkişi raporunda özetle;davacının davalı şirkette yönetim kurulu üyesi olarak sorumlu bulunup bulunmadığı hususunda değerlendirme yapılmış; yukarıda belirtilen olasılık nedeniyle de davacının davalı şirkete karşı sorumlu tutulacağı borç miktarının ne kadar olduğu hususunda ise net bir tespite olanak bulunmadığı vurgulandığını,yönetici sorumluluğu ile ilgili değerlendirmelerimizde öz itibarıyla bir değişikliğin söz konusu olmadığını, davacıya davalı şirket tarafından ödenmiş görünen 454.482.14 TL ile ilgili ödeme belgelerinin davalının imzasını taşıyan tediye belgeleri ile banka dekontlarının ibraz edilmesi ile geçerlilik kazanacağı, aksi halde davacının bu miktar kadar
borçlu olduğundan söz edilemeyeceğini, kök raporunda; davacının yönetici olarak sorumlu olduğunun kabulü halinde dahi mevcut kayıt ve belgeler bazında sorumlu olduğu tutarın ne kadar olduğu hususunda bir tespite olanak bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Davalı taraf “davacının , davalı şirkete borcu vardır” dememiş bir belge de sunmamıştır. Menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıya aittir. Davalı alacaklı, davacı borçludan, alacağının bulunduğunu ispat etmekle mükellef olduğunu, ayrıca davalı taraf 13.02.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda sonuç kısmında yer alan nitelikte bir belge sunmamış, rapora beyanda dahi bulunmamıştır. 18.04.2016 tarihli kök ve 13.02.2017 tarihli ek raporda davacının yönetici sorumluluğundan bahsedilmekte ise de bu konuda herhangi bir iddia, savunma tespit olmadığı gibi, dava konusu olay davacının yönetimsel sorumluluğu ile ilgili değildir. Taraflar arasında yönetici sorumluluğundan kaynaklanan herhangi bir takip,dava talep gibi bir uyuşmazlıkta bulunmamaktadır.
Alınan raporlarda; davacının belirtilen miktar kadar ödeme yapıldığına dair şirket kayıtlarında borçlu olarak gösterildiği, ancak davacının bu miktarların ödendiğinin davalı tarafından belgelendirilemediği, ayrıca davacının yaptığı belirtilen işlemlerin … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalının diğer defterlerinin gerçeği aksetmediğinin görüldüğü, hileli muhasebe işlemlerinin yapıldığı, şirket ortağının cezalandırıldığını, davacının şirketten alması gereken kararlarla ilgili açılan davanın … İş Mahkemesi’nin 488/118 sayılı dosyasıyla … ve …’ın 131 sayılı ortaklar alacaklar hesabının …’ın bakiyesinde biriken borç bakiyesinin sistematik olarak uygulanıp muhasebe hilesinin yapıldığının saptandığı, mahkememizce alınan ilk ve 2. Blirkişi raporunda 458.482,00 TL yle ilgili borçlandırma işleminin davalıya ödeme yapıldığının belgelendirilmediği, tediye belgelerinin ve banka dekontlarının ibraz edilmesi halinde geçerlilik kazanacağı ve bununla ilgili davanın belgelendirilmediği de anlaşıldığından açılan davanın kabulüe cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle;
1-454.482,00 TL nin davacının davalı şirkete borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre hesap edilen 31.045,67 TL nispi karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 7.761,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 23.284,22 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davacı yararına tayin ve takdir olunan 32.129,28 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 5.921,50 TL bilirkişi ücreti+ tebligat+ müzekkere giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından dava açılırken peşin ve başvuru harcı olarak yatırılan 4.126,30 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiline, davacıya ödenmesine,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair kararın istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır