Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/173 E. 2022/547 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/173 Esas
KARAR NO :2022/547

DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:15/03/2022
KARAR TARİHİ:21/09/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde sigortalı …’na ait konutun 04/09/2020-04/09/2021 tarihleri arasında sigortalandığını, sigortalı konutta 18/01/2021 tarihinde yangın sonucu hasar meydana geldiğini, eksper tarafından yapılan inceleme sonucunda yangının aspiratöründen kaynaklandığının tespit edildiğini, 2019 yılında satın alınan … marka aspiratör kaynaklı gerçekleşen yangın nedeniyle davalı şirketin hasardan sorumlu olduğunu, müvekkil şirket tarafından poliçe kapsamında hasar neticesinde 9.208,00-TL ödeme yaptığını, konuya ilişkin …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, borçlunun takibe itirazı üzerine takibin durduğunu beyan ederek davanın kabulü ile itirazın iptalini ve borçlu tarafın %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davada görevli mahkemelerin Tüketici Mahkemeleri olduğunu, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, dava konusu yangın sonrasında yapılan incelemede yangının aspiratörden değil, ocakta başladığı ve daha sonra aspiratöre sirayet ettiğinin tespit edildiğini, davacı şirket tarafından delil olarak gösterilen eksper raporu ile itfaiyenin hazırladığı yangın raporu ispat için yeterli ve elverişli olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; konut sigorta poliçesi kapsamında davacı sigortacı tarafından sigortalısına ödenen bedelin davalıdan rücuen tazmini noktasında başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Celp edilen …. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; Davalı- alacaklı tarafından davacı- borçlu aleyhine 9.208,00 TL asıl alacak ve 819,76 TL işlemiş faiz toplamı 10.027,76 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, süresinde yapılan borca itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Davacı vekili; müvekkili sigorta şirketinin, dava dışı sigortalı …’nun … Mah. … Sk. … Apt. Bina No:46 Daire No:10 …/ İstanbul adresinde bulunan konutu için 04/09/2020 – 04/09/2021 vadeli Artı Konut Sigorta Poliçesi düzenlemiş olduğunu, sigortalı, konutunda 18/01/2021 tarihinde mutfak aspiratöründen kaynaklı yangın çıkarak sigortalı konutun hasarlandığını, aspiratörün dava dışı sigortalı tarafından 2019 yılında davalı şirketten satın alındığını, ekspertiz incelemesi neticesinde hesaplanan 9.208,00 TL’nın 29/01/2021 tarihinde sigortalıya ödendiğini, müvekkili davacı şirketin Türk Ticaret Kanununun 1472. maddesine göre sigortalısının haklarına halef olduğunu ve davalıya ihtarname göndererek ödemek zorunda kaldığı bedelin tahsilini talep ettiğini ancak davalının ödeme yapmaması üzerine, …. İcra Dairesi’nin… Esas Sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, başlatılan takibe davalı tarafça itirazda bulunulduğunu, icra dosyasına vaki itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesinde; “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.”,
6102 sayılı TTK’nun 5. Maddesinde de; “(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari (Değişik ibare: 26/06/2012-6335 S.K./2.md.) davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
(2) Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan … ticaretine ve … sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.
(3) (Değişik fıkra:26/06/2012-6335 S.K./2.md.) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
(4) (Değişik fıkra:26/06/2012-6335 S.K./2.md.) Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam eder.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1- k maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak; 3/1-l maddesine göre tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere, ticari veya mesleki amaçlarla hareket veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak ifade eder.Yine aynı Kanun’un 73/1. maddesi uyarınca, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 83/2. maddesi uyarınca ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hükme bağlanmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinin 1. fıkrasına göre; sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.
TTK’nun 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsi nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücû ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 tarihli ve 37 E. 9 K. ve 17.01.1972 tarihli ve 1970/2 E.,1972/ 1 K. sayılı kararlarında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmakta iken, 31.03.1954 tarihli ve 1953/18 E., 1954/11 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında ise sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanuni halefi olacağı belirtilmiştir.
Açıklanan yasal düzenleme ve içtihatlara göre rücuen tazminat istemine dayalı davalarda görevli mahkeme sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre belirlenmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, sigortalı, davacı sigortacı nezdinde, konutu için Artı Konut Sigorta Poliçesi düzenlettirmiştir. Davacı tarafça, sigortalının konutunda 18/01/2021 tarihinde 2019 yılında davalı şirketten satın alınan mutfak aspiratöründen kaynaklı yangın çıktığı iddiasına dayanılmıştır.
Sigorta şirketi ödediği zarar bedeli oranında sigortalının haklarına halef olacağından ve bedeli ödedikten sonra sigortalı hangi davayı açabilecekse sigortacı da o davayı açabilecektir. Sigortalı ile zarar sorumlusu (davalı) arasındaki ilişki ayıplı hizmet veya ayıplı ifaya dayanmaktadır.
Uyuşmazlık konusu yangına sebebiyet verdiği iddia edilen aspiratör davacı şirket sigortalısının konutunda kullanılmaktadır. Sigortalının mesleki veya ticari amaçlarla hareket ettiği iddia ve ispat edilemediğinden davacı şirket sigortalısının “tüketici”, işlemin de “tüketici işlemi” olduğu anlaşılmıştır. Bu bağlamda, uyuşmazlığın 6502 Sayılı Kanun kapsamında kaldığı ve anılan Kanun’un 73. ve 83. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucu tüketiciye yönelik uygulamalardan kaynaklı uyuşmazlığa ilişkin görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu sonucuna varılmış; mahkemenin görevine ilişkin dava şartının, davanın her aşamasında dikkate alınması zorunlu olup, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2. maddesi uyarınca Mahkememizin görevsizliğine, davanın görev yönünden usulden reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nun 341/1 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.21/09/2022

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .