Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/680 E. 2022/440 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/680 Esas
KARAR NO :2022/440 Karar

DAVA:İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:11/11/2014
KARAR TARİHİ:01/07/2022

Davacı yanca davalı yan aleyhine açılan İstirdat davasının yapılıp sona erdirilen açık yargılaması sonunda;
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin işyeri için davalı ile elektrik abone sözleşmesi akdettiğini, müvekkilinin kısa bir süre sonra işyerini kapattığını ve abonelik sözleşmesini sonlandırmak üzere davalı şirkete dilekçe ile başvuruda bulunduğunu, davalı tarafından aboneliğin iptal edilmeyerek 2009-2010 yıllarına ait birkısım elektrik fatularının tahsili için icra takibi yaptığını, oysa müvekkilinin bu tarihler arasında kesinlikle işyerinde faaliyet gösterdiğini, davalı tarafından müvekkilinin sarf etmediği elektrik tüketim bedelinin kendisinden haksız yere tahsil edildiğini, açıklanan nedenlerle; müvekkilinden icra tehdidi altında tahsil edilen 1.546.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte istirdatına, davalının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın abonelik sözleşmesinin feshine, aboneliğin iptali talebinde bulunulduğu iddiasına yönelik herhangi bir kayıt ve sonuca ulaşılamadığını, dolaysıyla davacı yanın aboneliği fesih etmediği sürece elektrik abonelik sözleşmesinden kaynaklı borçlarından sorumluluğunun devam edeceğini belirterek haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İSTİNAF KALDIRMA KARARI ÖNCESİ YAPILAN YARGILAMA:
Mahkememizin, … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucu; “…Abonelik dosyası getirtilmiş ve dosyamız kapsamına alınmış ve davacı yanın işyerini terk ettiğine dair vergi kaıtyarı ve ilgili aboneliğin bulunduğu binaya ilişkin zabıta araştırmaları da yapılmıştır.
Davacı yanın aboneliği sonlandırmak üzere bir başvurusu olmadığı görülmektedir.İcra takipleri yapılmış güvence bedeli ise geçmiş dönem borçlarına mahsup edilmiştir.
Davacının hizmeti alırken başlangıçta nasıl sözleşme yapması gerekiyor ise; ilgili aboneliği sonlandırmak isteyor ise bunu da yazılı bir başvuru ile yapmak zorundadır.
Davalı yanın abone dışında bir kullanıcıyı ilgili yerde gördüğünde bunu soruşturmak veya aboneliğin naklini zorunlu tutmak gibi yasal yükümlülükleri bulunmamaktadır. Çünkü taşınmazlar ve iş yerleri kiralanma, geçici surette devredilme, miras vs. Pek çok değişik yolla el değiştirebilmekte ve bazen aboneliklerin önceki abone üzerinde kalması kararlaştırılabilmektedir. Kararlaştırılmamış ise buna dair bildirim yükümlülüğü aboneye aittir. Bu durumda davalı yan açısından düzenlenen faturalar yerinde olup, davacının elektrik kullanımı sureti ile sebepbiz zenginleşene rücu hakkı da saklıdır.
Bu nedenle yerinde görülmeyen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya içeriğine göre;
1-Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE …” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce verilen karara karşı davacı yanca yasal süre içerisinde istinaf yoluna gidilmiştir.
İSTİNAF İLAMI :
Mahkememizce verilen … Esas-… Karar sayılı kararın davacı yanca İstinaf edilmesi üzerine kararı inceleyen BAM 3.H.D. 2020/647 Esas-2021/2597 Karar ve 11/10/2021 tarihli ilamı ile;
“… Somut olayda;
Davacının dava konusu elektrik aboneliğine ilişkin taşınmazı 01/12/2006 tarihinde yazılı kira sözleşmesi ile önceki abone …’tan 1 yıllığına kiraladığı, işyerinin pastahane olarak faaliyet gösterdiği,
Davalı tarafından “kurum kayıtlarına göre ,davacının 13/03/2007 abonelik sözleşmesi ak- dettiği ve 18/02/2010 tarihlerinde aboneliğin sonlandırıldığı bilgisinin yer aldığı, ancak şirket kayıt- larında yapılan incelemede aboneliğin sonlandırılmasına ilişkin bir başvuru evrakının bulunmadığı ” şeklinde cevap verildiği, ayrıca davacı tarafından aboneliğin sonlandırılması talebini içerir bir dilekçe örneği, kurum kayıt no vs bilgisi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İcra takibine konu borç ise; 17/08/2009, 14/09/2009, 15/10/2009, 12/11/2009, 17/12/ 2009, 15/01/2010 ve 12/02/2010 tarihli 7 adet faturadan oluşan elektrik kullanım bedeline ilişkindir.
Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda : “davacının aboneliğini sonlandırma işlemini tamamlamaması nedeniyle tahakkuk edilen faturadan sorumlu olduğu, ayrıca ilgili dağıtım firmasının tahakkuk edilen faturaların zamanında ödenmemesine rağmen elektrik kesme işlemi yapmaması ne- deniyle kusurlu olduğu” belirtilmiş, mahkemece”yerinde görülmeyen davanın reddine” karar verilmiştir.
Eldeki davada; davacı taraf, davalının elektrik abonesi olup Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin istikrar kazanmış uygulamasına göre, abonelik iptal ettiril- medikçe, abone o abonelik üzerinden tüketilen elektrik bedelinden fiili kullanıcı ile müteselsilen sorumludur.
Diğer yandan davalı, uzun bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturalar ödenmeme- sine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmediğinden ,bu durum davalı açısından müterafik kusur teşkil eder. Bu kusur da tüketilen enerji bedelinin aslından davacının sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Olsa olsa davalının elektriği kesmemesinden kaynaklanan müterafik kusuru nedeniyle, davacı açısından normal tüketim bedeli dışında gecikme zammı ve işleyecek yasal faizden indirim sağlar.
Hal böyle olunca, mahkemece; dava konusu elektrik aboneliğine konu taşınmaza ilişkin 01/12/2006 tarihli kira sözleşmesi de dikkate alınarak, davacının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her halükarda sorumlu olduğu göz önünde bulundurularak, davalı tarafın elektriği kesmesi gereken tarih belirlenip, bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davalının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği, bunun da ancak davacı için gecikme zammından indirim sağlayacağı, bu indirimin de abonenin türüne göre en fazla yasal faize kadar olacağı nazara alınıp, bu ilkeler doğrultusunda bilirkişiden Yargıtay denetimine uygun ek rapor alınıp, hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mah- kemesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-a-6 md gereğince tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirdiğinden dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine…” şeklinde verilen kesin nitelikteki kararı üzerine davanın yeniden görülmek üzere dosyanın mahkememize geldiği ve sıradaki esasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
İSTİNAF KALDIRMA KARARI SONRASI YAPILAN YARGILAMADA:
Mahkememizce İstinaf kaldırma kararı sonrası tensip zaptı düzenlenerek, yeni duruşma gün ve saati ile birlikte taraflara tebliğ edildiği ve ayrıca tensip zaptının 1 nolu ara kararı ile de; “Mahkememizce BAM kaldırma kararı öncesi kök raporu tanzim eden bilirkişi heyetine İcra İflas Mevzuatından kaynaklanan nitelikli hesaplamalar konusunda uzman bilirkişi …’da eklenmek suretiyle, dosyanın bilirkişi heyetine tevdii ile İstanbul BAM 3. HD’nin 2020/647 esas, 2021/2597 karar sayılı kaldırma kararında belirtilen hususları da karşılar ve ayrıca davacı yanca yapılan ödemenin icra dosya borcunun tüm asıl alacak ve ferileri de kapsadığı gözönünde bulundurularak; teknik bilirkişi tarafından bulunacak miktarın icra dosyası kapsamında yeniden değerlendirilerek (nitelikli hesaplamalar konusunda uzman bilirkişi tarafından) ayrıntılı rapor alınmasına” karar verildiği, dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği ve bilirkişi heyeti tarafından da 02/06/2022 tarihli bilirkişi raporu tanzim edilerek mahkememize ibraz edildiği anlaşılmış olup; raporun incelenmesinde özetle; “Davalı taraf icra takibini başlatırken, tablo-1’deki 1 Nolu faturanın son ödeme tarihi (17/08/2009) ile takip tarihi (03/04/2014) arasında fark gün sayısı kadar bütün faturaların asıl alacakları toplamı olan 1.996,00 TL’ye 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51’inci maddesinine göre % 16,80 oranında gecikme zammı uyguladığı, normalde her bir faturanın son ödeme tarihi birbirinden farklı olmasına rağmen davalı taraf bütün faturalardaki gecikme faiz hesaplamalarını ilk faturanın son ödeme tarihini baz alarak hatalı olarak yaptığı (Tablo-2), Kesme işleminin tapılacağı tarihin; 17/08/2009+ 5 iş günü (İhbar bırakma)+ 5 günü (İhbardan sonra kesme)= 31/08/2009 tarihi olduğu, İstanbul BAM 3. HD’nin 2020/647 Esas-2021/2597 Karar sayılı kaldırma kararında, elektrik kesilmediğinden davalının müterafik kusuru nedeniyle, davacı açısından normal tüketim bedeli dışında gecikme zammı ve işleyecek yasal faizden indirim sağlayacağı, bu indirimin ise; yıllık % 16,80 gecikme zammı faizi yerine yıllık % 9 yasal faiz uygulanacak şekilde olduğu, her bir faturanın son ödeme tarihinden takip tarihine (03/04/2014) kadar 360 baz yıl alınarak %9 yasal faiz işletildiğinde tablo-3’deki rakamlar ortaya çıkmakta olduğu, buna göre abonelik iptal ettirilmedikçe, abone o abonelik üzerinden tüketilen elektrik bedelinden fiili kullanıcı ile müteselsilen sorumlu olduğundan takip tarihi itibari ile ödenmesi gereken gerçek bedelin; 2.961,11 TL olduğu (Asıl alacak+faiz+faiz KDV’si), Davacının ödemiş olduğu 3.855,46 TL takip çıkış bedelinin (3.855,46 TL- 2.961,11 TL) = 894,35 TL’sinin fazladan tahsil edildiğinin anlaşıldığı” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Bilirkişi heyeti raporunun denetlenmesinde de, hukuki yorum ve nitelendirmeleri mahkememize ait olmak üzere, yapılan teknik tespit ve hesaplamalar bakımından dosya kapsamına uygun ve ayrıntılı olduğu anlaşılmış ve bu şekliyle hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, icra takip dosyası kapsamında haksız tahsil edildiği iddia olunan bedelinin istirdatı istemine ilişkin olduğu, mahkememizce davanın reddi yönünde verilen kararın İstanbul BAM 3.H.D.’nin 11/10/2021 tarih ve 2020/647 Esas-2021/2597 Karar sayılı kaldırma kararı ile kaldırıldığı, BAM kaldırma kararı sonrası bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği ve bilirkişi heyeti tarafından da az yukarıda ayrıntılı özeti verilen 02/06/2022 tarihli raporun tanzim edilerek mahkememize ibraz edildiği; raporun taraflara tebliğ edildiği, davacı yanca rapora yönelik herhangi bir beyan ve itiraz sunulmadığı, davalı yanca rapora yönelik itirazda bulunulduğu ve davanın tümden reddine karar verilmesinin talep edildiği, bu haliyle yapılan değerlendirmede de; davacı yanın takip tarihi itibari ile ödemesi gereken gerçek bedelin; Asıl alacak+faiz+faizin KDV’si olmak üzere toplam; 2.961,11 TL olduğu, bu miktarı aşan kısım olan 894,35 TL’nin davacıdan fazladan tahsil edildiği anlaşıldığından, tamamen teknik inceleme ve değerlendirme gerektiren dava konusu olayda, bu minvalde alınan bilirkişi raporundaki teknik inceleme ve değerlendirme kapsamında tespit edilen ve davacı yanca da yasal süresi içerisinde herhangi bir itiraza uğramayan 894,35 TL yönünden davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine ve ayrıca davacı yanca her ne kadar kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de, davacının davalı yanın kötüniyetli takip açtığını ispat edemediği anlaşıldığından, kötü niyet tazminatı isteminin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-894,35 TL’nin, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan İSTİRDATINA,
2-Davacının kötü niyet tazminatı isteminin REDDİNE,
3-Alınması gereken 61,09 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 77,65 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 16,56 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden başvuru harcı 25,20 TL, vekalet harcı 3,80 TL, posta ve bilirkişi ücreti 1.863,00 TL olmak üzere toplam: 1.892,00 TL’nin davanın kabul ve ret oranına göre yapılan hesaplamaya göre 378,40 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, bakiye kısmın oranlamaya göre davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı yan davada kendini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesine göre hesaplanan 894,35 TL ücreti vekaletin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı yan davada kendini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre taktir olunan 3.651,65 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp, davalıya VERİLMESİNE,
7-6100 sayılı kanunun HMK 333. maddesi gereğince; varsa taraflarca yatırılan gider avansı ile varsa delil avasının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
8-Dosyamız arasında yer alan … 5. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının, karar kesinleştiğinde ilgili icra müdürlüğüne İADESİNE,
9-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde İSTİNAF KANUN YOLU açık olmak üzere karar verildi. 01.07.2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır