Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/313 E. 2023/802 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/313 Esas
KARAR NO:2023/802 Karar

DAVA:İstirdat (Ticari satımdan kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/06/2021
KARAR TARİHİ:01/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan ticari satımdan kaynaklanan istirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İcra takibine konu edilen senetlerin bedelleri, dava dışı …şirketine müvekkili tarafından vadesinde ödendiğini, …, ödemesi alınmış olan bu senetleri çeşitli bahanelerle müvekkile iade etmediğini, sonrasında ise bu senetlerin her nasılsa davalı banka tarafından sonradan ciro alındığını ve kötü niyetli şekilde takibe konulduğunu, davalı …, takibe konu senetleri tahsil cirosu ile elinde bulundurmadığını, zira öyle olmuş olsaydı müvekkili tarafından senetlerin bedelleri …şirketine değil, doğrudan davalı …’a ödeneceğini, oysa ki yapılan bütün ödemelerin dava dışı şirketin hesabına yapıldığını, müvekkili tarafından bedeli ödenmiş olan ancak müvekkiline iadesi yapılmamış olan senetlerin, dava dışı …’nın … hesaplarında muhafaza edilmekte iken; davalı banka tarafından bu senetlere el konulduğunu ve senetlerin kötü niyetli şekilde yeniden tahsile konulduğunu, davalı bankanın takibe konu senetleri kötü niyetli şekilde iktisap ettiğinin sabit olduğunu, dava dışı şirket ile birlikte hareket etmek suretiyle tıpkı müvekkili gibi binlerce insanı mağdur eden bankanın müvekkilinden tahsil ettiği tutarın müvekkiline iadesinin gerektiğini, davalı bankanın basretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü olduğunu, ancak davalı bankanın, kendi alacağını güvence altına almak amacıyla bedelsiz senetleri tekrardan tahsile koyarak bu yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini ve binlerce insanı mağdur ettiğini, açıklanan nedenlerle; davanın kabulü ile müvekkilinin …. İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı icra dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespitine, davalı şirketin müvekkilinden usul ve yasaya aykırı olarak tahsil ettiği 150.654,40-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalı şirketten istirdatına ve müvekkiline ödenmesine, müvekkilinden yapılan tahsilatın kötüniyetli olarak yapılmış olması nedeniyle %40’tan az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, avukatlık ücreti dahil yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın görevli olmayan mahkemede açıldığını, dava konusu senetlerin müvekkili bankaya yasa ve usule uygun şekilde devir ve temlik edildiğini, müvekkili bankanın iyi niyetli yetkili hamil olup bile bile davacının zararına hareket etmiş olmadığını, dolayısıyla davacı, lehdara karşı ileri sürebileceği hususları müvekkili bankaya karşı ileri süremeyeceğini, senedin emre yazılı olması nedeniyle geçersiz olduğu iddiasının yerinde olmadığını, müvekkili bankanın, senette iyi niyetli hamil olup dava dışı lehtar arasındaki hukuki ilişkiyi bilebilecek durumda olmadığını, takibe konu olan senet üzerinde, senedin tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığını, davacı-borçlunun takip dayanağı senetteki imzaya itiraz etmediğini, davacı tarafın borçlu olmadığını kesin deliller ile ispat etmek zorunda olduğunu, açıklanan nedenlerle; davanın açılmasına sebebiyet vermeyen iyi niyetli yetkili hamil konumundaki müvekkili bankanın aleyhine kötüniyet tazminatı, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi talebinin de reddi gerekmektedir.haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın öncelikle görev yönünden usulden reddine, esas incelemesi yapılması halinde esastan reddine, davacı aleyhine %20’ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dosyanın incelenmesinde; ….Asliye Hukuk Mahkemesinin … ve 23/06/2021 tarihli görevsizlik kararı üzerine mahkememize geldiği ve yukarıda belirtilen esasına kaydının yapıldığı görülmekle; işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Dava, davacının …. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı icra dosyasından borçlu olmadığının tespiti ile ödenen 150.654,40-TL’nin istirdadı istemine ilişkindir.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, yasanın 87. maddesi gereğince yayım tarihinden itibaren altı ay sonra 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” düzenlemesine yer verilmiştir. İlgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir.
6502 sayılı TKHK m.4/5 fıkra hükmünde; tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeni ile kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı senet düzenlenebileceği kabul edilmiştir. Yapılan bu düzenleme Kanunun temel amacı olan tüketiciyi koruma ilkesi uyarınca bu kural teminat olarak tüketiciden alınacak kambiyo senetleri için de geçerlidir. Bu nedenle kural olarak tüketici sözleşmesi nedeni ile düzenlenen kambiyo senedinin geçerli olabilmesi için bunun mutlak surette nama yazılı olarak düzenlenmesi zorunludur. Aksi halde senet tüketici yönünden geçersizdir. Nama yazılı olmayan kambiyo senedi düzenlenmesi durumunda senedin tüketici yönünden geçersizdir. Bu düzenleme uyarınca, nama yazılı olmayan kambiyo senedi tanzim edilmesi durumunda kambiyo senedinin geçersizliği yönündeki iddia karşısında senedi ciro yolu ile devralan taraf iyi niyet iddiasında bulunamaz. Yani davacı tüketici olduğundan sözleşmeden kaynaklanan def’lerini senedi ciro yoluyla devralan üçüncü kişiye karşı ileri sürebilir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,
Davaya konu bonoların; tüketici olduğu dosya kapsamındaki sözleşme ve diğer evraklardan anlaşılan davacı tarafından teminat amaçlı olarak gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine istinaden verildiği, davacının ticari amaçla hareket ettiğine dair herhangi bir belge bulunmadığı böylece taraflar arasında tüketici ilişkisi olduğu anlaşıldığından davaya bakmakla görevli mahkemenin 6502 sayılı Yasa’nın 3 ve 73.maddeleri uyarınca Tüketici Mahkemeleri olması nedeniyle mahkememizce görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce KARAR OLUŞTURULMASINA,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLECEĞİNİN İHTARATINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nın 341/1 ve 345. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.01/11/2023

Katip …

Hakim …