Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/261 E. 2023/331 K. 24.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/261
KARAR NO :2023/331

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:18/04/2023
KARAR TARİHİ:24/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin, iki ayrı sözleşmeye dayalı olduğunu, bunlardan birincisinin 27.02.2010 tarihinde imzalanmış bulunan ve …-… acenteliğine; ikincisinin ise 29.09.2010 tarihinde imzalanmış bulunan … Acenteliğine ilişkin bulunmakta olduğunu, … acenteliğinin önceki tarihle davalı tarafa teslim edildiğini, bu sözleşmenin bu şekilde sona erdiğini, müvekkilinin, en son …-… bölgesindeki acenteliği yürüttüğünü, her iki acentelik sözleşmesine ek cari hesap sözleşmesi 4. maddesi gereğince, taraflar arasındaki sözleşmenin temel mantığının, “Acentenin ciro artışına dayalı olarak kazanç elde etmesidir” şeklinde tanımlandığını, bu amaçla acenteye, bağımsız tacir sıfatıyla devredilecek … Kargo şubesinin, devir tarihi itibariyle mevcut aylık giderlerinin tespit edileceğini ve bu giderin, devir sonrasında da … Kargo tarafından, acenteye düzenli olarak ödeneceğini, böylece acentenin devir nedeniyle zarara uğramasının önlenmiş olacağını, şubenin devir cirosunda, devir tarihinden sonra yaşanacak artıştan acenteye pay verilmesi suretiyle de, acentenin performansına dayalı olarak kâr elde etmesine imkan sağlanacağını, dolayısıyla acente devir cirosunda artış sağlayamazsa, gelir elde edemeyeceğini, ancak masrafları … Kargo tarafından sağlandığı için ciro artışı oluşmasa dahi zarar etmeyeceğini, bu temel mantığa göre, acentenin, acentelik faaliyetine ilişkin tüm masraflarının davalı şirket tarafından ödeneceğini, bu masrafların da her altı ayda bir gözden geçirilerek güncelleneceğini, davalı şirket tarafından üstlenilen bu giderlerin, aylık olarak düzenlenen devir masraf tutanağı adı altındaki belgeler karşılığında ödendiğini, akdi ilişkinin devam ettiği uzun süreç içersinde, acentenin faaliyet giderlerinin doğal olarak artmasına rağmen, davalı tarafından bu gider kalem ve miktarları sözleşmeye aykırı olarak, gerçek faaliyet giderlerini karşılayacak şekilde güncellenip artırılmadığını, yapılan sınırlı sayıdaki güncellemenin ise, acentenin gerçek faaliyet giderlerini karşılamaktan uzak ve gerçek giderlere göre, sürekli olarak eksik kaldığını, davalı tarafın bu akde aykırı davranışının, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine ve dahi ticari hayatın olağan akışına açıkça aykırılık teşkil ettiğiğini, aynı zamanda anılan akde aykırılık nedeniyle davacı acentenin sürekli olarak zarar eden ve/veya gerekli oranda kâr edemeyen bir işletme haline gelerek, tek taraflı ve sadece davalı tarafın menfaat elde etmesine dayalı bir hal aldığını ve bu ticari ilişkinin sürdürülebilir bir niteliğinin kalmadığını, bu nedenle akde aykırı olarak müvekkiline ödenmemiş olan her iki sözleşme dönemi içerisindeki gerçek faaliyet giderleri ile ödenen kısmi faaliyet giderleri arasındaki farkın davacıya ödenmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmeler gereği kargo faaliyeti nedeniyle düzenlenen faturaların davalı adına düzenlenerek, bu faturalara ilişkin tahsilatlarda ise, müşterilerin rızaen yaptıkları ödemeler, ya doğrudan davalının banka hesaplarına ya da nakit olarak davacıya yapılıp yine davalıya aktarılmakta olduğunu, davacı acentenin geciken veya hiç ödenmeyen kargo ücretlerinin hukuki takipler yapmak suretiyle tahsili hususunda herhangi bir yetki ve sorumluluğu bulunmamakta olduğunu, alacakların tahsili hususunda davacının bu hukuki imkansızlık halinin davalı tarafça bilindiği halde, bu türden müşteriler hakkında hukuki takip yapılıp alacağın tahsiline gidileceği yerde bu yola gidilmeyerek, vadesi dolan ve ödenmeyen fatura bedelleri ve dahi gecikmeye ilişkin vade farklarının, doğrudan acentenin borç hanesine kaydedilerek, acentenin alacaklarından mahsup edildiğini, bu kalemdeki fiillerin de açıkça akde aykırı olduğunu, bu kapsamda muhtelif kalemler ve süspan kesintileri adı altında, her iki sözleşme döneminde davacıdan yapılan tüm kesintilerin iade edilmesi gerekmekte olduğunu, faaliyet kapsamında gerçekleştirilen tüm kargo faaliyetlerinin sigortalanmakta olduğunu, kargo kayıp ve sair tüm sebeplerden meydana gelen hasarların sigorta şirketleri tarafından tazmin edilip, bu bedellerin davalı tarafa ödendiği halde, bu hasar bedellerinin mükerrer olarak acenteden yapılması ve/veya bu bedellerin acente alacaklarından mahsup edilmesinin açıkça akde aykırılık teşkil etmekte olduğunu, her iki sözleşme döneminde acenteden bu kalemde yapılan kesintilerin iade edilmesi gerekmekte olduğunu, davalı tarafından yapılan reklam harcamalarına ilişkin olarak, sözleşme gereği acentenin hiçbir sorumluluğu olmadığı halde, bu kalemde yapılan harcamaların da acenteye borç kaydedildiği ve alacaklarından düşülmüş olması nedeniyle, her iki sözleşme döneminde anılan kalemde yapılan kesintilerin acenteye iadesinin gerekmekte olduğunu, davalı tarafça karşılanması gereken ve dahi davalı adına faturalandırılmış bulunan tüm demirbaş bedelleri ve bu demirbaşlara ait tadilat masraflar ile personel kıyafetlerinin, yine akde aykırı olarak acenteden tahsil edildiğini, bu kalemdeki kesintilerin her iki sözleşme dönemi için de acenteye iade edilmesi gerekmekte olduğunu, acentenin sözleşme kapsamındaki faaliyetlerinden olan giden kargolara ilişkin hizmetleri ücretlendirildiği halde, gelen kargoların dağıtımına ilişkin hizmetlerinin hiçbir şekilde ücretlendirilmediğini, acentenin bu faaliyetlerinin de parasal karşılığının her iki sözleşme dönemi için acenteye ödenmesi gerektiğini, münhasıran davalının operasyonel hatalarından kaynaklanan müşteri portföy kayıpları yaşandığını, buna ilişkin ciro ve ücret kayıplarının da her iki sözleşme dönemi için acenteye ödenmesi gerektiğini, davalı şirket elemanlarınca yapılan anlık kontrollerde, gerçekte var olan ve dahi istendiği an sistemden bir sureti tekrar üretilebilecek olan müşteri faturalarının, sadece o an itibariyle temin edilememiş olması sebebiyle anılan fatura bedellerinin, henüz tahsil edilip edilmediği ve/veya doğrudan davalının hesabına yatırılıp yatırılmadığı kontrol edilmeksizin, acente tarafından tahsil edilmiş var sayılarak, suistimal nedeniyle hak ediş alacağından düşülen tutar adı altında acenteye borç kaydedilmesi ve alacaklarından düşülmesinin akde açıkça aykırı olduğunu, her iki sözleşme döneminde bu kalemde acenteden tahsil edilen miktarların iadesinin gerektiğini, özellikle ATM ile davalı hesaplarına yapılan acente ödemelerinin önemli bir bölümünün, her nasılsa acente hesaplarına aktarılmayarak, bu bedellerin hesaba ulaşmayan mal bedeli kesintisi adı altında acenteden yeniden tahsil edildiğini, her iki sözleşme döneminde yapılan bu kalemdeki kesintilerin de acenteye iadesinin gerekmekte olduğunu, internet üzerinden yapılan alışverişlerin gelişmesi üzerine son zamanlarda yaygınlaşan kapıda ödemeli mal bedelli kargoların teslim ve tahsilatının da, sözleşme dışı olarak acente tarafından yapıldığını, davalı tarafça, göndericiden acente tarafından yapılan mal bedeli tahsilatları üzerinden %5-10 arasında komisyon tahsil edildiği halde, acentenin bu türden faaliyetlerinin hiçbir şekilde ücretlendirilmemiş olduğunu, acentenin her iki sözleşme dönemindeki bu kalemdeki faaliyetlerine ilişkin ücretlerin de acenteye ödenmesi gerektiğini, bahsi geçen sözleşmeye açıkça aykırı hak ediş blokeleri nedeniyle acente alacağının hiç ödenmemesi veya geç ödenmesi nedeniyle, acentenin haksız bir finansman zararına uğramış olduğunu, her iki sözleşme dönemindeki bu kalemdeki acente alacaklarının da ödenmesi gerektiğini, davacı acenteden, sözleşmenin başlangıcından itibaren yapılmış bulunan bahsi geçen ve sair kalemlerdeki akde aykırı kesintilere ilişkin olarak davalı tarafça, V.U.K.’na aykırı olarak hiçbir fatura düzenlenmediğini ve bu nedenle de bu miktarlarla ilgili giderlerin acente kayıtlarına geçirilemediğini, bu miktarlardaki giderlerin gösterilemediğini, sonuç itibariyle de akde ve açıkça kanuna aykırı davalı fiilleri neticesinde acentenin, haksız yere fazla vergi ödemek zorunda kaldığını, her iki sözleşme dönemi için bu kalemdeki acente zararlarının da tazmin edilmesi gerekmekte olduğunu, taraflar arasındaki …-… sözleşmesi yürürlükte iken davalı tarafından sözleşmenin başlangıcından bu yana, tüm sözlü ihtarlara rağmen sürdürüle gelen bahsi geçen akde aykırılıklara son verilmesinin ve ayrıca acenteden haksız olarak tahsil edilen ve/veya alacaklarından mahsup edilen ve/veya acenteye eksik ödenen veya hiç ödenmeyen, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, asgari 250.000,00-TL’nin ödenmesi amacıyla davalıya gönderilmiş bulunan … 2. Noterliği’nin 11.12.2017 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesine, davalı tarafça riayet olunmaması ve dahi gönderilen cevabi ihtarname ile talepleri reddedilmiş bulunan davacı müvekkilinin, belirtilen tüm sebeplere dayalı olarak, … 2. Noterliği’nin 22.12.2017 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin taraflar arasındaki …-… sözleşmesini de feshederek, … … acenteliğini 26.12.2017 tarihinde davalı taraf yetkililerine teslim ettiğini, tüm bu nedenlerle öncelikle davanın, bağlantılı …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesin; davanın kabulü ile kalem ve miktar itibariyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 2.350.000,00-TL’nin, 11/12/2017 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen 2 adet acentelik sözleşmesine davalı tarafın aykırı hareket ederek davacı acenteye, gerçek faaliyet giderlerinin çok altında ödeme yapması nedeniyle davacı acenteyi zarara uğrattığı ve/veya kâr elde etmesinin önüne geçerek yalnızca kendisinin menfaat elde etmesine dayalı hareket ettiğinden bahisle, haksız olarak tahsil edilen ve/veya alacaklardan mahsup edilen ve/veya eksik ödenen veya hiç ödenmeyen bedellerin tahsili istemine ilişkin bulunmaktadır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının bir sureti dosyamız arasına alınarak, dosya kapsamı ile birlikte değerlendirilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının incelenmesinden, davanın acentelik sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olduğu, davacısının dosyamız davacısı ve davalısının ise mahkememiz dosyası davalısı olduğu, dava konusunun dosyamız davasıyla aynı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun birleştirmeye yönelik 166. maddesinde; “(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar. (2) Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır. (3) Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir. (4) Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır. (5) İstinaf incelemesi ayrı dairelerde yapılması gereken davaların da bu madde hükmüne göre birleştirilmesine karar verilebilir. Bu hâlde istinaf incelemesi, birleştirilen davalarda uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkiye ait kararı inceleyen bölge adliye mahkemesi dairesinde yapılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava dosyası ile …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının konusunun aynı acentelik sözleşmelerine dayalı olarak haksız olarak tahsil edilen veya hiç ödenmeyen bedellerin tahsili olduğu, usul ekonomisi açısından yargılamanın birlikte yürütülmesinin önemli olması ve biri için verilecek hükmün diğeri içinde önem taşıması nedeniyle aralarında bağlantı bulunduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle HMK nun 166/1 maddesi gereğince tarafları ile dava konusu itibarıyla ve aralarındaki hukuki-fiili irtibat nedeniyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememiz dava dosyasının, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Yargılamanın …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine,
3-Mahkememiz esasının bu şekilde kapatılmasına,
4-Birleştirme kararının, öncelikle adı geçen mahkemeye HMK’nın 166/3. maddesi uyarınca bildirilmesine,
5-Yapılan yargılama giderleri, harç ve ücreti vekalet konusunun esas hüküm ile birlikte birleşen mahkemece karara bağlanmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, nihai kararla birlikte İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/04/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır