Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/665 E. 2023/136 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/665 Esas
KARAR NO:2023/136

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:01/12/2014
KARAR TARİHİ:21/02/2023

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle: … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karıştığı kaza neticesinde kazada herhangi bir kusuru olmayan ve yolcu olarak bulunan müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararların tazmini bakımından işbu davanın açılması zarureti doğduğu belirtilerek; müvekkilinin maruz kaldığı olay nedeniyle kalıcı sakatlığına ilişkin meslekten kazanma gücü kaybı ile efor kaybının belirlenerek bu kayıtlar nedeniyle geçici iş göremezlik ile tedavi ve bakıcı giderlerinin davalıdan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Kazaya karışan aracın kaza tarihini kapsar şekilde geçerli trafik sigorta poliçesinin olup olmadığının tespitinin gerektiğini, tedavi ve bakıcı giderlerine ilişkin talebin reddinin gerektiğini, geçici iş görmezlik talebinin reddinin gerektiğini, hatır taşımasının varlığı halinde indirim yapılması gerektiğini, müterafik kusurun varlığı halinde indirim yapılması gerektiğini, SGK tarafından rücuya tabi bir ödeme yapılmış ise bunun indirilmesi gerektiğini, Müvekkili kurumun sorumluluğunun kaza tarihindeki poliçe teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava; Davacının 19/06/2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasından kaynaklanan daimi maluliyet, geçici iş görmezlik ve bakıcı giderlerine ilişkin maddi zararların tazminini istemi istemine ilişkindir.
Mahkememizce 2014/1423 esas ve 2020/670 karar sayılı 08/12/2020 tarihli kararı ile, “Sigorta azami teminat limitleri içerisinde kalan 2.656,58 TL geçici iş görmezliğe ilişkin, 3.378,90 TL bakıcı giderine ilişkin olmak üzere toplam 6.035,48 TL maddi zararından sorumlu olduğu” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili tarafından istinaf talebi bulunması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi’nin 2021/1108 esas ve 2022/1577 karar sayılı 27/09/2022 tarihli kararı ile “Bilindiği ve 6100 sayılı HMK’nın 313/1 maddesinde düzenlendiği üzere sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. HMK’nın 314. maddesinde sulhün hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği belirtilmiştir. HMK’nın 315/1 maddesi ise “Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmünü amirdir. Ayrıca anılan Kanun’un 309/1 maddesinde, feragat ve kabulün dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı öngörülmüştür. Burada sözü edilen dilekçenin yahut beyanın muhatabı, dosyanın yargılamasını yapan yargı merciidir. Somut olayda olduğu üzere, haricen yapılan feragate ilişkin anlaşmanın (mahkeme dışı feragat), feragat eden tarafından mahkemeye bildirilmemesi halinde mahkemenin davadan feragat edildiğini kabul ederek karar vermesi olanağı yoktur. Mahkeme dışı feragat halinde yargılama kendiliğinden sona ermez.
Yine, HMK’nın “Sulhun zamanı” başlıklı 314. maddesinin 1. fıkrasında sulhün, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, 7251 sayılı Kanun’un 30 md. ile eklenen 2. fıkrasında da; sulh, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosyanın kanun yolu incelemesine gönderilmeyeceği ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince sulh doğrultusunda ek karar verileceği öngörülmüştür.
Anılan yasal düzenlemeler bağlamında somut olay ele alındığında Dairemizce HMK’nın 314/2 maddesi uyarınca sulh çerçevesinde sözleşmenin onaylanmasına veya sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına veya feragat nedeniyle davanın reddine dair ek karar verilmesi olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, belirtilen hususlarda taraf vekillerinin açıkça taleplerinin, ileri sürülen sulh sözleşmesinin kapsamının, sözleşme çerçevesinde ne şekilde karar verilmesinin istenildiğinin (ileri sürülen sulh sözleşmesinin onaylanması veya sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığı) yahut feragat nedeniyle davanın reddinin istenilip istenilmediği ve bu ihtimalde yargılama giderleri konusunda karşılıklı talepleri belirlenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi bakımından kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Kararın kaldırılma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer istinaf itirazları bu aşamada inceleme dışı bırakılmıştır.” gerekçesiyle mahkememizce verilen karar kaldırılmış ve yeniden yargılama yapılmak üzere mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememiz İstinaf Mahkemesi kararı ile bağlı olduğundan İstinaf Mahkemesi kaldırma kararı doğrultusunda dosya kapsamında yeniden değerlendirme yapılmıştır.
Davalı vekilince istinaf aşamasında sunulan davacı vekili imzalı “Sulh ve İbraname” başlıklı 27.06.2022 tarihli dilekçenin incelenmesinde, tarafların sulh oldukları, davacı vekilinin ana para, faiz, yargılama gideri, vekalet ücreti, icra vekalet ücreti ve vekalet ücreti faizleri konularında davalı tarafı ibra ettiği, dava konusu kazadan dolayı açılan işbu dava ve kararın icra edildiği icra dosyassından kaynaklı hiçbir hak ve alacakları kalmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilince istinaf aşamasında sunulan 05.08.2022 tarihli dilekçe ile, tarafların sulh oldukları, dosyada vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığı bildirilmiştir.
Davacı vekilinin 20/02/2023 tarihli mazeret ve beyan dilekçesinde, davalının sunduğu ibraname uyarınca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini ve her iki taraf lehine de vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Dosya kapsamındaki taraf vekillerinin beyanları, sunulan sulh ve ibra protokolü dikkate alındığında, dava konusu uyuşmazlık hakkında tarafların sulh oldukları, davacı tarafın davalı tarafı ibra ettiği anlaşılmakla, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenler ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye İrat Kaydına,
Davacı tarafça, yatırılan 17,20 TL harcın davacıya talep halinde iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yapılan yargılama giderlerinin, tarafların sulh olması nedeniyle sulh ve ibra protokolü kapsamında davacı tarafın kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yargılama giderleri talebi olmadığından bu hususta hüküm tesisine yer olmadığına,
5-Taraflarca vekâlet ücreti talep edilmediğinden bu hususta hüküm tesisine yer olmadığına,
6-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası yatıran tarafa iadesine,
Dair, Tarafların yokluğunda , gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/02/2023

Katip …
 e-imzalıdır

Hakim …
 e-imzalıdır