Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/437 E. 2023/741 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/437
KARAR NO:2023/741

DAVA:İtirazın İptali-Tazminat
DAVA TARİHİ:10/07/2023
KARAR TARİHİ:19/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı/Karşı davalı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin, madencilik faaliyetinde bulunan, kömür üretimi ve pazarlaması yapan bir şirket olduğunu, bu çerçevede davalı şirketin sahibi olduğu makine parkından bir kısım araçları, kömür üretimi, dekapaj ve nakliye işlerinde kullanılmak üzere kiraladığını, bu amaçla taraflar arasında hizmet ilişkisine bağlı olarak araç kiralama sözleşmesi başlıklı bir sözleşme imzalandığını, sözleşmenin 2. maddesine göre, sözleşmenin süresinin 01/09/2022 – 01/01/2023 olarak belirlendiğini, bu madde hükmüne göre, davalı şirketin sözleşme bitim tarihinden 1 ay önce aynı şartlarda çalışıp çalışmayacağını müvekkili şirkete yazılı olarak bildireceğini, böyle bir bildirim olmadığından sözleşme süre bitiminden sonra da yürürlükte kalmaya devam ettiğini, müvekkili şirketin, bu sözleşme kapsamında davalı şirkete 3.000.000,00-TL değerinde 6 adet çek verdiğini ve avans ödemeleri yaptığını, böylece taraflar arasında cari hesap oluştuğunu, daha sonra davalı şirketin 6 Şubatta meydana gelen … merkezli depremde, enkaz kaldırma çalışmalarına yardım edeceği gerekçesiyle müvekkili şirkete kiraladığı iş makinalarını deprem bölgesine götürdüğünü, müvekkili şirketin, bu büyük felakete dolaylı katkı sağlayacağı inancıyla bu duruma itiraz etmediğini, ancak aradan geçen sürede deprem bölgesindeki çalışmalar bitmesine karşın, davalı şirketin tekrar gelip işine devam etmediğini, bu süreçte müvekkili şirketin, davalı şirkete yapacağı işler karşılığı 10.689.326,62-TL avans ödemesi yaptığını, buna karşılık davalı şirketin yaptığı işler ve sözleşme gereği yapılan diğer işlemlerin karşılığı 6.173.572,44-TL olarak gerçekleştiğini, böylece müvekkili şirketin davalı şirkete yapmış olduğu 4.515.754.18-TL fazla ödemesinin karşılıksız kaldığını, bu arada davalı şirket, … … Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ve müvekkili şirket arasında 13.03.2023 tarihli üçlü bir protokol imzalandığını, bu protokol ile müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki araç kiralama sözleşmesi fiilen ve hukuken son bulduğunu, protokolün 1. maddesinin; “…, …’ den alacağına Karşılık …’ nin 1 adet … Dozerini 150,000.-TL /Ay 4 adet Hafriyat Kamyonunu kamyon başı 100.000.- TL /Ay ve 1 adet Mobil Yakıt aracını 20.000.-TL/ Ay tutar ile kiralamayı kabul eder. Bu ekipmanların aylık toplam kirası 570.000.-TL tutmaktadır.” 2. Maddesinin; “… bölgede yaptığı hafriyatçılık faaliyetinden vazgeçer ise bu kiralık makine ve kamyonları … iade ederek kalan alacağını nakit olarak talep eder. …, … talebi doğrultusunda bu bu makine ve kamyonları Malkara İşletmesinde çalışmak üzere … … işletmesine gönderebilir.” 6. maddesinin ise; “… … tarafında İşi biten … … … ve … … M … Makinelerin … … şantiyesine göndererek işi başlatacaktır.” şeklinde düzenlendiğini, 13/03/2023 tarihli Üçlü Protokolün yukarıdaki hükümleri dikkate alındığında, müvekkiline kiralanan araçların bir kısmının da … Anonim Şirketi Sahasına kaydırıldığı, böylece müvekkili şirketle davalı şirket arasındaki sözleşmenin fiilen ve hukuken son bulduğunun ortaya çıkmakta olduğunu, ancak davalı şirketin, müvekkili şirkete olan borcunu kapatması için kararlaştırılan 13/03/2023 tarihli protokolün 1. maddesinde yer alan kiralamanın gerçekleşmediğini, böylece davalının kabulünde olan, ancak miktarı belirtilmeyen cari hesap alacağının ödenmediğini, protokolün imzalandığı 13/03/2023 tarihinde taraflar arasındaki cari hesap bakiyesinin 4.610.735,46-TL olduğunu, daha sonra 18/03/2023 tarihinde davalının gönderdiği 192.040,82-TL’lik gider faturasıyla müvekkili şirketin alacağının 4.515.754,18-TL’ye düştüğünü, aradan aylar geçince ve 13/03/2023 tarihli protokol doğrultusunda bir kiralama da olmayınca müvekkili şirketin, … 59. Noterliği’nden keşide ettiği 31/05/2023 tarihli ve …. yevmiye nolu ihtarname ile, cari hesapta görünen ve davalının da 13/03/2023 tarihli protokolle kabulünde olan alacağının 3 gün içinde ödemesinin talep ettiğini, davalı şirketin bu ihtarnameye … 32. Noterliği’nin 02/06/2023 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verdiğini, cevabi ihtarname ile borçlu olmadığını ve iş gerçekleşmediğinden talep edilen alacaktan fazla zararı olduğunu ileri sürdüğünü, davalı/borçlunun temerrütü gerçekleşmiş olduğundan, taraflarından … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, ancak davalı şirketin takibe itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu, taraflar arasında arabuluculuk yoluna gidildiğini, ancak anlaşmanın sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamını ve davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı/Karşı davacı vekili, cevap ve karşı dava dilekçesi ile; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 01/09/2022 başlangıç tarihli araç kiralama sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin konusunun ise sözleşme ekinde yer alan araçların davacıya ait maden sahasında belirlenen işler için çalıştırılmak üzere kiralanması olduğunu, sözleşme süresinin 01/09/2022 tarihi ile 01/01/2023 tarihi arasında 4 ay süreli olarak belirlendiğini ve bu süre zarfında 1.500.000 m3 dekapaj yapılmasının kararlaştırıldığını, dekapaj yapılacak bu miktarın ise davacının sözleşme gereği taahhüt ettiği alanda ve davacı tarafından satışı gerçekleştireceği miktar üzerinden, dolayısı ile birim fiyatların da buna göre belirlenerek işlemlere başlandığını, taraflarından, davacı tarafın ihtarına cevaben gönderdikleri … 32. Noterliği’nin 02/06/2023 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarda da belirttikleri üzere taraflar arasında tartışmasız olan hakediş miktarlarına göre muhatabın sözleşmede belirlenen iş miktarınca kömür satışı yapamadığından; yani muhatap edimini tam ve eksiksiz yerine getiremediğinden taahhüt ettiği iş miktarınca hakediş gerçekleştirileediğini, bunun sonucu olarak müvekkili şirketin sözleşme ekinde yer alan araç ve şoförlere ilişkin olarak sözleşmenin 3-A-a maddesi ile belirlenen yapılan iş miktarına nazaran daha fazla gider kalemi oluşması ve buna karşılık muhatabın yeterli miktarda kömür satışı gerçekleştirmediğinden ve sözleşme ile belirlenen miktarda iş üretilemediğinden, müvekkilinnin bu işler sonucu muhatap tarafından verilen avansların en az iki katı kadar daha zararı olduğunun açıkça görüleceğini, bu haliyle müvekkilinin ticari olarak zarara uğramasına neden olan bu durum sonucu sözleşme kapsamında müvekkilinin cari hesaba yansıyandan çok fazla tutarda zararı olduğu görüleceğinden, bu miktarın uzman bilirkişilere hesaplatılarak bir hafta içerisinde müvekkiline ödenmesini hak ve nesafetle uzlaşma kapsamında işin çözüme ulaşmasını; aksi halde müvekkilinin mağduriyetinin sona erdirilmesi bakımından zararların tazmini için hukuki yollara başvurulacağı belirtilerek bu hususların davacı tarafa ihtar edildiğini, davacının vaatlerini yerine getirememesi nedeniyle müvekkili için katlanılmaz bir hal alan bu durum sonrası davacı tarafın da yer aldığı dava dışı… Sanayi Anonim Şirketi’nin de yer aldığı protokolde belirtildiği gibi başka bir yerden iş almak zorunluluğunun oluştuğunu, davacının beyanının aksine, kiralaması yapılan araçların başka bir iş için götürülmesinin söz konusu olmayıp, üçlü protokolde belirtildiği şekilde işin devam ettirilmesinin kararlaştırılması neticesinde araçların başka bir yere kaydırıldığını, davacının gerçek olmayan durumları varmış gibi göstererek haksızlığını örtmeye çalışmasının hukuki bir değer taşımamakta olduğunu, ayrıca davacı tarafın şirket muhasebesi tarafından tutulan kayıtların cari hesap olarak adlandırıldığını ve müvekkili tarafça bunun kabul edildiğinin öne sürülmekte olduğunu, oysa ki ne davacının sunduğu muhasebe kayıtlarının bir cari hesap olduğunu; ne de taraflarında bu yönde bir kabulün de gerçekleştiğini, tüm bu nedenlerle asıl davanın reddi ile davacı tarafın %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini; karşı davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 50.000,00-TL tazminatın davacı/karşı davalı taraftan ticari avans faizi ile birlikte tahsil edilerek müvekkili şirkete ödenmesini talep etmiştir.
Davacı/Karşı davalı vekili, cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesi ile; davalı tarafın, davaya cevap dilekçesiyle karşı dava da açtığını, ancak karşı davasının konusunun belirsiz ve taleplerinin ise çelişkili olduğunu, dilekçenin başlangıcında 10.000,00-TL tazminat isterken; sonuç kısmında bu miktarın 50.000,00-TL olarak belirtildiğini, talep edilen tazminatın ne için talep edildiği ve dayanaklarının ve gerekçesinin ne olduğunun dilekçede açıklanmadığını, tazminat isteyebilmek için haksız bir eylem veya işlem nedeniyle talep edenin bir zararının doğmuş olması gerektiğini, somut olayda zarara uğrayan ve mağdur olanın müvekkili şirket olduğunu, davalı tarafın cevabını, sözleşme süresi içinde yapılacak 1.500.000 m3 dekapajın yapılamaması ve bu kadar üretileceği öngörülen kömürün satışının yapılamaması üzerine kurguladığını, dava dilekçelerinde de açıkladıkları üzere, açık sözleşme hükmü karşısında davalı tarafın böyle bir talepte bulunmaya ne hakkı ne de yetkisinin bulunmakta olduğunu, davalı tarafın yapılan dekapaj miktarına göre hakediş elde edeceğini, davalı tarafa peşin ve fazla ödeme yapıldığından, karşılığında yeterli dekapaj yapılamadığından cari hesaba göre müvekkili şirketin alacaklı olduğunu, davalı tarafın varsayımlara dayalı iddiasının hukuken bir anlam taşımamakta olduğunu, çıkarılan kömürlerin satılmak üzere depolanmakta olduğunu, satışların mevcut ve olası müşterilere depolanmış emtiadan yapılmakta olduğunu, bu hususun davalı şirketi ilgilendirmemekte olduğunu, davalının iddiasının doğru olması durumunda, satış yapılmadan davalıya ödeme yapılmasının mümkün olmayacağını, davalı tarafın sorumluluğunun kömürü üretmek olduğunu, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin hiç bir maddesinde kömür satışına bağlı olarak dekapaj yapılacağına veya satış bedelinin yüzdelik bir kısmının davalı kiralayana ödeneceğine ilişkin bir hüküm ve koşul bulunmamakta olduğunu, müvekkili şirketin alacağını talep edinceye kadar davalının zarar ettiğine ve işi bırakacağına ilişkin herhangi bir bildiriminin de olmadığını, bilirkişi incelemesi sonucunda müvekkili muhasebe kayıtlarının ve cari hesabın doğruluğunun anlaşılacağını, tüm bu nedenlerle davalarının kabulünü; karşı davanın reddini ve davalının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Asıl dava, taraflar arasında akdedilen araç kiralama sözleşmesi çerçevesinde davalı şirket tarafından davacı şirkete kiralanan iş makinelerinin süresinden önce geri çekmesi nedeniyle, davacı tarafça yapılan avans ödemelerinin karşılıksız kalan kısmının tahsili amacıyla …. Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibine vaki itirazın iptali; karşı dava ise, aynı sözleşme ve kiralama neticesinde davacı tarafın taahhüt ettiği satışları ve vaatleri gerçekleştirememesi nedeniyle davalı taraf zararının davacı avanslarını aştığından bahisle zararın tazmini istemine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce taraflar arasında düzenlenen “Araç Kiralama Sözleşmesi”, 13/03/2023 tarihli protokol, … 59. Noterliği’ndi 31/05/2023 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tebliğ şerhi, … 32. Noterliği’nin 02/06/2023 tarihli ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi, cari hesap ekstreleri, dekapaj tüvenan kömür nakli ve hizmet hakedişleri, …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası vs. dosyamız arasına alınarak hep birlikte incelenmiştir.
…. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinden, davacı şirket tarafından 12/06/2023 tarihinde davalı aleyhine 29/04/2023 tarihli 4.515.754,18-TL tutarlı cari hesap, taraflar arasındaki araç kiralama sözleşmesi ve 13/03/2023 tarihli protokole dayalı 4.515.754,18-TL cari hesap alacağı ve 63.962,87-TL takip öncesi faiz olmak üzere toplam 4.579.717,05-TL alacağın tahsili tarihine kadar %11,75 ticari temerrüt faizi, masraf ve vekalet ücreti ile, kısmi ödemelerin Borçlar Kanunu’nun 100. maddesine göre yapılması kaydıyla tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu şirkete 18/06/2023 tarihinde tebliğ edildiği, davalı/borçlu vekili tarafından 14/06/2023 tarihinde müvekkili şirketin borcu olmadığı gerekçesiyle takibe, asıl alacağa ve tüm ferilerine ayrı ayrı itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
6100 Sayılı HMK’nın 4/1-a maddesinde, sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler, hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda vakıa tespiti yapıldığında uyuşmazlığın esasını; asıl davada taraflar arasında akdedilen araç kiralama sözleşmesi çerçevesinde davalı şirket tarafından davacı şirkete kiralanan iş makinelerinin süresinden önce geri çekmesi nedeniyle, davacı tarafça yapılan avans ödemelerinin karşılıksız kalması; karşı davada ise aynı sözleşme ve kiralama neticesinde davacı tarafın taahhüt ettiği satışları ve vaatleri gerçekleştirememesi nedeniyle davalı taraf zararının davacı avanslarını aşması oluşturmaktadır. Bu itibarla taraflar arasındaki ilişkinin bir kira ilişkisi olduğu açıktır. Dava tarihinde yürürlükte olan HMK’nın 4/1-a maddesi gereğince dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevi sulh hukuk mahkemesine aittir. Dava 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığından, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve süresi içerisinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nun 331. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde, talep üzerine harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK’nun 20. maddesi gereğince, karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde yetkili mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere herhangi bir Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.19/10/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır