Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/663 E. 2023/186 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/663 Esas
KARAR NO :2023/186

DAVA:Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:10/10/2022
KARAR TARİHİ:01/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’e ait … ili, … ilçesi, … Mah. … Sok. 264 Pafta, 2262 Ada, 14 Parseldeki taşınmazın molozlarının plan şemasını verecek şekilde … Müdürlüğü denetiminde temizlenmesi işiyle ilgili olarak diğer davalı …’ a verilen vekaletname yetkilerine istinaden davalılardan …’e ait … ili, … ilçesi, … Mah. … Sok. 264 Pafta, 2262 Ada, 14 Parselde zemin kata kadar yıkılmış olan ve derinliği net tespit edilemeyen taşınmazın molozlarının plan şemasını verecek şekilde … Müdürlüğü denetiminde temizlenmesi işi” konulu 32.276,00 TL bedel karşılığı (KDV hariç) sözleşme yapıldığını, tüm işlemlerin yapılarak üstlenilen işin 24/08/2021 tarihinde bitirildiğini, davalılarca hiçbir ödeme yapılmaması üzerine … 8. Noterliğinin 11/09/2021 tarih … yevmiye nolu ihtarname keşide edildiğini, ihtara rağmen davalılarca ödeme yapılmayarak arabuluculuğa başvurulduğunu, anlaşamama üzerine işbu davanın ikame edilerek davanın kabulüne, sözleşmeden doğan ve müvekkili davacı şirkete ödenmeyen 32.276,00 TL’nin (KDV hariç) alacağın işin bitirildiği 24.08.2021 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında davaya konu adresteki taşınmazın inşaat ruhsatı alınması, alınan ruhsat uyarınca inşaatın yapılması ve iskan onayının alınması için sözleşme imzaladıklarını, sözleşmenin 3 aşamadan oluştuğunu, 1. Aşamanın 12 madde halinde inşaatın yapım aşamasına getirilmesi, 2. Aşamanın inşaatın yapılması ve 3. Aşamanın iskan alınması olarak belirlendiğini, tüm aşamaların toplam hizmet bedeli olan 36.000 TL ‘nin ilk aşamada 12.000 TL sinin peşin olarak, 14.000TL sinin 1.aşama tamamlandığında, , kalan 10.000TL sinin 3.aşama tamamlandığında proje sorumlusuna ödeneceğinin kararlaştırıldığını, akdedilen sözleşme uyarınca davalının “…Proje sorumlusu işbu sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerini bir başka kişi veya firmaya devir edemeyecektir.” hükmüne aykırı şekilde davranarak 12 maddeden oluşan 1. Aşamanın 3.maddesi konusundaki işlemlerin yapılması konusunda davacı ile 32.276TL bedel karşılığında anlaştığını, davalı … tarafından 31.08.2021 tarihinde … verdiği dilekçede açıkça 24.08.2021 tarihinde kazıya son verildiğini , kazı bitmediğinden kazı raporu ve kalıntı rölövesinin müdürlüğe teslim edilmediğini, … Müze Müdürlüğünün 27.09.2021 tarihli yazısında belirtildiği üzere yol kotu altı moloz temizliği çalışması uzmanlar gözetiminde 29.07.2021 -22.09.2021 tarihinde tamamlandığı belirtilmiş olup diğer davalının 26.08.2021 tarihinde işbu vekalet ilişkisinden müvekkili tarafından azledildiğini, davalı taraf kendisine yükletilen 3 aşamalı yükümlülüklerin 1. Aşamasında sadece molozları temizlediği iddiasıyla sözleşme bedelinin tamamını tahsil etmeye çalışması kendi yapması gereken işi çok yüksek fiyattan devretmesi ahde vefa ilkesine aykırı olduğunu, proje sorumlusunun 2. ve 3. aşamayı takip etmediği veya kendinden kaynaklı sebeplerle geciktirdiği durumda kalan miktarın ödemesi yapılmayacağını, davacı şirket ile davalı mimar … arasında, 23.07.2021 tarihinde imzalanan sözleşme incelendiğinde sözleşmede müvekkil nam ve hesabına hareket edildiğine ilişkin yada sözleşme ekinde vekaletnameye herhangi bir atıf bulunmadığından diğer davalı tarafından imzalanan sözleşmenin taraflarını bağlayacağını, müvekkili davalıya herhangi bir yükümlülük getirmeyeceğini, sonuç olarak müvekkili ile diğer davalı taraf arasında imzalanan sözleşmeye aykırı şekilde müvekkilinin bilgi ve onayı olmaksızın sözleşme konusu edimlerden bir bölümünün 3. Kişiye devri yasaklanmış olmasına rağmen davacı taraf ile diğer davalı taraf arasında yapılan sözleşmenin sadece sözleşmeyi imza edenleri bağlayacağını ve yerine getirildiği iddia edilen moloz temizleme işinin de 24.08.2021 tarihinde bırakıldığını, müvekkili tarafından tamamlandığını, beyan ederek, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davalı ile arasında akdolunan sözleşme gereği yapılması gereken işler noktasında gerekli başvuruları yaptığını, temel rölövesinin çıkarılması için … Müdürlüğü denetiminde elle kazı yapılması gerektiğini, bu durumu diğer davalıya bildirdiğini, gerekli işlemlerden ve çalışmalardan davalının haberdar olduğunu, ödemesi gereken bedeli davalı yanın ödemediğini, kendisinin vekaleten iş gördüğünü bu nedenle herhangi bir borçtan sorumluluğu olmadığını, diğer davalının taşınmazında iş ve işlemlerin yapılması, kendisinin davacı şirket ile vekil olarak sözleşme yapmasının göz önüne alınarak davacıya şahsi borcu bulunmadığından davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, alacak istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” denilmekle, aynı yasanın 114/1-c maddesinde “Mahkemenin görevli olması” dava şartları arasında sayılmıştır. Yasal düzenlemeler kapsamında öncelikle görev yönüyle inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmemesine rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olarak düzenlenmiştir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmakla birlikte Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmayıp TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmeyecektir.
Üçüncü grup ticari davalar ise, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda uyuşmazlık, 23/07/2021 tarihli sözleşme kapsamında ödenmeyen alacağın tahsili istemi noktasında toplanmıştır. Açılan dava ve alacağın temelini oluşturan ilişki, TTK’nın 4/1. maddesinde sınırlı sayıda gösterilen hususlara ilişkin olmayıp eldeki davanın mutlak ticari dava olarak kabul edilebilmesi olanağı bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK’ nın 4/1. maddesi kapsamında bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için uyuşmazlık kapsamında tarafların tacir olması ve işin de her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekmektedir. Davalıların dosyamıza yansıyan adresleri itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ile ilgili Vergi Dairelerine yazılan yazılara davalıların tacir kaydı olmadığı, gelir vergisine esas beyannamelerinin ise tacirlik sınırında olmadığı yönünde cevaplar verilmiş olması karşısında davalıların tacir olmadığı ve eldeki davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi olanağının bulunmadığı kabul edilmiştir. Bununla birlikte uyuşmazlık konusunun yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin de olmaması nedeniyle eldeki davanın ticari dava olmadığı ve uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığına kanaat getirilmiştir. Genel görevli mahkeme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2. maddesinde aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi olarak düzenlenmiştir. Mahkememizin görevli olmaması karşısında ve uyuşmazlık konusu sözleşmenin mesleki faaliyet kapsamında akdedilmiş olması nedeniyle davalıların tüketici olarak değerlendirilemeyeceği sebeple eldeki davaya ilişkin aksine bir düzenleme de bulunmadığı, davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatiyle davanın görev yönünden usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli olan İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK’nun 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nın 341/1 ve 345. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/03/2023

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .