Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/388 E. 2022/754 K. 21.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/388
KARAR NO : 2022/754

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 03/06/2022
KARAR TARİHİ : 21/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket nezdinde … numaralı “…” ile sigortalı dava dışı …’ün kullanımında olan “…” riziko adresli mahalde, 15.11.2019 tarihinde, sigortalı mahalin olduğu sokaktaki rögar kapağının taşması akabinde sigortalı mahalin ve eşyaların zarar görmesi neticesinde sigortalı iş yerinde maddi hasar meydana geldiğini, müvekkil şirkete vaki hasar ihbarına müteakip hazırlatılan ekspertiz raporuna istinaden meydana gelen hasarın 3.345,00-TL olarak belirlendiğini ve bu tazminat bedelinin 16.12.2019 tarihinde müvekkili tarafından sigortalısına ödendiğini, ödenen 3.345,00-TL tutarındaki tazminatın ödeme tarihi olan 16.12.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkil şirket tarafından TTK m.1472 hükmü gereği sigortalısının haklarına halef olduğunu, davalı tarafın ödenen tazminattan sorumlu olduğunu, iş bu rücuen tazminat alacağının tahsili için davalı/borçlu aleyhine … 26.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak; davalı yanca haksız yere itiraz edildiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Usül yönünden görevsizlik itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da; dava konusu hasarın müvekkili idarenin sorumluluğunda bulunan atık su kanalından değil bina mülk sahiplerinin sorumluluğunda olan toplama kuyusundan kaynaklandığını, dolaysıyla hasarın meydana gelmesinde müvekkilinin herhangi bir sorumluğunun bulunmadığını ve kusur yükletilemeyeceğini belirterek; davanın usul ve esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, yazı cevabı içerikleri, … 26.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının UYAP mündericatı ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Dava; davacı sigorta tarafından, “…” kapsamında dava dışı sigortalısı …’e ödenen tazminatın TTK. 1472 maddesindeki Halefiyet ilkesi gereği rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali ile takibin devamı istemlerine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” denilmekle, aynı yasanın 114/1-c maddesinde “Mahkemenin görevli olması” dava şartları arasında sayılmıştır. Yasal düzenlemeler kapsamında öncelikle görev yönüyle inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmiş, davalı yanca yetki itirazında bulunulmuşsa da yetki ilk itirazının ancak görevli mahkeme tarafından değerlendirilebilecek olması nedeniyle bu aşamada herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK ‘nun 4/1-(a) maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir. Bu durumda da görevli mahkeme, dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki içeriğine göre belirlenecektir.
Somut olayda; riziko konusu daire, ekspertiz raporunda ve sigorta poliçesinde de belirtildiği üzere daimi konut (mesken) sıfatına haizdir. Aksi yönde hasarlanan yerin ticari işletme sıfatına haiz olduğuna dair dosyada herhangi bir yazılı bilgi ve belgeye de rastlanılmamış, bu yönde bir iddiada da bulunulmamıştır. Davacının dava dışı sigortalısı … gerçek kişidir, sigortalının gerçek kişi tacir olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi ve belge mevcut olmadığı gibi, riziko konusu daimi konut olduğundan aksi yönde sigortalının tacir olduğu kabul edilse dahi davanın ticari işletmesiyle ilgili bir uyuşmazlıktan kaynaklandığının kabulü mümkün değildir. Dava, sigorta sözleşmesinden de kaynaklanmayıp, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığından, HMK’nun 114/1-c maddesine göre davaya bakma görevi genel görevli olan asliye hukuk mahkemesine ait olup, Mahkememizin görevsizliği nedeniyle ve HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; davacı ile davalı vekilinin yüzüne karşı, d HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.21.11.2022

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır