Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/818 E. 2022/401 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/818 Esas
KARAR NO :2022/401

DAVA:Kayıt Kabul Davası
DAVA TARİHİ:21/06/2013
KARAR TARİHİ:14/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Kayıt Kabul Davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
D A V A /
Davacı tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle: Davacı taraf mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinin özeti ile; birikimi olan 23.999.424,668-TL (eski türk lirası) davalı …’nın … … Şubesi’ne … TRL Nolu hesaba yatırdığını, aynı gün şube müdürünün paranın mevduat hesabı yerine Off – Shore hesabına yatırılması halinde iyi faiz getireceğini, Off – Shore hesaplarının diğer hesaplarla aynı olduğunu telkin ederek ve kendisini aldatarak parasını … hesabına yatırılmasını sağladığını, … … hesap numarasının … TRL olduğunu, bankaya el konulmasına mütakiben mevduatının … hesabında bulunduğunu öğrendiğini, bankanın güveni kötüye kullandığını, özen sadakat borcuna ayklırı davrandığını, aslında hesabının … hesabına havale edilmediğini bankanın bünyesinde kaldığını, gerçekten havale yapılmış olsa havale konusunun alınması gerektiğini, …’nin … Bank’ın külli halefi ollduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2010/9176 E. 2011/1300 K. Sayılı kararı gereğince;
… hesaplarına para yatıran kişilerin haksız ve hukuka aykırı bir fiile maruz bırakıldıklarını, ceza mahkemesinin vermiş olduğu karar ve sonuçları da gözetilerek bankanın külli halefi olan bankanın hukuki durumunun bu çerçevede saklanmasının gerektiğini, … Bankası’nın hak ve borçlarını üstlenen …’den en yüksek banka faizi işletilmek suretiyle yatırmış olduğu paranın tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
S A V U N M A /
1)Davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle: Yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu bu nedenle yetki itirazlarının olduğunu, görevli mahkemenin ise İdari Yargı Mahkemeleri olduğunu bu nedenle yargı yolu itirazlarının olduğunu, … Bankası’nın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin 03/07/2003 tarih ve 1085 Sayılı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu kararı ile kaldırıldığını, idari yargılama usulü kanununun 13. Maddesi gereğince karar tarihinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde başvurunun yapılmasının gerektiğini, red yada zimni redden sonra 60 günlük süre içerisinde davanın İdari Yargı yerinde açılması gerektiğini, ayrıca hesabın tasarruf mevduat hesabı olmadığı gerekçesiyle husumet itirazlarının olduğunu, hesabın … hesabı olması nedeniyle açılan bu davanın husumet yönünden reddedilmesi gerektiğini, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Sayılı kararı ile T. … Bankası T.A.Ş.’nin iflasına karar verildiğini, yetki, husumet, görev, dava şartı yokluğu yönünden davanın reddine, aksi takdirde davanın esastan reddedilmesini talep etmişlerdir.
2)Müflis ….’nin vekili aracılığıyla vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; BDDK’nın 03/07/2003 tarih 1085 sayılı kararı ile bankalarının bankacılık işlemi yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığını, …. ATM’nin … sayılı dosyası ile iflaslarına karar verildiğini, iflas kararının 20/04/2006 tarihinde kesinleştiğini, borcun öncelikle alacaklı tarafından iflas masasına kaydedilmesi gerektiğini, davacının kayıt kabul davası açması gerektiğini, davacının iflas masasına kayıt için başvuruda bulunmadığını, iflas masasına kayıt talebinde bulunmanın bu dava için dava şartı olduğunu, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddedilmesi gerektiğini, davacının … Bankası … hesabı nezdinde bulunan alacağını tahsil etmek istediğini, müflis … bankası ile … … Ltd.’nin hukuken ve fiilen ayrı tüzel kişilikleri olduğu, davanın bu nedenle husumet yönünden reddedilmesi gerektiğini, ayrıca hesabın açıldığı tarihte 818 sayılı TBK’nun yürürlükte olduğunu, 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmuş olduğunu, davanın zaman aşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle de reddedilmesi gerektiğini, davacının kendi bilgisi ve rızası dahilinde … hesabını açtığını, bu nedenle davanın reddedilmesini talep etmiştir.
3)Davalı Tasfiye Komisyonu yönetimi altındaki … Holding A.Ş.’nin bulunmadığından 19/02/2014 tarihli müzekkereye cevap mahiyetinde sunduğu 20/05/2014 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; …’nin kontrolündeki şirketlerin tasfiyesine dair yönetmelik hükümleri gereğince fon kurulunun 20/08/2009 tarih 246 sayılı karar ile şirketin tasfiyesine karar verildiği, davalı holdingin … tarafından sicilden terkin olunmasına karar verildiğini, bu sebeple tasfiye işlemlerinin (Sıra cetveli ve pay defteri) yerine getirilmesi teminen tasfiye komisyonu görevlendirdiğini, bu sebeple düzenlenen sıra cetvelinin İstanbul Ticaret Sicili Memurluğu’nun 17/09/2009 tarih ve 115968/67905 sayılı yazısıyla ticaret sicilinden terkin edildiğini, yönetmelik gereği düzenlenen sıra cetvelinin 26/03/2012 tarihli 8034 sayılı ticaret sicili gazetesinde ilan edilerek kesinleştiğini, davacının davaya konu parasını … hesabına yatırdığını, davacının alacağının sorumlusunun … … Ltd. Şti. Olduğunu, kendilerinin bu dava da hasım olarak gösterilmesinin mümkün olmadığını bu nedenle davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
G E R E K Ç E /
Dava, … Asliye Ticaret Mahkemeleri nezdinde açılmış olup … 2. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılama sonunda … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … ve 08.03.2016 tarihli kararı ile;
“Açılan bu dava, davacı tarafça müflis davalı bankanın yöneticilerinin yönlendirmesi ile … Bankası … Ltd. Şti.’ne 18/06/2003 tarihinde yatırılan paranın tahsili istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nun 24/1, 25 ve 26. Maddeleri gereğince aynı şekilde 04/06/1958 gün ve 15/6 sayılı İBK’dan belirlendiği gibi hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp kanunları re’sen uygulama ve neticeye vardırmakla yükümlüdür.
Davalılardan … ile fona devredilen … Holding aleyhine açılan bu davada, bu kurumların zararın oluşumunda gerekli idari kararları zamanında almamaları ve denetimleri yapmamalarının etkili olduğu gerekçesiyle sorumlu oldukları iddia edilmiş ise de;
Benzer davalarda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2011/9186 E. 2013/13349 K. Sayılı içtihatlarında da belirtildiği gibi davalı …’nin dava konusu paranın ödenmemesine neden olan idari işlemin yerinde olup olmadığının görülme yeri İdari Yargı olduğu yine davalı … Holding’in tasfiye edildiğini, fona devredildiği , gerekçesiyle açılan alacak davasının tam yargı davası olarak idari yargıda görülmesi gerekmekle, bu iki davalı açısından dava dilekçesinin yargı yolu yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı Müflis …. Ve İflas İdaresi’ne karşı açılan davada ise davalı vekilinin savunmasında da belirttiği üzere, davalı banka ile ilgili …. ATM’nin …. Sayılı kararı ile 08/06/2005 tarihinde iflasına karar verildiği, ve bu kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin ONAMA kararından sonra 20/04/2006 tarihinde kesinleştiği tespit edilmiştir. Mevcut dava iflas kararının kesinleşmesinden sonra 21/06/2013 tarihinde açıldığı, iflas idaresince alacağın kaydı için yapılan başvuru sonrasında ve kararların tebliğinden ayrıca sıra cetvelinin ilan edildiği tarihten yaklaşık 6-7 yıl sonra açılmış olduğu mevcut dava niteliği itibariyle Kayıt-Kabul davası olduğu İİK’nun 235. Maddesi uyarınca sıra cetveline itiraz edenlerin cetvel ilanından itibaren 15 gün içinde Kayıt-Kabul davası açmaları zorunlu olup, ön görülen süre hak düşürücü süre niteliğindedir. Dosyaya sunulan delillerden de anlaşılacağı üzere iflas dairesi sıfatıyla sıra cetveli ilanının … Gazetesi’nde 22/10/2008 tarihinde, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ise 10/11/2006 tarihinde, … Gazetesi’nde ise 07/10/2006 tarihinde ilan edildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere Müflis ….’nin iflas idaresince gerek alacaklılar sıra cetvelinin ilan edildiği tarih gerekse davacının davasını açtığı tarih dikkate alınarak 17/11/2006 tarihli tebligat tarihi olarak esas alınması halinde 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde işbu davanın açılmadığı, bu nedenle dava şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla;
Müflis Banka aleyhine açılan davanın da reddi cihetine gidilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle, … ile … Holding aleyhine açılan davada dava dilekçesinin yargı yolu (Görev) yönünden reddine, Müflis … Bankası T.A.Ş.aleyhine açılan davada davanın reddine karar verildiği;
Kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, temyiz incelemesini yapan Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2018/225 Esas 2020/3795 Karar sayılı ve 25.11.2020 tarihli ilamı ile;
“Davacı vekili, davacının birikimini davalı banka hesabına yatırdığını, aynı gün şube müdürünün paranın mevduat hesabı yerine Off – Shore hesabına yatırılması halinde iyi faiz getireceğini, Off – Shore hesaplarının diğer hesaplarla aynı olduğunu telkin ederek ve kendisini aldatarak parasını … hesabına yatırılmasını sağladığını, bankanın güveni kötüye kullandığını, …’nin … Bank’ın külli halefi olduğunu, … Bankası’nın hak ve borçlarını üstlenen …’den en yüksek banka faizi işletilmek suretiyle yatırmış olduğu paranın tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı …’nin dava konusu paranın ödenmemesine neden olan idari işlemin yerinde olup olmadığının görülme yeri idari yargı olduğu, davalı … Holding’in tasfiye edildiğini, fona devredildiği, açılan alacak davasının tam yargı davası olarak idari yargıda görülmesi gerektiği gerekçesiyle, bu iki davalı açısından dava dilekçesinin yargı yolu yönünden reddine; davalı müflis …. İflas İdaresi’ne karşı açılan davanın, davalı bankanın 08.06.2005 tarihinde iflasına karar verildiği, ve bu kararın 20.04.2006 tarihinde kesinleştiği, bu davanın 21.06.2013 tarihinde açıldığı, iflas idaresince alacağın kaydı için yapılan başvuru sonrasında ve kararların tebliğinden ayrıca sıra cetvelinin ilan edildiği tarihten yaklaşık 6-7 yıl sonra açılmış olduğu, mevcut dava niteliği itibariyle kayıt-kabul davası olduğu İİK’nun 235. maddesi uyarınca sıra cetveline itiraz edenlerin cetvel ilanından itibaren 15 gün içinde kayıt-kabul davası açmaları zorunlu olduğu, hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Mahkemenin davalı … Holding A.Ş. ve … hakkında açılan davanın idari yargıda görülmesi gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesinin yargı yolu (görev) yönünden reddine dair verilen kararı isabetli olup, bu kararın onanması gerekmiştir.
2-Davacı vekilince, davalı müflis … Bankası İflas İdaresi hakkında açılan dava, iflas alacağının iflas masasına kayıt kabulüne ilişkindir. İİK’nın 235/1. maddesi uyarınca, kayıt kabul davasında iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesi kesin yetkilidir. Davalı bankanın, aleyhine açılmış bulunan …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı kararıyla 08.06.2005 tarihinde iflasına karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, İstanbul Ticaret Mahkemeleri’nin kesin yetkili olduğunun kabulü ile İİK’nın 235/1. ve HMK’nın 114/1-ç, 115/2. madde hükümleri uyarınca kesin yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın hak düşürücü süre yönünden incelenmesi doğru görülmemiştir. 3-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle, Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin davalı … Holding A.Ş. ve … hakkındaki temyiz itirazlarının reddi ile davalı … Holding A.Ş. ve … hakkındaki dava dilekçesinin yargı yolu (görev) yönünden reddine dair verilen kararın ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı müflis … Bankası İflas İdaresi hakkında açılan davanın reddine dair verilen kararın BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildiği;
… 2. Asliye Ticaret Mahkemesince bozma ilamına uyularak, … sayılı ve 22.06.2021 tarihli kararı ile, davalı Müflis … Bankası T.A.Ş İflas İdaresi aleyhine açılan dava bakımından, davanın dava şartı (Kesin Yetki) yokluğundan usulden reddine, karar verildiğini, dosyanın 09/12/2021 tarihinde kesinleştiği, kesinleşme sonrası Mahkememize gönderildiği ve mahkememizin işbu esasına kaydının yapılmış olduğu anlaşılmıştır.
Dosyanın mahkememize gelmesi üzerine tensip zaptı düzenlenerek, taraflara tebliğ edilmiş, …’na müzekkere yazılarak davacının iflas masasına bir alacak kayıt başvurusunun olup olmadığı sorulmuştur.
Dosya kapsamında yapılan değerlendirmede;
Davalı Müflis … Bankası T.A.Ş. İflas İdaresi aleyhine açılan dava, iflas alacağının iflas masasına kayıt ve kabulüne ilişkindir.
Davalı ….’nin …. ATM’nin …. Sayılı kararı ile 08/06/2005 tarihinde iflasına karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin onama kararından sonra 20/04/2006 tarihinde kesinleştiği, davalı Müflis bankanın tasfiye işlemlerinin iflas idaresince yürütülmeye başlandığı, davacının iflas masasına bir alacak kayıt başvurusunun olmadığı, iflas dairesince sıra cetveli ilanının … Gazetesi’nde 22/10/2008 tarihinde, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ise 10/11/2006 tarihinde, … Gazetesi’nde ise 07/10/2006 tarihinde ilan edildiği, İİK’nun 235. Maddesi uyarınca sıra cetveline itiraz edenlerin cetvel ilanından itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde Kayıt-Kabul davası açmaları zorunlu olup, eldeki davanın 21/06/2013 tarihinde 15 günlük hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı anlaşılmıştır.
Bu nedenler ile, davacı tarafça açılan davanın İİK’nın 235/1 maddesi uyarınca hak düşürücü süre yönünden reddine,
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafça açılan davanın İİK’nın 235/1 maddesi uyarınca hak düşürücü süre yönünden reddine,
2-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 392,80-TL harçtan … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … ve 08.03.2016 tarihli kararı ile mahsup edilen 29,20 TL karar ve ilam hacının mahsubu ile bakiye kalan 363,60 TL harçtan mahsubu ile bakiye 282,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 110,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 5.100,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası resen yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı asilin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/06/2022

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA