Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/633 E. 2023/362 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/633 Esas
KARAR NO :2023/362

DAVA:TAZMİNAT (Munzam Zarar)
DAVA TARİHİ:28/09/2022
KARAR TARİHİ:03/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Munzam Zarar) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24.09.2021 tarihinde … plakalı araç ile müvekkiline ait … plakalı araç arasında trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkili tarafından davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketi yasal 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödemeyerek müvekkilinin haklarını sebepsiz yere ihlal ettiğini, bunun üzerine taraflarınca 01/11/2021 tarihinde 2021.E… sayılı dosyası Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulduğunu, değer kaybı bedeli talep edildiğini, dosyada 19/02/2022 tarihinde … numarasıyla karar verildiğini, akabinde … A.Ş tarafından karara itiraz edilmiş olup itiraz neticesinde … karar numaralı kesin karar ile “1-Talebin kabulüyle 5.000 TL değer kaybı bedeli tazminatının aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibine ödenmesine, 2- Belirlenen toplam 5.000 TL tazminata 26.10.2021 temerrüt tarihinden itibaren Yasal Faiz tahakkukuna,” şeklindeki kararla davalı şirketin sorumluluğuna hükmedildiğini, müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla 27.09.2021 tarihinde borçluyu temerrüde düşürdüğünü, ancak borcun 11.05.2022 tarihinde …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından başlatılan icra kanalı ile tahsil edebildiğini, müvekkilinin davalıdan talep ettiği değer kaybı bedeli tazminatının temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil ettiği tarihteki alım gücü de aynı olmayacağını ve müvekkilinin zarara uğrayacağını, HMK 107. maddesi uyarınca fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; müvekkili alacağının zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle usule ilişkin olarak zamanaşımı, hak düşürücü süre, hukuki yarar, dava şartı, husumet yokluğu yönünden itirazlarının olduğunu, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra ikame edildiğini, KTK’nın 97. maddesindeki zorunlu başvuru koşulunun yerine getirilmediğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davanın idareye açılması gerekirken müvekkiline karşı açıldığını, müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, Sigorta Tahkim Komisyonunca verilen kararın davacı tarafından icra takibine konulduğunu ve icra dosyasına müvekkili tarafından 10/04/2022 tarihinde ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin hiçbir sorumluluğunun kalmadığını, davacının zararını ispata yönelik delil sunmadığını beyanla, davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan reddine, davanın ikame edilmesine sebep olunmadığından harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, değer kaybına dayalı tazminatın geç ödenmesi nedeniyle oluşan munzam zararların tazmini istemine ilişkindir.
Taraflarca sunulan kayıt ve belgeler incelenmiş, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 01/11/2021 tarihli 2021.E… sayılı dosyası, …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde tutulan kayıtlar, trafik kayıtları, poliçe ve hasar dosyası celbedilmiştir.
24/09/2021 tarihinde davacıya ait … plakalı araç ile … araç arasında trafik kazası meydana geldiği, … plakalı aracın …/0 poliçe numaralı 12/08/2021 – 12/08/2022 vadeli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile davalı sigorta şirketine sigortalı olduğu, 24/09/2021 tarihli trafik kazasına ilişkin olarak 27/09/2021 tarihinde davalı şirkete ihbarda ve tazminat talebinde bulunulduğu, davalı şirket tarafından başvurunun reddedildiği, davacı tarafça Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 01/11/2021 tarihli 2021.E… sayılı dosyası ile talepte bulunulduğu, tahkim dosyasında değer kaybına ilişkin 5.000,00 TL maddi tazminatın 26/10/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği, itirazın kesin olarak reddedildiği, karara istinaden davacı tarafından davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından icra dosyasına 10/05/2022 tarihinde 12.299,49 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Dava, 6098 sayılı TBK’nın 122. maddesi ile düzenlenen munzam zarara dayalı tazminat davasıdır.
Davalı yanca hukuki yarar, zorunlu başvuru koşulu, hak düşürücü süre, zamanaşımı ve taraf sıfatına yönelik olarak eksiklik bulunduğundan bahisle itirazda bulunulmakla öncelikle anılan hususların değerlendirilmesi gerekmiştir.
Davacının munzam zarara yönelik tazminat talebi elverişli delillerle ortaya konulması koşuluyla Mahkemece hüküm altına alınabilecek bir talep olup, tazminat miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesi davacıdan beklenilemeyeceğinden davanın 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak açılabileceği kabul edilmiş, davalının hukuki yarara yönelik itirazı yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafça dava yoluna gidimeden evvel, oluşan değer kaybının ödenmesi noktasında davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunun ihtilafsız olması ve eldeki uyuşmazlığa konu talep değer kaybına yönelik alacağa bağlı olup başvurunun bu bedeli de kapsaması nedeniyle davalı yanın 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesindeki başvuru koşulunun yerine getirilmediği yönündeki savunması yerinde görülmemiştir.
Tazminat isteminin dayanağını oluşturan trafik kazası 24/09/2021 tarihinde gerçekleşmekle birlikte değer kaybına yönelik talebe ilişkin olarak öncelikle davalı şirkete, akabinde ödeme yapılmaması üzerine Sigorta Tahkim Komisyonu’na, faiziyle birlikte ödenen bedelin oluşan zararı karşılamadığından bahisle arabulucuya başvuru yapılmış olması ve zamanşımını kesen ve durduran sürelere yönelik düzenlemeler uyarınca anılan başvurularda geçen süreler dikkate alındığında zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı kabul edilmiş, davalının zamanaşımı def’i yerinde görülmemiştir.
Gerekçesi belirtilmeden öne sürülen hak düşürücü süreye yönelik itiraz da dosya kapsamı itibariyle yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafça Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından hükmedilen tazminata yönelik faizin, temerrüt tarihinden fiili ödeme tarihine kadar geçen süreçteki parann alım gücünde meydana gelen değişiklik nedeniyle oluşan zararı karşılamadığı iddia edilerek zarara sebebiyet veren aracın zorunlu trafik sigortacısı olan davalıya karşı işbu dava açılmakla taraf sıfatı yokluğuna yönelik davalı itirazına da itibar edilmemiştir.
Munzam zarar, farazi zarar olmayıp; somut bir zarardır. 6098 sayılı TBK’nın 122. maddesi uyarınca alacaklının temerrüt faizini aşan bir zarara uğraması gerekmektedir. Bu durumda borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.
Munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka bir deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şeklinde de tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliğinin bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesidir. Faizi aşan zararın ödenebilmesi için öncelikle uğranılan zararın varlığı ile miktarının ispatlanması gerekmektedir.
Eldeki davaya benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29/03/2022 Tarih 2021/11-938 Esas 2022/401 Karar sayılı ilamı ile; ..”munzam zarara ilişkin yapılan yargılama neticesinde, TBK’nın 122.maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerektiği, burada kanıtlanacak olguların; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olduğu, davacının belirtildiği şekilde bir zarar olgusunun ileri sürülüp yasal çerçevede ispatlandığının söylenemeyeceği, ilk derece mahkemesince davanın reddine dair direnme kararının, temerrüt faiziyle birlikte davacıya ödenen anapara yanında temerrüt faizini aşan zararın, davacı tarafından kendi duruma özgü şekilde somut olarak ispat edilememiş olması nedeniyle yerinde olduğu” gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi tarafından da 12/10/2022 tarihli ve 2021/1373 Esas, 2022/1203 Karar sayılı; “Munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlamakla yükümlüdür. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.6.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da kabul edildiği üzere, davacının ispatla yükümlü olduğu zarar, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Daha açık bir anlatımla, alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi sebebiyle uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını ispatla yükümlüdür. Bu bağlamda zarardan anlaşılması lazım gelen; davacının bu paranın ödenmemesi sebebiyle mahrum kalınan kar ya da varsayılan gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır. O halde davacı alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu somut olgulara dayanarak kesin ve net bir biçimde kanıtlamalıdır. Genel ve soyut nitelikteki enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin temerrüt faizinden yüksek oranda olması, munzam zararın gerçekleştiği ve kanıtlandığı anlamına gelmez. Burada davacının kanıtlaması gereken husus, enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olgular değil, şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğü keyfiyetidir. Örneğin, alacağını zamanında tahsil edememekten ötürü başkasına olan borcunu ödemek için daha yüksek oranda faizle borç aldığını; alacaklı olduğu parayı zamanında alsa idi, yabancı para ile ödemek durumunda olduğu borcunu, geçen süre içinde gerçekleşen bu fark nedeniyle daha yüksek kurdan ödemek zorunda kaldığını; borçludan alacağını zamanında tahsil edeceğine güvenerek üçüncü kişilere karşı bir takım yükümlülükler altına girip, borçlunun borcunu geç ödemesi yüzünden bu üçüncü kişilere karşı edimini yerine getiremediği için cezai şart ya da vergi cezası ödediğini, mallarının haczedildiğini veya yüksek faizli kredi almak zorunda kaldığını; kanıtlamak durumundadır. Yoksa soyut ve doğrudan davacının zararını ifade etmeyen, genel ekonomik konjöktürel olgular Borçlar Yasasının 105. maddesinde sözü edilen munzam zararın tazminini gerektirmez. Öte yandan, borçlunun borcunu ödemede temerrüde düşmesi durumunda, alacaklının başkaca bir hususu kanıtlamadan salt ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklar ( enflasyon, yüksek faiz, döviz kur farkı, paranın değerindeki düşüş vb. gibi olgular ) Borçlar Yasasının 105.maddesindeki munzam zararın kanıtları olarak gösterilip, bunların doğurduğu olumsuzluk gerçek zarar olarak gösterilemez. Ülkedeki enflasyon oranı zararın miktarının gerçekçi bir biçimde saptanabilmesi için ölçü olarak kullanılabilir ise de somut olgulara dayanmaksızın salt zararın varlığını ispat etmek için kullanılamaz.” şeklindeki kararıyla munzam zarar davasındaki ispat kurallarını örneklemeyle açıklamıştır.
Tüm bu açıklamalar ile anılan içtihatlar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının zararını somutlaştırarak aşkın zarar iddiasını ispat edecek delilleri ortaya koyması gerektiği, ancak davacı tarafça dava dilekçesi ve yargılama aşamasında sadece ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalmanın öne sürüldüğü, ekonomik olumsuzlukların munzam zararın ispatında tek başına karine olarak kabul edilemeyeceği ve davacıyı somut zararını ispat yükümlülüğünden kurtarmayacağı kabul edilmiş; davacının temerrüt faizini aşan zararını ve zarar miktarını elverişli delillerle ispat edememesi nedeniyle davanın reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile eksik yatırılan ‭99,20 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm tesisine YER OLMADIĞINA,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 500,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
8-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, HMK’nın 341/1 ve 345. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/05/2023

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim ….
e-imzalıdır .