Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/850 E. 2021/959 K. 31.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/850 Esas
KARAR NO :2021/959

DAVA:Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/12/2021
KARAR TARİHİ:31/12/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi, gereği düşünüldü.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı şirketin … Bankası … Şubesi’nin müşterisi olduğunu, … Bankası A.Ş Genel Müdürlüğü tarafından bastırılan ve üzerinde davacı şirketin logosu bulunan 100 adet çek yaprağına havi çek karnesinin … Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından … Bankası … Şubesine … Kargo vasıtasıyla gönderilmesi esnasında kargo elindeyken 04.03.2020 tarihinde çalındığını, çalınan bu çek karnesi ile ilgili olarak … Bankası … Şubesinin davacı şirkete yazmış olduğu 12.06.2020 tarihli 62/62 sayılı yazıda … Şubesi … – … sayılı çek karnelerinin … kargo tarafından kendilerine teslim edilemeden çalındığını ve konuyla ilgili … C.Başsavcılığı’ nın … Soruşturma dosyası ile soruşturma başlatıldığını, çalınan çeklerle ilgili değişik yerlerden ortaya çıkan ve sahte doldurulan çeklere ilişkin … C. Başvcılığı Sahtecilik ve Dolandırıcılık Suçları Soruşturma Bürosundan … Soruşturma numarası ile soruşturma devam etttiğinden uyuşmazlık konusu … numaralı çek yaprağı ile ilgili olarak ilgili soruşturma dosyasına 24.06.2021 tarihinde ihbarda bulunulduğunu, gerekli bildirimler yapılmış olmasına rağmen … Bank tarafından … seri numaralı çekin arkasına … Bankasının belirttiği üzere çalıntı yazmayarak, kasıtlı olarak muğlak bir ifadeyle çekteki imzanın düzenleyene ait olmadığı yönünde şerh düşüldüğünü, adli makamların yanıltmaya çalışıldığını, dava dışı … Gıda tarafından sahte olarak doldurulduğu aşikar olan uyuşmazlık konusu 10/09/2020 tarihli ve 50.000,00 TL bedelli çekin dava dışı şirketin kredi borcuna istinaden … Bank tarafından teminat olarak alındığını, sahte olduğu bilinen çeke ilişkin olarak … Bank vekili avukat … tarafından ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş esas ve … Karar sayılı dosyasından hayatın olağan akışına aykırı bir biçimde ihtiyati haciz kararı alındığını, avukatın mesleki ilkelerine aykırı davrandığını, ihtiyati hacze sebep olarak yanıltıcı bilgilere yer verdiğini, uygulanan haksız ihtiyati haciz sebebiyle davacı şirketin maddi ve manevi zarara uğradığını beyanla, fazlaya ilişkin talep hakkı saklı tutularak 1.000,00-TL maddi ve 250.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava, haksız ihtiyati haciz nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir.
Dava dilekçesindeki anlatımlardan ve ibraz olunan …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş sayılı ihtiyati haciz kararından davalı …’ün ihtiyati haciz isteyen … Bank A.Ş’nin vekili olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” denilmekle, aynı yasanın 114/1-c maddesinde “Mahkemenin görevli olması” dava şartları arasında sayılmıştır. Yasal düzenlemeler kapsamında öncelikle görev yönüyle inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmemesine rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olarak düzenlenmiştir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmakla birlikte Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmayıp TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmeyecektir.
Üçüncü grup ticari davalar ise, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dava, haksız ihtiyati haciz nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların tahsili istemiyle vekil aleyhine açılan tazminat davasıdır. Bu yöndeki talep koşulları İİK ve TBK kapsamında düzenlenmiş olup, uyuşmazlık konusu, TTK’nun 4/1. maddesinde sınırlı sayıda gösterilen hususlara ilişkin olmayıp eldeki davanın mutlak ticari dava olarak kabul edilebilmesi olanağı bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK’ nun 4/1. maddesi kapsamında bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için uyuşmazlık kapsamında tarafların tacir olması ve işin de her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekmekteyse de davacı tarafın da kabulünde olduğu üzere davalı avukat olup, vekalet görevini yerine getirdiği esnadaki işlem ve eylemleri nedeniyle aleyhine dava açıldığından davalının tacir olduğunun ve dolayısıyla işin ticari işletmesiyle ilgili olduğunun kabul edilebilmesi olanağı bulunmadığından davanın nispi ticari dava da olmadığı sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte uyuşmazlık konusunun yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin de olmaması nedeniyle eldeki davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği ve uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığına kanaat getirilmiştir. Genel görevli mahkeme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesinde aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi olarak düzenlenmiş olup, davalının serbest meslek mensubu olması ve mesleki faaliyetleri nedeniyle aleyhine dava açılmış nedeniyle aksine bir düzenleme de bulunmadığından davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kabul edilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 2017/15-2141 Esas, 2019/442 Karar sayılı ilamı kapsamında usul ekonomisi de dikkate alınmak suretiyle dosya üzerinden yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda, davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c, 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda, HMK’nun 341/1 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.31/12/2021

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .