Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/61 E. 2022/394 K. 13.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/61 Esas
KARAR NO :2022/394 Karar

DAVA :Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/01/2022
KARAR TARİHİ:13/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle:müvekkili şirketin aralık 2019 tarihinde davali ile karşılıklı akdettiği Projeleri dahilinde davalının “… Mah. … Cad. … Konağı Apt. no: 1/1 … /…” adresinde bulunan ,… Konağı Holet’in otopark katına ve davalı tarafından belirtilen … Konağı Holet’in farkıl alanlarında davalının talep ve isteklerine uygun olarak iç tasarım ve mimarlık hizmeti sunduklarını, projenin bedelinin 2.500.000,00 olarak belirttiklerini, tüm malzemeler ve maliyetleri davalının onayına sunduklarını ve davalının onay verdiğini ve müvekkili şirketin hizmet almaya başladığını, müvekkilinin bütün hizmeti eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini ancak davalının müvekkilinin hak ve alacaklarını ödemediğini, davalıya ihtarname gönderildiğini ancak davalının ihtarname göndererek borç ihtarına itiraz ettiği ve alacaklı olduğunu iddia ettiğini, müvekkili şirketin proje kapsamında davalıya verilen iç tasarım ve mimarlık hizmeti neticesinde hizmet veren ve karşılığında hizmet veren ve karşılığında ücret alan müvekkili şirket yerine davalının alacaklı olmasının hayatın olacağın akışına aykırı olduğunu müvekkilinin proje kapsamında alacağının muaccel olduğunu bu nedenlerle fazlaya ilişkin tüm hakları ve alacak talep hakkı saklı kalmak kaydıyla davalıdan 10.000,00 TL nin ticari işlerde uygulanacak temmürt faizi ve fer’ileri ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMA;
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle huzurdaki davanın arabuluculuk toplantısında uyuşmazlık konusu edilmediğini, bu nedenle arabuluculuk dava şartından reddinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle davanın belirsiz alacka davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, davacının 16/09/2021 tarihinde … 27. Noterliği aracılığıyla keşide etmiş olduğu … yevmiye numaralı ihtarnamede fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı tutmaksızın ve yine fazlaya ilişkin herhangi bir beyanda bulunmadığını, davacının alacağının net olarak bildiğini ve belirsiz alacak olmadığını bildiğini ispatlar nitelikte olduğunu, belirsiz alacak davası olarak açılmış bir ticari davada basit yargılama usulüne geçildiği anda davacının dava miktarının arttıramayacağının aşikar olduğunu, tespit ve eda davasının birlikte açılmasının mümkün olmadığını, davacının dava dilekçesinde sadece iç mimarlık hizmeti verdiğini, ek işler yaptığını belirttiğini ancak ne olduğun ne gibi hizmetler yaptığının somutlaştırmadığını, davacının hem bir proje yaptığını, bu proje için 2.500.000,00 TL bedelle anlaşıldığını iddia ettiğini ancak projeyi sunmadığını projeye ilişkin herhangi bir açıklama yapmadığını, ayrıca davacı ile ek bir iş yapmasına ilişkin mutabakat yapılmadığını, davacı fiili zararının ve gecikme tazminatının kendisine ödenmesini talep ettiği ve dilekçesinde TBK hükümlerine atıfta bulunmuşsa da kabul anlamına gelmemekle davacının iddia ettiği ve müvekkil şirketten talep ettiği borcun para borcu olduğunu, para borcundan temerrüt normal temerrüt hükümlerinden farklı olduğunu, bu hususun TBK 120’de açıkça düzenlendiği bu sebeplerle haksız olan davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, cevabi yazı içerikleri, tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Dava; projenin tarafların mutabakatına uygun olarak tespit edildiğinin, ödenmeyen bakiye borç miktarına karşılık 10.000.TL’nin tahsili ile temerrüt nedeniyle uğranıldığı iddia olunan fiili zararların ve gecikme tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir.
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinde; “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmü düzenlenmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/a maddesinin 1.fıkrasında “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır” aynı maddenin 2. fıkrasında ise; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” denilerek zorunlu arabuluculuğa tabi davalarda bu şartın gerçekleşmemesi halinde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, projenin tarafların mutabakatına uygun olarak tespit edildiğinin, ödenmeyen bakiye borç miktarına karşılık 10.000.TL’nin tahsili ile temerrüt nedeniyle uğranıldığı iddia olunan fiili zararların ve gecikme tazminatının tahsili istemlerine ilişkin olduğu, 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinde; “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmünün düzenlendiği, dosyada mübrez Arabuluculuk tutanağının incelenmesinde uyuşmazlığın; “Taraflar arasında akdedilen hak ediş tablosuna dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacaklara ve fatura alacaklarına ilişkin ticari uyuşmazlık” olarak belirlendiği, davacı yanın dava dilekçesinin netice-i talep kısmında ise; Projenin tarafların mutabakatına uygun olarak teslim edildiğinin tespiti, ödenmeyen bakiye borç miktarına karşılık 10.000,00-TL’nin tahsili ve temerrüt nedeniyle fiili zararların ve gecikme tazminatının tahsili istemlerine ilişkin olduğu, bu haliyle yapılan değerlendirmede de; taraflar arasındaki arabuluculuk görüşmeleri sırasında belirtilen uyuşmazlık konusu ile dava konusunun birbirinden farklı olduğu, bu hususa ilişkin olarak davalı tarafın da itirazının mevcut olduğu, mevcut bilgi ve belgeler ile dosya kapsamına yansıyan beyan ve dilekçeler hep birlikte değerledirildiğinde de, dava konusu taleplerle ilgili zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Arabuluculuk dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL ret karar ve ilam harcından peşin alınan 187,85 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 107,15 TL harcın davacıya İADESİNE
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalılar davada kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesine göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 120. maddesi gereğince; taraflarca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
6-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı asil ile davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.13/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır