Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/81 E. 2023/18 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/81 Esas
KARAR NO:2023/18

DAVA:6361 Sayılı Finansal Kiralama, Faktöring Ve Finansman Şirketleri Kanunundan Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ:20/12/2019
KARAR TARİHİ:17/01/2023

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan 6361 Sayılı Finansal Kiralama, Faktöring Ve Finansman Şirketleri Kanunundan Kaynaklanan (Alacak) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı bankanın sözleşmeye ve TTK’ya aykırı işlemler yaparak haksız kazanç sağladığını, davalı bankanın müvekkilinin hesabından 30/12/2015 tarihinde 1.050,00 TL, 21/03/2016 tarihinde 200,95 TL, 25/03/2016 tarihinde 1.000,00 TL, 20/12/2016 tarihinde 454,01 TL, 21/03/2017 tarihinde 1,38 TL, 30/03/2017 tarihinde 1.155,00 TL, 28/06/2017 tarihinde 150,23 TL, 29/06/2017 tarihinde 899,77 TL, 03/01/2018 tarihinde 2.100,00 TL, 07/10/2019 tarihinde 1.258,99 TL, 09/1/2019 tarihinde 1,99 TL, 13/10/2019 tarihinde 16,01 TL ve 12/10/2019 tarihinde 5,03 TL toplam 8.293,86 TL kredi tahsis ve değerlendirme ücreti adı altına müvekkilinin bu tarihlerde hiçbir kredi çekmediğini, müvekkilinin kullanmış olduğu tüm kredilerin bireysel kredi olduğunun açık olduğunu, diğer birçok banka … böyle bir ücret almadığını, sadece …Bankası sözleşmeye aykırı ve fahiş oranda bu haksız kesintileri yapmakta olduğunu, davalı banka müvekkilinin kullanmış olduğu bireysel ve konut kredileri için açılan hesaptan dosya masrafı aldığı halde Emsal Yargıtay İçtihatlarına, Mahkeme Kararlarına, Bilirkişi Raporlarına aykırı kesintiler yaptığı ortada olduğunu, müvekkiline davalı banka sözleşmeye aykırı davranarak sebepsiz zenginleşme içerisine girerek haksız kazanç sağladığını ve bu aldığı haksız ücretleri bugüne kadar nemalandırarak kullandığını, Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 30/11/2015 tarih 2010/8502 esas 2011/4146 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere haksız eylem faili ihtar ve ihbara gerek olmaksızın zararın doğduğu tarihten itibaren temerrüte düşmüş sayılır denmekte olduğunu, davalı banka emsal Yargıtay İçitihatlarında da belirtildiği gibi müvekkilinin kullanmış olduğu kredilerin bireysel kredi olmuş olduğu halde haksız alınan bu ücretlerin iadesi gerektiğini, dosyanın konusunda uzman bilirkişi incelemesi ile 1.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren ticari Avans Faizi ile iadesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davacı arasında genel kredi ve teminat sözleşmesi imzalandığını, davacı ile imza altına alınan kredi sözleşmesine ilişkin genel kredi ve teminat sözleşmesi ön bilgi formu da imza altına alındığını, genel kredi teminat sözleşmesi ön bilgi formunda, açıkça kredi sözleşmesinde yer alan ve davacı aleyhine durumları içeren kredi sözleşmesi maddeleri tek tek sayılarak davacı bilgilendirildiğini, ayrıca müvekkili banka tarafından tüm şubelerinde ilan teşhir edilen hizmet ücretlerinin neler olduğu hususunda da davacı gerekli bilgiye de sahip olduğunu, davacı tarafın tacir sıfatında olduğunun tartışmasız olduğunu, müvekkili bankanın da tacir sıfatında olduğu gözetildiğinde TTK 20. Maddesi kapsamında müvekkili bankanın kredi kullandırılmasına ilişkin işleminde ücret istemesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamakta olduğunu, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde müvekkili banka aleyhine açılan davanın dayanaksız olduğunun ortaya çıkmakta olduğunu, sözleşmenin bu madde kapsamında davacıdan tahsil edildiğini, müvekkili banka ile sözleşme imzalayan davacının sözleşmeye bağlılık ilkesi gereği edimini yerine getirmesi gerektiğini, davacının daha sonra sözleşmeden cayarak, iade isteminde bulunması açıkça yasaya ve sözleşmeye aykırılık oluşturmakta olduğunu, davacının taraf olduğu, yasa ve mevzuat hükümlerine uygun genel kredi sözleşmesinde düzenlenmiş olan hükümler doğrultusunda, müvekkili banka tarafından verilen hizmetler karşılığı olarak tahsil edilen tutarların usul, yasa ve mevzuata uygun olduğu dikkate alınarak, işbu nedenlerle haksız ve dayanaksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava; Davacının kullanmış olduğu krediler nedeniyle, davalı banka tarafından davacı hesabından 30/12/2015 ile 12/10/2019 tarihleri arasında kredi tahsis ve değerlendirme ücreti adı altında yapılan kesintilerin davacıya iadesi istemine ilişkindir.
Dava da ilk önce … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … sayılı kararı ile, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmiş, bu yetkisizlik kararına karşı davacı vekili tarafından istinafa başvurulmuş, … Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2021/2078 Esas ve 2021/1909 Karar sayılı kararı ile, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Yetkisizlik kararı üzerine dava dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmiş, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …
karar sayılı “1-İş bu davanın İhtisas Mahkemesi olarak belirlenen İstanbul 6,7,8 ve 9. Asliye ticaret Mahkemelerine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
” şeklindeki kararı üzerine dava dosyası mahkememize tevzi edilmiştir.
Taraf delilleri toplanmış, davalı bankadan davacıya ait hesap hareketleri ve dava konusu kredi sözleşmesi celp edilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bankacı Bilirkişi …’in 03/10/2022 tarihli bilirkişi ön raporunda özetle; Davalı bankadan; 1)Dava konusu olan ve davacın kullanmış olduğu tüm kredilere ilişkin kredi sözleşmeleri (Genel Kredi Sözleşmesi/Tüketici Kredi Sözleşmeleri) ve Kredi Sözleşmesine ilişkin Müşteri Ön Bilgi Formlarının, 2)Kredi ödeme planları ve yapılan ödemelerinin, 3) Davacıya ait mevduat hesabının 30.12.2015 ile 31.12.2018 tarihleri arası hesap ekstresinin, Müşteri formatında celbi halinde Bilirkişi Raporu düzenlenebileceği bildirilmiştir.
Bankacı Bilirkişi …’in 03/10/2022 tarihli bilirkişi ön raporunda özetle; Davalı bankanın, Yargıtay Kararlarında belirtildiği gibi, Tüketici Kredisinden almış olduğu 8.289,86 TL’na karşılık gelen, bir kısım zorunlu masraflar yaptığını ve yapmış olduğu bu masraflara karşılık dava dosyasına harcama belgesi sunmadığını, zira bu konudaki ispat yükünün davalı bankada olduğunu, bu itibarla kredi açılışı ve kullanılması esnasında kredi tahsis ve değerlendirme ücreti adı altında davacıdan hizmet karşılığı olmaksızın alındığı anlaşılan bakiye 8.289,86 TL’lik tutarın yasa ve yönetmelikler karşısında haksız şart niteliğinde olduğu ve davacıya iadesinin gerektiği kanaatine varıldığını ve takdirin Yüksek Mahkemeye ait olduğunu, SONUÇ: Tüm delillerin takdir ve değerlendirilimesi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, bilirkişi tarafından yapılan inceleme tespit neticesinde; 1) Dava dosyasına sunulan delillere göre davalı banka tarafından davacı Ümit Arslan’a; 6 adette toplam 154.822,00 TL tutarlı Tüketici Kredisi Sözleşmesi Krediye İlişkin Bilgiler Ve Ödeme Planı’na göre Bireysel İhtiyaç Kredisi kullandırdığı ve davalı banka söz konusu krediler için, davacıdan 30.12.2015 ile 13.10.2019 tarihleri arası kullandırılan Bireysel Krediler için 8.289,86 TL Kredi Tahsis Ve Değerlendirme Ücreti tahsil edildiğini, 2)Davacının tüketici kredisi kapsamında kullandığı Bireysel Kredilerden tahsil edilen 8.289,86 TL’nin tutarın yasa ve yönetmelikler karşısında haksız şart niteliğinde olduğu ve davacıya iadesinin gerektiğini, 3)Davacının 1.000,00 TL(Fazlaya Dair Haklarımızın Saklı Kalması Kaydıyla) ve ödeme tarihinden itibaren Ticari Avans Faiz talebinin Yüksek Mahkemenin takdirlerinde olduğunu, 4)Masraf ve vekalet ücreti talebinin Sayın Mahkemenizin takdirleri içinde bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 1. Maddesine göre, mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında resen ele alınması gerekir.
TTK’nın 3. maddesine göre; bu Kanun’da düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.
Kanun’un 4. maddesinde mutlak ticari davalar;
“(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır…” şeklinde sayılmış; 5. maddenin 1. fıkrasına göre; aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli kılınmıştır. Bunun yanında, TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanunu’nun havale hakkındaki 457-462 ve vedia hakkındaki 463-482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispi nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir. Zira, açıklandığı üzere; TTK’nın 4. maddesinde, bu Kanun’dan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı Kanun’un 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara” ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve Tüketici Kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2.maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir. 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme, tüketici mahkemeleri olacaktır.
Somut olayda, alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacı ile davalı banka arasında hem Genel Kredi Sözleşmeleri, hem de Tüketici Kredi Sözleşmeleri akdedildiği, dava konusu edilen kredi tahsis ve değerlendirme ücret kesintilerinin Tüketici Kredi Sözleşmeleri kapsamında kullandırılan kredilere ilişkin olduğu, bu kapsamda dava konusu uyuşmazlık, tüketici kredi sözleşmelerinden kaynaklanmakta olup; dava, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra 20/12/2019 tarihinde açılmıştır. Davacı, tacir olmayıp 6502 sayılı Kanunun 3/1-k maddesi uyarınca tüketicidir. Bu haliyle uyuşmazlığın, anılan kanunun 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca, tüketici mahkemelerinin görev alanına girdiği, mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmıştır.
Bu nedenler ile, mahkememizin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek yargılama sonuçlandırılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve süresi içerisinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde, talep üzerine harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda mahkememizce karar OLUŞTURULMASINA,
4-HMK’nun 20. maddesi gereğince, karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/01/2023

Katip …
 e-imzalıdır

Hakim …
 e-imzalıdır