Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/656 E. 2021/723 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/656 Esas
KARAR NO:2021/723 Karar

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:21/07/2014
KARAR TARİHİ:19/10/2021

Davacı yanca davalı yan aleyhine açılan davanın yapılıp sona erdirilen açık yargılaması sonunda,
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu … plakalı aracın davalı şirkete … poliçe nosu ile kasko sigortalı olduğunu, aracın arkadaşı …’in yönetimindeyken 15.08.2013 günü yaşanan maddi hasarlı kaza sonucunda ağır hasarlı olarak perte ayrıldığını, aracın halen otoparkta hasarlı olarak beklediğini, davalı şirketin aracı teslim almadığını, davalı şirkete … 40.Noterliğinin 11.06.2014 tarih ve … no.lu ihtarnamesinin gönderildiğini, davalı şirkete kaza ihbarı yapıldığını ve poliçe teminatı olan 30.500.-TL’nin ödenmesi için yapılan görüşmelerin sonuçsuz kaldığını, davalı tarafından müvekkilinin hesabına 11.400.-TL yatırıldığını, müvekkilinin rızası ve bilgisi dışında yatırıldığını ve bu ödemenin zararı karşılamadığını ,bakiye 19.100.-TL ‘nin ödenmesi için ihtarname gönderildiğini, davalının taleplere sessiz kaldığını, oluşturulan hasar dosyasında davacıya 11.400.-TL beyan edildiğini, ancak müvekkili tarafından ibranamenin imzalandığını, sigorta teminatının 30.500.-TL olduğunu, açıklanan nedenlerle; bakiye 19.100.-TL’nin 12.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza yapan aracın kendilerine sigortalı olduğunu, kazadan sonra araştırılması için eksper ve araştırmacı tayin edildiğini, eksper ve araştırmacının aracın rent-a-car olarak kullanıldığını tespit ettiğini, aracın ağır hasarlı olduğunu, poliçe incelendiğinde … … şubesinin dain ve mürtehin şerhinin olduğunun görüldüğünü, yapılan tespitler üzerine aracın hasarlı ve hasarsız rayiç değerlerinin tespit edildiğini, piyasa değerinin 28.000.-TL ve hasarlı haliyle sovtaj değerinin en yüksek 5.200.-TL olduğunu, dain ve mürtehin olan tarafın öncelikle sahip olma hakkının olduğunu, atanan bağımsız araştırmacının yaptığı incelemede aracın kiralık olarak kullanıldığı ancak bu hususun müvekkili şirketten gizlendiğinin tespit edildiğini, bu nedenle 22.800-TL’den % 50 proporsiyon uygulanmasıyla davacıya 11.400.-TL ödendiğini, bu ödemeyle müvekkilinin başka borcunun kalmadığını, aracın hurda halinin sigortalı ve dain mürtehin şerh sahibine bırakıldığını, şayet aracın müvekkili şirkete bırakılacak idiyse üzerindeki dain mürtehin şerhinin kaldırılması gerektiğini, bu şerh kaldırılmadıkça müvekkilinin aracın hurda hali üzerinde tasarrufta bulunamayacağını, davacının dava ikame edebilmesi için mürtehinden izin alması gerektiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, MAHKEMECE VARILAN NİTELENDİRME VE SONUÇ:
Tarafların Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
BAM KALDIRMA KARARI ÖNCESİ YAPILAN YARGILAMADA:
Somut olayda hukuki ihtilaf davacının trafik kazası nedeni ile bakiye bir zararının bulunup bulunmadığı ve davalı yanın bundan dolayı sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceği noktasındadır.
Dain-i mürtehin davaya onay vermiş olmakla davacının aktif dava ehliyeti sağlanmış ve esasa geçilmiştir.
Sigortacı bilirkişi raporunda; aracın hususi kullanımının sözkonusu olduğu durumda bakiye 18.500,00 TL’lik bir zararın mevcut olduğunu, ancak aracın rent-a car tabir edilen kiralama işinde kullanılıyor olması halinde ise bakiye bir alacaktan sözedilemeyeceği görüşü bildirilmiştir.
Aracın kasko sigortası özel şartları bölümünde rent-a car olarak kiralanmayacağı hususunda taraflar anlaşmış olup, teminat dışı hallerden bulunmaktadır.Zira aracın bu şekilde kullanımı sigorta sözleşmesinin davalı yan açısından şartlarını ağırlaştıracağı için prim de farklı olacaktır.
Sigorta şirketinin araştırma belgelerinde davacı yanın ren-a car işi ile uğraştığı, tabela, kartvizit bastırdığı, iş yeri önünde kiralık tabelalı birden fazla araç bulunduğu, davaya konu aracın tramer kayıtları incelendiğinde birbirinden farklı yerlerde ve her defasında farklı sürücülerin kullandığı esnada kazalara karışıyor olması da aracın kiralanma durumunu ispata elverişli delil niteliğinde olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
BAM KALDIRMA KARARI
Mahkememizce verilen 2014/1185 esas, 2018/276 karar ve 09/04/2018 tarihli kararın davacı yanca süresi içerisinde istinaf edilmesi üzerine kararı inceleyen İstanbul BAM 8. HD. 30/09/2021 tarih ve 2020/189 Esas-2021/1399 Karar sayılı kaldırma kararı ile; “… Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır.
Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı kasko sigorta sözleşmesine aykırılıktır.
Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır.
Davalı şirket ile davacı arasındaki ilişki ise 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle davacının açtığı tazminat davasında Tüketici Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE…” denilmek suretiyle mahkememizce verilen kararının Kesin olarak kaldırıldığı anlaşılmıştır.
BAM KARARI SONRASI YAPILAN YARGILAMADA:
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. H.D’nin 30/09/2021 tarih ve 2020/189 Esas-2021/1399 Karar sayılı kaldırma kararı ve tüm dosya kapsamına göre yapılan değerlendirmede; mahkememizde açılan davanın, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlandığı, 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılındığı, somut olayda, taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağının davacıyla yaptığı kasko sigorta sözleşmesine aykırılık olduğu, görev hususunun, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiği ve bu haliyle yapılan değerlendirmede de, davalı şirket ile davacı arasındaki ilişkinin, 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklandığı ve görevli mahkemenin de Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşıldığından, davanın mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya içeriğine göre;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli olan … TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda, HMK 341 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.19.10.2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır