Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/847 E. 2022/434 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/847 Esas
KARAR NO:2022/434

DAVA:İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/12/2021
KARAR TARİHİ:29/06/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirket tarafından talep edilen bir takım mimari işler için verilen tekliflerle iş ve işlemler yaptığını, bu işlemlerin sonucunda düzenlenen faturaların bir kısmının ödendiğini, 16/03/2020 tarihi itibariyle hazırlanan ve mutabakat sağlanan cari hesap föyünde davalı şirketin bakiye 148.931,46-TL borçlu bulunduğunu, borçlunun mutabakat tarihinde 50.000,00-TL ödeyerek bakiyesini 148.931,46-TL’ye indirdiğini, borcun ödenmemesi üzerine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı şirketin alacaklıya hiç bir borcu yoktur ifadesiyle itiraz ederek borcun tamamına itiraz ettiğini, arabuluculukta anlaşma sağlanamadığını, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında dava dilekçesinin davalı yana tebliğ edilememesi sebebiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve arabuluculuk ücretinin taraflarına yükletildiğini, davalı borçlunun 17/08/2020 tarihinde müvekkilinin hesabına hiçbir açıklama yapmadan 90.000,00-TL ödediğini, bakiye alacak miktarının 59.231,46-TL olduğunu beyan ederek, bakiye alacak tutarı olan 59.231,46 TL üzerinden itirazın iptali ile takibin devamını, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açılmadığını, bu nedenle davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, müvekkil ile davacı şirket arasında mimari işler için sözleşme akdedildiğini, sözleşme gereği yaptığı işlerin eksik ve ayıplı olduğunun tespit edildiğini, davacıya şifahi talepte bulunulduğunu, tüm uyarılara rağmen ayıplı işleri ifa etmediğini, söz konusu ayıplı işlerin davacının alacağından mahsup edildiğini ve davacının müvekkilinden herhangi bir alacağının kalmadığını beyan ederek davanın reddi ile davacı yanın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava, İİK 67. maddesi kapsamında itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava konusu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının uyap kayıtları incelenmiş; davacı/ alacaklının davalı/ borçludan 148.931,46 TL’nin tahsili talebinde bulunduğu, ödeme emrinin davalı/ borçluya 01/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı/ borçlunun 08/07/2020 tarihli borca itiraz dilekçesi üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Eldeki davanın da konusunu oluşturan …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasındaki itirazın iptaline ilişkin açıldığı bildirilen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası getirtilerek incelenmiştir. Buna göre; dava dosyasına ilişkin düzenlenen tevzi formunda davacısının dosyamız davacısı olan …, davalısının dosyamız davalısı olan …, icra dosya bilgilerinin ise Merkezi Takip Sistemi 2020/64455 MTS olarak gösterildiği; davanın ilk açılışında dava dilekçesi bulunmadığı, yalnızca delil dilekçesi bulunduğu; 29/09/2020 tarihinde sunulan dava dilekçesinde davacısının dosyamız davacısı şirket, davalısının ise İdasu Turizm ve İşletmecilik Ticaret A.Ş olduğu, talep sonucunda … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptalinin talep edildiği; Mahkeme tarafından 09/04/2021 günlü ve 2021/293 Karar sayılı karar ile, davacı yanca verilen kesin süre içerisinde dava dilekçesi sunulmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği; kararda davacının dosyamız davacısı olan …, davalının da İdasu Turizm ve İşletmecilik Ticaret A.Ş olarak gösterildiği; kararın 09/07/2021 tarihinde kesinleştiğine ilişkin kesinleştirme şerhi oluşturulduğu; arabuluculuk giderinden sorumluluğa ilişkin düzenlenen 03/08/2021 tarihli ek kararda ise davalı olarak hem İdasu Turizm ve İşletmecilik Ticaret A.Ş, hem de dosyamız davalısı olan …’nin gösterildiği anlaşılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/1. maddesinde takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği düzenlenmiştir. İtirazın iptalini dava edebilmek için öngörülen “bir senelik” süre hak düşürücü süre olup, Mahkemece de kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
İtirazın iptali istemine ilişkin eldeki dava yönünden hak düşürücü sürenin başlangıcı, kanun lafzına göre ödeme emrine itirazın alacaklı veya vekiline “tebliğ”idir.
Davalı yanca hak düşürücü süre yönüyle itirazda bulunulurken davacının borca itirazdan en geç arabulucuya müracaat tarihi olan 17/07/2020 tarihinde haberdar olduğu bildirilmiş, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliği iddiasında bulunulmamış, takip dosyasının incelenmesinden de itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğine ilişkin bilgi ve belgeye rastlanılmamıştır. Bu noktada, yasal koşulların eldeki davada gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesi gerekmiştir.
Benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 28/02/2019 günlü ve 2018/13-602 Esas, 2019/218 Karar sayılı kararında; “…Tebligat, hukuksal bir işlemin ilgili kimsenin bilgisine sunulması için yetkili makamın, kanunun öngördüğü esas ve usullere uygun bir biçimde yazı veya ilan yoluyla yaptığı belgeleme işlemidir (Yılmaz, E. /Çağlar, T.: Tebligat Hukuku, Ankara 2013, s. 39). Tebligatın iki boyutu vardır. İlk olarak tebligat ile ilgili kimse bir hukukî işlem hakkında bilgilendirilir. Ancak, bilgilendirme işleminin tebligat olarak nitelendirilmesi için belgelendirilmesi gerekmektedir. Belgelendirme, diğer bir ifade ile tevsik, tebligatın ikinci boyutunu teşkil eder (Pekcanıtez, H./Atalay, O./ Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2013, s. 168; Kuru, B./Yılmaz, E./Arslan, R.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2013, s.725).
Adil yargılanma hakkının bir unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, kişilerin kendileriyle ilgili hukuki bir prosedür hakkında bilgi sahibi olmalarını gerektir ve bu gereklilik ilgiliye yapılacak tebligatla sağlanacağından tebliğ işlemlerinin adil yargılanma hakkının gerçekleştirilmesi bakımından büyük önem taşıdığı açıktır (Konca, N. K.: Türk Hukukunda Tebligata İlişkin Güncel Sorunlar ve Çözüm Önerileri, TBB Dergisi, sayı: 2014-114, s. 240).
Tebligat ile ilgili yasal düzenlemeler tamamen şekli olduğundan, gerek tebliğ işlemi, gerekse tebliğ tarihi kural olarak ancak kanun ve yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin bu konuda etkili önlemler almış olmasının amacı, tebligatın bir an evvel muhatabına ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır.
İcra hukukunda da tebligat yapılmasına ilişkin pek çok yasal düzenleme mevcuttur ve icra dairelerince yapılacak tebliğ işlemleri kural olarak Tebligat Kanunu hükümlerine göre yürütülür.
Bu yönde İİK’da bulunan düzenlemelerden bir kısmı, somut olayla sınırlı olarak inceleme yapmak gerekirse, genel haciz yolu ile ilamsız takiplerde borçlunun ödeme emrine itirazının hükümden düşürülmesine ilişkin maddeler (m.67, 68) içerisinde yer almaktadır.
Anılan düzenlemelere göre, süresi içinde yapılan geçerli bir itiraz ile veya gecikmiş itiraz nedeninin icra mahkemesince kabulü üzerine duran icra takibine devam edebilmek için alacaklının başvurusu ile itirazın hükümden düşürülmesi lazımdır ve bunu temin gayesiyle alacaklının ya itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurması ya da genel mahkemelerde itirazın iptali davası açması gerekir.
Bu doğrultuda; takip konusu alacak İİK’nın 68, 68-a maddelerindeki belgelerden birine dayanmaktaysa, alacaklı dilerse icra mahkemesinde itirazın kaldırılması, dilerse mahkemede itirazın iptali davası açma (m.67) yoluna gidebilir.
Ancak yeri gelmişken belirtmek gerekir ki, alacaklı seçim hakkını mahkemede dava açmak suretiyle kullanmışsa, bu defa dava derdest iken bunu olduğu gibi bırakarak icra mahkemesinden itirazın kaldırılması yoluna başvuramaz. Hatta evvelce icra mahkemesine başvuran alacaklı, sonra mahkemeye başvurarak itirazın iptali davası açmışsa, bu davanın derdest olduğu sırada, tekrar icra mahkemesine dönerek ilk müracaatını yineleyemez. Bununla beraber önce itirazın kaldırılmasını talep eden alacaklı, bu yolu bırakarak itirazın mahkemede iptalini isteyebilecektir (Değnekli, A.: İtirazın İptali Davası, Ankara 2013, s.79).
Hem itirazın iptali davası, hem de itirazın kaldırılmasında kanun koyucu hak düşürücü süreler öngörmüş olup, bu süre itirazın kaldırılması için altı ay (m.68, 68-a), itirazın iptali davası için bir yıldır (m. 67). Her ikisinde de süre ödeme emrine itirazın alacaklıya veya vekiline Kanun’un 62/2. maddesi çerçevesinde tebliğinden itibaren başlar ve tebliğ yukarıda açıklandığı üzere Tebligat Kanunu hükümleri çerçevesinde sağlanır.
Yerleşik uygulamada da bu sebeple ödeme emrine itiraz Tebligat Kanunu’nun düzenlediği şekilde alacaklı veya vekiline tebliğ edilmemişse, sair suretlerle itirazdan haberdar olunduğu ileri sürülse dahi hak düşürücü sürenin başlamayacağı kabul edilmektedir (Hukuk Genel Kurulunun 21.10.2015 tarihli, 2013/19-2415 E., 2015/2335 K. sayılı kararı).
Ne var ki, bu yönde tebligat kendisine yapılmamış olsa bile alacaklının ödeme emrine itirazın hükümden düşürülmesi için öngörülen kanuni yollara başvurabilir ve bu hâlde salt ödeme emrine itiraz alacaklıya henüz tebliğ edilmediği gerekçesiyle erken dava açıldığından bahsedilemeyeceği açıktır. Alacaklı, bu şekilde itirazın kaldırılması yönünde icra hukuk mahkemesine başvurduğunda, başka bir anlatımla, ödeme emrine itirazın tüm hukuki anlam ve sonuçlarına vakıf olduğunu ve hükümden düşürülmesi gerektiğini mahkemeye verdiği dava dilekçesiyle bildirdiğinde, tebliğ ile aranan öğrenme ve belgelendirme unsurları aynı anda tümüyle gerçekleşmiş olacağından, itirazın kaldırılması dilekçesinin verilmesi ödeme emrine itirazın tebliği hükmünde sayılmalı ve hak düşürücü sürenin de bu tarihten itibaren işleyeceği kabul edilmelidir. …” şeklindeki gerekçeyle tebliğ kavramının hukuki anlam ve mahiyetini içtihat etmiştir.
Eldeki dava bakımından; davacı yanca 20/07/2020 tarihli başvuru dilekçesi ile …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali istemiyle arabulucuya başvurulmuş olup, davacının yaptığı bu başvuru ile itirazın hukuki anlam ve sonuçlarından haberdar olduğu, oluşturulan başvuru formuyla da bu hususun belgelendiği, tebliğ için aranan öğrenme ve belgelendirme koşullarının bu şekilde gerçekleştiği, bu bağlamda bir yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcının arabuluculuk son oturum tutanağının düzenlendiği 06/08/2020 tarihi olduğu, yasal olarak hak düşürücü süreyi kesen veya durdursan sebeplere yer verilmemişse de …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasındaki dava konusunun da belirsiz olması karşısında hak düşürücü süreye bir etkisinin olamayacağı, eldeki davanın bir yıllık hak düşürücü süreden sonra 30/12/2021 tarihinde açıldığı sonucuna varılmış; davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerekmiş; davalı yanca kötüniyet tazminatı talebinde bulunulmuşsa da, davanın esası irdelenemediğinden ve bu nedenle takibin haksız ve kötüniyetli olup olmadığı yönünde bir değerlendirme de yapılamadığından kötüniyet tazminatı istem koşullarının da oluşmadığı sonucuna varılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurularak yargılama sonuçlandırılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmaması nedeniyle REDDİNE,
2-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 80,70 TL nispi karar ve ilam harcının peşin yatırılan 266,87 TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan ‭186,17‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
7-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nun 341/1 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/06/2022

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .