Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/560
KARAR NO:2023/928
DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:07/09/2023
KARAR TARİHİ:30/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; … Şirketi’nin, … Anonim Şirketi ile arasında akdedilen ve …. Noterliği’nin 26.12.2014 tarihli ve … yevmiye sayısı ile onaylanan temlik sözleşmesi ve beyan ekinde belirtilen takip ve davaları T.B.K.’nın 183. ve devamı maddeleri gereğince alacağın tahsiline yönelik her türlü resmi mercîye ve yasal yollara başvurma hakları da dahil olmak üzere devir ve temlik aldığını, müvekkili … Anonim Şirketi’nin, … Şirketi ile 17/09/2018 tarihli birleşmenin kabulüne ilişkin genel kurul kararı ile birleştiğini, temlik eden … Anonim Şirketi ile dava dışı … Şirketi arasında 04/02/2009 tarihli genel kredi sözleşmesi akdedildiğini, borçlular …, …, … ve İhsan Fatoğlu’nun ise müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla genel kredi sözleşmesinden dolayı 5.000.000,00-USD tutar sınırında sorumlulukları bulunmakta olduklarını, borçlular tarafından sözleşme yükümlülüklerine riayet edilmeyerek borçların ödemesinde temerrüde düşüldüğünden, dava dışı borçlu şirket ve kefilleri aleyhine …. Noterliği’nin 24/02/2010 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile mezkur sözleşme feshedilerek 24/02/2010 tarihi itibarıyla toplam 4.498.276,00-USD gayri nakdi krediler hariç olmak üzere kredi alacağının ödenmesinin talep edildiğini, ihtar tarihi itibariye borcun tamamının, müşterek borçlu ve kefillerin kefalet sorumluluğu sınırı içerisinde kalmakta olduğunu, ihtarnameye rağmen kredi borçlarının bugüne kadar tahsil edilemediğini, borçlular aleyhine tahsilinde bedeli borca mahsup edilmek üzere tevdi alınan 3.600.000,00-USD tutarlı bonoya istinaden …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığını ve kesinleştiğini, fakat davalı borçlu …’ın, …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin… esas sayılı dosyası ile kambiyo senedine dayanan takiplerinin son işlem tarihinin 10/12/2018 olduğunu ve kambiyo takiplerinin zamanaşımına uğradığı iddiası ile takibin iptali davası açtığını, genel kredi sözleşmesinden borcuna mahsup edilmek üzere tevdi alınan bono ile ilgili, kambiyo senedine dayalı takip yolunun yapılmış olmasının, esasın borçlar hukukunca temel borç ilişkisinin ikrarı da olmakla birlikte, temel borç ilişkisindeki zamanaşımını kesmekle birlikte, kredi borçlusu şirketin kredi borcunun teminatını teşkil etmek üzere ipotek tesis edilmiş olduğunu, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyalarından takipler başlatıldığını, çok sayıda taşınmaz üzerinde kurulan birinci, ikinci ve üçüncü dereceden kurulan ipoteklerin birden fazla banka alacağı için garameten tesis edilmiş olduğunu, bugüne kadar paraya çevrilmediğini, T.M.K.’nın 892. maddesinde, kanuni ipotek hakkının doğumunun aksi kanunda öngörülmüş olmadıkça, tapu kütüğüne tescil edilmelerine bağlı olmadığı; 888. maddesinde ipotekli taşınmazın devrinin, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, borçlunun sorumluluğunda ve güvencesinde bir değişiklik meydana getirmeyeceği ve 864. maddesinde de, rehnin tapu kütüğüne tescil edilmesinden sonra alacak için zamanaşımının işlemeyeceğinin açıkça hükme bağlandığını, geçen uzun zaman içinde alacaklarının miktarının, teminat amacıyla tesis edilen ipotek limitlerininin çok üstüne çıkmış olması, bu nedenle de teminatın artık alacaklarını karşılayacak nitelikte olmaması karşısında, müvekkili şirket tarafından alacağının fer’ileriyle birlikte tahsili için davalı borçlular aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden temel borç ilişkisi olan genel kredi sözleşmesine dayanılarak icra takibi başlatılmak zorunda kalındığını, icra takibine geçildikten sonra davalı borçluların borca ve tüm ferilerine haksız olarak itiraz ettiklerini, ayrıca zamanaşımı def’inde bulunduklarını, bu davayı açmadan önce İstanbul Arabuluculuk Bürosu’na arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu ve 31/05/2023 tarihinde yapılan görüşme ile arabuluculuk sürecinin anlaşmazlıkla sonuçlandığını, söz konusu genel kredi sözleşmesinde temerrüte konu para cinsi için belirlenen en yüksek gecikme oranı üzerinden gecikme bedeli ödenmesinin kabul edildiğini, hesapların kat edildiği dönemde Amerikan Doları için banka tarafından belirlenen en yüksek gecikme oranı %18 olduğundan, …. İcra Müdürlüğü’nün … esas dosyasında da gecikme faizinin de, bu oran üzerinden talep edildiğini, ancak ipotek resmi senetlerinde ipotek tesis tarihi itibariyla yabancı para alacakları için temerrüt faizi oranının esasında %25 olarak yeniden düzenlendiğini ve bu oran üzerinden hesaplanacak olan gecikme bedelinin de taraflarca açıkça borca ilave olarak kabul edilmiş ise de, aslında müvekkili şirket tarafından %18 oranı üzerinden temerrüt faizi talep edilerek, davalı borçluların lehine olarak temerrüt faiz oranı talep edildiğini, tüm bu nedenle davanın kabulü ile, kambiyo senetlerine özgü takiplerinin devam ettiği …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ve ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takiplerinin devam ettiği …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyaları ile tahsilde tekerrür etmemek kaydı ve fazlaya ilişkin her türlü talep hakları saklı kalmak üzere; …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında borca ilişkin itirazların iptali ile, takibin 10.000.000,00-TL asıl alacağa işleyecek olan %18 temerrüt faizi ile birlikte devamını, 10.000.000,00-TL alacaklarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve hükmedilecek icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; dava dilekçe içeriğini kabul etmediklerini, müvekkili yönünden alacağın zamanaşımına uğradığını, yetkiye ilişkin itirazlarını da aynen tekrar ile takibe yönelik yetkili icra müdürlüğünün … İcra Müdürlüğü olduğunu, takip dayanağı kredi sözleşmesi ipotek ile teminat altına alındığından, öncelikle ipotekli takibe başlayarak sonuçsuz kalması halinde ilamsız icra takibi başlatılacağının yasa gereği sabit olduğunu, mükerrer takibe yönelik bu takibe taraflarınca bu yönüyle de itiraz edildiğini, hesap kat ihtarının müvekkiline usulüne tebliğ edilmediğini, bu nedenle işletilmiş tüm faize itiraz ettiklerini, faiz oranının da çok fahiş olduğunu, müvekkilinin kefil olduğunu, ancak kefalet limiti ile sorumlu olabileceğinin yasa gereği olduğunu, sorumluluk limitini aşan tüm taleplere itiraz ettiklerini, tüm bu nedenlerle davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddine, esasa ilişkin itirazlarının kabulü ile davanın esastan reddine ve davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefaletin, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak on yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağını, kefalet süresinin uzatılması yönünde bir işlem yapılmadığı gibi, müvekkili hakkında 10 yıllık hak düşürücü süreyi kesen bir işlemin de yapılmadığını, talep edilen alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, bu nedenle zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından icra takibinin 8.497.918,00-USD alacağın fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden tahsili talebiyle başlatıldığını, itiraz üzerine eldeki davada 10.000.000,00-TL üzerinden itirazların iptalinin talep edildiğini, bu anlamda açılan davanın takip talebi içeriğine uymamakta olduğunu, öncelikle rehinin paraya çevrilmesi gerektiğini, müvekkilinin, genel kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte herhangi bir borca kefil olmasının söz konusu olmadığını, müvekkilinin 2002 tarihinden sonra herhangi bir şekilde bir kredi sözleşmesine yasal şartları taşıyan bir kefaletinin bulunmamakta olduğunu, müvekkilinin esas kredi borçlusu olan şirketle tüm irtibatını 2002 tarihinde kestiğini ve ortaklık ilişkisini tasfiye ettiğini, buna rağmen söz konusu banka tarafından 2009 tarihinde düzenlendiği savunulan genel kredi sözleşmesine müvekkilinin kefil olarak imza atmış olduğunun iddia edilmekte olduğunu, davacı tarafından icra takibinde müvekkilinin takip konusu edilen bedelin tamamından müştereken ve müteselsilen sorumluluğunun talep edildiğini, oysa bu talebin dahi bizzat davacı tarafça sunulan ve sonradan eklendiği anlaşılan genel kredi sözleşmesindeki fiktif 5.000.000,00-USD tutarındaki kefalet limitinin üstünde olduğunu, bu anlamda kefalet limitiyle sorumluluk sınırına uyulmadığını, tüm bu nedenlerle davanın hak düşürücü süre nedeniyle müvekkili hakkındaki davanın tefrik edilerek hak düşürücü süre yönünden reddini, dava konusu talep zamanaşımına uğramış olduğundan müvekkili hakkındaki davanın tefrik edilerek zamanaşımı nedeniyle reddine, tüm itirazları ve cevapları gözetilerek davanın esastan reddine ve davacı aleyhine takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce takibe dayanak genel kredi sözleşmesi ile ekleri, …. Noterliği’nin 24/02/2010 tarihli, … ve … yevmiye sayılı; 15/06/2010 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnameleri ile tebliğ şerhleri, davacı şirket ile … Şirketi’nin birleşimine ilişkin ticaret sicili kayıtları, …. Noterliği’nin 26/12/2014 tarihli ve … yevmiye sayılı tahsili gecikmiş alacak devir sözleşmesi, …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası, …. İcra Müdürlüğü’nün … ve … esas sayılı dosyaları, mahkememizin … D. İş sayılı ihtiyati haciz kararı vs. dosyamız arasına alınarak hep birlikte incelenmiştir.
…. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinden, davacı şirket tarafından 07/11/2022 tarihinde …, …, … Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi ve … Nakliyat Ve Ticaret Anonim Şirketi aleyhine 04/02/2009 tarihli genel kredi sözleşmesi, …. Noterliği’nin 24/02/2010 tarihli ve … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi, hesap özetleri, mahkememizin … D. İş sayılı ihtiyati haciz kararı ve temlik sözleşmesine dayalı 1.737.843,00-USD ana para, 2.760.430,00-USD ihtarnameye kadar işlemiş akdi faiz ile BSMV ve 3.999.645,00-USD işlemiş temerrüt faizi ile BSMV olmak üzere toplam 8.497.918,00-USD(158.529.510,10-TL) alacak ve ticari krediler için 1.737.843,00-USD ana para tutarı üzerinden takip tarihi itibariyle %18 temerrüt faizi ve faizin %5’i BSMV, icra masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte, …. İcra Müdürlüğü’nün …, …. İcra Müdürlüğü’nün … ve … esas sayılı dosyaları ile tahsilde tekerrür olmamak, fazlaya ilişkin ve faizi aşan zarara ve faiz oranlarında artışa ilişkin hakları saklı kalmak ve ayrıca kısmi ödemelerin incelikle işlemiş faiz, masraf ve ferilere mahsup edileceği ve kaydıyla tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlulara tebliğ edildiği, … vekili tarafından 21/11/2022 tarihinde takibe konu borcun aslına, faiz ve ferilerine ve zamanaşımı yönünden; … vekili tarafından ise 23/11/2022 tarihinde … İcra Müdürlüğü’nün yetkili olduğu öne sürülerek yetkiye, zamanaşımı ve esas yönünden itiraz edilmesi üzerine bu borçlular yönünden icra takibinin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre, alacağı temlik eden … Anonim Şirketi ile dava dışı … Şirketi arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalıların ise genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla 5.000.000,00-USD limitle imzaladığı, banka tarafından söz konusu alacağın …. Noterliği’nin 26/12/2014 tarihli ve … yevmiye sayılı tahsili gecikmiş alacak devir sözleşmesi ile … Şirketi’ne temlik edildiği, temlik alan şirket ile davacı … Anonim Şirketi’nin 17/09/2018 tarihli birleşmenin kabulüne ilişkin genel kurul kararı ile birleştiği, sözleşmeye istinaden kullandırılan kredi borçlarının ödenmemesi üzerine alacağı temlik eden banka tarafından hesabın kat edilerek borçlulara …. Noterliği’nin 24/02/2010 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderildiği, ihtarnameye rağmen borçluların borçlarını ödememeleri üzerine alacağı temlik alan … Şirketi ile birleşen davacı şirket tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile 07/11/2022 tarihinde icra takibi başlatıldığı, takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafça her ne kadar icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmiş ise de, takibe konu genel kredi sözleşmesinin 26.1. maddesi ile İstanbul mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkili olduğu kararlaştırıldığından, davalı tarafların icra müdürlüğünün yetkisine itirazlarına itibar edilmemiştir. Davalı tarafın bir diğer itirazı ise, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı yönündedir. Davacı tarafça borcun dayanağı kredi sözleşmesinin 04/02/2009 tarihli olduğu ileri sürülmekte ise de, davalı tarafça sözleşme tarihinin gerçekte 2009 değil; 2002 olduğu iddia edilmektedir. Kefalet sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda 581-603 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu sözleşme TBK’nın 581. maddesinde “Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Yani kefalet sözleşmesi, teminat alacaklısına borçlunun malvarlığı yanında teminat verenin kişisel malvarlığına başvurmaya yönelik bir alacak hakkı tanıyan kişisel teminatlardan biridir. Bu sözleşmede taraflar, asıl borç ilişkisinden doğan borcun alacaklısı ile kefil arasında meydana gelir. Yani asıl borçlu bu sözleşmenin tarafı değildir. 6098 sayılı TBK’nın Kefalet Sözleşmesi ana başlıklı 598. maddesinin 3. fıkrası; “Bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak on yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkar.” şeklinde düzenlenmiştir. İlgili hüküm emredici nitelikte bir hükümdür. Yani kefilin sorumluluk süresi sözleşme ile on yıldan daha fazla olarak belirlenememekle birlikte; böyle bir sözleşme, kesin hükümsüz olmayacaktır. Bu tarz sözleşmelerde sadece on seneyi aşan kısım hükümsüz kalacaktır. Bu hükmün uygulama alanı incelendiğinde, ilgili hüküm; hükmün lafzından da anlaşılacağı üzere, sadece gerçek kişi kefil hakkında uygulama alanı bulacaktır. Ayrıca belirlenen azami sürenin dolmasıyla birlikte kefilin sorumluluğunun ortadan kalkması, bütün kefalet türleri bakımından söz konusu olur. On yıllık azami geçerlilik süresinin işlemeye başladığı an ise; kefalet sözleşmesinin meydana geldiği andır. Yani sözleşmenin hükümlerini doğurmaya başladığı an bu on yıllık süre de işlemeye başlar. Bu durum 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Hakkında Kanun’un “hak düşürücü sürenin TBK’da ilk defa öngörülmüş olmasını” düzenleyen maddelerinden hangisinin uygulanacağı sorunsalı açısından önem taşımaktadır. İlgili yürürlük kanunu ise her iki durumda ya doğrudan yürürlük kanunun 5. maddesinin uygulanması yoluyla ya da 6. maddesi gereği kıyasen 5. maddesinin uygulanması yoluyla aynı sonucu işaret etmektedir. Fakat her halükarda bu süre kanunda düzenlendiği şekliyle on yıllık azami sürenin dolmasıyla birlikte kendiliğinden ortadan kalkacak bir hak olması sebebiyle bir zamanaşımı süresi değildir ve dolayısıyla bu sürenin kesilmesi ya da durması söz konusu olmayacaktır. Bu hüküm çerçevesinde inceleme yapıldığında borca dayanak genel kredi sözleşmesinin 2009 veya 2002 tarihinde yapılmış olması bir önem arz etmeyeceğinden, her halükarda genel kredi sözleşmesine dayalı …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takibinin ve de eldeki davanın hak düşürücü süre içerisinde ikame edilmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı veya temlik eden taraflarca daha öncesinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatılması ve kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla icra takibi başlatılmış olması da söz konusu hak düşürücü süreyi kesen veya ortadan kaldıran bir durum niteliğinde bulunmamaktadır. Yine alacak ipotek ile teminat altına alınmış ve TMK 864. Maddesi gereğince ipoteğin tapu kütüğüne tescil edilmesinden sonra teminatını sağladığı alacak için zamanaşımı işlemez ise de, somut olayda 6098 Sayılı TBK’nun 598/3. Maddesi gereğince, gerçek kişi kefil yönünden hak düşürücü sürenin uygulanması söz konusu olup, ipoteğin tapuya şerh edilmiş olması, hak düşürücü sürenin uygulanmasına engel nitelikte bulunmamaktadır. Bu itibarla, davacı tarafça açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davanın, hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş olması ve davacı tarafın icra takibi başlatmakta kötü niyetli olduğu tespit edilemediğinden, davalılar lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça davalılar hakkında açılan davanın, hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE,
2-Davalı tarafların kötü niyet tazminatı taleplerinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,80-TL karar ve ilam harcının, davacı taraftan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …(…)’ya 3.200,00-TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden karşılandığı anlaşıldığından 3.200,00-TL arabuluculuk ücretinin, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’e göre davacı taraftan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin, kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 17.900,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı taraflara verilmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/11/2023
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır