Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/828 E. 2022/881 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/828 Esas
KARAR NO : 2022/881 Karar

DAVA : Hayat Sigorta Poliçesinden Kaynaklan Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/06/2022
KARAR TARİHİ : 20/12/2022

Mahkememizde açılan Hayat Sigorta Poliçesinden Kaynaklan Tazminat davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda;
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesi özetle; Davacı murisi …’ın 07/07/2014 tarihinde…. A.Ş. Bankası’ndan 160.000,00-TL tarım kredi çekmiş olup bu çekilen krediye teminat olarak bir adet gayrimenkul ipoteği ve iki adet şahıs kefaleti gösterildiğini, bu kredi karşılığında kendisine davalı sigorta şirketi tarafından hayat sigortası yapıldığı ve bunun karşılığında yedi yıllık olarak 7.417,20-TL sigorta parası kesildiğini, murisin 11/12/2016 tarihinde vefat ettiğini, öldüğü tarihte 84 ay üzerinden çekmiş olduğu kredinin 28 ayını ödediği ve geriye 54 ay ve toplamda 130.864,06-TL borcu kaldığını, davacıların bakiye kredi borcunun ödenmesi başvurusu yaptıklarında sigorta şirketinin 08/03/2017 tarihli cevap yazısında murisin poliçenin düzenlenmesi sırasında sağlık beyanı ile ilgili soruların tümüne hayır cevabı verdiği, ancak mütevaffa…’ın 5 yıldır diyabet ve hipertansiyon hastası olduğu ve kendisinin bu hastalıklara bağlı olarak beyin kanaması sonucunda vefat ettiği gerekçesiyle sigorta tazminatını ödemekten imtina ettiğini, murisin mirasçıları olan davacılar tarafından… Hastanesi’ne yapılan başvuru sonucunda düzenlenen 15/03/2017 tarihli raporda müteveffa … isimli hastanın hastanede yattığı sürece beyin kanaması geçirmediği iskemik SVH nedeniyle 11/12/2016 tarihinde vefat ettiği belirtildiğini, davacıların hastanenin verdiği rapora binaen sigorta şirketine tekrar başvurduğunu, sigorta şirketinin 18/03/2017 tarihinde verdiği cevap yazısında müteveffa …’ın sigorta poliçesinin başlangıç tarihinden önce rahatsızlığının bulunduğu, bu hastalığının beyan etmesi halinde sigorta kapsamına alınmayacağı ve sigorta başvurusu reddedileceği gerekçesiyle buşvuruyu reddettiğini, sigorta başvuru formundan da anlaşılacağı üzere sigorta başvuru formunun sağlık beyanı formu kısmı muris…’a hiçbir soru sorulmadan maktu bir şekilde daktilodan doldurulduğunu, muris …’ın ölümü ile söz konusu şeker hastalığı arasında bir illiyet bağı olmadığını, bu durumun alınacak uzman raporu ile de anlaşılacağını, bu sebeplerle davanın kabulüne, davacıların murisin kalan borcu olan 130.864,06-TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müteveffa sigortalı …ın …A.Ş. Nazilli Şubesi’nden kullandığı kredi ile ilgili olarak, davalı şirket nezlindeki kredi grup hayat sigortası kapsamına girmek için 07/07/2014 tarihli… numaralı … A.Ş. Uzun süreli kredi grup hayat sigortası başvuru bilgilendirme formunu imzaladığını ve sağlık beyan formunu doldurarak hiçbir hastalığı olmadığı yönünde beyanda bulunduğunu, davalı şirketin sigortalının sigorta başvuru ve sağlık beyan formundaki bu beyanlarını esas alarak mevcut risk kabul yönetmeliği kapsamında değerlendirme yaptığını ve sigorta teminatı verme doğrultusunda karar aldığını, sonuçta 07/07/2014 başlangıç ve 07/07/2021 bitiş tarihli … numaralı … A.Ş. Finansör işletme uzun süreli kredi grup hayat sigortası imzalandığını, davalı şirketin sigortalının vefat ettiğinin kendisine bildirilmesi üzerine tazminat değerlendirmesinin yapılması için gerekli bilgi ve belgeleri ilgililerden topladığını, bu belgelerden …Devlet Hastanesi kayıtlarının incelenmesi neticesinde sigortalının vefat tarihinden önce 5 yıldır diyabet ve hipertansiyon hastalığının mevcut olduğu, bu hastalıklar nedeniyle tedavi gördüğü ve davalı sigorta şirketine bayan etmediği adı geçen hastalıkların sonucunda gelişen beyan kanaması sonucu vefat ettiğinin tespit edildiğini, bunun üzerine davacılara sigortalının poliçenin imzalanması sırasında doğru beyanda bulunmamış olduğunun tespit edildiği izah edilerek beyan yükümlülüğüne aykırı davranılması nedeniyle poliçeden doğan vefat teminatının ödenemeyeceğinin bildirildiğini, bu nedenlerle aktif dava ehliyetinden yoksun davanın usulden reddine, hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE SONUÇ:
Dosyanın incelenmesinde; davanın ilk olarak İstanbul …Tüketici Mahkemesinde açıldığı, ilgili mahkemece verilen …Esas, … Karar ve 15/06/2022 tarihli görevsizlik (dosyanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine) kararı üzerine dosyanın İstanbul 33.Hukuk Mahkemesine tevzi edildiği, anılan mahkemece yapılan inceleme sonucunda ise; 2022/510 Esas, 2022/17 Karar ve 15/09/2022 tarihli görevsizlik (dosyanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine) kararı üzerine mahkememize geldiği ve esas numarasına kaydının yapıldığı görülmüş ve işin incelenmesine geçilmiştir.
Dava, hayat sigortası poliçesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce öncelikle HMK 1. maddesi uyarınca kamu düzeninden ve HMK 114/c ve 115/1. maddeleri uyarınca dava şartı olan olan görev hususu açısından yapılan incelemede;
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesi gereğince kapsamını her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları oluşturmaktadır. Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (k) bendinde Tüketici “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (l) bendinde ise Tüketici İşlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı Kanun’un 73. maddesinde, bu Kanun’dan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği düzenlenmiş, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer Kanun’larda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Yine, 6502 sayılı Kanun 83/2. maddesine göre; taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasına ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği düzenlenmiş bulunmaktadır.
Davanın dayanağı hayat sigorta sözleşmesi olup, hayat sigorta sözleşmelerinin niteliği gereği, sigortalı tarafın mesleği ne olursa olsun (tacir, esnaf, işçi, memur vs.) gerçek kişi ve tüketici olması dışında bir seçenek yoktur. Nitekim davacılar tacir olmadığı gibi davacıların murisi de sigorta şirketi ile yapılan sözleşmede tüketici konumundadır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, hayat sigortası poliçesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkin olduğu, dosya içerisinde bulunan bireysel kredi sözleşmesi ve tüketici kredi sözleşmesinin eki olan hayat sigorta poliçesi incelendiğinde, taraflar arasındaki ihtilafın 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun yürürlük tarihinden sonra olduğu ve ayrıca davanın da iş bu yasanın yürürlülük tarihinden sonra açılmış olduğu, 6502 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun 2. maddesinde her türlü Tüketici işlemi ile Tüketiciye yönelik uygulamaların bu kanun kapsamında olduğunun belirtildiği, 3. Maddesi de buna yönelik tanımların yapılmış olduğu, bu maddenin 1. bendinde açıkça Tüketici işlemi tanımlanmış olduğu, bu tanıma göre de; “mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişilerle tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, v.b. Sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemin tüketici işlemi” olarak tanımlandığı, taraflar arasındaki ihtilafın bireysel kredi sözleşmesi ve eki olan hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklanmış olduğu, ayrıca Medeni yargılama hukukunda görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olduğu HMK’ da da dava şartları arasında gösterildiği ve bu haliyle de davada, HMK’nın 1.,2., 6102 sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri ile 6502 sayılı Kanunun 3.,49., 73., ve 83. Maddeleri uyarınca görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu anlaşıldığından, mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2. maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine, davanın görev yönünden usulden reddine ve ayrıca aynı konuda İstanbul 5. Tüketici Mahkemesi tarafından verilmiş ve kanun yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş görevsizlik kararı bulunması nedeniyle olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğundan, görevsizlik kararımızın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde dosyanın yargı yeri belirlemesi bakımından İstanbul BAM 37. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Davada İstanbul 5. Tüketici Mahkemesinin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-Aynı konuda İstanbul 5. Tüketici Mahkemesi tarafından verilmiş ve kanun yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş görevsizlik kararı bulunması nedeniyle OLUMSUZ görev uyuşmazlığı doğduğundan, görevsizlik kararımızın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde dosyanın yargı yeri belirlemesi bakımından İstanbul BAM 37. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
4-HMK’ nın 331. md’si uyarınca; harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 20.12.2022

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır