Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/76 E. 2022/546 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/76 Esas
KARAR NO : 2022/546

DAVA:Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:22/06/2016
KARAR TARİHİ:21/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;haksız olarak müvekkilinden tahsil edilen 11/04/2016 tarih … nolu fatura bedeli 5.919,74TL nin haksız iktisap tarihiden itibaren ticari avans faizi DBS nedeni ile bankaya ödediği faiz ile birlikte tahsili talep etmektedir. Taraflar arasında 2012 den beri devam eden Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi 20/02/2016 tarihi itibari ile fesih edildiğini, davalı erken fesih nedeni ile müvekkiline 11/04/2016 tarih … nolu fatura 5.919,74TL bedelli e-faturayı cezai şart bedeli olarak gönderdiğini, taraflar arasında imzalanan 2012 yılındaki sözleşmede erken fesih ile ilgili bir cezai şart bulunmadığını bu sebeple bu faturanın sözleşmede dayanağı bulunmadığından faturaya itiraz edilerek iade edildiğini, haksız olarak müvekkilden tahsil edilen 11/04/2016 tarih … nolu fatura bedeli 5.919.74TL nin haksız iktisap tarihinden itibaren ticari avans faizi, DBS nedeni ile bankaya ödedikleri faiz ile birlikte tahsiline, harç masraf ve ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesin talep ve dava etmektedir.
SAVUNMA:Davalı, cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 2012’den beri devam eden Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi’nin 20/02/2016 tarihi itibarıyla feshedildiğini, müvekkilinin erken fesih nedeniyle 11/04/2016tarihli 5.919,74 TL’lik e-fatura cezai şart bedeli olarak gönderildiğini, ancak taraflar arasında münakit sözleşmede erken fesih ile ilgili cezai bir şart bulunmadığını bu sebeple faturaya itiraz edilerek geri gönderildiğini, ancak müvekkilinin davacıya ait banka şubesinden doğrudan borçlanma sistemi yolu ile fatura bedelini tahsil ettiğini ve e-faturayı yeniden kendilerine gönderdiğini, bunun üzerine yeniden itiraz edildiğini, müvekkilinin zararı doğduğundan bahsettiğini oysaki elektrik satım firmalarının elektrik enerjisini günlük olarak satın aldığından davacı sebebiyle elektrik satın almış olmadıklarını ve bu bedelin iadesi gerektiğini iddia ederek 5.919,74 TL ‘nin haksız iktisap tarihinden itibaren ticari avans faizi ve DBS (doğrudan borçlanma sistemi) nedeniyle bankaya ödediğini iddia ettiği faiz ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Ancak davacının talepleri haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olmakla birlikte basiretli birer tacir olan taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine de aykırı olduğunu. Aşağıda açıklanan nedenlerle davacının haksız ve dayanaksız davasının reddi talepli dilekçesidir. Davacı, dava dilekçesinde iki ayrı alacak kalemi yönünden talepte bulunmuş ancak yalnızca bir yönünden dava değeri gösterildiğini, dava dilekçesi HMK md. 119’a ve harçlar kanunu md. 16/3’e uygun olmadığından, davacının taleplerini açıkça ortaya koyması ve dava değerini belirtmesi gerektiğini, huzurdaki davada davacı, ödemek zorunda kaldığını iddia ettiği haksız fesih tazminatının iadesini istemiş ve dava değerini bu bedel üzerinden 5.919,74 TL olarak gösterdiğini; bu bedelin fer’i niteliğinde haksız iktisap tarihinden itibaren ticari avans faizi de talep ettiğini ancak davacının talep ettiği alacak kalemi bununla sınırlı olmadığını davacı bu bedelin yanı sıra bankaya DBS sistemi sebebiyle ödemek zorunda kaldığını iddia ettiği faiz bedelinin de iadesini talep etmiştir. Ancak söz konusu bedel 5.919,74 TL’lik alacak kaleminin fer’ niteliğindeki faiz istemi olmayıp ayrı bir alacak kalemi olduğunu DBS sisteminin kullanılması dolayısıyla banka tarafından davacı tarafa yansıtılan bir bedel olup işbu sebeple bu alacak kalemi yönünden de dava değerinin açıkça belirtilmesi ve harcının yatırılması gerektiğini, davacının alacak kalemlerini ve dava değerini ayrı ayrı ve açıkça belirtmesi için HMK 119. Maddesi gereği ihtaratlı şekilde bir haftalık kesin süre verilmesi ve bu süre içinde eksiklik giderilmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki elektrik satım sözleşmesinin davacı şirket tarafından süresinden önce feshedilmesi nedeniyle davalı yanca düzenlenen zarar faturası kapsamında tahsil edilen bedelin ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce 07/05/2018 tarih 2016/687 esas 2018/391 karar sayılı ilamı ile “Her iki taraf da tacir olup imzaladıkları ve fiilen 4 yıl devam ettirdikleri ticari ilişkilerinde sözleşmenin sonlandırılması durumunda cezai bir müeyyideyi hüküm altına almamışlardır. Sözleşmenin feshi halinde cezai şart öngörülmemiş ve düzenlenmemiştir. Ceza-i şart olarak düzenlenen faturanın sonradan bu aslında mahrum kalınan kar faturasıdır şeklinde içeriğinin değiştirilmesi mümkün bulunmadığı gibi, sözleşmede mahrum kalınan karın talep edilebileceği yönünde bir düzenleme de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı yanın cezai şart olarak düzenlediği sonradan içeriğini dava aşamasında mahrum kalınan kar faturası olarak açıkladığı faturanın mesnedi bulunmadığından tahsil edilen paranın iadesi gerekeceği kanaatine varılmış ve bu nedenle bilirkişi raporundaki hukuki görüşe ( ki bilirkişiye böyle bir görev verilmemiştir) katılmak mümkün olmamıştır. Davacının ödediği miktar tarafların ortak kabulünde olup harçlandırılan miktara göre ( DBS bedeli hariç) davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeyle “Davanın kabulü ile, 5.919,74 TL’nin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,” dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından 29/12/2020 tarihli ve 2018/2827 esas 2020/2033 karar sayılı ilamı ile “Davalı şirketin talebinin cevap ve cevaba cevap dilekçesi ile, “sözleşmenin erken fesih tazminat bedeli” konulu 11/04/2016 tarihli 5.919,74 TL bedelli fatura ile istenen bedelin sözleşmenin erken feshi neden ile, tazminat dayanağının sözleşme olmadığı, TBK ve Yargıtay İçtihatları uyarınca mahrum kaldığı kârı talep ettiği anlaşılmakla, mahkemece davacı tarafın sözleşmeyi haklı nedenle feshedip etmediği hususu irdelenip ardından davalı … şirketinin TBK hükümlerine göre varsa mahrum kaldığı kâr yönünde bir araştırma yapması gerekirken eksik inceleme yaptığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca verilen hükmün kaldırılmasına, Davalı … şirketinin “kâr kaybı” yönünde inceleme yapılmak üzere yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine” karar verilmiştir.
Mahkememizce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/2827 Esas 2020/2033 Karar sayılı kararı kapsamında, davalı şirketin kar kaybına yönelik savunmasına ilişkin olarak yapılacak irdeleme ve değerlendirmeye göre davacının istirdat isteminin yerinde olup olmadığı ve miktarının tespiti bakımından dosyaya daha önce rapor sunan elektrik mühendisi bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, 25/11/2021 tarihli ek raporda; taraflar arasında yapılan sözleşmede fesih durumunda bir tazminat maddesinin olmadığı, sözleşmede ve ilgili yönetmelikte sözleşme fesih şartları hakkında gerekli açıklamaların bulunduğu, fesih şartı olarak tarafların birbirine yazılı olarak başvuru yapma şartı olduğu, sözleşme şartı olarak ihlal edilen madde hakkında ilk ihtar sonrası durum düzelmezse ikinci bir ihtar ile sözleşmenin fesih edilebileceği, ancak davacı tarafın fesih ile ilgili bir dilekçesinin veya ihtamamesinin dosyada bulunamadığı, bu sebeple davacının sözleşmeyi fesih etmesinin kök raporda da belirtildiği gibi haksız fesih olduğu yönündeki kanaatinde bir değişiklik olmadığı, sözleşmenin süresinden önce fesih edilmesi sonucu davalının kar kaybının hesaplanması için dosyada bulunan faturalardan yapılan hesaplama sonucu davacının davalıya (eğer sözleşme sürseydi) 1 aylık fatura karşılığı yaklaşık 33.222,8 TL fatura ödemesi gerektiği, davalı tarafın ödenen faturalarda ki kar payı hakkında uzmanlığı olmadığı için kar payı hesabının yapılamadığı bildirilmiştir.
Bilirkişinin uzmanlık alanına nazaran uyuşmazlığın yeterince irdelenemediği anlaşıldığından dosyaya rapor sunan elektrik mühendisi bilirkişinin yanına mali müşavir ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişiler dahil edilerek bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti, 29/07/2022 tarihli raporlarında özetle; davacının 31.03.2016 tarihi itibariyle süresi bitecek sözleşmeyi bitim tarihinden (3) ay önce
feshetmediği için sözleşme süresinin bitim tarihinin 31.03.2017 olarak kabulü halinde
sözleşmenin kalan süresinin davalı şirketçe 01.01.2016-31.03.2017 dönemi için mahrum
kaldığı kar miktarı davacının aylar itibariyle tüketim miktarı (kilowat/saat) na x
KW/saate düşen brüt satış karı üzerinden ortalama 6.514,34 TL olarak hesaplandığını
, hesaplamanın kadr-i maruf olduğunu, ancak davalının (raporda sehven davacının yazılmakla) sözleşmenin kalan
süresinin tamamı üzerinden değil yeni bir abone bulabileceği makul süre (3 ay)
üzerinden talep edebileceği anlaşılmakla, (3) aylık kar kaybı tutarının (6.514,34:12×3=)
1.628,58 TL olarak hesaplandığını, davalının (raporda sehven davacının yazılmakla) sözleşmenin kalan süresinin tamamı için değil (3) aylık makul süre için talep edebileceği
müspet zararı (kar kaybı 1.628,58 TL’na isabet etmekle davacının 11.04.2016 haksız iktisap tarihi
itibariyle davalıdan (5.919,74-4.291,16=) 1.628,58 TL tutarındaki alacağını 11.04.2016 haksız
iktisap tarihinden itibaren ticari faizi (TC Merkez Bankası Avans) ile birlikte talep edebileceğini bildirmişlerdir.
Bilirkişi raporuna yönelik itiraz sebeplerinin, tespit sonuçlarına göre Mahkememizce de değerlendirilebilecek olması sebebiyle yeniden veyahut ek bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır.
Yapılan yargılama neticesinde tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiştir.
Taraflar arasındaki akdi ilişki ihtilafsız olduğu gibi tarafların cari hesap kayıtları yönünden de tam bir mutabakat mevcuttur. Davadaki uyuşmazlık; davalının davacıya kestiği “erken fesih tazminatı” konulu 11.04.2016/5852 nolu
e-fatura bedeli olan 5.919,74 TL nı davacının borcuna kaydetmesi ve DBS sistemine
istinaden davacının bankadaki hesabından direkt olarak çekmiş olmasına karşılık
davacının erken fesih tazminatı konulu 5.914,74 TL bedelli mezkur faturayı kabul
etmemiş olması nedeniyle davalı yanca tahsil edilen bedelin iadesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki elektrik enerjisi satış sözleşmesinin 4. maddesinde sözleşmenin davalı tedarikçi tarafından davacıya elektrik verilmesi ile başlayacağı, taraflardan birinin sözleşmenin bitiminden 3 ay önce fesih ihbarında bulunmamış olması kaydıyla sözleşmenin birer yıllık dönemler halinde kendiliğinden uzayacağının kararlaştırıldığı anlaşılmakla, dönemler itibariyle taraflardan birinin 31.03.2016 tarihinde süresi bitecek sözleşmeyi bitim tarihinden (3) ay önce
feshetmediği için sözleşmenin 31.03.2017 tarihine uzadığı kabul edilmiştir. Davacı yanca sözleşmenin 28.02.2016 tarihinde, davalı yanca da davacı tarafından 01.03.2016 tarihinde sözleşmenin feshedildiği beyan edilmekle sözleşmenin 4. maddesindeki 3 aylık feshi ihbar süresine riayet edilmeksizin davacı tarafından süresinden önce feshedildiği ihtilafsızdır. Sözleşmenin 10. maddesinde taraflardan birinin sözleşmenin herhangi bir maddesini ihlala etmesi halinde diğer tarafın 15 gün içinde ihlalin giderilmesini ihtar edeceği, bu ihtara rağmen ihlal giderilmezse ikinci bir ihtarla sözleşmeyi fesih yetkisine sahip olunduğu kararlaştırılmıştır. Davacı yanca davalının ihlalinden bahsedilmediği gibi ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiği de iddia ve ispat olunamadığından davacının feshinin haksız olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede haksız fesih halinde cezai şart veya tazminata yönelik bir kararlaştırma yapılmamışsa da bu yönde bir yasaklama da bulunmadığından davalının mahrum kaldığı karını genel hükümlere göre talep edebileceği kabul edilmiştir. Davalının mahrum kaldığı karın da değerlendirildiği 29/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda, davalı tarafından yapılan ortalama kar kaybı hesabının kadr-i maruf olduğu ve davalının yeni abone bulabileceği sürenin fesihten itibaren 3 ay olduğu belirtilmişse de davalı tarafından yapılan 6.514,34 TL tutarlı kar kaybı hesaplamasının 1 yıllık olduğu değerlendirilerek bu tutar üzerinden oranlama yapılmak suretiyle mahrum kalınan kar hesaplamasına gidilmiştir. Ancak davalı tarafından 1 yıllık satış karı toplamı 78.172,08 TL’nın 1 aylık ortalaması olan 6.514,34 TL üzerinden hesaplama yapıldığından bilirkişilerin oranlama yapmak suretiyle tespit ettikleri 1.628,58 TL mahrum kalınan kar hesabına itibar edilmemiş, bilirkişiler tarafından davalının yeni abone bulunabilecek süre 3 ay olarak tespit edilmesine karşın davalı tarafından 1 aylık ortalama satış karından daha düşük olacak şekilde 5.919,74 TL üzerinden erken fesih tazminatı faturası düzenlenip tahsil edildiğinden davacının mezkur faturaya dayalı istirdat isteminin yerinde olmadığı sonucuna varılarak, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL nispi karar ve ilam harcının peşin yatırılan 101,10 TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan ‭20,40 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.919,74-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından sarf edilen 1.050 TL bilirkişi ücreti ve 78,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.128,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
7-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nun 341/1 ve 345. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 21/09/2022

K