Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/390 E. 2023/6 K. 13.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/390 Esas
KARAR NO :2023/6

DAVA:İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:07/06/2022
KARAR TARİHİ:13/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde … nolu … … Sigorta Poliçesi Standart ile sigortalı… ‘ ın kullanımında olan … Mah. … cad. No:…/… D:1 …/… riziko adresli mahalde 19/07/2021 tarihinde … ye ait giderin arızalanması ve sigortalı mahalin ve eşyaların zarar görmesi neticesinde sigortalı konutta hasar meydana geldiğini, hasarın ihbarına müteakip ekspertiz raporuna istinaden meydana gelen hasarın 5.397,04 TL olarak belirlendiğini ve bu tazminat bedelinin 01/09/2021 tarihinde sigortalı…’ a ödendiğini, meydana gelen zarardan TBK’nın 49. maddesi hükmü uyarınca …’nin sorumlu olduğunu, zararın tazmini için …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı sonucu takibin durduğunu, davalının itirazlarının haksız olduğunu beyanla, davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, öncelikle davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi gerektiğini, olayın meydana geldiği tarihte müvekkili idareye herhangi bir başvuru ve arıza ihbarında bulunulmadığını, bu nedenle müvekkili idareye husumet yönlendirilemeyeceğini, davanın husumet nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, davacı yanın taleplerinin haksı olduğunu beyanla, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 19/07/2021 tarihinde sigortalı dairede meydana gelen hasarlanma nedeniyle dava dışı sigortalıya ödenen bedelin rücuen tazmini talebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davacı sigorta şirketi ile dava dışı… arasında başlangıç tarihi 18/05/2021 , bitiş tarihi 18/05/2022 olan … Sigorta Poliçesi düzenlendiği, su baskınlarının da teminat kapsamına alındığı, 19/07/2021 tarihinde sigortalı konutta meydana gelen su baskını neticesinde oluşan hasar nedeniyle sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyaya mübrez ekspertiz raporu ve 18/05/2021- 2022 dönemlerini kapsar şekilde düzenlenen … no.lu … Sigorta Poliçesinden kullanım amacı konut olarak belirtilen, riziko adresi Kartaltepe Mah. Menderes Cad./Sk., No:49/2 D:1 Küçükçekmece/ İstanbul olan ve dava dışı…’a ait taşınmazın davacı… Sigorta A.Ş. tarafından sigortalandığı anlaşılmaktadır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. Tarafların sıfatı, poliçenin niteliği, halefiyet ilkesinin özellikleri de göz önünde bulundurularak, mahkemenin görevi ile ilgili dava şartının incelenmesi gerekmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre; sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 tarihli ve 37 E. 9 K. ve 17.01.1972 tarihli ve 1970/2 E.,1972/ 1 K. sayılı kararlarında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmakta iken, 31.03.1954 tarihli ve 1953/18 E., 1954/11 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında ise sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanuni halefi olacağı belirtilmiştir.
Açıklanan yasal düzenleme ve içtihatlara göre rücuen tazminat istemine dayalı davalarda görevli mahkeme sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre belirlenecektir.
Somut olayda; riziko konusu daire, ekspertiz raporunda konut sıfatına haizdir. Aksi yönde hasarlanan yerin ticari işletme sıfatına haiz olduğuna dair dosyada herhangi bir yazılı bilgi ve belgeye de rastlanılmamış, bu yönde bir iddiada da bulunulmamıştır. Davacının dava dışı sigortalısı… gerçek kişidir, sigortalının gerçek kişi tacir olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi ve belge mevcut olmadığı gibi, riziko konusu konut olduğundan aksi yönde sigortalının tacir olduğu kabul edilse dahi davanın ticari işletmesiyle ilgili bir uyuşmazlıktan kaynaklandığının kabulü mümkün değildir. Dava, sigorta sözleşmesinden de kaynaklanmayıp, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığından davaya bakma görevinin genel görevli olan Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu kabul edilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/15-2141 Esas, 2019/442 Karar sayılı ilamı kapsamında usul ekonomisi de dikkate alınmak suretiyle dosya üzerinden yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda, davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c, 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddine dair aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli olan İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK’nun 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
Dair; tarafların yokluğunda, HMK’nın 341/1 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 13/01/2023

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .