Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/696 E. 2023/773 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/696 Esas
KARAR NO:2023/773

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:28/10/2021
KARAR TARİHİ:25/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin alacağının tahsili amacıyla tarafımızca …. İcra Dairesi … Esas sayılı dosyası üzerinden … … A.Ş. hakkına cari hesap alacağı sebebiyle ilamsız icra takibinin başlatıldığını, davalı, borçlu olmadığını beyan ederek takibin durdurulduğunu, 228.385,00 TL karşılığı alacaklarınuın sabit olduğu bir ticari alışveriş yapıldığını beyan ederek davanın kabulüne, dava konusu altın ve dövizin aynen, aynen teslimin mümkün olmaması halinde tahsil tarihindeki TL karşılığının taraflarına ödenmesine, davalı aleyhine alacağın %20 sinden az olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sunulan makbuzların davacı şirkete ait olup olmadığının anlaşılmadığını, davacı şirketin ortada bir alacak varsa dahi alacağın sahibi olduğunu ispat etmekle yükümlü olduğunu, makbuzların tarihlerinin belli olmadığını, makbuzların hangi hukuki ilişkiye istinaden düzenlendiğinin belli olmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının alacağı yazılı belge ile ispat etmekle yükümlü olduğunu, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.03.2019 tarih … sayılı kararı ile davacı şirketin, davalı şirketten 336.233,00 TL alacaklı olmadığı ile takas ve mahsup taleplerinin reddine karar verildiğini, taraflar arasında ticari ilişkiye esas olan bayilik sözleşmesinin 31.08.2012 tarihinde süresi dolduğu için sona erdiğini, bayilik sözleşmesi gereğince davacıya satılan mallara ilişkin fatura bedelleri ödenmediği için müvekkili tarafından … … aleyhine 2013 yılında açılan itirazın iptali davası 2019 yılında karara bağlandığını beyan ederek davanın reddine, davacıdan %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bir miktar alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı yanca, teslim/tesellüm formları ve arabuluculuk son oturum tutanağı ibraz olunmuş; taraf şirketlerin BA/BS formları ve dava konusu takip dosyasının uyap kayıtları celbedilmiştir.
… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçludan takip tarihi itibarı ile 13.909,00 USD karşılığı 116.835,00 TL ile 219,80 Gr Has Altın karşılığı 111.550,00 TL toplamı olan 228.385,00 TL alacağın tahsili talebinde bulunulduğu, davalı borçlu tarafından süresi içerisinde ödeme emrine itiraz edildiği ve takibin davalı borçlu yönünden durduğu, borca itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğine ilişkin bilgi ve belge bulunmamakla birlikte itiraz ve dava tarihlerine nazaran davanın da hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflarca bildirilen tanıkların beyanlarının alınmasına karar verilmiştir.
Davacı tanığı … … 11/05/2022 tarihli celsede ; “Ben tarafları tanırım, davacı şirkette 2013/2015 yılları arasında çalıştım, şuan davacı şirket bünyesinde çalışmıyorum, taraflar arasındaki alışveriş konusundan haberdarım, periyodik olarak haftalık veya duruma göre 2 haftalık ödemelerimiz mevcuttur karşı tarafa, …’a vermiş olduğumuz emtialara ilişkin olarak kapalı çarşının yıllardan süre gelen bir kuralı vardır, teslim tesellüm konusunda vermiş olduğumuz emtiaları alan kişi ve veren kişi karşılıklı olarak alındığına ve ödendiğine dair imzalar atılır, bu şekilde bu ticari ilişki devam eder, dava konusu olayda da bu şekilde olmuştur, duruşma sırasında mahkemece tarafıma gösterilen teslim tesellüm belgesindeki imzalar bana aittir, burada teslim alan kısmında imzaları yer alan … isimli arkadaşlar teslim ettiğim tarihte davalı şirketin sigortalı çalışanlarıydı, ayrıca bu arkadaşlara mahkemece tarafıma gösterilen teslim tesellüm formlarındaki emtialar dışında başka zamanda başka emtialarda teslim ettim, benim görevim söz konusu emtiaları teslim etmekti, para alışverişi konusunda bilgi sahibi değilim, teslim tesellüm formlarında yazılı olan “…” ibaresi davalı şirketin binasının dışında yazan yazıdır, ayrıca davalı firma dışında başka firmalarda da aynı uygulamayı yapmaktaydık, mahkemece tarafıma gösterilen teslim tesellüm formlarındaki isimleri yer alan kişileri çok iyi tanırım.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … 11/05/2022 tarihli celsede ; “Ben tarafları tanırım, davacı şirkette 2012/2015 yılları arasında çalıştım, şuan davacı şirket bünyesinde çalışmıyorum, taraflar arasındaki alışveriş konusundan haberdarım, karşı tarafı biz … … olarak biliriz, önceden beri kendileriyle toptan altın alışverişi yaptık, kendileri bizim tedarikçimiz olur, mutat olarak biz kendilerine döviz, altın ve TL olarak değişik zamanlarda ödemeler yapıp, karşılığında emtia aldık, bizim … ile aramızdaki ticari ilişki teamül gereği gelişen ve tüm tedarikçilerle yapmış olduğumuz uygulamadır, kuyumcu piyasasında bila istisna uygulama biçimi budur, karşılıklı güvene dayanan bazen sadece beyaz kağıda ben sana bunu verdim şeklinde bir yazıyla emtia teslimi ve ödeme yapılmaktadır, duruşmada tarafıma gösterilen teslim tesellüm formları önceki çalıştığım … şirketi tarafından maktu olarak düzenlenmiştir, söz konusu teslim tesellüm tutanaklarında isimleri olan … isimli arkadaşları bizzat tanımıyorum ancak kendileri ile telefonda görüşmüşlüğümüz vardır, ben bu arkadaşların …’ın resmi çalışanları olup olmadığını bilmiyorum ancak mal alışverişinde bu arkadaşlar telefonda bizimle görüşmüşlerdir, ben kendilerini görsem tanımam, … bey çarşıdaki işlerle ilgili daha çok bilgi sahibidir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … 19/10/2022 tarihli celsede; “Ben davalı şirkette 2010-2020 yılları arasında şirket müdürü olarak çalıştım, şirkette belli bir oranda hissem vardı, 2020 yılında hem ortaklıktan, hem şirket müdürlüğünden ayrıldım, davacı şirket davalı şirketin francheise alanıdır, davacı şirket bizim ürünlerimizi bizden alıp satıyorlardı, buna karşılık olarak da ödeme yapıyorlardı, davacı şirket tarafından ürünler, davalı şirket nezdinde görülüp elden teslim alınıyordu, ödemeler taraflar arasındaki kararlaştırmaya göre bazen elden, bazen banka kanalıyla ödeniyordu, ödemeler bazen döviz, bazen altın, bazen de TL cinsinden yapılıyordu, ön ödemeli satış gibi bir durum söz konusu değildi, tarafıma mahkemenizce bildirilen 13.309,00-USD ve 219,80 Gr has altın kapsamında davacı şirketin davalı şirketten bir alacağı mümkün değildir, belirttiğim gibi davacı şirket önce malları teslim alır, akabinde ödeme yapar, bana gösterilen teslim tesellüm formlarındaki imzalar bana ait değildir, teslim alan olarak görünen … isimli kişiler davalı şirket çalışanıydı, bu kişiler müşterilerden tahsilat yapabiliyordu, ancak aldıkları para veya altınları banka hesabına kayıt oluşturmak üzere doğrudan ilgili bankaya götürüyorlardı, gösterilen belgelerde tarih olmadığından ilgili kişilerin teslim tarihinde davalı şirket çalışanı olup olmadıklarını kesin olarak bilmiyorum, davalı şirket ile alışveriş sadece … … … Ltd. Şti arasında gerçekleşmiştir, davacı şirket tarafından toptan ürün alımı yapılmıştır, alınan ürünlerin başka bayilerde satılıp satılmadığını bilmiyorum, davacı şirket ile davalı şirket arasında bayilik şeklinde ilişki kurulmadan önce davacı şirketin şubeleri ile bir kısım ticari ilişki kurulmuşsa da bayilik ilişkisi başlandıktan sonra tek muhatap davacı şirket haline gelmiştir, davacı şirket ile davalı şirket ile yapılan tüm işlemler ticari defterlere yansıyordu, yansımayan bir para veyahut mal alışverişi bulunmamaktadır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … 19/10/2022 tarihli celsede ; “Ben 2006 yılında davalı şirkette işe girdim, 2020 Haziran ayına kadar davalı şirkette çalıştım, 2019 yılının başında davalı şirkette satış müdürü olarak görevlendirildim, davacı şirket ile davalı şirket arasında hatırladığım kadarıyla 2006-2007 yıllarında bayilik ilişkisi kuruldu, davacı şirket, davalı şirketten ürün alıyordu, bu ürünleri … markası altında satış yapıyordu, ben satış müdürü olmadan önce davalı şirkette bölge temsilciği ve bölge müdürlüğü yaptım, bu dönem içerisinde … Kuyumculukla ticari ilişkinin muhasebesel boyutuna vakıf değilim, yani ne kadar ürün alındı, karşılığı ne şekilde ve ne zaman ödendi, bu hususları tam olarak bilmiyorum, ama genel olarak davalı şirkette ürün teslimi yapılır, karşılığı ise kararlaştırılan belli dönemlerde ürün alan firmalar tarafından ödenirdi, ben satış müdürü olduktan sonra da davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ilişki kopmuştu diye hatırlıyorum, mahkemenizce tarafıma bildirilen 13.309,00-USD ve 219,80 Gr has altına ilişkin olarak bir bilgim yoktur, taraflar arasındaki ilişki bakımından davacı şirketin davalı şirketten alacaklı olması durumu yukarıda anlattığım üzere söz konusu olamaz, ancak davalı şirket alacaklı olabilir, bana gösterilen teslim tesellüm formundaki teslim alan olarak görünen … davalı şirketin çalışanlarıydı, gösterilen teslim tesellüm formları şirketimiz tarafından düzenlenmiş belgeler değildir, müşteri tarafından düzenlenmiş matbu belgelerdir, bu kişilerce müşterilerden tahsilat yapılabiliyordu, bu kişilerin davalı şirkette hangi tarih aralığında çalıştıklarını kesin olarak hatırlamıyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Taraflarca sunulan dilekçe ve belgeler ile getirtilen kayıtlar incelenmiş, 6102 sayılı TTK’nın 83. Maddesi hükmü de dikkate alınarak uyuşmazlığa konu alacağın dayanağı olan faturaların ve ödemelerin taraf şirketlerin ticari defterlerine yansıyış şeklini tespit noktasında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi heyeti 01/03/2023 tarihli raporunda; Davacı tarafça sunulan teslim tesellüm belgelerinin tarihlerinin belirli olmadığı gibi davalı ile olan bağlantısı ile ilgili herhangi bir tespitin yapılamadığı, davacının takibe konu ettiği alacağın ispatına ilişkin dosya kapsamında herhangi bir vesaik bulunmadığı gibi davalı tarafça sunulan defterlere göre davacının takip tarihi itibari ile 300.996,25 TL’si olduğu nazar alındığında davacının iş bu davaya dayanak olan icra takibi içeriği ile ilgili davalı taraftan alacaklı olduğunun dosya kapsamında ki vesaiklere göre ispat edilemediği
şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Rapora yönelik beyanlar ve itirazlar doğrultusunda tanık anlatımları da dikkate alınarak yeniden ek rapor tanzim edilmek üzere dava dosyası bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan ek raporda, kök rapordaki kanaatlerinde herhangi bir değişiklik olmadığı görüşünü bildirmişlerdir.
Bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, teknik ve ayrıntılı olarak hazırlanmış olması nedeniyle rapor Mahkememizce de benimsenmiş ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
Yapılan yargılama neticesinde tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,
Davacı şirketin ticari defterlerinin birbirlerini doğrulduğu, yasalara uygun şekilde eksiksiz ve usulün göre tutuldukları, davaya konu takip ile ilgili olarak davalı defterlerinde davacının alacağı ile ilgili herhangi bir tespitin yapılamadığı davalının ticari defter ve kayıtlarına göre davacının davalı şirkete 300.996,25 TL borcunun gözüktüğü, sunulan BA/BS formlarının incelenmesinde taraflar arasında 2017 sonrasında ticari ilişki olduğuna dair bir tespitin yapılamadığı, dosya arsında bulunan teslim tesellüm formunun teslim alan kısmında imzası bulunan … adlı kişilerin davalı ile ilgisinin dosya kapsamına göre ispat edilemediği, bir kısım tanıkların bu kişilerin davalı şirketin sigortalı çalışanları olduğu şeklinde beyanları olmasına rağmen, davalı şirket tarafından tanık olarak bildirilmedikleri davacının da bu kişilerin tanık olarak dinlenilmesini mahkememize beyan etmediği, yine teslim tesellüm formunun fiziken incelenmesinde 2010-2020 arasında hangi yıla ait olduğunun tespitinin yapılamadığı, dinlenen tanıkların beyanlarında bu konu ile ilgili bilgi ve görgülerinin net olarak anlaşılamadığı her ne kadar … alanındaki teknik bilirkişi, kuyumcu esnafının karşılıklı güven ilişkisi içinde alışveriş yaptığını, oluşan koşullar çerçevesinde peyderpey ödeme yaptıklarını belirtmişse de tarafların kuyumcu esnafı olmadığı, ticaret siciline kayıtlı tüzel kişi tacir oldukları, işlemlerini yaparken basiretli tacir gibi davranmaları gerektiği anlaşıldığından ispatlanmayan davanın reddine, davalının kötü niyet tazminat talebinin de davacının davalı hakkında takip başlatmakta kötü niyetli olmadığı varsa alacağını ispatlayamadığı anlaşıldığından reddine karar verilerek mahkememizce aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan davanın REDDİNE,
2-Davalının kötüniyet tazminat isteminin REDDİNE,
3-Alınması gereken 269,85TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 2.758,32 TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan ‭2.488,47‬‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı tarafından sarf edilen 45,85 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 36.257,75-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
9-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nın 341/1 ve 345. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/10/2023

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .

e-imzalıdır . e-imzalıdır .