Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/366 E. 2022/790 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/366 Esas
KARAR NO :2022/790

DAVA:İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ:30/05/2022
KARAR TARİHİ:01/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin …’ta faaliyet gösteren ve bankacılık sektöründe iştigal eden bir şirket olduğunu, davalı taraf ile “Bireysel Kredi Borç Senedi” düzenlendiğini ve sözleşme gereği müvekkili banka tarafından davalıya 155.000,00-TL yurt dışı kısa vadeli açık kredi kullandırıldığını, davalının kredi talebine istinaden Kuzey … Türk Cumhuriyeti Bankacılık Mevzuatları gereğince kredi başvurusunun onaylandığını, kullandırılan yurt dışı kredi borç senedine istinaden sigorta yaptırıldığını, davalının kredi sözleşmesi gereğince kredi borcunu ödememesi üzerine kendisine borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, borcun yine de ödenmemesi üzerine davalı borçlu hakkında İstanbul Anadolu 23. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, davalı tarafça icra takibine karşı yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek, davalı tarafından icra takibine karşı yapılan itirazın iptaline, davalı aleyhine alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasında imzalanan Bireysel Kredi Senedi’nin 18. maddesine göre, esas itibariyle davacı Banka şubesinin bulunduğu …/Lefkoşa-Merkez’ mahkemesinin milletlerarası yetkili tayin edildiğini, MÖHUK m. 47’de yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşma yapılmasının mümkün olduğunu, buna göre taraflar arasındaki Sözleşmede … Lefkoşa mahkemesi lehine yetki şartının hukuka uygun olduğunu, zira somut uyuşmazlıkta dava konusu Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin münhasır yetki esasına ilişkin olmayıp kredi sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olduğunu;, buna karşılık ilgili hükmün “borçlunun ikametgahı yeri veya değerlerinin bulunduğu yer adli merciilerin bulunduğu yerin” yetki şartına göre milletlerarası yetkili tayin edilip edilmeyeceğine Türk yasalarına göre değerlendirilmesi gerektiğini, bu sorunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. ve 18. maddeleri dikkate alınarak çözüme kavuşturulması gerektiğini, ilgili hükümlere göre, Türk mahkemeleri lehine yapılan bir yetki şartının geçerli kabul edilebilmesi için, tarafların tacir veya kamu tüzel kişileri olmaları gerektiğini, diğer bir ifadeyle, HMK uyarınca gerçek kişilerin yetki anlaşmasının tarafı olmalarının yasaklanmış olduğunu, bu hususlar gözönüne alındığında, Mahkemenin işbu dava bakımından yetkili olmadığını, …/Lefkoşa mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu anlamda milletlerarası yetki itirazları bulunduğunu, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde, “tüketici”nin, ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, 3/1-l maddesinde ise “tüketici işlemi”nin, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak ifade edildiğini, yine anılan Kanunun 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 83/2. maddesinde ise, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğinin hükme bağlandığını, somut olayda dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasında düzenlenen bireysel kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olduğunu, yürürlükte bulunan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca uyuşmazlığı çözmeye görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunu, bu nedenle görev yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, itirazın iptali davasının kanunda öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, taraflar arasındaki hukuksal sorunların çözümünde kural olarak … Hukukunun, bu hukukun Türk kamu düzenine aykırılığı halinde Türk hukukunun ve Türk hukukunun doğrudan uygulanan kural niteliğinde kabul edilen özellikle tüketiciyi koruyan mevzuat ile faiz mevzuatının dikkate alınarak değerlendirilmesi yapılması gerektiğini, davalının davacı bankaya talep edilen miktarda borcu bulunmadığını, talep edilen faiz miktarı ile oranının fahiş olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali talebine ilişkin bulunmaktadır.
Davalı tarafça, açılan davada, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve 5718 Sayılı MÖHUK gereğince … Mahkemelerinin yetkili olduğu hususunda itirazda bulunulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun “Dava Şartları” başlıklı 114. Maddesi 1-a bendinde “Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması” bir dava şartı olarak belirtilmiş olup, bu husus Mahkemece de re’sen dikkate alınmak durumundadır.
Münhasır yetki ve kamu düzeninin söz konusu olmadığı hallerde yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklarda yabancı bir devlet mahkemesinin yetkili kılınması mümkün ve böyle bir halde kural olarak davanın yetkili kılınan yabancı devlet mahkemesinde açılması gerekir ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09/05/1984 gün ve 1982/12-524 E, 1984/522 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere iyiniyet kuralları yetki konusunda da uygulama yeri bulur. Somut olayda, yabancı devlet mahkemesini yetkilendiren yetki sözleşmesine rağmen yabancı uyruklu davacı, Türk uyruklu davalının ikametgah mahkemesinde dava açtığından, kendi ikametgah mahkemesinde kendisini daha iyi savunabilecek olan davalının davaya bakma hususunda … Mahkemeleri’nin yetkili bulunduğu yolundaki itirazının 4721 Sayılı TMK’nın 2. maddesi hükmüne aykırılık oluşturduğu açıktır. Bu nedenle davalının, davanın … Mahkemelerinde görülmesi gerektiği yönündeki itirazına itibar edilmemiştir((Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 30/10/2017 tarih ve 2016/3848 E., 2017/5825 K. Sayılı kararı).
Davalı tarafın bir diğer itirazı, açılan davada Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğuna yöneliktir. Mahkemenin, açılan davada görevli bulunması da, 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c maddesi gereğince dava şartı olup, Mahkemece de re’sen dikkate alınması gerekmektedir.
Dosya kapsamının incelenmesinden, davacı banka tarafından, düzenlenen “Bireysel Kredi Borç Senedi”ne istinaden davalıya kredi kullandırıldığı, davacının gerçek kişi olduğu, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 30/11/2022 tarihli müzekkere cevabına göre de davalının gerçek kişi ticari işletme kaydı bulunmadığı anlaşılmıştır.
28/11/2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73.maddesinde de Tüketici Mahkemeleri düzenlenmiş ve ” Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” denilmiştir.
Somut davada; dosyaya sunulan “Bireysel Kredi Borç Senedi”nin gerçek kişiler için düzenlenen sözleşme olduğu, işlem yapılan hesabın bireysel kredi hesabı olduğu, davalının gerçek kişi olup, gerçek kişi tacir kaydı da bulunmadığı anlaşılmakla, açılan davada görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu açıktır.
6100 Sayılı HMK 114/1-c maddesi gereğince, mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin dava şartının, HMK 115. maddesi gereğince davanın her aşamasında re’sen dikkate alınması zorunlu olup, mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2. maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine, dava dilekçesinin görev yönünden usulden reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve süresi içerisinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde, talep üzerine harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda mahkememizce karar OLUŞTURULMASINA,
4-HMK’nun 20. maddesi gereğince, karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
Dair, davacı vekili ile davalı asilin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.01/12/2022

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır