Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/555 E. 2023/619 K. 06.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/555 Esas
KARAR NO:2023/619

DAVA:Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:21/12/2016
KARAR TARİHİ:06/09/2023

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin murisi … ‘ün … Bankası … şubesinden 15.01.2015 tarihinde 20.000,00 TL tutarında 36 ay vadeli kredi kullandığını bu esnada kredinin teminatını oluşturmak üzere 15.01.2015 tarihli … poliçe no’lu kredili hayat sigorta poliçesi düzenlendiğini , sözleşme ile birlikte murise imzalattırıldığı, 15.01.2015- 15.01.2018 süreli kredili hayat sigortası poliçesinin priminin yıllara bölündüğü ve rizikonun gerçekleştiği 2016 yıl için olan sigorta priminin davalı şirkete ödendiğini, davalı sigorta şirketi tarafıdan Kredili Hayat Sigortası ile teminat altına alınan aylık 687,18 TL bakiye kredi ödemelerinin murisin vefatından sonra dava dışı … Bankasına müvekkilleri tarafından ödendiğini, müvekkiller tarafından işbu kredi sebebiyle şimdiye kadar 4.810,00 TL ödendiğini, taksitlerin ödenmeye devam edildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 4.810,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte ödenmesini, ödemeleri yapmaya devam ettiklerinden dava sonuçlanıncaya kadar ödeyecekleri kredi miktarlarınında davalı sigorta şirketinden tahsilini talep ettiklerini; Yine müvekkillerinin murisi … ‘ün … Bankası … şubesinden 08.01.2016 tarihinde 20.000,00 TL tutarında 36 ay vadeli kredi kullandığını bu esnada kredinin teminatını oluşturmak üzere 08.01.2016 tarihli 437/… poliçe no’lu kredili hayat sigorta poliçesi düzenlendiğini , sözleşme ile birlikte murise imzalattırıldığı, 08.01.2016-01.01.2019 süreli kredili hayat sigortası poliçesinin priminin peşin olarak ödendiğini, davalı sigorta şirketi tarafıdan Kredili Hayat Sigortası ile teminat altına alınan aylık 734,66TL bakiye kredi ödemelerinin murisin vefatından sonra dava dışı … Bankasına müvekkilleri tarafından ödendiğini, müvekkiller tarafından işbu kredi sebebiyle şimdiye kadar 5.877,00 TL ödendiğini, taksitlerin ödenmeye devam edildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 5.877,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte ödenmesini, ödemeleri yapmaya devam ettiklerinden dava sonuçlanıncaya kadar ödeyecekleri kredi miktarlarınında davalı sigorta şirketinden tahsilini talep ettiklerini;
Kredili hayat poliçesi ile teminat altına alınan kredi ödemeleri devam ederken müvekkillerin murisi …’ün 11.04.2016 tarihinde vefat ettiğini, murisin vefatından sonra sigorta poliçesi ile teminat altına alınan kredi miktarlarının dava dışı bankaya ödenmesi için murisin mirasçıları olan müvekkilleri tarafından davalı sigorta şirketine başvuru yaptıklarını, davalının 27/05/2016 tarihli cevabı yazısında, murise sigorta başlangıç tarihinden önce kalp hastalığı teşhisi konduğu ve bunun başvuru formunda beyan edilmediği anlaşıldığından gerçek dışı beyan nedeniyle taleplerinin yerine getirilemeyeceğinin belirtildiğini; müvekkillerinin murisi …’ün 1954 doğumlu olup sözleşmenin imzalandığı tarihte 61 yaşında olduğu, Banka görevlileri tarafından her iki kredi içinde kredili hayat sigorta poliçesi imzalattırdığında müvekkilden sağlık raporu istenmediği gibi hastalıklarının olup olmadığının dahi sorulmadığı, poliçede yer alan sağlık beyanı kısmındaki boşlukların da banka görevlilerince doldurulduğu, poliçedeki boşlukların murisin imza attığı kalem ile doldurulmadığının çıplak gözle bile görüldüğü. Banka görevlilerinin murisi bilgilendirmeden söz konusu poliçeleri düzenlediğini, fazlaya ilişkin tüm haklan saklı kalmak kaydı ile 15.01 2015 ve 08.01.2016 tarihli kredilerin bakiye taksitlerinin davalı sigorta şirketince ödenmesine, müvekkiller tarafından ödenen 4.818,00 TL ve 5.877,00 TL tazminatın dava tarihinden dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline, karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket ile … arasında iki adet Tüketici Kredilerine Yönelik azalan Teminatlı hayat sigortası sözleşmeleri aktedildiği, Poliçe menfaatdarı …’ün 11.04.2016 tarihinde “Kroner Arter Hastalığı” sebebiyle vefat ettiğini, sigortalının sigorta poliçesinin imzalanmasından evvel mevcut olan hastalığı hakkında bilgi vermeyerek, müvekkili şirkete gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, SGK İlaç raporları incelendiğinde sigortalının 27.12.2014 tarihinden beri Kronik Iskemik Kalp Hastalığı, Aterosklerotik kalp hastalığı, diabetis mellitus, Arteriyel Hipertansiyon rahatsızlıklarının bulunduğunun tespit edildiği, …’ün sigorta sözleşmelerinin aktedilmesi aşamasında mevcut ölümüne sebep olan kalp hastalığı ile diğer hastalıklaırnı müvekkili şirkete bildirmediğini, Müvekkili Şirket tarafından sigortalının gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun tespiti üzerine poliçe sebebiyle 6102 sayılı TTK hükümleri uyarınca herhangi bir tazminat ödemesi yapılmadığını, sigortalının sözleşmenin yapılması sırasında müvekkili şirketin bilmesi gereken tüm önemli hususları bildirmekle yükümlü olduğunu savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava; Dava dışı banka ile davacıların murisi arasında düzenlenen ve davalı sigorta şirketinin kredili hayat sigorta poliçeleri ile teminat altına alınan kredi sözleşmeleri nedeniyle davacıların davalı bankaya ödediği bedellerin davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda, 2016/1229 esas ve 2019/761 karar sayılı 04/11/2019 tarihli kararı ile, “…Davanın KABULÜ ile 34.285,54 TL nin, 10.687,00 TL sine dava tarihi olan 21/12/2016 tarihinden 23.598,54 TL’sine ıslah tarihi olan 19/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, …” şeklinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Kararın taraflara tebliğ üzerine, davalı vekili tarafından süresinde İstinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyanın, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesine gönderildiği ve ilgili dairenin 2020/1601 Esas, 2023/933 Karar sayılı ve 07.06.2023 tarihli kararlarıyla ” Davalı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi, taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve tüketici kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir.
Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Davacılar, davalı şirket ile bireysel sigorta sözleşmesi imzalayan murisin mirasçılarıdır.
Somut olayda uyuşmazlık, bir tarafı tüketici olan tüketici işlemi niteliğindeki sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakta olup dava 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, 21/12/2016 tarihinde açılmıştır. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme, tüketici mahkemeleri olacaktır.
Açıklanan nedenlerle mahkemece, tüketici mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/1-c, 115/2 maddesi uyarınca davanın, mahkemenin görevine ilişkin dava şartı yokluğundan, usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğu ” gerekçesiyle, davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin, mahkememizce verilen kararın kaldırılmasına, HMK’nın 114/1-c, 115/2. maddesi uyarınca görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi kararı verilerek, dosyanın görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesi kararı verilmek üzere dosyanın mahkememize iadesine, kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin işbu kesin nitelikli kararı bağlı olmasından dolayı dava dosyası yeniden değerlendirilmiştir.
Yukarıda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi kaldırma kararında açıklanan gerekçelerle, eldeki davada, mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla, davanın, HMK’nın 114/1-c, 115/2. maddesi uyarınca mahkememizin görevine ilişkin dava şartı yokluğundan, usulden reddine karar verilmiştir.
Bu kapsamda aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın, HMK’nın 114/1-c, 115/2. maddeleri uyarınca mahkememizin görevine ilişkin dava şartı yokluğundan, USULDEN REDDİNE
2-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK 20 mad. gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepde bulunulmaması ve süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememize DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILACAĞININ KARAR VERİLECEĞİNİN İHTARINA,
4-HMK 331 md gereğince harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerin görevli mahkemece KARAR BAĞLANMASINA,
5-a-)İş bu gerekçeli kararın Mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından re’sen taraflara tebliğ edilmesine
b-) Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde sunulacak dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 06.09.2023

Katip …
 e-imzalıdır

Hakim …
 e-imzalıdır