Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/813 E. 2022/219 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/813
KARAR NO :2022/219

DAVA:Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ:20/12/2021
KARAR TARİHİ:31/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili …’in, işveren … ve … Şirketi’nde 2011-2013 yılları döneminde sigortasız olarak çalıştırıldığını, sigorta işlemlerinin yapılmadığının anlaşılması üzerine hizmet tespiti ve tescili istemiyle …. İş Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile dava ikame edildiğini, dava başında tasfiye halinde olduğu bildirilen şirket ile ilgili olarak şirketin davadan haberdar olmasına karşın, vekili tarafından tasfiye sürecinin tamamlandığı ve şirketin ticaret sicil kayıtlarından silindiğinin mahkemeye bildirildiğini, şirketin taraf ehliyeti ortadan kalkmış olması nedeniyle …. İş Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının 14/12/2021 tarihli celsesinde taraflarına şirketin ihyası yönünde dava açmak amacıyla kesin süre verildiğini, her ne kadar davalı şirketin ortakları farklı ise de; ihya davasının ticaret sicil memurluğu ile tasfiye memurlarına açılması gerektiğinden huzurdaki ihya davasının İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü ile tasfiye memurları olarak atanan … ve …’a karşı açılması gerektiğini, tüm bu nedenlerle … Şirketi’nin …. İş Mahkemesi … esas sayılı dosyasında davalı olarak sıfatını kazanabilmesi ve aleyhine işlemlerin yürütülüp sonuçlandırılabilmesi için İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü nezdinde yeniden ihyasına karar verilmesini, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün yasadan kaynaklı zorunlu taraf olması nedeniyle yargılama giderlerinin tamamının müştereken ve müteselsilen tasfiye memurları … ve …’dan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesi ile; Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün, ticaret siciline tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağladığını yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, yasal şartlar oluşmuş ise yapılan işlemle ilgili tescil kararı verdiğini, aksi halde tescil talebini gerekçe göstererek reddettiğini, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, tasfiye memurları tarafından, tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının, memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğunu, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların notere depo edilmesi ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiğini, bu yapılmadan şirketlerin tasfiye süreci sonuçlandırılıp, bakiyeler mevcut pay sahiplerine dağıtılmış ve şirket kayıtları sicilden terkin edilmiş ise, terkin işlemlerinin iptali ile şirket tüzel kişiliği ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebileceğini, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini, müvekkili kurumun tespit etmesinin mümkün olmadığını, müvekkili kurumun tasfiye memurlarının bildirimi ve başvurusu üzere işlem yaptığını, bu kapsamda herhangi bir sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesinin kanuna aykırı olacağını, müvekkili kurumun davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, nitekim davacı tarafından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer davalılar aleyhine hükmedilmesinin talep edildiğini, tüm bu nedenlerle müvekkili kurum adına vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin serbest muhasebeci mali müşavir olarak faaliyet gösterdiğini ve 2013 yılının Ağustos aylarında, ihyası talep olunan şirket ortakları ile aralarındaki anlaşma gereğince ortaklardan … … adına …’ın, … adına müvekkili …’ün tasfiye memuru olarak görev almasının kararlaştırıldığını, bu doğrultuda 26/04/2014 tarihli ve 2014/1 nolu ortaklar kurulu kararı gereği tasfiye işlemlerine başlandığını, 13/05/2014, 20/05/2014 ve 27/05/2014 tarihlerinde tasfiye ilanları yapılarak şirketten borçlu veya alacaklı olanların tasfiye memurluğuna başvuru yapmaya davet edildiğini, akabinde tasfiye kararının 22/06/2015 tarihinde tescil edilerek, üçüncü ilanın yapılmasının üzerinden bir yıllık yasal süre geçtikten sonra tasfiye işleminin sonuçlandırıldığını, tasfiye bilançosunun kabulü ve tasfiye memurlarının ibrasına ilişkin verilen karar ile 03/07/2015 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlandığını, bütün tasfiye işlemlerinin usulüne uygun olarak yapıldığını ve davacı tarafın iddialarının aksine …. İş Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasından müvekkiline tebligat yapılmadığı gibi, şirket ortakları tarafından da şirket aleyhine derdest bir dava olduğu yönünde sözlü veya yazılı bir bildirimde de bulunulmadığını, bu konuda …. İş Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … esas sayılı dosyasından ihyası istenen şirkete gönderilen dava dilekçesine ilişkin tebliğ mazbatasının bir suretinin celbini talep ettiklerini, davacı tarafın kanuni süreler dahilinde tasfiye memurluğuna herhangi bir müracaatı ve hukuki başvurusu bulunmadığı gibi şirket kayıtlarında da davacının herhangi bir alacağının da gözükmediğini, şirketin tasfiyesi tamamlandıktan yaklaşık 7 sene sonra ikame edilen iş bu davanın hak düşürücü süre ve zamanaşımı içerisinde açılmadığından reddi gerektiğini, davacı tarafın davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, bu sebeple davanın şirket ortakları … … ve …’a ihbarı gerektiğini, ayrıca davacı tarafın davayı açmasına müvekkili tarafça sebebiyet verilmediğinden müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili duruşmadaki beyanında, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, dava dışı Tasfiye Halinde … Şirketi’nin ihyası talebine ilişkin bulunmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, ihyası talep olunan Tasfiye Halinde … Şirketi’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …-0 sicil numarasında kayıtlı bulunduğu, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden celp edilen sicil dosyasından; şirket ortaklarının … … ile … … olduğu, tasfiye memurlarının ise mahkememiz dosyası davalı şahısları olduğu, şirketin tasfiyesinin sona erdiği hususunun 29/06/2015 tarihinde tescil edilmesi üzerine Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce kaydının terkin edildiği anlaşılmıştır.
…. İş Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının 14/12/2021 tarihli celsesinde, davacı vekiline şirketin ihyası yönünden ilgili Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde dava açmak üzere iki haftalık kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde dava açıldığına dair tevzi formunuun mahkemelerine ibraz edilmediği takdirde şirket yönünden taraf ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verileceğinin ihtar edildiği anlaşılmıştır.
6762 Sayılı TTK ve 6102 sayılı TTK’da yer alan bu konudaki düzenlemelere bakıldığında; 6762 Sayılı TTK 447. madde hükmü gereğince, tasfiye halinde bulunan şirketin tüm borçları ödendikten sonra, kalan mevcudu, esas sözleşmede aksine bir düzenleme mevcut değilse pay sahipleri arasında ödedikleri sermaye ve paylara bağlı imtiyaz hakları oranında dağıtılacağı öngörülmüştür. Keza terkin işlemi ve dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK 543.maddesinde aynı yönde benzer ( borçlar ödendikten sonra önce ödenen pay bedellerinin iadesi yönündeki yeni hükmü dışında) benzer bir düzenleme yapılmıştır.
Yine dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve 6762 Sayılı TTK’da doğrudan bir karşılığıda bulunmayan 6102 sayılı TTK’nun 547. Maddesinde (Ek Tasfiye) başlığı ile; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıdırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebiyecekleri hükmüne yer verilmiştir. Anılan 547. madde hükmünün, eski TTK döneminde karşılığı bulunmayıp, ancak eski TTK döneminde uygulama ve içtihat yoluyla gerçekleştirilen ek tasfiye kararları yeni yasa ile yasal bir dayanakta kazanmıştır. Keza anılan hüküm ile şirket ortaklarının da ek tasfiye isteminde bulunabilecekleri açıkça hüküm altına alınmıştır. TTK 547. maddesinde ek tasfiyeye dair yer alan bu düzenleme bakımından, kanunun gerekçesi incelendiğinde ilk tesbit edilebilecek olan hususun; öncelikle ek tasfiye kararının geçici bir tedbir kararı olduğu ve yeni bir hukuki durum meydana getirmediği hususlarına yapılan vurgudur. Yine anılan madde gerekçelerinde ek tasfiyeyi gerektiren hallerin neler olabileceği, sınırlı sayıda olmaksızın gösterilmiş ve özellikli bu durumlar arasında şirketin bir davada davalı olarak bulunması veya aleyhine icra takibi yapılmış olması hali ek tasfiye kararı verilmesi için özellikli durumlar arasında sayılmıştır.
Tüm bu nedenlerle dava dışı Tasfiye Halinde … Şirketi’nin tasfiyesinin sona erdiği hususu tescil edildiğinden ticaret sicil kaydının terkinine karar verilmişse de, söz konusu şirket hakkında …. İş Mahkemesi’nin2014/44 esas sayılı dosyası ile devam etmekte olan davasının bulunduğu, 6102 Sayılı TTK’nun 547. maddesi gereğince bu halin şirketin ihyası için elzem bir neden olduğu anlaşılmakla, davacı tarafça açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım konumunda olduğundan aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş, yine diğer davalıların sicilden terkin edilen şirketin ortakları olmadıkları, mali müşavir olup şirketin tasfiye memuru olarak atandıkları, …. İş Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasındaki davadan haberdar oldukları yönünde dosyada herhangi bir bilgi bulunmadığı, kendilerine verilen görev doğrultusunda tasfiyeyi gerçekleştirdikleri, bu anlamda davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri anlaşılmakla, davalılar aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafça açılan davanın KABULÜ ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne …-0 sicil nosuyla kayıtlı iken, 6102 Sayılı TTK’nun 547. maddesi gereğince sicilden terkin edilen Tasfiye Halinde … Şirketi’nin …. İş Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ve müteakip işlemleri yönünden İHYASINA,
2-Kararın İstanbul Ticaret Siciline tesciline ve ilanına,
3-Şirkete tasfiye memuru olarak, şirketin son tasfiye memurları olan … ve …’ın atanmasına,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70-TL harçtan, davacı tarafça peşine olarak yatırılan 59,30-TL’nin mahsubu ile, bakiye 21,40-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflar lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
7- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı … vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.31/03/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır