Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/347 E. 2022/712 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMES

ESAS NO:2022/347 Esas
KARAR NO :2022/712

DAVA:TAZMİNAT
DAVA TARİHİ:30/10/2013

BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ DOSYASI

ESAS NO:…
DAVA:TAZMİNAT
DAVA TARİHİ:13/03/2020
KARAR TARİHİ:08/11/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesi ile, kaza tarihinde KTK ZMM trafik sigorta poliçesi bulunmayan … sevk ve idarisindeki …plakalı araç ile 10.09.2010 tarihinde … tarafındaki tali yoldan gelerek … köyüne geçmek isterken , … istikametinden gelip … istikametine gitmekte olan müvekili …’in sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarpışması sonucu maddi hasarlı yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazasında sürücü belgesi olmayan traktör sürücüsü … 8/8 asli kusurlu olduğunu, bu husus kaza tespit tutanağı, … 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası kapsamında yaptırılan 06/03/2012 tarihli kusur raporu ile sabit olduğunu, müvekkilinin geçirdiği trafik kazası neticesinde %27 oranında sürekli sakat kaldığını, kaza sonrası müvekkilinin tarafından davalı kuruma daimi sakatlık tazminati için müracaat ettiğini, … sayılı hasar dosyası açıldığını, davalı … Hesabı incelemelerden sonra müvekkiline 40.000-TL ödeme yaptığını belirterek , fazlaya ilişkin her tür dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydıyla, şimdilik sürekli sakatlık tazminatı olarak 7.000 -TL tazminatın (davalı sigorta şirketi azami poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de davalı tarafa yükletimesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP /
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, vekil eden kurumun sigorta şirketi olmadığını, zamanaşımı defi olduğunu, davanın kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen …plaka sayılı araç sürücüsü ve/veya işletenine ihbar edilmesini, dava öncesi vekil eden kuruma başvuruda bulunulmuş olduğunu, tazminat ödemesi yapıldğını, ibraname alındığını, davacı taraf varsa aşan zararının ispat etmesi gerektiğini, davacının trafik kazası ile ilgili olarak 09 NT 385 plakalı araç maliki/sürücüsü aleyhine dava açmadığını, davanın reddi gerektiğini, vekil edenin sorumluluğu kusur oranı ile kaza tarihindeki teminat ilimiti ile sınırlı olduğunu, davacının kazadaki asli ve/veya müterafik kiusur onanı belirlenmesi gerektiğini, davanın açılmasına sebep olmayan vekil edenin temerrüdü söz konusu olmadığından dilekçede belirtilen faizin başlangıç tarihi ve faiz talebi kabul edilemeyeceğini, öncelikle zamaaşımı itirazları nedeniyle esasa girişilmeksizin davanın reddini, davanın kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen araç sürücüsü …’e ihbarını, esas bakımdan dahi haksız ve mesnetsiz açılmış bulunan davanın reddi ile avukatlık ücreti dahil her türlü yargılama giderinni davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
BİRLEŞEN DAVA/
Sunulan dava dilekçesinde özetle: Aynı sebeplerle, esas davadan eksik kalan 45.452,80 TL tazminatın tahsili bakımından davanın açıldığını, 45.452,80 tazminatın, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
G E R E K Ç E /
Mahkememizce verilen ilk kararda “Tarafların tüm delilleri ilgili kayıtlar toplanmıştır. kaza tespit tutanağı, kaza evrakları örneği, sigoTarafların tüm delilleri ilgili kayıtlar toplanmıştır. kaza tespit tutanağı, kaza evrakları örneği, sigorta sözleşmesi, fatura örnekleri., doktor kayıtları , mali ve sosyal durum ilgili kayıtlar celb edilmiştir. … 3. asliye ceza mahkemesi … esas dosyası incelenmiştir. nüfüs kayıtları celb edilmiştir. trafik arac kayıtları celb edilmiştir. bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Kazaya karışan aracın sigortasız araç olduğu tespit edilmiştir.
…. Asliye hukuk mahkemesi … sayılı ilamı ile görevsizlikle dosya mahkememize gelmiştir. Davalı … sigortası olması davanın sigorta ile ilgili işlemden kaynaklanması nedeni ile yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
Tüm Taraf vekilleri, taraflara ilgili kayıtlar ve raporlar tebliğ edilmiş, davanın aşamalarından haberdar edilmiş, beyanları alınmıştır.
Ceza zamanaşımı süresi de dikkate alınarak davalının zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bilirkişiler aktüer bilirkişisi …, … mak.müh. Otomotiv anabilim dalı e. Öğ.ü. Sezgin saracoğlu, … tüm taraf iddialarını, tüm delileri ilgili kayıtları inceleyerek rapor vermiştir.22.5.2015 tarihli raporu detaylı ve gerekçelidir. rapor denetime açık detaylı .olayla uyumlu oluşu dikkate alınarak yeniden bilirkişi raporu alınmamıştır
Olay tarihinde tespit edilen kaza tutanak örnekleri , c. savcılığının tahkikat evrakları dosyada mevcuttur. Olayda sigortasız tratktör sürücüsü … in trafki kanunu 57/b-1 ve 57/a maddesi ihlali nedeniyle aynı kanun 84/h gereği % 100 kusurlu olduğu tespit edilmiştir. İlgili uygulamalar ve rasyolar dikkate alınarak aktüer değerlendirilmesi yapılmıştır. Davacıya 3.4.2012 tarihinde ödenen tazminat değeri ( 40.191,00 Tl) , aktüer bilirkişi ile tespit edilen değerden ( 141.041,82 tl ) arasında yüksek oranda fark bulunduğu anlaşılmıştır. İki değer arasında % 62.17 oranında fark olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle önceden ödenen tazminat değeri üzerine faiz eklenmek sureti ile davacının hesaplanan aktüer değerinden düşülerek hüküm altına alınacak karar tespit edilmiştir.
Sigorta konusu değerin çıkan tazminat oranı ile uyumlu olduğu anlaşılmıştır. sigorta teminatı dahilinde rizikonun gerçekleştiği anlaşılmıştır. Davacı tarafın hak ettiği tazminat oranları tespit edilmiştir. Davacılara sigorta şirketince önceden ödenmiş bedeller faizleri ile birlikte düşülmüştür.
Davacı vekili davasını 15.6.2015 de ıslah etmiştir. Islah dilekçesi de tebliğ edilmiştir. İslahda dikkate alınarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm bilirkişi hesaplamaları ile davacıların hak ettikleri değerler tespit edilmiştir. bu nedenle bu yönden hüküm kurulmuştur. Davacının tüm belgeleri ibraz edip ödeme yapılan tarih 3.4.2012 tarininde davalının temerrüde düşmüş olduğu anlaşılmıştır. Alacağın haksız fiile dayalı alacak olması nedeni ile yasal faiz kararı verilmiştir.” gerekçesiyle davanın kabulü ile 89.356,20 TL tazminatın 03/04/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen 05/10/2015 tarihli hüküm temyiz edilmiş, temyiz incelemesini yapan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 15/11/2018 tarihli 2015/19265 Esas 2018/10804 Karar sayılı kararı ile: “1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı … Hesabı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Yargılamaya hakim olan ilkelerden olan “taleple bağlılık ilkesi” 1086 sayılı HUMK’nın 74. maddesinde (6100 sayılı HMK m. 26) düzenlenmiş olup, hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır ve ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, kaza nedeniyle davacı müvekkilin %27 oranında malül kaldığını belirterek bu maluliyet oranına göre karar verilmesini talep etmiştir. Her ne kadar Mahkemece hükme esas alınan … Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi tarafından hazırlanan 31/05/2012 tarihli “Özürlü Sağlık Kurulu” raporunda davacının %30.4 malül olduğunu belirtilmiş ise de, dava dilekçesinde maluliyet oranı %27 ile sınırlandırıldığı halde talep aşılarak davalının %30.4 malül olduğu kabul edilerek bu doğrultuda hazırlanan bilirkişi heyeti raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiş ve hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yapılan yargıma sonunda verilen 15.09.2020 tarihli 2. kararda “Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunarak uyulan Yargıtay bozma ilamı çerçevesinde maluliyetin talep kapsamında %27 oranı üzerinden bilirkişi heyetinden yeniden rapor ve ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti rapor ve ek raporunda özetle ve netice olarak; davacı mağdur için hesaplanan 284.587,28 TL tazminat tutarından; 03.04.2012 tarihinde ödenen 40.191,00 TL tazminatın güncellenmiş tutarı 70 394,65 TL nin tenzil edilmesinden sonra, davacı mağdur …’in bakiye zarar tutarının 214.192,63 TL olduğu, davacı mağdur …’e ilişkin olarak 284.587,28 TL sürekli işgöremezlik tazminatı hesaplandığı, hesaplanan 284.587,28 TL tazminat kaza tarihindeki, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk /TRAFİK Sigorta Poliçesinin Kişi Başına Sakatlanma Vc Tedavi Teminatı 175.000 TL yi aştığından ödenebilir azami 175.000 TL sürekli İşgöremezlik tazminat tutarından; 03.04.2012 tarihinde ödenen 40.191,00 TL tutarın tenzilinden sonra, davacı mağdur …’in bakiye zarar tutarının 134.809,00 TL olduğu, hesaplanan 214.192,63 TL güncel zarar tutarı, davacı mağdur …’in bakiye zarar tutan 134.809,00 TL den daha yüksek olduğundan, davacı mağdur …’in bakiye zarar tutarının 134,809,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Davacı yan esas dava kapsamında bilirkişi raporunda tespit olunan 134.809,00 TL’ den artan kısım bakımından ek dava ikame etmiş ve açılan ek dava mahkememiz dosyasıyla birleştirilmiştir.
Usul ve yasaya uygun bulunarak uyulan Yargıtay bozma ilamı kapsamında davacı yanın dilekçesinde bildirmiş olduğu %27 maluliyet oranı üzerinden yeniden bilirkişi raporu ve ek rapor aldırılmış ve bilirkişi heyeti rapor ve ek raporunda yukarıda değinildiği üzere davacının davalıdan tahsil edebileceği maddi tazminat miktarının 134.809,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Dava; Trafik kazası nedeniyle sürekli iş görmezliğe ilişkin maddi tazminat istemine ilişkindir.
Birleşen dava da; aynı mahiyette ek dava niteliğindedir.
Dosya kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesinde;
Dava ve ve birleşen davaya konu kazada davacı tarafın yaralandığı ve … Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinden alınan maluliyet raporuna göre davacının kaza nedeniyle %30.4 oranında malul kaldığı; Yargıtay bozma ilamı öncesi alınan bilirkişi heyeti raporuna göre sigortasız araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu; Davacıya davalı … Hesabı tarafından dava açılmadan önce 03.04.2012 tarihinde 40.191,00 TL tazminat ödemesi yapıldığı; Kaza tarihinde, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk/Trafik sigorta poliçesinin kişi başına sakatlanma ve tedavi teminatının ayrı ayrı 175.000,00 TL olduğu; Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davacı yanın dava dilekçesinde belirttiği %27 maluliyet oranı üzerinden alınan bilirkişi heyeti rapor ve ek raporuna göre davacı …’in karşılanmayan bakiye zarar tutarının 134.809,00 TL olduğu, temerrüt tarihinin 03.04.2012 ödeme tarihinde oluştuğu anlaşılmıştır.
Davacının yaralanmasına sebep olan aracın ZMM Sigortasının bulunmaması nedeniyle davalı … Hesabının davacının karşılanmayan bu bakiye zararından da sorumlu olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Davalı yanca, zaman aşımı itirazında bulunulmuş ise Karayolları Trafik Kanununun zaman aşımını düzenleyen 109. Madde düzenlemesine göre öngörülen 2 yıllık kısa sürenin zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren başlayacağı zararın son alınan bilirkişi raporları ile netleştiği ve kısa sürenin dolmadığı, 10 yıllık uzun süreninde kaza tarihi dikkate alındığında dolmadığı ve ayrıca ceza zaman aşımı süreleri de dikkate alındığında hem dava hem ek dava açısından zaman aşımı sürelerinin dolmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Davacı yanın asıl davada ıslah ile birlikte 89.356,20 TL talep ettiği anlaşılmakla asıl davanın “bu bedel üzerinden ve temerrütün de 03.04.2012 tarihinde oluştuğu, yasal faiz talebinin yerinde olduğu değerlendirilerek” kabulüne karar verilmiştir.
Birleşen davada davacı yanın, asıl davada bilirkişice tespit edilen 134.809,00 TL den asıl davada talep etmediği 45.452,80 TL yönünden talepte bulunduğu anlaşılmakla birleşen davanında bu bedel üzerinden ve temerrütün de 03.04.2012 tarihinde oluştuğu, yasal faiz talebinin yerinde olduğu değerlendirilerek kabulüne karar verilmiştir.” gerekçesiyle,
Davanın kabulü ile 89.356,20 TL tazminatın 03.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Birleşen davanın kabulü ile, 45.452,80 TL tazminatın 03.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/2358 esas ve 2021/8365 karar sayılı 08/11/2021 tarihli kararı ile “1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi olanağı bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı vekilinin asıl dava dosyasında ibraz etmiş olduğu 12/06/2015 tarihli ıslah dilekçesinde, davayı fazlaya dair haklar saklı kalarak açtıklarını, bu kapsamda 7.000,00 TL olarak talep ettikleri sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 89.356.20 TL’ye yükselttiklerini belirttiği, ancak ıslahın fazlaya dair haklar saklı kalarak yapılmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece verilen ilk kararı da sadece davalı vekili temyiz etmiş, davacı vekili ise temyize cevabında hükmün onanması isteminde bulunmuştur.
Usulî kazanılmış hak kurumu, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. 1086 sayılı HUMK’nun yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesinin usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî müktesep hak doğmuştur.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.02.1998 tarih, 1987/2-520 esas ve 1988/89 karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir…” şeklinde tanımlanmaktadır.
Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir.” (Prof.Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt;5, 2001, s; 4732 -4737). Şu halde; yerel mahkeme kararı davalı lehine bozularak mahkemece Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verilmesine rağmen, davalının aleyhine olarak bozma sonrasında daha yüksek miktarda tazminata hükmedilmesi ve birleşen davanın da kabul edilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak, bozma ilamı doğrultusunda dosya kapsamında yeniden değerlendirme yapılmıştır.
Dava; Trafik kazası nedeniyle sürekli iş görmezliğe ilişkin maddi tazminat istemine ilişkindir.
Birleşen dava da; aynı mahiyette ek dava niteliğindedir.
Dava ve ve birleşen davaya konu kazada davacı tarafın yaralandığı ve … Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinden alınan maluliyet raporuna göre davacının kaza nedeniyle %30.4 oranında malul kaldığı; Yargıtay bozma ilamı öncesi alınan bilirkişi heyeti raporuna göre sigortasız araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu; Davacıya davalı … Hesabı tarafından dava açılmadan önce 03.04.2012 tarihinde 40.191,00 TL tazminat ödemesi yapıldığı; Kaza tarihinde, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk/Trafik sigorta poliçesinin kişi başına sakatlanma ve tedavi teminatının ayrı ayrı 175.000,00 TL olduğu; Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davacı yanın dava dilekçesinde belirttiği %27 maluliyet oranı üzerinden alınan bilirkişi heyeti rapor ve ek raporuna göre davacı …’in karşılanmayan bakiye zarar tutarının 134.809,00 TL olduğu, temerrüt tarihinin 03.04.2012 ödeme tarihinde oluştuğu anlaşılmıştır.
Davacı yanın asıl davada ıslah ile birlikte 89.356,20 TL tazminat talep ettiği, birleşen davada asıl davada bilirkişice tespit edilen 134.809,00 TL den asıl davada talep etmediği 45.452,80 TL yönünden talepte bulunduğu anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı vekilinin asıl dava dosyasında ibraz etmiş olduğu 12/06/2015 tarihli ıslah dilekçesinde, davayı fazlaya dair haklar saklı kalarak açtıklarını, bu kapsamda 7.000,00 TL olarak talep ettikleri sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 89.356.20 TL’ye yükselttiklerini belirttiği, ancak ıslahın fazlaya dair haklar saklı kalarak yapılmadığı anlaşılmıştır. Mahkememizce verilen ilk kararı da sadece davalı vekili temyiz etmiş, davacı vekili ise temyize cevabında hükmün onanması isteminde bulunmuştur.
Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere, usulî kazanılmış hak kurumu, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. 1086 sayılı HUMK’nun yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesinin usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî müktesep hak doğmuştur.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.02.1998 tarih, 1987/2-520 esas ve 1988/89 karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir…” şeklinde tanımlanmaktadır.
Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir.” (Prof.Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt;5, 2001, s; 4732 -4737).
Bu kapsamda yapılan değerlendirmede, davacının dava ve birleşen davaya konu yaralanması nedeniyle bakiye sürekli iş göremezlik zararına ilişkin olarak talep edebileceği tazminat miktarının 89.356,20 TL olduğu, davacı tarafça asıl dava dosyasında dava dilekçesi ve ıslah dilekçesi ile bu bedel miktarınca olmak üzere 89.356,20 TL tazminat talebinde bulunulduğu anlaşılmakla, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuıştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-DAVANIN KABULÜ İLE;
1-89.356,20 TL tazminatın 03.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 6.103,92-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin ve tamamlama yoluyla yatırılan 305,59-TL- harcın mahsubu ile bakiye 6.079,62-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, davacı tarafından peşin ve tamamlama yoluyla yatırılan 305,59-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı tarafından yapılan 21,15 TL başvurma harcı parası, 439,20 TL müzekkere ve davetiye posta masrafı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.960,35 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4- Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 14.296,99 -TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5–6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın ilgilisine iadesine,
B-BİRLEŞEN (…. ATM’NİN … ESAS SAYILI DAVA DOSYASI) DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gerekli 80,70-TL harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 155,25-TL harçtan mahsubu ile, fazladan yatırılan 74,55-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
2- Davacı tarafından yapılan masrafların kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın ilgilisine iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 GÜN yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/11/2022

Katip …
 e-imzalıdır

Hakim …
 e-imzalıdır