Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/91
KARAR NO:2023/428
DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:04/02/2021
KARAR TARİHİ :18/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin ağırlıklı olarak yurt dışındaki şirketlere yönelik kozmetik başta olmak üzere çeşitli alanlarda üretim yapan ve serbest bölgede faaliyet gösteren bir tacir olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 15/01/2013 tarihinde …markalı güneş yağı, güneş kremi ve taraflarca ileride karşılıklı mutabakatla belirlenecek sair ürünler olmak üzere fason üretim sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin 15/01/023 tarihine kadar uzadığını ve halen yürürlükte olduğunu, yıllar içinde tarafların ticaretine dahil olan fason ürünlerin miktar ve tutarının ciddi bir artış gösterdiğini, bu kapsamda taraflar arasındaki ilişkinin beş yıllık süre için uzadığını, davalı şirketin taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiyi dolanarak sona erdirmek istemesi sebebiyle 2019 yılında taraflar arasında uyuşmazlıklar yaşanmaya başladığını, 17/06/2019 tarihli yazışma ile tarafların, müvekkili tarafından üretilen ürünlere ilişkin stok mutabakatı yaptıklarını, müvekkili şirketin yükümlülüklerini sorunsuz şekilde ifa etmeye devam ederken davalı şirketin, müvekkili şirkete 29/07/2019 tarihli bir e-posta göndererek, artık yeni sipariş vermeyeceğini ve böylelikle esasen hukuki olarak feshedemediği fason üretim sözleşmesini fiili olarak sona erdirdiğini bildirdiğini ve ayrıca fason üretim sözleşmesine aykırı bazı talep ve bildirimlerde bulunduğunu, davalı şirketin 29/07/2019 tarihli e-postasında aynı zamanda davacı şirket bünyesinde bulunan ürünleri satın alacağını “(…) şüpheye yer bırakmamak adına halihazırda … da bulunan … Dükkanı’na ait bitmiş ürün stokları alım garantimiz altındadır (…)” ifadeleriyle belirttiğini, ancak davalı şirketin, stok mutabakatına konu olan alacağını belirttiği bu ürünlerin büyük kısmını aradan 1,5 yıl geçmesine rağmen halen almadığını ve bedelini de ödemediğini, davalı şirketin, 20/08/2019 tarihli ihtarnamesinde hiçbir yasal dayanak göstermeksizin müvekkilinin stoklarındaki ürünleri peyderpey alabileceğini ve bunları da bir yıl içerisinde alacağını ifade ettiğini, müvekkili şirketin, davalı şirketi sadece stoklarında bulunan fason ürünlere ilişkin olarak bilgilendirmekle sınırlı kalmadığını, aynı zamanda göndermiş olduğu ihtarnamelerde stoklarında bulunan yarı mamul, hammadde ve ambalaj stoklarına ilişkin olarak davalı şirketi sürekli olarak bilgilendirdiğini, ancak davalı şirketin, son bir yıllık süreçte müvekkili şirketin stoklarında bulunan fason ürünleri çok az sayıda ve uzun aralıklarla sembolik sevkiyatlarla aldığını ve yeni sipariş de vermediğini, müvekkili şirketin de bir yıldan fazla bekledikten sonra bu duruma katlanamaz hale gelerek, 06/07/2020 tarihinde davalı şirkete stoklarında bulunan fason ürünlerin tamamına ilişkin e-fatura gönderdiğini, ancak davalının bu faturaya ilişkin olarak bir ödeme yapmadığını, davalı şirketin kendisine verilen süre içerisinde ürünleri almaması neticesinde fason ürünlerin bedelinin tahsili için 30/07/2020 tarihinde davalı şirket aleyhine 197.172,23-USD üzerinden bir icra takibi başlattığını, ancak davalı şirketin takibe haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, neticeten davalı şirketin 197.042,40-USD tutarındaki stoklardan yalnızca 22.556,72-USD tutarında ürün alıp bunun bedelini ödediğini, halen bulunan stokların toplam tutarının 174.475,68-USD olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmede, “… tarafından tanzim edilen her nevi faturaların ödeme vadesi 5 gündür.” ifadesinin yer aldığını belirterek, tüm bu nedenlerle fazlaya dair her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile, davalı tarafın …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; sözleşmede sipariş ya da asgari miktarda alım garantisinin mevcut olmadığını, sipariş kesinleşmeden üretilen ve müvekkil ve müvekkili şirkete teslim edilmeyen ürünler nedeniyle müvekkiline ait bir borç bulunmamakta olduğunu, ürünlerin ambalaj seçiminden etiketinin ve tüm içeriğinin niteliğinin müvekkili şirket ve …tarafından her detayının tasarlanmasının yanı sıra müvekkilinin yaptığı pazarlama, harcama yatırımları ve risk alarak gerçekleştirdiği yeni ürün lansmanlarıyla markanın beğenisinin ve yıldan yıla cirosunun artmasının sağlandığını, 2013 yılından 2019 yılına kadar satışların 50 kat arttığını, müvekkilinin bu başarısı ve cirosunun artmasının, davacı şirketten daha çok ürün talep etmesini gerektirdiğinden, davacı şirketin 100.000,00-USD avansın kendisine ödenmesi mukabilinde ürünleri önceden toplu halde üretip stoklamak, böylece maliyetini de düşürmek istediği için müvekkilinin, davacının banka hesabına 23/12/2016 tarihinde 100.000,00-USD avans gönderdiğini, davacı şirketin, taraflar arasında ihtilaf başladıktan sonra bu avansın teminat olduğunu iddia etmeye başladığını, davacı tarafın, müvekkilinden alacağı olduğu iddiası ile icra takibi başlatmış olsa da, icra takibi başladığı tarihte, tarafların mali kayıtları incelendiğinde, tam tersi davacı şirketin müvekkili şirkete 100.000,00-USD borçlu olduğu, müvekkili şirketin davacıya hiç bir borcunun olmadığının görüleceğini, davacının stoklarında bulunan …markalı ürünlerin, sipariş kesinleşmeden üretilen ve müvekkili şirkete teslim edilmeyen ürünler olduğundan, ortada müvekkiline ait bir borcun bulunmamakta olduğunu, müvekkili şirketin, davacı şirket ile çalışmaya başladığı 2013 yılından itibaren geliştirdiği her yeni üründe akıtma, pompa arızaları, geç sevkiyatlar sonucu anlaşmaların bozulması gibi çok sayıda tüketici ve müşteri şikayetine muhatap olduğunu, müvekkili şirketin, davacı şirketin bugüne kadar hatalı ürettiği ürünlerden ötürü ciddi zarar görmesine ve tüm bu olumsuzluklara karşın ticari ilişkinin zarar görmemesi için hukuki girişimde bulunmamayı tercih ettiğini, davacı şirketin zamanla müvekkilinin bu alandaki bilgi ve tecrübesini ve önerilerini kullanarak daha kaliteli üretim yaparak bu sorunların azaltılmasını sağladığını, ancak her yeni pazara sunulan üründe aynı sorunlar yaşandığını, devam eden süreçte davacının sözleşmeye aykırı tutumları, sözleşmenin çekilmez hal almasına sebebiyet vermesi üzerine müvekkilinin, 29/07/2019 tarihinde davacıya sözleşmenin bitiminde 15/01/2023 tarihinde sözleşmeyi yenilemeyeceğini, stoktaki ürünlerin tamamını alacağını, ancak bundan böyle üretim emri vermeyeceğini bildiren e-posta göndermesiyle birlikte taraflar arasında bu dava sürecine kadar gelen ihtilafların başladığını, davacı şirketin, müvekkili şirketin büyümesine ve cirosunu arttırmasına engel olan tutumları ve fason üretim sözleşmesini müvekkili şirket aleyhine tadil etme dayatmasının, müvekkili şirket için sözleşmenin çekilmez hal almasına sebebiyet verdiğini, davacı şirketin, fason üretim sözleşmesinin ilgili maddesine göre siparişi verilmemiş ve kesinleşmemiş; dolayısıyla müvekkili şirkete teslim edilmemiş ürünlerin bedelini talep etmekte olduğunu, davacı tarafın, bir yandan stokta bekleyen fason ürünlerin müvekkili şirket tarafından bir an önce alınması ve ürün bedellerinin ödenmesi için ihtarnameler gönderirken; diğer yandan müvekkili şirketin sipariş ve ürün teslimatı taleplerini kabul etmediğini, sözleşmeyi ihlal ederek temerrüte düştüğünü, talep edilen ürünleri teslimden kaçındığını, …markalı ürünleri üçüncü kişilere satmakla tehdit ettiğini, davacı tarafın, olayları eksik beyan ederek mahkemeyi yanıltmaya çalışmakta olduğunu, bu süreçte müvekkili davacının bir yandan kendi üretimini yaparken, davacının stoklarında bekleyen ürünleri peyderpey almaya devam ettiğini, 466.529,00-USD tutarındaki stoklarda bekleyen ürünün, müvekkili şirketin yoğun alımlarıyla 10/01/2020 tarihinde 287.957,00-USD’ye düştüğünü, müvekkili şirketin 6.055,44-USD tutarında body mist siparişi vermesine karşın, 35280 adet … ürünlerinin de alınmasının şart koşulduğunu ve 36.271,44-USD tutarında fatura düzenlendiğini, müvekkili şirketin yedek alım talebi olmadığını, bu konuda ödeme yapmadığını, yedek miktarını arttırmadığını, yedek hammadde, yarı mamul vs. alımının, bedelinin ödenmesi koşuluna bağlı olduğunu, davacının stoklarında bulunan, müvekkili şirketin sevkiyat taleplerini kabul etmediği, teslimattan kaçındığı ürünlerin bedelinin talep edilmesi ve tahsili amacıyla icra takibi başlatılmasının hukuka ve sözleşmeye aykırı olduğunu, dava açılmasının da hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde müphem, çelişkili ve kimi hususları gizleyen, eksik bildirim yapan yanıltıcı iddialarda bulunulduğunu, dava dilekçesinde 7 yıllık süreçte e-posta ile sipariş verildiğinin kabul edilmekte olduğunu, ancak sipariş verildiği bildirilmeden stok mutabakatının sipariş olarak gösterilmekte olduğunu, oysa stok mutabakatının bir sipariş olmadığını, siparişin, verilmeden kesinleşmeyeceğini, kesinleşmeden fatura düzenlenemeyeceğini, düzenlenen faturanın bu bakımdan sözleşmede sırasıyla sayılan prosedüre ve yıllardır taraflar arasında uygulanan kurallara uymamakta olduğunu, müvekkili şirketin sipariş olarak nitelendirilmeyecek stok mutabakat tarihinden sonra vermiş olduğu her bir siparişin kısmi teslimat olmayıp; ayrı bir sipariş olduğunu, icra takibinin dayanağı belgenin, fatura niteliğini haiz olmadığını, davacı aleyhine açılan tasarımın gaspı ve hükümsüzlük davasının, davacının haksız ve kötü niyetli olduğunun ispatı olduğunu belirterek, davanın reddi ile, davacı aleyhine takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve 5.000,00-TL disiplin para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 07/07/2022 tarihli dilekçesi ile, 1.247.466,22-TL harca esas değer ile itirazın iptali talebiyle açtığı davayı, 167.760,48-USD’nin ıslah tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden değeri olan 2.850.720,28-TL’ye ıslah etmiş, davayı alacak davasına dönüştürmüş ve 34.242,00-TL ıslah harcını ikmal etmiştir.
Dava, 07/07/2022 tarihli, davanın tam ıslahını içeren dilekçe de dikkate alındığında, alacak talebine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce taraflar arasında düzenlenen 15/01/2013 düzenlenme tarihli fason üretim sözleşmesi, faturalar, dekontlar, taraflar arasındaki e-posta yazışmaları, zeyilname, teslim tutanağı, ürün görselleri, davalı şirket BA-BS formları, davacı şirket ve … BS formları, … 25. Noterliği’nin 07/08/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı; 29/08/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı; 08/07/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı; 28/07/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı; 20/08/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ve 02/11/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtrnameleri, … 2. Noterliği’nin 20/08/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı; 16/07/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ve 14/08/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnameleri, …. İcra Müdürlüğü’ne ait … esas sayılı dosyası, …. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’ne ait … esas sayılı dosya, … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne ait … D. İş sayılı dosya ve …. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne ait … D. İş sayılı dosya dosyamız arasına alınmış, 5 kişilik bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alınmıştır.
…. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinden, davacı şirket tarafından 29/07/2020 tarihinde davalı aleyhine 06/07/2020 tanzim ve 16/07/2020 vade tarihli faturaya dayalı 197.042,40-USD fatura alacağı ve 129,83-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 197.172,23-USD toplam alacağın faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki TL karşılığının icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek faizinin, fazlaya dair ve faiz oranlarındaki artıştan doğan talep hakları saklı kalmak ve kısmi ödemelerin masraf ve ferilere mahsup edileceği kaydıyla tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 11/08/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekili tarafından 14/08/2020 tarihinde takibe, borca, borcun sebebine, dayanağına, faiz ve faiz oranına ve borcun tüm ferilerine açıkça itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre; taraflar arasında 15/01/2013 tarihinde, …markası/markaları altında ve İşverenin bildirdiği standart ve görsellerde güneş yağı, güneş kremi, güneş losyonu ile taraflarca ileride karşılıklı mutabakatla belirlenecek sair ürünlerin … tarafından …’nın üretim tesislerinde veya …’nın belirleyeceği 3. Kişilere ait üretim tesislerinde üretilmesi ve bu ürünlerin İşverene teslimine ilişkin çerçeve kurallar ve bu ilişki kapsamında tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesine ilişkin(sözleşme m. 2.1.) “Fason Üretim Sözleşmesi” düzenlendiği, sonrasında sözleşme süresinin 15/01/023 tarihine kadar uzatıldığı, dava tarihi itibariyle sözleşmenin yürürlükte olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamına sunulan beyan ve delillerin incelenmesinden davalı tarafça, davacı şirkete gönderilen 29/07/2019 tarihli e-posta ile artık yeni sipariş verilmeyeceğinin bildirildiği, ayrıca davacı şirket bünyesinde bulunan ürünlerin satın alacağının “(…) şüpheye yer bırakmamak adına halihazırda … da bulunan … Dükkanı’na ait bitmiş ürün stokları alım garantimiz altındadır (…)” şeklindeki ifadeyle belirtildiği görülmektedir. Sözleşme hükümleri, ürünlerin özellikleri ve temin edilen bilirkişi raporu dikkate alındığında, davacı tarafça, söz konusu ürünlerin sadece davalı taraf için üretildiği, bu anlamda özel sipariş olduğu, bu ürünlerin davalı dışında başka kişi veya firmalara satılmasının mümkün bulunmadığı açıktır. Yine taraflar arasındaki ilişkinin hacmi ve işleyişi dikkate alındığında, sözleşme ilişkisinin başlamasından bir süre sonra, davalı taraf için üretilecek ürünlerin davacı tarafça önceden üretilip stoklanarak, davalının istediği zaman kendisine teslim edilmesi şeklinde bir işleyişin söz konusu olduğu, bu anlamda davacının stoklarında bekleyen ürünlerin davalı taraf için üretildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında yapılan 17/06/2019 tarihli stok mutabakatı, davalı tarafın, 29/07/2019 tarihli mail ile, … da bulunan … Dükkanı’na ait bitmiş ürün stoklarının alım garantisi altında olduğunun bildirilmesi ve hatta sonrasında bu ürünlerin bir kısmının davalı tarafça alınması dikkate alındığında, davacının stoklarında bulunan ürünlerin, davalı taraf için üretildiği, davalı tarafın bu durumu kabullendiği, dolayısıyla söz konusu ürünlerin davalı tarafça alınması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Davacının stoklarında bekleyen ve dava konusu yapılan ürünlerin bedeli(davalı tarafça bir kısmının alınması sonrasında) düzenlenen fatura ve bilirkişi tarafından yapılan tespite göre 167.760,48-USD miktarındadır. Davacı taraf, davasını tam ıslah ederek, bu bedelin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf ise, davacı şirketin 100.000,00-USD avansın kendisine ödenmesi mukabilinde ürünleri önceden toplu halde üretip stoklamak, böylece maliyetini de düşürmek istediği için müvekkilinin, davacının banka hesabına 23/12/2016 tarihinde 100.000,00-USD avans gönderdiğini, davacı tarafa yapılan bu avans ödemesinin, alacak miktarından düşülmesi gerektiğini belirtmiştir. Dosya kapsamına sunulan kayıtlardan ve bilirkişi raporundaki tespitlerden, davalı tarafın, davacının banka hesabına 23/12/2016 tarihinde 100.000,00-USD avans gönderdiği açıkça anlaşılmaktadır. Davacı da bu parayı aldığını kabul etmektedir. Ancak davacı taraf, gönderilen bu paranın, taraflar arasındaki sürekli üretim döngüsünden kaynaklanan hammadde, yarı mamul ve ambalaj siparişlerini temin etmek için verilen bir teminat niteliğinde olduğunu, bu hususun taraflar arasındaki 15/01/2013 tarihli sözleşmenin 3.7 maddesinde de belirtildiğini ileri sürmektedir. Bu durumda, gönderilen bu paranın, teminat niteliğinde olduğunu ispat külfeti davacı tarafa ait bulunmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen 15/01/2013 tarihli sözleşmenin 3.7 maddesi incelendiğinde, bu maddede teminat olarak davalı tarafça bir bedel(özellikle de 100.000,00-USD) ödeneceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Söz konusu para, sözleşmenin kurulmasından 3 yıldan fazla bir süre sonra davalı tarafça, 23/12/2016 tarihinde davacının banka hesabına gönderilmiş bulunmaktadır. Yine, tarafların ticari defter ve kayıtlarında yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapor ve ek rapor ile de, bu miktarın davalı tarafın ticari defterlerinde avans hesabında izlendiği, davacı tarafın da ticari defterlerinde bu miktarı, önce alınan sipariş avansları hesabında izlediği, sonrasında farklı hesaba aktardığı tespit edilmiştir. Yine bilirkişi raporları ile, muhasebenin “özün önceliği” temel kavramına göre bu miktarın davacı kayıtlarında davalı şirkete nakdi borç, davalı şirket kayıtlarında ise davacı şirketten alacak olarak raporlandığı tespit edilmiştir. Yapılan bu tespitler karşısında, davacı tarafça, davalı tarafından davacı şirkete gönderilen 100.000,00-USD’nin teminat olduğunun ispat edilemediği sonucuna varılmıştır. Bu durumda, davacı alacağı olarak belirlenen 167.760,48-USD’den 100.000,00-USD’nin mahsubu sonucu davacı alacağı 67.760,48-USD olarak belirlenmiştir. Davalı tarafça, davacıya gönderilen 100.000,00-USD’nin avans olarak gönderildiğinin kabulü nedeniyle, ödeme iddiasının yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği dikkate alınarak, davalı tarafın savunmasını genişletmediği kabul edilmiştir. Bu itibarla, davacı tarafça açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, davanın tam ıslah tarihi olan 07/07/2022 tarihi itibariyle değerlendirme yapılmak suretiyle(07/07/2022 tarihinde T. C. Merkez Bankası USD efektif satış kuru 17.3171-TL) aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Tüm bu nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça açılan davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 67.760,48-USD alacağın 16/07/2020 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesaplarına ödediği faiz oranı ile işleyecek faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki TL karşılığının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80.155,97-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafça yatırılan 14.441,82-TL peşin harç ve 34.242,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 48.683,82-TL’nin mahsubu ile, bakiye 31.472,15-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından yatırılan 48.683,82-TL harcın, davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …(…)’ya 1.320,00-TL ödemenin suçüstü ödeneğinden karşılandığı anlaşıldığından 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-11 ve 18/A-13’e göre davanın kabul-red oranına göre belirlenen 533,17-TL’sinin, davalıdan alınarak; kalan 786,83-TL’lik kısmın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30-TL başvurma harcı, 8,50-TL vekalet harcı, 7.500,00-TL bilirkişi ücreti ve 328,50-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 7.896,30-TL yargılama giderinin, davanın kabul-ret oranına göre hesap edilen 3.189,41-TL’sinin, davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 8,50-TL vekalet harcı ve 110,00-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 118,50-TL yargılama giderinin, davanın kabul-ret oranına göre hesap edilen 70,63-TL’sinin, davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi AAÜT gereğince davanın kabul edilen kısmı üzerinden belirlenen 141.873,20-TL vekâlet ücretinin, davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi AAÜT gereğince davanın reddedilen kısmı üzerinden belirlenen 185.586,00-TL vekâlet ücretinin, davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
8-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/05/2023
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır