Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/180 Esas
KARAR NO :2023/948
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:17/03/2023
KARAR TARİH 05/12/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket uluslararası nakliye işi yapmakta olduğunu, davalının talep ve talimatları doğrultusunda davalıya uluslararası nakliye hizmeti verdiğini, yapılan nakliye işi ile ilgili olarak davalı firmaya 30/11/2019 tarihli ve … seri numaralı fatura düzenlendiğini ve davacı şirket ticari defterlerine işlendiğini, davalının faturadan kaynaklı borcunu tam ve gereği gibi ödememesi üzerine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası ile davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu kendisine tebliğ edilen ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiği ve takibin durduğunu, davalı borçlunun borca itirazı haksız olduğunu, davalı borçlu taşıma hizmetinden yararlandığını, taşıma hizmetinden yararlandığı halde borcunu ödememek için haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ederek takibin durmasına sebep olduğunu, davalı borçlunun talep ve talimatları doğrultusunda takip konusu faturada yazılı nakliye hizmeti davalıya sunulduğunu, bu sebeple davalı borçlu takibe konu faturayı ve içeriğini bilmekte olduğunu, müvekkilinin söz konusu faturanın münderacatında yer alan işleri tam ve eksiksiz ifa etmesine rağmen, işbu faturaya istinaden davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu haliyle davalı haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili alacağı faturaya dayalı, sabit, belirli bir alacak olup bu haliyle likit bir alacak olduğunu, davalı borçlu likit alacağa haksız olarak itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, davalı borçlu davacıdan almış olduğu nakliye hizmetinden kaynaklı miktarı belli likit borcunu tam ve gereği gibi ödemediği gibi başlatılan icra takibine de haksız ve kötü niyetli itiraz ederek davacı alacaklının alacağının tahsilini engellediğini, davalı borçlunun icra takibine haksız ve kötü niyetli itiraz etmesi sebebiyle davaya konu asıl alacağın % 20’sinden az olmamak üzere davacı lehine davalı aleyhine tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın asıl alacak miktarını oluşturan 1.700,00 EURO yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacak miktarını oluşturan 1.700,00 EURO’ya takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince EURO üzerinden bankalarca 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz uygulanmasına, takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davalı aleyhinde dava konusu asıl alacağın % 20’ sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf, gerek dava dilekçesinde gerekse sunduğu beyanlarda davaya konu edilen taşıma hizmetinden dolayı müvekkili şirketin kendisine borçlu olduğunu iddia ettiğini, dilekçesinin bir kısmında ise davalıya fatura karşılığı sunduğu hizmet nedeniyle fatura kapsamında alacaklı olduğunu beyan ettiğini, öncelikle davacının ne hizmeti sunduğu izah edilmesi gerektiğini, davacı yanın bu iddia ve beyanları asılsız ve afakî iddia ve beyanlar olduğunu, davacı yanın müvekkili şirketle aralarında cari hesap ilişkisi olduğunu -yazılı cari hesap sözleşmesi- sunmak sureti ile ispat etmesi gerekmekte iken salt cari hesap ilişkisinin var olduğunu iddia etmek bu cari hesap alacağının doğduğunu ispata yetmemekte olduğunu, TTK’nın emredici hükümleri gereği davacı tarafın müvekkili şirketle akdettiği yazılı bir cari hesap sözleşmesini dosyaya sunması gerekmekte olduğunu, taraflar arasında ki cari hesabın mevcudiyeti ancak ve ancak yazılı bir cari hesap sözleşmesinin varlığına bağlı olduğunu, ortada davacı ile müvekkili şirket tarafından yapılmış bir cari hesap sözleşmesi yok iken davacı tarafın bu cari hesap ilişkisine dayanarak kendine bir alacak yaratması hukuken mümkün olmamakla birlikte dava konusu bir borcun oluşmayacağının da en açık göstergesi olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında hukuki bir ilişki bulunmamakta olduğunu, dosya münderecatından anlaşılacağı üzere davacı yan da taraflar arasında hukuki bir ilişkinin var olduğunu ispat edememekte olduğunu, sunulan fatura ve kayıtlar da hukuki ilişkinin var olduğunu ispata medar nitelikte olmadığını, bu sebeple ispat edilmeyen işbu davanın reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu savunarak davacı tarafça ispat edilemeyen işbu haksız ve dayanaksız davanın reddine, haksız ve kötüniyetli davacının aleyhine %20’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava; Davacı tarafından davalı şirkete düzenlenen 30/11/2019 tarihli ve … seri numaralı faturadan kaynaklı alacağın tahsili amacyla davacı şirket tarafından davalıya karşı …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile başlatılan icra takibine asıl alacak yönünden vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış, tarafların BA-BS formları celp edilmiş, dava konusu icra dosyası celp edilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.,
Dava konusu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası icra takip dosyasının incelenmesinde; Davacı alacaklı tarafından davalı borçluya karşı 30/11/2019 tarihli ve … seri numaralı faturadan kaynaklı alacağın tahsili amacyla 1.700,00 EURO asıl alacak, 4,68 EURO faiz olmak üzere toplam 1.704,68 EURO alacak üzerinden 05/02/2020 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 12/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 08/02/2020 tarihinde takibe itirazı üzerine icra takibinin durduğu, icra dosyası içerisinde itiraz dilekçesinin alacaklı tarafa tebliğine dair bir kayıt ve belgenin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyetinden alınan 10/10/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun düzenlendiğini, inceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtlarını incelemeye sunmayan davalı tarafın, yerinde inceleme yapılmasına ilişkin bir talebi de dosyada bulunmadığından davalı taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılamadığını, davacı tarafın BS ve davalı tarafın BA formlarının karşılaştırılması sonucunda 2019 yılında her iki tarafın da 10.759 TL tutarındaki 1 adet faturayı beyan ettiği anlaşılmakta olduğunu, itirazın iptali davası, takiple sıkı sıkıya bağlı bir dava olup dava konusu icra takibinin dayanağı, 30.11.2019 tarihli, … nolu ve 10.759,13 TL tutarlı fatura olduğunu, fatura satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğunu, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli olmadığını, akdi ilişkiyi ve mal veya hizmet verildiğini ispat yükü faturayı düzenleyen tarafta olduğunu, ilgili fatura, davacı taraf ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı gibi davacı tarafın BS ve davalı tarafın BA formlarıyla da beyan edildiğini, fatura karşılığında mal veya hizmet verildiğine ilişkin ispat yükünün yerine getirilmiş olduğu değerlendirilmekte olduğunu, 28 Temmuz 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile değişiklik yapılan 6100 sayılı HMK m. 222/3 “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir” hükmünü havi olup yapılan ihtara rağmen davalı taraf ticari defter ve kayıtlarının incelemeye sunulmadığından usul ve yasaya uygun olarak tutulan davacı şirket ticari defter kayıtları, sahibi lehine delil olarak kabul edilerek 06.02.2020 takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 1.700,00 EUR asıl alacağı olduğu değerlendirilmekte olduğunu, Taşıma işi ve fatura değerlendirmesinde, davacı tarafından 30.11.2019 tarihli düzenlenen fatura “1.700 EURO navlun” bedeli için tanzim edildiğini, fatura içeriğinde; – gönderen davalı … San. Tic. A.Ş., – gönderilen dava dışı … P JSC, – taşıt …, – taşıma Türkiye-Bulgaristan, – 21.480 kg “yükseltilmiş döşeme parke 13 cm metal ayak takımı” tanımlı eşya taşıması şeklinde taşıma bilgileri yer almakta olduğunu, bu içeriği ile taşıma işi ve işin görüldüğünü ispat için elverişli bir fatura olup; taşıma faturası tanım ve içeriğine uygun olduğunu, taşıma faturasına konu taşıma için CMR taşıma senedi düzenlendiğini, “navlun peşin ödeme-freight prepaid” ifadesine yer verildiği görülmekte olduğunu, CMR taşıma senedi ile taşıma faturası uyumlu olduğunu, içerik itibarı ile taşıma işinin görüldüğünü ve davacının alacaklandığı tespit edilmekte olduğunu, bu da navlun ödeme borcunun davalı üzerinde olduğunu, davalının ödemeyi ispat etmediği sürece fatura ve CMR konusu taşıma bedelini ödemekle yükümlü olduğu değerlendirilmekte olduğunu, 30.11.2019 tarihli, … nolu ve 10.759,13 TL (1.700,00 EUR) tutarlı fatura davacı tarafından e-arşiv faturası olarak düzenlenmiş olup yukarıda bahsedilen kanun hükmü uyarınca fatura tarihinden 30 gün sonrası olan 30.12.2019 tarihinde temerrüdün gerçekleşmiş olduğu değerlendirilmekte olduğunu, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesi gereğince yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanması gerektiğini, TCMB tarafından ilan edilen Kamu Bankalarınca Mevduatlara Fiilen Uygulanan Azami Faiz Oranları listesine göre 2019 Aralık ayında 1 yıl veya daha uzun vadeli EUR için fiilen uygulanan azami faiz oranı olan %1,10 uygulanması gerektiğini, böylece 06.02.2020 takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 1.700,00 EUR asıl alacak ve 1,95 EUR işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.701,95 EUR alacaklı olduğu hesaplandığını, SONUÇ: Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ile yukarıda yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucunda; Davacı tarafın usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinin sahibi lehine delil kudretine haiz olduğu; İnceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtlarını incelemeye sunmayan davalı tarafın, yerinde inceleme yapılmasına ilişkin bir talebi de dosyada bulunmadığından davalı taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılamadığını, dava konusu icra takibinin dayanağı faturanın, davacı taraf ticari defter ve kayıtlarında yer alması, davacı tarafın BS ve davalı tarafın BA formlarıyla da beyan edilmiş olması nedenleriyle fatura karşılığında mal veya hizmet verildiğine ilişkin ispat yükünün yerine getirilmiş olduğunu, davacının düzenlenen fatura ve fatura içeriği taşıma ile ilgili CMR taşıma senedi gözetildiğinde, davacının alacaklandığını, taşıma bedelini tahsil edemediğini, takip konusu faturaya dayanan likit ve muaccel alacaklı olduğunu, davacının giriştiği takipte takip dayanağı fatura alacağının ödeme veya sair şekilde sona erdiğini ispat külfetinin davalı yan üzerinde olduğunu, 06.02.2020 takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 1.700,00 EUR asıl alacak ve 1,95 EUR işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.701,95 EUR alacaklı olduğunu, likit ve muaccel alacak gözetilerek sair taleplerin yüce mahkemenin takdirinde olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunun, hukuki değerlendirmeler mahkememize ait olmak üzere dosya kapsamında karar vermeye uygun olduğu değerlendirilmiştir.
İddia, savunma, dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi heyeti raporu bir bütün olarak değerlendirilmiştir. Buna göre;
Dava konusu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası icra takip dosyası ille, davacı alacaklı tarafından davalı borçluya karşı 30/11/2019 tarihli ve … seri numaralı faturadan kaynaklı alacağın tahsili amacyla 1.700,00 EUR asıl alacak, 4,68 EUR faiz olmak üzere toplam 1.704,68 EUR alacak üzerinden 05/02/2020 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 12/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 08/02/2020 tarihinde takibe itirazı üzerine icra takibinin durduğu, icra dosyası içerisinde itiraz dilekçesinin alacaklı tarafa tebliğine dair bir kayıt ve belgenin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilince, dava konusu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına
davalı tarafça yapılan itirazların haksız ve kötü niyetli olduğu ileri sürülerek, davalının vaki itirazların
asıl alacak yönünden iptaline, takibin asıl alacak miktarı üzerinden devamına ve davacı lehine icra inkar
tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı tarafça, cevap dilekçesi ile, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, davalının dava konusu ticari ilişkinin tarafı olmadığı, faturanın ticari ilişkiyi ispata yeterli olmadığı, davacıya borcunun bulunmadığı, davacı tarafça başlatılan dava konusu icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğu savunularak, davanın reddine, davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep edilmiş, icra takibine itiraz dilekçesi ile de, davacıya borcunun olmadığı belirtilerek icra takibinde talep edilen borca, faize ve ferilerine itiraz edilmiştir.
İİK’nın 67/1 maddesi uyarınca itirazın iptali davası, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılacaktır. İcra dosyası içerisinde itiraz dilekçesinin alacaklı tarafa tebliğine dair bir kayıt ve belgenin bulunmadığı anlaşıldığından yerleşik yargıtay uygulamaları dikkate alınarak eldeki davanın 1 yıllık yasal sürede açıldığı değerlendirilmiştir.
Davalı tarafça, icra dairelerinin yetkisine yönelik itirazda bulunulmuş ise de, itirazlarında yetkili icra dairesi belirtilmediğinden, usulüne uygun bir şekilde icra dairelerinin yetkisine itiraz edilmediğinden, itiraza itibar edilmemiştir.
Dava itirazın iptali davası olup, itirazın iptali davalarında kural olarak ispat külfeti öncelikli olarak davacı alacaklı tarafa ait olup, taraflar arasındaki ilişkinin ve alacağın varlığının ispatlanması gerekmektedir. Bu ispat yerine getirildiği takdirde ispat külfeti davalı borçlu tarafa geçecek ve borcun istenebilir olmadığını, ödendiği hususlarını ispat etmesi gerekecektir.
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın 2. Fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz (HMK 222/3). Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
TTK’nun 21/2 maddesine göre, bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeri kabul etmiş sayılır.
TBK’nun 99/3 maddesine göre, Ülke parası dışında başka bir para birimi ile ödeme belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade yada fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.
Somut olayda, dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre;Davacı tarafın ilişki dönemini kapsayan 2019 ila 2020 yılı ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarını sunmayarak ibrazdan kaçındığı; Taraflar arasında dosya kapsamına yansımış yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, dava konusu icra takibinin dayanağının 30.11.2019 tarihli, … nolu 1700,00 EUR karşılığı 10.759,13 TL tutarlı e-arşiv fatura olduğu, faturanın, satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli olmadığı, akdi ilişkiyi ve mal veya hizmet verildiğini ispat yükünün faturayı düzenleyen tarafta olduğu, ilgili faturanın davacı taraf ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı gibi davacı tarafın BS ve davalı tarafın BA formlarıyla da beyan edildiği; Dava ve takip konusu 30.11.2019 tarihli faturanın “1.700 EURO navlun” bedeli için tanzim edildiği, fatura içeriğinde, ” – gönderen davalı … San. Tic. A.Ş., – gönderilen dava dışı … P JSC, – taşıt …, – taşıma Türkiye-Bulgaristan, – 21.480 kg “yükseltilmiş döşeme parke 13 cm metal ayak takımı” tanımlı eşya taşıması şeklinde taşıma bilgileri yer almakta olduğu, bu içeriği ile taşıma işi ve işin görüldüğünü ispat için elverişli bir fatura olup, taşıma faturası tanım ve içeriğine uygun olduğu, taşıma faturasına konu taşıma için CMR taşıma senedi düzenlendiği, “navlun peşin ödeme-freight prepaid” ifadesine yer verildiği görüldüğü, CMR taşıma senedi ile taşıma faturasının uyumlu olduğu, içerik itibarı ile taşıma işinin görüldüğünü ve davacının alacaklandığını ispata yarar olduğu, navlun ödeme borcunun davalı üzerinde olduğu, davalının ödemeyi ispat etmediği sürece fatura ve CMR konusu taşıma bedelini ödemekle yükümlü olduğu; 28 Temmuz 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile değişiklik yapılan 6100 sayılı HMK m. 222/3 “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir” hükmünü havi olup yapılan ihtara rağmen davalı taraf ticari defter ve kayıtlarının incelemeye sunulmadığından usul ve yasaya uygun olarak tutulan davacı şirket ticari defter kayıtları, sahibi lehine delil olarak kabul edilerek, davacı tarafından fatura karşılığında mal veya hizmet verildiğine ilişkin ispat yükünün yerine getirilmiş olduğu anlaşılmakla ve değerlendirilmekle; 05.02.2020 takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 1.700,00 EUR alacaklı olduğu, davalı borçlunun tespit edilen bu alacak miktarı yönünden icra takibine itirazlarında haksız olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ayrıca, alacak likit olduğundan, davalı itirazında haksız bulunduğundan, kabul edilen alacak miktarı üzerinden davacı lehine alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Tüm bu nedenler ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1) DAVACI TARAFÇA AÇILAN DAVANIN KABULÜ İLE; Davalı borçlunun dava konusu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının, 1.700,00 EURO asıl alacak yönünden İPTALİNE, Takibin 1.700,00 EURO asıl alacak üzerinden ve bu asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4-a maddesi uyarınca faiz uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
2-Hükmolunan 1.700,00 EURO alacağın dava tarihindeki TL karşılığı 34.466,65 TL üzerinden %20 oranında hesap ve takdir edilen 6.893,33 TL icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
3-Alınması gereken 2.354,42-TL nispi karar ve ilam harcından peşin olarak yatan 532,24-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.822,18-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 532,24 TL peşin harç parasının davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 179,90 TL başvurma harcı parası, 58,00 TL müzekkere ve davetiye posta masrafı, 5.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; 5.237,90 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 3.120,00-TL arabuluculuk giderinin, davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
8-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/12/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır