Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/427 E. 2022/847 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/427 Esas
KARAR NO :2022/847 Karar

DAVA:Asıl ve Birleşen Davada Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ:08/05/2018
KARAR TARİHİ:12/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA :
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirkete ait … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi tarafından 09/09/2016 başlangıç tarihli ve … no.lu poliçe ile ZMMS kapsamına alındığını, sigortalı … plakalı aracın 27/14/2017 tarihinde olay yerini terk ettiği için kimliği belirlenemeyen bir sürücünün sevk ve idaresinde iken meydana gelen trafik kazasında; dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarparak bu aracın hasar görmesine sebep olduğunu, kaza tespit tutanağına göre … plakalı sigortalı aracı kullanan sürücünün kazada tam kusurlu olduğunu, sürücünün kaza sonrasında firar ettiğini, kazada zarar gören … plakalı hasarlı araç üzerinde … Sigorta A.Ş. Tarafından ekspertiz raporu hazırlanmış; toplam hasar bedeli olan 7.061,00-TL hasar bedelinin 27/12/2017 tarihinde zarar gören aracın sigortacısı … Sigorta A.Ş.’ye ödediklerini, sigortalı aracın kullanan sürücünün olay yerinden firar etmesi sebebi ile müvekkili şirketçe ödenen tazminatın rücuen tahsilini, 27/12/2017’den itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, … plaka sayılı araç kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirkete ait … plakalı aracın müvekkil sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamına alındığını, sigortalı aracın 27/04/2017 tarihinde olay yerini terk ettiği için kimliği belirlenemeyen bir sürücünün sevk ve idaresinde iken meydana gelen trafik kazasında … plakalı araca çarparak bu aracın hasar görmesini ve değer kaybına uğramasına neden olduğunu, dosya kapsamındakitrafik kazası tespit tutanağına göre davalıya ait … plakalı sigortalı aracı kullanan sürücünün kazanın meydana gelmesinde tamamen kusurlu olduğunu, kazada hasar gören … plakalı hasarlı araç üzerinde yaptırılan ekspertiz sonucunda saptanan 7.061,00-TL maddi hasarın müvekkil şirketçe ödendiğini, davalıya karşı İstanbul 8. ATM’nin … Esas sayılı dosyası ile rücuen tazminat davası açıldığını, kazada hasar gören … plakalı aracın sahibine 20/03/2018 tarihinde 5.000,00-TL değer kaybı bedeli ödendiğini, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000,00-TL rücuen tazminat alacağın hak sahibine ödeme tarihi olan 20/03/2018’den itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, davalıya ait … plakalı araç kaydına ihtiyati tedbir konulmasını, huzurdaki davanın aynı kaza ve hasarla ilgili olarak açılmış olması konusu ve tarafları aynı olması nedeniyle İstanbul 8. ATM’nin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin araç kiralama işi ile ilgilendiğini, kaza tarihinde aracı … isimli yabancı vatandaşa kiraladığını, çarpma sonrasında müvekkilin olay yerinden ayrılmasının sebebinin iletişim kurulamaması ve ona ihtiyaç olmadığının belirtilmesi olduğunu, kaza mahallinde düzenlenen tutanakta müvekkil şirketin kiracısının kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu şeklinde tespit yapıldığını ancak bu tespitin araç sürücüsü olmadan yapıldığını ve müvekkil şirket kiracısının Türkçe bilmemesinden dolayı kendini savunamadığını, bir an için tutanağın doğruluğu kabul edilse bile sorumluluğun müvekkili şirkette değil araç sürücüsünde olması gerektiğini, kiracının araç ile kaza yaptığına dair yazılı beyanının bulunduğunu, davanın müvekkili yönünden reddini, davanın …’ye ihbarına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
İSTİNAF KALDIRMA KARARI ÖNCESİ YAPILAN YARGILAMA:
Mahkememizin, … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucu;
“Tarafların Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Somut olayda hukuki ihtilaf sigortacının ödediği tazminatı kendi sigortalısına rücu edip edemeyeceği noktazındadır.
Rücu isteminin gerekçesi sigortalı aracın sürücüsünün olay yerini terketmiş olmasıdır.
Kazanın sigorta teminatı kapsamı dışındaki hallerin varlığında gerçekleştiği konusundaki ispat yükü sigortacıdadır. Sürücünün olay yerini terketmesi tek başına bu halleri ispata yarar karine oluşturmadığı gibi, mevcut karine olayın sigorta kapsamında kaldığı olup, aksini ispat davacının sorumluluğundadır. Bu nedenle davacının davalıya sırf bu gerekçe ile hasar bedelini rücu edemeyeceği nedenle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya içeriğine göre;
1-Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE … ” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İLAMI :
Mahkememizce verilen, 25/03/2019 tarih ve … Esas-2019/241 Karar sayılı kararın davalı yanca İstinaf edilmesi üzerine kararı inceleyen BAM 8. H.D. 2019/2683 Esas-2022/777 Karar ve 02/06/2022 tarihli ilamı ile;
“…Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Görülmekte olan asıl ve birleşen davada; yargılama sürerken ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … esasına kaydedilen davada, davacı sigorta şirketinin aynı kaza nedeniyle araçta oluşan değer kaybı ile ilgili yaptığı ödemenin sigortalısı olan davalıdan rücuen tahsili için dava açtığı, mahkemece 03/07/2018 tarihinde dosyanın İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas nolu dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, birleşen dava dosyası ile ilgili taraflara duruşma gününün tebliğ edildiği, bilirkişi incelemesinin her iki dosya ile ilgili yapıldığının zabıtlara geçtiği, ancak kararın sadece asıl dosya ile ilgili verildiği, birleşen dosya ile ilgili bir karar verilmediği gibi karar başlığında dahi birleşen dosyanın taraflarının yazılmadığı anlaşılmıştır. Bu durum HMK’nun 353/1-a/6. madde hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, kaldırma gönderme gerekçesi gözetildiğinden sair istinaf itirazlarının incelenmeksizin dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1/Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.nun 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2/Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, …”şeklindeki gerekçeyle kesin olarak kaldırılmıştır.
İSTİNAF KALDIRMA KARARI SONRASI YAPILAN YARGILAMADA:
Mahkememizce İstinaf kaldırma kararı sonrası tensip zaptı düzenlenerek, yeni duruşma gün ve saati ile birlikte taraflara tebliğ edilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm bu bağlamda yapılan değerlendirmede de; mahkememizce görülüp karara bağlanan asıl ve birleşen davanın, davacı sigorta şirketi tarafından, zarar gören hak sahibine ödenen tazminatın ZMMS poliçesi kapsamında davalı sigortalısından rücuen tazmini istemine ilişkin olduğu, mahkememizce daha önce davanın reddi yönünde verilen kararın, İstanbul BAM 9. H.D. tarafından az yukarıda yazılı gerekçelerle kaldırıldığı, kaldırma kararı ile birlikte mahkememizce daha önce verilen kararın ortadan kalktığı, bu bağlamda yapılan değerlendirmede de her ne kadar mahkememizce daha önce; “…Kazanın sigorta teminatı kapsamı dışındaki hallerin varlığında gerçekleştiği konusundaki ispat yükü sigortacıdadır. Sürücünün olay yerini terketmesi tek başına bu halleri ispata yarar karine oluşturmadığı gibi, mevcut karine olayın sigorta kapsamında kaldığı olup, aksini ispat davacının sorumluluğundadır. Bu nedenle davacının davalıya sırf bu gerekçe ile hasar bedelini rücu edemeyeceği nedenle davanın reddine…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; Zorunlu mali sorumluluk sigortasının genel şartlarında yapılan değişiklik sonucu 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.f maddesi hükmü uyarınca; bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. Kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde, sigortacının sigortalısına rücu edebileceğinin hüküm altına alındığı, bu hükümden de açıkça anlaşılacağı üzere (eski uygulamanın aksine olarak), trafik kazası sonucunda yukarıda belirtilen hallerin dışında can güvenliği bakımından somut bir tehlike oluşmadığı sürece sürücünün kaza mahallini terk etmesi durumunda hasarın poliçe teminatı dışında kalacağının kabulü gerekeceği, somut olay bakımından değerlendirildiğinde de, davacı şirkete sigortalı ve davalı şirketin maliki (işleteni) olduğu aracın sürücüsü dava dışı 3. Kişi …’nin kaza sonrası olay yerini terk ettiği, bu hususun taraflarında kabulünde olduğu, ancak dava dışı sürücünün kaza mahallini terk etmesinin tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu hallere ilişkin olmadığı, bu hususta herhangi bir savunmanın da bulunmadığı, davalı yanca dava dışı sürücünün olay yerinden ayrılmasının sebebinin iletişim kurulamaması ve ona ihtiyaç olmadığının belirtilmesi olduğunun beyan edildiği, ancak bu şekilde olay mahallinin terk edilmesinin, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.f maddesi hükmü uyarınca; meydana gelen hasarı poliçe teminatı dışında bırakacağı, kazanın ise 27/04/2017 tarihinde meydana geldiği, bu haliyle de hasarın poliçe teminatı dışında kaldığı ve davacı yanın da dava dışı zarar gören hak sahibine ödediği tazminatı sigortalısına rücu etme hakkının doğduğu, rücu edilebilecek tazminat (Hasar ve Değer Kaybı Bedeli) miktarlarının da mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan 13/02/2019 tarihli rapor ile tespit edildiği, mahkememizce de hasar ve değer kaybına ilişkin iş bu tespitlere itibar edildiği ve bu yönüyle raporun hükme esas alınmasına karar verildiği, ayrıca davalı yanca her ne kadar kaza tarihinde aracın … isimli yabancı vatandaşa kiraladığını ve sorumluluğun müvekkili şirkette değil araç sürücüsünde olması gerektiği, kiracının araç ile kaza yaptığına dair yazılı beyanının bulunduğu şeklinde savunma yapılmış ise de; KTK’nun 95. maddesinde, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği, davalı şirketin işleten sıfatını taşımamasının, onun kiracısıyla arasındaki iç ilişkiye ait bir sorun olduğu, sigortacının trafik sigortasına dayalı olarak tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda başvurabileceği kimsenin, aracın gerçek işleteni kim olursa olsun, sadece sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi) olan sigorta ettiren olduğu, davalı şirketin sigorta poliçesinin ve sigorta genel şartlarının kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlü olduğu (Bknz. Yargıtay 17. H.D. 16/05/2019 Tarih ve 2016/8353 Esas-2019/6270 Karar sayılı kararı), bu bağlamda somut olay değerlendirildiğinde de, davacı ile davalı arasında 09/09/2016 başlangıç-09/09/2017 bitiş tarihli ve 365 gün süreli ZMSS poliçesi düzenlenmiş olduğu, davaya konu trafik kazasının ise 27/04/2017 tarihinde, yani kazaya sebebiyet veren aracın kiracı şahıs zilyetliğinde iken meydana gelmiş olduğu, davacı sigorta şirketi tarafından kaza nedeniyle 3. kişiye ait araçta meydana gelen hasar ve değer kaybı bedelinin zarar görene ödenmiş olduğu ve ödenen zararın sigortalısına ait aracı kullanan sürücünün kaza mahallini terk ettiği gerekçesiyle ve sürücünün ağır kusurlu bulunduğu ileri sürülerek, sigorta ettirenden (sigortalı, akit) rücuen tahsili için asıl ve birleşen davaların açıldığı, burada her ne kadar davalıya ait aracın kiralandığı şahıs, 2918 Sayılı KTK’nun 3. maddesine göre aracın işleteni ise de; az yukarıda izah edildiği üzere, KTK’nun 95. maddesi hükmü uyarınca iş bu davanın ZMSS şirketi tarafından sadece sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi, sigortalısı) hakkında açılabilecek olduğu, bu haliyle de davacı sigorta şirketinin, az yukarıda yazılı gerekçelerle (Dava dışı sürücünün kaza mahallini terk etmesi nedeniyle) davalı sigortalısına rücu imkanının bulunduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılarak, asıl ve birleşen davanın kabulüne ve ayrıca davacı yanca her ne kadar asıl dava yönünden 11.01.2018, birleşen dava yönünden de 20/03/2018 tarihinden itibaren faiz talep edilmiş ise de; davacı yanca dava açılmadan önce davalı yana gönderilen ihtarnameler ile verilen süreler de (7 günlük) göz önünde bulundurularak faiz başlangıç tarihinin asıl dava yönünden en erken 11.01.2018, birleşen dava yönünden de en erken 28.03.2018 tarihi olduğu anlaşıldığından bu tarihlerden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-a) Davanın KABULÜ ile, 7.061,00-TL’nin 11.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
1-b) Alınması gereken 482,34-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 85,39-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 396,95-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacı tarafından ilk dava açılırken yatırılan 85,39-TL harç parasının davalıdan alınıp, davacıya ÖDENMESİNE,
1-c) Davacının yaptığı yargılama giderlerinden 35,90-TL başvuru harcı, 11,50-TL vekalet ücreti, 2.400,00-TL bilirkişi ücreti, 79,00- posta gideri olmak üzere toplam: 2.4279,00-TL’nin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
1-d) Davacı yan davada kendisini vekil ile temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesine göre hesaplanan 7.061,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
1-e) Varsa, taraflarca yatırılan gider avansının, HMK’nun 333. maddesi ve Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi gereğince kullanılmayan kısmının talep halinde yatırana İADESİNE,
1-f) HMK Yönetmeliğinin 58/1. Maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
2-BİRLEŞEN …. ATM’NİN … ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN;
2a) Davanın KABULÜ ile, 5.000,00-TL’nin 28.03.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2b) Alınması gereken 341,55-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 85,39-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 256,16-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacı tarafından ilk dava açılırken yatırılan 85,39-TL harç parasının davalıdan alınıp, davacıya ÖDENMESİNE,
2-c) Davacının yaptığı yargılama giderlerinden 35,90-TL başvuru harcı, 11,50-TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 47,40-TL’nin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
2-d) Davacı yan davada kendisini vekil ile temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesine göre hesaplanan 5.000,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
2-e) Varsa, taraflarca yatırılan gider avansının, HMK’nun 333. maddesi ve Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi gereğince kullanılmayan kısmının talep halinde yatırana İADESİNE,
2-f) HMK Yönetmeliğinin 58/1. Maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; asıl ve birleşen davada davacı ile asıl ve birleşen davada davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde İSTİNAF KANUN YOLU açık olmak üzere karar verildi. 12/12/2022

Katip …

Hakim …