Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/239 E. 2022/607 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/239 Esas
KARAR NO:2022/607

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:08/04/2022
KARAR TARİHİ:05/10/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından müvekkilinin hesabına 89/1 haciz ihbarnamesinin 02/12/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, söz konusu hesaba haciz uygulanarak bloke konulduğunu ve 15.160,00-TL’nin bloke edildiğini, söz konusu tutarın hesaba çeşitli yerlerden 15/12/2021 tarihinde parça parça olarak geldiğini, davalı bankanın kasıtlı ve kusurlu olarak hesaba 15/12/2021 tarihinde yatırılan para üzerine bloke koyduğunu, banka tarafından takip dosyasına verilen 0712/2021 tarihinde verilen cevapta müvekkili hesabında 15.160,00-TL bakiyeli bir hesap olduğundan bahisle bu hesap üzerinde kurumca haciz tatbik edildiğinden bahsedildiğini, söz konusu paranın hesaba 15/12/2021 tarihinde geldiğini, sonradan hesaba yatan paralara bloke konulmasının mümkün olmadığını, yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, ihtarname aracılığıyla davalı bankaya bu hususların yazılı olarak bildirildiğini beyan ederek davanın kabulü ile haciz ve blokelerin kaldırılmasını, ihtarnamenin tebliğinden itibaren işleyecek faizler ile birlikte müvekkilinin zararının davalı bankadan tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin İcra Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davaya konu talebin hak düşürücü sürede açılmadığını ve zamanaşımına uğradığını, bu nedenle usulden reddi gerektiğini, davalı müvekkili bankanın davaya konu haczi usule ve kanuna uygun olarak tatbik ettiğini, dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinden sonra tatbik edilmiş bir haciz olsa dahi davalı müvekkil bankanın cevap verme süresi dolmadan tatbik ettiği haczin hukuka uygun olduğunu, davacının borçlusu bulunduğu başkaca icra takipleri de mevcut olduğunu, talebine konu miktar haczedilmemiş olsaydı dahi banka hesabında bulunan para başkaca icra dosyasından haczedilmiş olacağını, bu nedenle davacının dava açmasında hukuki menfaatinin de bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı yanca talep edilen faiz miktarının fahiş olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının davalı bankadaki emekli maaşı aldığı hesabına konulan haciz ve blokelerin kaldırılması, haciz ve bloke uygulanan paranın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.
Celp edilen …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; Alacaklı … Bankası A.Ş’nin borçlu … aleyhine 154.701,66 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nun 1. maddesinde görevin kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetileceği düzenlenmiş olup, davalı yanca görev itirazında bulunulduğundan öncelikle görev hususunun değerlendirilmesi gerekmiştir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 5. maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmü yer almaktadır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/3. maddesine göre de; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1- k maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak; 3/1-l maddesine göre tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere, ticari veya mesleki amaçlarla hareket veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak ifade eder.Yine aynı Kanun’un 73/1. maddesi uyarınca, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 83/2. maddesi uyarınca ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Dosya kapsamında yapılan incelemeden, uyuşmazlığa konu hesabın bireysel hesap olduğu, hesabın açılışına yönelik sözleşmenin de bireysel müşteri sözleşmesi olduğu, davacı yanca davalı bankanın kusurlu işlemde bulunduğu iddiasında bulunulduğu, bu bağlamda, davacının davalı banka karşısında “tüketici”, uyuşmazlık konusu işlemin de “tüketici işlemi”ne yönelik olduğu anlaşılmış; uyuşmazlığın 6502 Sayılı Kanun kapsamında kaldığı ve anılan Kanun’un 73. ve 83. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucu tüketiciye yönelik uygulamalardan kaynaklı uyuşmazlığa ilişkin görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu sonucuna varılmış; mahkemenin görevine ilişkin dava şartının, davanın her aşamasında re’sen dikkate alınması zorunlu olup, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2. maddesi uyarınca Mahkememizin görevsizliğine, davanın görev yönünden usulden reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nun 341/1 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.05/10/2022

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .