Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/43 E. 2022/266 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/43 Esas
KARAR NO : 2022/266

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/01/2015
KARAR TARİHİ : 20/04/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket davalı ile olan ortaklığını davacının isteği üzerine 23/10/2007 tarihinde Eyüp … Noterliğinin …- … – …yevmiye nolu işlemleri ile diğer şirket ortaklarına yaptığı hisse devirleri ile sonlandırmış olduğunu, davalı ile devir sonucunda protokol düzenlendiğini, belirtilen taşınmazlar için noter devri esnasında 30.10.2007 tarihinde kısmi ödeme yaptığını, davalı tarafça satın alınan dair ve dükkanların ince işçilikleri yapılarak 02.05.2008 tarihinde dava önceden anlaşılmış olan fiiyatlar dahilinde maliyetlerine göre faturalar kesilmiş olup bu faturalara davalıya tebliğ edilmiş olduğunu, kesilen faturaların toplam bedeli 204.000-TL olduğunu, davalının ortaklık dönemine ait Gelir İdaresi Başkanlığı…Vergi Dairesi Başkanlığı denetim grup müdürlüğünün 17.03.2011 tarih …- 2011 – 562/1 ( 2008) …- 2011 – 562/2 ( 2008) VDENR- 2011 – 562/3 ( 2008) ve VDENR- 2011 – 562/4 ( 2008) numaralı raporlarına istinaden … Vergi dairesince düzenlenen 24/06/2011/ 23172 tarih ve… sayılı ödeme emri ile 115.767,75-TL, 27/06/2011/ 23305 tarih ve …sayılı ödeme emri ile 6.987,62-TL 26.06.2011 tarihli 11.884,3-TL bedelli ödeme emirleri düzenlenmiş olduğunu, denetimde toplam 134.639,71-TL vergi borcu çıkarılmış olup bahse konu borçların davalının hissedar olduğu döneme ait olması nedeniyle hissesi oranında ( 24,5) 32.986,73-TL borç düzenlenmiş, ticari defterlere bu kayıtlar geçirilmiş olduğunu, davalıya toplamda 236.986,73-TL ödemesi gerektiğ iyönünde her türlü fatura belge gönderildiğini, bildirim yapılmış olmasına rağmen müvekkili şirkete ödeme yapıldığını, bu sebeple icra takibi başlatılmış olduğunu, borçlu tarafın haksız itiraz ile takibin durdurulduğunu, takibin devamını, %20 den az olmamak üzere borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf dava dilekçsi ile müvekkilin davacı şirket ile olan ortaklığını 23.10.2007 tarihinde Eyüp … Noterliğinin…- …- ..yevmiye nolu işlemleri ile diğer şirket ortaklarına yaptığı hisse devri ile sonlandırıldığını, müvekkilin şirketten üç daire bir dükkan satın aldığını, 30.10.2007 tarihinde kısmi ödeme yaptığını, 02.05.2008 tarihinde daha önceden anlaşma sağlanmış fiyatlar üzerinden toplam tutarı 204.000-TL olan faturaların kesildiğini ve müvekkile tebliğ olunduğunu, … Vergi Dairesince yapılan denetimde 134.000-TL vergi borcunun çıkarıldığını, bunun müvekkilin ortak bulunduğu döneme ait olması sebebi ile hisse oranına göre 32.986,73-TL borçlu olduğu belirtilerek itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemi ile dava ikame olunduğunu, müvekkilin davacı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkili davacı şirketin eski ortaklarından olup şirketin 26.000-TL sermaye hak ve hissesinin 10.500-TL sermaye ve hak hissesini Eyip… Noterliğinin 23.10.2007 tarih ve… yevmiye nolu limited şirket devir sözleşmesi ile … Trz. Tks. Org. San. Ve Ltd. Şti., 15.000-TL sermaye hak ve hissesini Eyüp … Noterliğinin 23.10.2007 tarih ve … yevmiye nolu limited şirket devir sözleşmesi ile …’ ya 500-TL sermaye hak hissesini Eyüp … Noterliğniin 23.10.2007 tarih ve … yevmiye nolu limited şirket devir sözleşmesi lie …’ a devretmiş olduğunu, müvekkili ile davacı şirket arasında gayrimenkullerin değeri ve alım fiyatına ilişkin farklı bir anlaşma bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava dosyasında, Mahkememizce 02/04/2018 tarihli, …Esas ve … Karar sayılı karar ile; “…Tüm dosya muhteviyatı, bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf davalının daha önce davacı şirkette ortak olduğu, şirkete vergi cezası kesildiği, davalının hissesini devrederken bir protokol düzenlenip davalının şirketten 3 daire ve 1 dükkan satın aldığını beyan ettiği, noter devir esnasında kısmi ödeme yapıldığı, dairelerin ince işçiliğinin yapılıp 204.000,00 TL fatura kesildiği iddiasıyla söz konusu davayı açmış ise de davalının taşınmazları aldığını kabul etmiş olmasına karşın faturaların davalı tarafça kabul edilmemesi ve davalı tarafa da tebliğ edilmemiş olması, davalının imzası bulunduğu davacı tarafça iddia olunan ve dosyada sureti bulunan 24.10.2007 tarihli sözleşme başlıklı metinde 84.320,00 TL borçlu olduğunun davalı tarafça kabul edildiğine dair beyan olmasına karşın bu sözleşmede davacı imzasının bulunmaması ve aynı zamanda sözleşme aslının da mahkememize ibraz edilmemesi, davalı tarafın taşınmaz satımına dair farklı bir anlaşma olmadığı yönünde savunması ile davacının bu hususta ispat külfeti altında olması, tapu devir evraklarında da davacının alacağını aldığına dair beyanı ile bunun aksinin yine yazılı delille ispatı gerekmekte olup vergi cezasından dolayı dosyada yer alan bilirkişi raporu gereği davalının hisse devrini 2007 yılında yapmasına karşılık 2008 yılı ile ilgili yapılan vergi incelemesinden dolayı davalının sorumlu tutulamayacağı kanaatiyle ispat olunmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. …”gerekçesi ile, davanın reddine, takip yapmakta davacının kötü niyetli olmadığı kanaatine varıldığından 2004 sayılı İİK md. 67/2 gereğince icra-inkar tazminatı verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi sonucunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi tarafından 25/09/2019 tarihli, 2018/1002 Esas ve 2019/1222 Karar sayılı karar ile; davacı ve davalı tarafın istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin verdiği karar üzerine davacı vekilinin temyiz başvurusu sonucunda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından 02/12/2021 tarih ve 2020/244 Esas, 2021/6777 Karar sayılı kararı ile; “.. (1) Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353-b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
(2) Dava taşınmaz satışından kalan bakiye bedelden ve davalının davacı şirkette ortak olduğu tarihlerde tahakkuk ettirilen vergi cezasından hissesine düşen miktarda sorumlu olduğundan bahisle oluşan alacakların tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında davacının sahip olduğu üç adet daire ve bir adet dükkanın davalıya satıldığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf söz konusu taşınmazların bedelinden ve bu bedelin tamamen ödenip ödenmediğinden kaynaklanmaktadır.
HMK m. 204/2 hükmü, “ilgililerin beyanına dayanılarak noterlerin tasdik ettikleri senetlerle diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılırlar.” düzenlemesini içermektedir.
Dosya içinde bulunan …Başkanlığı …Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 17.03.2011 tarihli Vergi İnceleme Raporu’nun ekinde yer alan 24.10.2008 tarihli tutanakta vergi denetmeninin soruları üzerine davalı, davaya konu taşınmazları davacıdan 30.10.2007 tarihinde noterde yapılan sözleşme ile devraldığını, ilgili taşınmazların bedelleri konusunda 100.000,00 TL, 90.000,00-95.000,00 TL arasında anlaştıklarını, tapu devri sırasında taşınmazların kaba inşaat halinde olduğunu, tapu devrinde bu durumu gözeterek bedeli belirlediklerini, ancak davacı ile anlaşmalarının daire ve dükkanın ince işlerinin tamamlanmış olarak teslimi olduğunu, daha sonra ince işlerinin yapıldığını, bu dükkan ve daireler için noter devri sırasında ödeme yaptığını, daha sonra hiç bir şekilde ödeme yapmadığını belirtmiş, tutanağı imzası ile onaylamıştır. Söz konusu vergi denetmeninin tuttuğu tutanağın aksi davalı tarafça savunulmamıştır.
Davacı tarafından davaya konu taşınmazlarla ilgili olarak sunulan faturalar tutanakta yer alan davalı beyanları ile uyumludur. Taşınmazlar için davalı tarafından yapılan ödemeler de ihtilaf konusu değildir. Davalı söz konusu taşınmazların bedeli konusunda davacı ile dükkan için 100.000,00 TL, daireler için 90.000,00-95.000,00 TL bedellerle anlaştıklarını, devir sırasında taşınmazlar kaba inşaat halinde olduğu için bedelini buna göre tespit edip tapuda bu bedel üzerinden devraldığını, davacı ile ince işlerin yapılarak teslimi konusunda anlaştıklarını, daha sonra ince işlerin tamamlandığını, davacı tarafa tapuda devir sırasında ödenen bedel dışında ödeme yapmadığını ikrar etmiştir. Davalının vergi denetmeni huzurunda imzası ile onayladığı bu ikrarı kendisini bağlar. Buna göre tarafların faturada belirtilen bedeller konusunda anlaştıkları, resmi devir esnasında taşınmazlar kaba inşaat halinde olduğundan değerlerinin buna göre belirlenerek belirlenen kaba inşaat fiyatından ödeme yapıldığı, taşınmazların ince işlerinin davacı tarafça tamamlanarak teslim edildiği, taşınmaz bedelinden kalan miktarın ödenmediği ispatlanmış olduğundan fatura bedellerinden davalının ödeme miktarı düşülerek kalan 204.000,00 TL alacak yönünden takipte davacı haklı olduğundan bu miktar üzerinden davanın kabulü gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın anılan bu miktar üzerinden kısmen kabulüne ve davacı yararına icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına bozularak kaldırılması gerekmiştir.
(3) Bozma sebep ve şekline göre, davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. ..” şeklindeki gerekçeyle (1) nolu bend uyarınca davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına bozularak kaldırılmasına, (3) nolu bend uyarınca davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirilmiştir. Buna göre;
Dava, taşınmaz satışından kalan bakiye bedelden ve davalının davacı şirkette ortak olduğu tarihlerde tahakkuk ettirilen vergi cezasından hissesine düşen miktarda sorumlu olduğundan bahisle oluşan alacakların tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava konusu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, davacı/ alacaklının davalı/ borçludan 236.986,73-TL alacağın tahsili talebinde bulunduğu, ödeme emrinin tebliğ tarihine göre davalı/ borçlunun süresinde sunduğu borca itiraz dilekçesi üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin davacı/ alacaklıya tebliğine ilişkin bilgi ve belge bulunmamakla birlikte itiraz ve dava tarihine göre davanın da hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalının, davacı şirket ortaklığını, 2007 yılında devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı, takibe ve davaya konu vergi cezasının ise 2008 yılında tahakkuk ettirildiği, şirketin faaliyetine devam edip vergi cezasını ödediği uyuşmazlık konusu değildir. Davalı, şirket ortaklığından ayrılmış olduğundan, şirketin faaliyeti döneminde meydana gelen borçlardan sorumluluğu bulunmamaktadır.
Taraflar arasında davacının sahip olduğu 3 adet daire ve 1 adet dükkanın davalıya satıldığı konusunda da ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf söz konusu taşınmazların bedelinden ve bu bedelin tamamen ödenip ödenmediğinden kaynaklanmaktadır.
HMK’nın 204/2. maddesinde “ilgililerin beyanına dayanılarak noterlerin tasdik ettikleri senetlerle diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılırlar.” hükmü düzenlenmiştir.
Dosya içinde bulunan …Başkanlığı…Dairesi başkanlığının 17/03/2011 tarihli Vergi İnceleme Raporunun ekinde yer alan 24/10/2008 tarihli tutanakta vergi denetmeninin soruları üzerine davalı davaya konu taşınmazları davacıdan 30/10/2007 tarihinde noterde yapılan sözleşme ile devraldığını, ilgili taşınmazların bedelleri konusunda 100.000 TL, 90.000-95.000 TL arasında anlaştıklarını, tapu devri sırasında taşınmazların kaba inşaat halinde olduğunu, tapu devrinde bu durumu gözeterek bedeli belirlediklerini, ancak davacı ile anlaşmalarının daire ve dükkanın ince işlerinin tamamlanmış olarak teslimi olduğunu, daha sonra ince işlerinin yapıldığını, bu dükkan ve daireler için noter devri sırasında ödeme yaptığını, daha sonra hiç bir şekilde ödeme yapmadığını belirtmiş, tutanağı imzası ile onaylamıştır. Söz konusu vergi denetmeninin tuttuğu tutanağın aksi davalı tarafça savunulmamıştır.
Davacı tarafça davaya konu taşınmazlarla ilgili olarak sunulan faturalar tutanakta yer alan davalı beyanları ile uyumludur. Taşınmazlar için davalı tarafça yapılan ödemeler de ihtilaf konusu değildir. Davalı söz konusu taşınmazların bedeli konusunda davacı ile dükkan için 100.000TL, daireler için 90.000-95.000 TL bedellerle anlaştıklarını, devir sırasında taşınmazlar kaba inşaat halinde olduğu için bedelini buna göre tespit edip tapuda bu bedel üzerinden devraldığını, davacı ile ince işlerin yapılarak teslimi konusunda anlaştıklarını, daha sonra ince işlerin tamamlandığını, davacı tarafa tapuda devir sırasında ödenen bedel dışında ödeme yapmadığını ikrar etmiştir. Davalının vergi denetmeni huzurunda imzası ile onayladığı bu ikrarı kendisini bağlar. Buna göre davaya konu taşınmazların bedelleri konusunda tarafların faturada belirtilen bedeller konusunda anlaştıkları, resmi devir esnasında taşınmazlar kaba inşaat halinde olduğundan değerlerinin buna göre belirlenerek belirlenen kaba inşaat fiyatından ödeme yapıldığı, taşınmazların ince işlerinin davacı tarafça tamamlanarak teslim edildiği, taşınmaz bedelinden kalan miktarın ödenmediği ispatlanmış olduğundan fatura bedellerinden davalının ödeme miktarı düşülerek kalan 204.000 TL alacak yönünden davacının takip yapmakta haklı olduğu, davalının aksi yöndeki savunmaları ile davacının icra takibindeki fazlaya dair istemlerinin yerinde olmadığı, alacağın likit ve itirazın haksız olması karşısında kabul edilen alacak miktarı üzerinden İİK’nun 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatı istem koşullarının oluştuğu, davalı yanca kötüniyet tazminatı talep edilmişse de davacının takip yapmakta kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından bu yöndeki talebinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmış, tüm bu nedenlerle, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalının, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 204.000,00 TL alacak yönüyle İPTALİNE; takibin 204.000,00 TL alacak üzerinden takip talebindeki diğer kayıt ve koşullarla kaldığı yerden DEVAMINA; bu yöndeki fazlaya dair istemin REDDİNE,
2-Hükmolunan alacağın %20’si nispetinde hesaplanan 40.800,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 13.935,24‬ TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 2.862,25 TL’nın mahsubu ile bakiye ‭‭‭11.072,99‬ TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan ve karar ve ilam harcına mahsup edilen 2.862,25 TL’nın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 34,20 TL dava açılış gideri, 2.550,00 TL bilirkişi ücreti, ‭311,10 TL tebligat posta gideri ve 98,10 TL İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcı ile 218,50 TL Temyiz Kanun Yoluna Başvurma Harcı toplamı ‭‭‭3.211,9‬0 TL yargılama giderinin kabul ve reddolunan dava değerine nazaran 2.764,83 TL’nın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, arta kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan, kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 22.730,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı tarafından yapılan 1.050,00 TL bilirkişi ücreti, 132,50 TL tebligat posta gideri ve 98,10 TL İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcı ile 218,50 TL Temyiz Kanun Yoluna Başvurma Harcı toplamı 1.499,10 TL yargılama giderinin kabul ve reddolunan dava değerine nazaran 208,66 TL’nın davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, arta kalan kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalı vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE,
8-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
9-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,

Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nun 373/4. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/04/2022

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .