Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/570 E. 2021/860 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/570
KARAR NO :2021/860

DAVA:HAKEMİN REDDİ
DAVA TARİHİ:05/09/2021
KARAR TARİHİ:02/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Hakemin Reddi davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket ile … A.Ş. arasında … 3. Noterliği’nin 17/05/2005 tarihli ve … yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin 21. maddesi ile, taraflar arasında sözleşmeden doğabilecek uyuşmazlıkların isimleri sözleşmede muayyen olarak belirlenen …, … ve …’dan oluşacak üç kişilik hakem heyetinin 2/3 oranıyla verecekleri kesin karar ile çözümleneceği kararlaştırıldığını, taraflar arasında sözleşme sebebiyle ortaya çıkan uyuşmazlığın çözümlenmesi amacıyla … 14. Noterliği’nin 19/12/2018 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tahkim yargılaması başlatıldığını, tahkim yargılaması sonucunda hakem heyeti tarafından 10/04/2019 tarihinde tesis edilen kararda hakemlerden sadece ikisinin imzası bulunmakta olup, hakemlerden …’ün kararda imzasının bulunmadığını ve imza hanesinde “… 1. Noterliği’nin 11. Nisan 2019 tarih ve … yevmiye sayılı tarafımıza 15/04/2019 tarihinde tebliğ olunan istifaname ile istifa ettiği görülmüştür. 17.04.2019” şeklinde bir şerh mevcut olduğunu, bu bağlamda 10/04/2019 tarihli hakem kararının iptali amacıyla müvekkili şirket adına taraflarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nde ilk derece mahkemesi sıfatıyla dava açıldığını, yargılama sonucunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 16/07/2019 tarih ve 2019/11 Esas ve 2019/14 Karar sayılı kararı ile; iptali talep edilen hakem heyet kararında üye hakemlerden …’ün imzasının veya muhalefet şerhinin bulunmadığı, ilgili hakemin imzadan imtina ettiğine dair karar metninde ayrıca bir şerhin de yer almadığı, yine söz konusu hakemin karar toplantı tutanağında da imzasının mevcut olmadığı, sözleşme gereğince üç hakemin atandığı ve kararların 2/3 çoğunlukla alınabileceğinin düzenlendiği, uyuşmazlık konusu hakem kararının iki üyenin katılımı ve oybirliği ile alınmış olsa da sözleşmede kararlaştırılan ekseriyetin hakemlerin tümünün katılımıyla oluşması sonucu verilen karar için geçerli olup, hakemlerden birinin katılımı olmadan diğerleri tarafından verilen kararda sözleşmede kararlaştırılan 2/3 çoğunluğun sağlanmasından söz edilmeyeceği gerekçeleriyle 10/04/2019 tarihli hakem kararının iptaline, iptal sebebiyle konusuz kalan diğer sebeplerin incelenmesine yer olmadığına karar verildiğini, kararın dava dışı şirketler tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 19/12/2019 tarih ve 2019/2826 Esas ve 2019/5261 Karar sayılı kararı ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin kararının onandığını, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin kararı ile iptal davasının kesinleşmesi üzerine dava dışı … İnşaat ile … İnşaat’ın … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne üçüncü hakemin belirlenmesi için talepte bulunulduğunu ve Mahkemenin 09/07/2020 tarih ve 2020/252 Esas, 2020/395 Karar sayılı kararı ile; istifa eden hakemin yerine yeni bir hakem seçimi için toplantı yapılması hususunda noter ihtarnamesinin Kameroğlu İnşaat’a gönderildiği fakat müvekkili şirket Kameroğlu İnşaat’ın davete icabet etmediği, dolayısıyla istifa eden hakemin yerine yeni bir hakem seçilmesi hususunda tarafların anlaşamadığı, taraflarınca her ne kadar müstafi hakem …’ün istifası sonucu tahkim yargılamasının ve hakemlerin görevinin sona erdiği ileri sürülmüşse de HMK m. 435, f.2 uyarınca hakem kurulunun yetkisinin yargılamanın sona ermesiyle ortadan kalkacağının düzenlendiği, hakem kurulu kararının iptali ile yargılamanın sona ermesinden söz edilemeyeceği, HMK m. 421, f.3 gereğince tahkim yargılamasının sona erdiğine ilişkin savunmanın söz konusu maddenin hakem kurulunun karar çoğunluğunu ortadan kaldıracak sayıda hakemin görevinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde uygulanabileceği, ancak 3 kişilik hakem kurulunda tek hakemin istifası sonrasında geriye iki hakem kaldığından ve karar çoğunluğunun görevi devam ettiğinden bu yöndeki savunmanın da haklı olmadığı gerekçeleriyle devam eden tahkim yargılamasına Doç. Dr. …’nın üçüncü hakem olarak tayinine hükmettiğini, her ne kadar işbu karar kesin olarak verilmiş ise de usul ve yasaya aykırı olduğunu, tahkim yargılamasına devam eden davalı hakem heyetinin, dosya münderacatı ile sabit olan itiraz ve beyanların özünü irdelemeden, yeni bir bilirkişi heyeti tayin etmeksizin, 11/02/2021 tarihli ve 10 nolu kararı ile eski hakem heyeti tarafından atanan bilirkişi heyetine yeniden dosyayı tevdi ederek ve konu sınırlaması yaparak aynı heyetten 2. ek rapor alınmasına karar verdiğini, bu ek raporun hem esasını hem de tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirmiş olan bilirkişi heyetine taraflarınca itiraz edilerek, rapordaki çelişkilerin ve gerçeğe aykırılıkların giderilmesi için dosyanın yeni bir heyete tevdii talep edilmiş ise de, hakem heyetinin 12 nolu kararı ile dosyanın yeni bilirkişi heyetine tevdi edilmesi taleplerinin reddedildiğini, akabinde taraflarınca hakem yargılamasının duruşmalı olarak yapılması ve 6100 sayılı HMK madde 431/2 hükmü uyarınca bilirkişi heyetinin duruşmaya davet edilmesinin hakem heyetinden talep edildiğini, bilirkişi heyetinin duruşmaya davet edilmesine ilişkin taleplerinin HMKnın 431/2 maddesinde yer alan açık hükme rağmen, hakem heyetince 12 nolu karar ile kanuna aykırı şekilde reddedildiğini ve bilirkişilere varsa sorulacak sorularının yazılı olarak iletilmesi için taraflarına 1 haftalık kesin süre verildiğini, kesin süre ihtiva eden işbu ara karar gereğince bilirkişi heyetine sorularını içeren dilekçelerinin, taraflarınca davalı hakem heyetine ibraz edildiğini, hakem heyetinin 23/08/2021 tarihli ve 13 nolu kararı ile 06/09/2021 tarihine duruşma günü tayin ettiklerini, aynı zamanda işbu kararlarında 12 nolu ara kararına aykırı şekilde, HMK’nun 431/2 maddesi hükmü gereğince bilirkişilerin duruşmaya katılmalarının zorunlu olması sebebiyle hakem heyeti tarafından sorulara önceden vakıf edilen bilirkişi heyetinin duruşmaya katılmalarına karar verildiğini, ancak hakem heyetinin bu kere de kanun maddesinin özüne aykırı şekilde bilirkişilere sorulacak soruları kısıtlama yoluna gittiğini, duruşma gününü havi kararı da taraflarına 31/08/2021 tarihinde tebliğ ettiklerini, işbu ara karara da taraflarınca; duruşmaya davacı/karşı davalı taraf adına vekilleri olarak 3 avukat ve şirket yetkilisi dahil toplam 4 kişi katılacak olması, davalı/karşı davacılar adına da en az iki avukat katılacak olması ve bilirkişi heyetinin ve hakem heyetinin de 3 kişiden oluştuğu, katip de dahil olmak üzere duruşmaya en az 13 kişi katılacağı göz önüne alınırsa malum olduğu üzere covid salgını nedeniyle 13 kişinin katılacağı bir duruşmanın davalı hakem heyetinin belirtmiş olduğu adreste yer alan bir ofis odasında gerçekleştirilmesinin çok sağlıklı olmayacağından bahisle itiraz edildiğini, kaldı ki uygulamada bu tür tahkim duruşmaları için ya … nezdinde yer alan duruşma salonları ya da otellerin konferans salonlarının kiralanmakta olduğunu, bu hususlar gözetilerek duruşma yerinin de değiştirilerek duruşma salonu için duruma uygun kiralamanın yapılması ve masraflarının taraflar arasında paylaştırılmasının talep edilmiş olmasına rağmen, işbu taleplerinin de davalı hakem heyeti tarafından verilen 02/09/2021 tarihli ara karar ile reddedildiğini, … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2020 tarihli … Esas ve … Karar sayılı kararı ile Prof. Dr. …’nın atanması ile oluşturulan yeni hakem heyetinin, 11.02.2021 tarihli ve 10 nolu kararları ile tahkim yargılamasına devam edilmesine karar vererek eski heyet tarafından daha önceden görevlendirilmiş olan bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verdiğini ve kararlarında 2. ek rapor incelemesi hususunda; “…Bunun yanı sıra hakem heyeti tarafından daha önce görevlendirilmiş olan bilirkişi heyetinden, shop miks planlarının hazırlanmasında gecikme olup olmadığının, bu gecikmenin AVM’nin açılış tarihine etki edip etmediği, etkili olmuşsa etki süresinin tespiti yönünde ek rapor alınmasına, ek raporun 20 gün içerisinde heyetimize sunulmasına…” şeklinde taraf itirazlarının değerlendirilmesi yönünden değil, sanki bilirkişi raporlarında hatalar/eksiklikler ve rapora itiraz edilen hususlar sadece shop miks planları ile ilgiliymişçesine itirazlarını gözetmeksizin ve işin özünü etkileyecek tespitlerin yapılmasına engel olurcasına sadece shop miks planları ile sınırlandırarak bilirkişi görevlendirmesi yaptıklarını, hakemlerin hukuk dışı saiklerle hakem yargılamasını bir an önce bitirme istek, arzu ve hırslarının; gerçeği ortaya çıkartmak ve hukuka, hakkaniyete, taraf iradelerine uygun karar vermek şeklindeki asli görevlerinin önüne geçtiğini, tarafılarınca verilen 01.07.2021 tarihli dilekçe ile; tahkim yargılamasının duruşmalı olarak yapılmasına ve yapılacak olan duruşmaya bilirkişi heyetinin çağrılmasına karar verilmesinin talep edildiğini, hakem heyetinin bu talepleri ile ilgili oluşturduğu 12.07.2021 tarih ve 12 nolu kararında; “bilirkişi heyetinin HMK 431. maddesine göre yazılı usul uyarınca hareket etmesinin devamına, tarafların hakem heyetimize göndermiş oldukları 2. ek rapora itiraz ve beyanları haricinde (varsa) sorularını işbu kararın tebliğinden itibaren 1 hafta içerisinde mail ve/veya posta yoluyla hakem heyetimize göndermelerine, bilirkişi heyetinin gerek tarafların 2. ek rapora itiraz ve beyanlarını gerekse tarafların göndereceği soruları yazılı olarak cevaplandırmasına ve bu cevapların taraflara tebliğine” şeklinde gerekçe ile HMK 431. maddesine aykırı şekilde karar ihdas ettiğini, her ne kadar hakem heyeti tarafından kurulan 12 numaralı ara karar tamamen tarafsızlıklarına gölge düşürür nitelikte ve usul ve yasada yer alan kesin hükme aykırı olsa da, kesin süre ihtiva eden işbu ara karar gereğince bilirkişi heyetine sorularını içeren dilekçenin taraflarınca davalı hakem heyetine ihtirazi kayıt ile birlikte ibraz edildiğini, 12 nolu kanuna aykırı karardan sonra hakem heyetinin, 23.08.2021 tarihli ve 13 nolu kararları ile, kanun hükmüne açıkça aykırılık teşkil eden 12 nolu kararlarından dönerek ve 13 nolu kararlarında HMK’nun 431/2 hükmü gereğince bilirkişilerin duruşmaya katılmalarının zorunluluk arz ettiği gerekçesiyle heyetin duruşmaya çağrılması yönünde karar oluşturulmuş ise de; soruları önceden yazılı olarak sunmalarına sebebiyet vererek ve nihayetinde bu hususun kanun hükmüne de açıkça aykırılık teşkil etmesi, kanun hükmünün amacını zedeler nitelikte olması sebebiyle müvekkili şirketin mağduriyetine ve telafisi imkansız zararlara uğramasına sebebiyet verdiklerini, hakem heyetinin 12 nolu kararı ile, bilirkişi heyetinin duruşmada sorulacak sorulara önceden vakıf olmalarını ve taraflı oldukları hususunda altını çize çize belirtmiş oldukları bilirkişi heyetinin duruşmada sorulacak sorulara hazırlanmasını sağladıklarını, hakem heyetinin kasıtlı olarak müvekkili aleyhine hareket ettiğinin ve karşı tarafın yararına hizmet eder şekilde kararlar oluşturarak dosyayı yönlendirdiğinin “bilirkişi heyeti duruşmaya katılmayı kabul etmediğinden bilirkişilerin yazılı usul uyarınca hareket etmesinin devamına karar verilmişken HMK m. 431/2 hükmü gereği duruşmaya katılmalarının zorunlu olduğu kendilerine açıklanıp 01.03.2021 tarihli bilirkişi heyetinin 2. ek raporuna ilişkin tarafların hakem heyetimize göndermiş oldukları itiraz ve sorularının cevaplanması için duruşmaya katılmalarına” şeklinde oluşturdukları 13 nolu ara kararları ile aleni olduğunu, hakem heyetinde hukukçuların yer almakta olup, özellikle heyette yer alan … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Bölümü Ticaret Anabilim Dalında görev alan Prof. Dr. …’nın HMK’nun 431/2 hükmünü başlangıçta nasıl yanlış değerlendirdiğini anlamakta güçlük çekmekte olduklarını, bilirkişilerin duruşmaya katılmak istememeleri nedeniyle bu hususta yazılı usule dönülmesinin hangi kanun hükmüne uygun olduğunun anlaşılmadığını, hakem heyetinin olumsuz hukuki neticelerinden dönülmesi mümkün olmayan ve taraflı şekilde dosyanın akıbetini yönlendirdiklerini, hakem heyetine sonradan mahkemece atanan Prof. Dr. …’nın Ticaret Hukuku Kürsüsünde görev yapmakta olup, kendisinin usul hukukçusu olmadığı gibi tahkim yargılaması, hakemlik tecrübesine sahip bir kişi de olmadığını, hakem heyetinin bu deneyimsizliğinin, usul hukukuna hakim olmamalarının, yapmış oldukları görevin ehemmiyetini halen algılayamamış olmaları ve nihayetinde taraflı olmalarının, her geçen gün hukuka aykırı ara kararların ve telafisi imkansız zararların doğumuna sebebiyet verme olduğunu, hakem heyetinin duruşma günü tayinini havi 13 nolu ve 23.08.2021 tarihli kararının, taraflarına 31/08/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, hafta sonu günleri çıkarıldığında duruşma günü ile kararın tebliğ tarihi arasında sadece 3 gün bulunduğunu, kararlarını her seferinde mail yolu ile de bildiren heyetin bu kere her nedense 23/08/2021 tarihli kararlarını 01/09/2021 tarihinde de ayrıca mail yolu ile bildirdiğini, kararın tebliğinin neden bu kadar geciktirildiği ve duruşma tarihi olarak karar tarihi ile neden bu kadar yakın gün tayin edildiğinin düşündürücü olduğunu, hakem heyetinin yakın gün tayin etmekle birlikte aynı zamanda duruşmanın hakemlerden birisinin ofisi olan Florya / İstanbul adresinde gerçekleştirilmesine karar verdiğini, gerek duruşma gününün yakın olması ve müvekkili şirket yetkilisinin ciddi sağlık mazereti nedeniyle gerekse covid ortamında duruşmanın bir ofis odasında gerçekleştirilmesinin ciddi sakıncalar doğuracak olması sebebiyle işbu ara karara karşı taraflarınca itiraz edilerek, duruşma gününün 15 gün sonraya ertelenmesi ve duruşma yerinin de değiştirilerek duruşmaya uygun kiralamanın yapılarak masraflarının taraflar arasında paylaştırılmasına karar verilmesi talep edilmiş ise de; işbu taleplerinin de hakem heyeti tarafından kabul görmeyerek, özellikle covid salgının devam ettiği bir ortamda en az 13-15 kişinin katılacağı duruşmanın ofis odasında gerçekleştirilmesi yönünde ısrar edilerek 02.09.2021 tarihli red kararı oluşturulduğunu, hakem heyetinin bu kararının gerekçesinde tahkim süresinin sona ermesine kısa bir zaman kalmasını ve covid şartlarına uygun hareket edileceğini gerekçe olarak bildirdiğini, hakem heyetinin 13 kişinin can sağlığını korumayı nasıl taahhüt edebilmekte ve duruşmaya katılanların Covid- 19 kurallarına riayet edecekleri şeklinde gerekçe ile 13 kişi adına taahhüt verebilmekte olduğunun anlaşılmasının güç olduğunu, hakem heyetinin, duruşmanın ertelenmesi ve duruşma yerinin değiştirilmesi taleplerinin reddini içerir 02/09/2021 tarihli red kararının, hakem … tarafından taraflarına 02/09/2021 tarihinde saat 14:53’te gönderildiğini, davalı/karşı davacı taraf vekili Av. …’ın ise, duruşmanın ertelenmesi ve duruşma yerinin değiştirilmesi taleplerine karşı görüş ve itirazlarını mail olarak 02/09/2021 tarihinde saat 15:10’da taraflarına ilettiğini, hakem heyetinin kararını bildirmesi ile karşı taraf vekilinin itirazlarını göndermesi arasında sadece 17 dakika bulunmakta olduğunu, bu maillerin gönderilme zamanlarının dahi hakem heyeti ile karşı tarafın iş birliği içerisinde olduğunu açıkça göstermekte olduğunu, kendilerince bugüne kadar hiçbir taleple ve/veya dilekçe ile ilgili doğrudan taraflarına mail gönderilmediğini belirterek; tüm bu nedenlerle davalı hakemler …, … ve …’nın reddine dair taleplerinin kabulü ile hakemlerin ismen belirtilmiş olması nedeniyle tahkim sözleşmesinin son bulduğunun tespitini talep etmiştir.
Davalılar … ve … ayrı ayrı sunmuş oldukları cevap delikçeleri ile; davacı vekilinin, TMK’nun 2. maddesindeki dürüst davranma ilkesi ile bağdaşmayan ve “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır.” “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmüne aykırı olarak, davalarla ve gerçeklerle ilgili olmayan bir dizi ihtilaf yaratmaya çalıştığını; 14/07/2020 tarihinde … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E., … K. sayılı dosyası ile hakem … ve … aleyhine bir dizi sun’i sebepler ortaya atılarak hakemin reddi talebiyle açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle 24/09/2020 tarihinde kesin olarak reddedildiğini, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile 23/02/2021 tarihinde hakemler …, … ve … hakkında hakemlerin reddi davası açıldığını, 17/06/2021 tarihinde verilen karar ile bu davanın da kesin olarak reddine karar verildiğini, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı huzurdaki dosyası ile 05/09/2021 tarihinde (Pazar günü) hakemler …, … ve … aleyhine HMK m. 417 ve devamı maddeleri gereği hakemlerin reddi davası açıldığını, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasıyla hakemler … ve … aleyhine şimdilik 1.000,00-TL maddi, 10.000,00-TL manevi tazminat davası açıldığını, bu davanın derdest olduğunu, 23/02/2021 tarihli dilekçe ile …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile üç hakem hakkında halen derdest olan 100.000,00-TL maddi ve 300.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 400.000,00-TL tazminat davası açıldığını, … 40. Noterliği’nin 18/12/2020 tarihli ve 27677 yevmiye sayılı ihtarı ile hakem …’ya bir hafta içerisinde hakemlikten çekilmesi, aksi halde bağlı olduğu kurumlara şikayetlerde bulunulacağının ihtar edildiğini, hakemler … ve … hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan 29/06/2020 tarihli suç duyurusu üzerine 2020/51479 soruşturma nolu resmi belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanma suçlarından dolayı başlatılan soruşturma sonunda 19/01/2021 tarihinde 2021/4430 nolu kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini, 16/02/2020 tarihinde … 14. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile kendi savunması için aldığı hukuki mütalaaların bedeli olarak, …, … ve … aleyhine 35.500,00-TL’lik icra takibi başlatıldığını ve hakemlerin söz konusu takibe itiraz ettiklerini, hakem … hakkında, … 4. İcra Ceza Mahkemesi’ne, İİK m. 66. uyarınca, itiraz üzerine takibin durmasına rağmen, İİK m. 74 ve devamı maddeleri gereğince 3 ayı geçmemek üzere hapis cezası verilmek üzere müracaat edildiğini, hakem … hakkında, …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 16/02/2021 tarihinde çekilen ihtarlar masrafı olarak 5.500,00-TL’lik icra takibi yapıldığını, hakem …’nın ise takibe itiraz ettiğini, hakem …’nın 19/02/2021 tarihli ve … nolu başvuru ile İstanbul Barosu’na şikayet edildiğini, yine hakem …’nın 19/02/2021 tarihli ve … sayılı başvuru ile İstanbul Bilirkişi Bölge Kurulu’na şikayet edildiğini ve şikayetin reddedildiğini, hakem …’ın 19/02/2021 tarihli ve … nolu başvuru ile İstanbul Barosu’na şikayet edildiğini, hakem …’nın 19/02/2021 tarihli ve 2021/598 sayılı başvuru ile İstanbul Bilirkişi Bölge Kurulu’na şikayet edildiğini ve şikayetin reddedildiğini, davacı vekilinin, 18/12/2018 tarihinde bizzat kendilerinin çektikleri ihtarla başlattıkları tahkim yargılaması sürecinde, hakemleri çalıştırmamak amacıyla ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak kötü niyetli bir davranış sergilemekte olduğunu, hakem heyetinin hukuka uygun olarak görevini ifa etmek istemesini, davacı vekilinin, hakemlerin hukuk dışı saiklerle hakem yargılamasını bir an önce bitirme istek, arzu ve hırsları olarak değerlendirdiğini, davacı vekilinin, bilirkişi heyetine sorularını içeren dilekçelerini arz ettikten sonra, bu dilekçelerin bilirkişilerle paylaşılmasını, hakem heyetinin kasıtlı olarak müvekkili aleyhine hareket ettiği şeklinde bir iddiada bulunduğunu, davacı vekilinin 30/06/2021 ve 02/08/2021 tarihli ve 05/08/2021 havale tarihli dilekçeleri ile isimlerine yazılı kargo ile gönderilen proje ve betonarme hesaplarının, verdikleri hakem heyeti kararları ile birlikte davalı taraflar ile bilirkişilere tebliğ edilmesinde hakem heyetinin ne gibi bir kastı ve tarafsızlığına bir nakise geldiğinin anlaşılamadığını, bu noktada davacı vekilinin, bilirkişilerin duruşmada sorulacak sorulara hazırlanmaları sağlanmıştır şeklindeki gerekçesinin de manidar olduğunu, söz konusu kararların taraflara hem mail olarak hem de kargo vasıtasıyla tebliğ olunduğunu, tebligatlarda art niyet aranmasının tamamen bir talihsizlik olarak izah edilebildiğini, davacı vekilinin; davacı vekili Av. … tarafından duruşma gününün ertelenmesi ve yerinin değiştirilmesine ilişkin taleplerine yönelik itirazlarını havi e-postanın 02/09/2021 tarihinde, hakem kararından sadece 17 dakika sonra taraflarına gönderildiği, davalılar ile hakem heyetinin işbirliği içerisinde hareket ettiği ve bu bağlamda hakem heyetince yalnızca davalı/karşı davacıların beyanları ve itirazlarının dikkate alınarak karar kurulduğu beyanına ilişkin olarak; davacı/karşı davalı vekilinin mailinin, 01/09/2021 tarihinde(Çarşamba günü) saat 15:22’de hakem sekreteryasına gönderilmiş olup, yine sekreterya vasıtasıyla davalı/karşı davacı vekiline mail olarak gönderildiğini, 02/09/2021 tarihinde de davacı şirket yetkilisi …’nun annesinin rahatsızlığı sebebiyle memlekette olacağı ve Covid-19 nedeniyle 15 gün erteleme talebinin reddine ve duruşmanın 06/09/2021 tarihinde yapılacağına ilişkin ara kararın taraflara mail ile tebliğ edildiğini, davalı/karşı davacı vekilinin düşünce ve görüşlerini, hakem heyetine göndermeksizin hala bilmedikleri görüşlerini, davacı/ karşı davalı tarafa göndermiş olduğunun böyle taraflarından öğrenildiğini, hakem heyetinin 06/09/2021 günü saat 13:00’te duruşma salonunun ekteki tutanak ve fotoğraflarda olduğu gibi covid-19 koşullarına uygun olarak hazırlamışken, davacı vekillerinden Av. … imzalı ve Av. … tarafından … 8. ATM.’nin …/… E. sayılı dosyası ile hakemlerin reddi davası açtıklarına ilişkin mahkeme derkenarı ibraz ederek duruşmaya katılmadıklarını, fakat müvekkilleri davacı/karşı davalı …’nun mazeretli olduğunu beyan etmelerine karşın duruşmaya katıldıklarını, tutanağı imzaladıklarını ve bir dilekçe verdiklerini, hakem heyetinin, hiçbir somut delile dayanmayan bu tür uydurma saiklerle tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirdiğini söylemenin kötü niyetli ve gerçek dışı olduğunu, seçilen hakem veya hemen kurulunun tümünün ya da karar çoğunluğunu ortadan kaldıracak sayıda hakemin reddi için ancak mahkemeye başvurulabileceğini ve mahkemenin vereceği kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2020 tarih ve 2020/… E., 2020/… karar sayılı kararıyla istifa eden hakemin yerine müvekkilinin tayin edildiğini, müvekkili göreve başladıktan hemen sonra henüz hakemlerce herhangi bir karar dahi alınmadığı bir dönemde, davacı vekilinin, … 40. Noterliği’nin 08/12/2020 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarla, müvekkilinin hakemlikten 1 hafta içerisinde çekilmesi, aksi takdirde; İstanbul Tahkim Merkezi’ne şikayet edeceğini, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tazminat davası açacağını, İstanbul … Cumhuriyet Savcılıkları’na suç duyurusunda bulunacağını, İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na şikayette bulunacağını, İstanbul Barosu’na şikayette bulunacağını, müvekkilinin çalıştığı üniversitelerin senato ve rektörlüklerine şikayette bulunacağını, YÖK’e şikayette bulunacağını ve hakemliğe devam etmesi halinde reddi hakem talebinde bulunacağını ihtar ettiğini, akabinde 16/02/2021 tarihinde müvekkili ve diğer hakemler aleyhine … 14. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile kendi savunması için aldığı hukuki mütalaaların bedeli olarak, …, … ve müvekkili aleyhine 35.500,00-TL’lik icra takibi başlatıldığını ve hakemlerin söz konusu takibe itiraz ettiklerini, 16/02/2021 tarihinde müvekkili aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile, noter ihtarname bedeli olarak 5.107,13-TL’lik icra takibi başlattığını ve müvekkilinin itiraz ettiğini, 23/02/2021 tarihinde İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/103 Esas sayılı dosyası ile müvekkili ve diğer hakemler hakkında toplam 400.000,00-TL tutarlı maddi ve manevi tazminat davası açtığını, ancak esasa girilmeden görevsizlik kararı verildiğini ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiğini, 25/02/2021 tarihinde …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… Esas sayılı dosyası ile hakemin reddi davası açtığını, bu bağlamda davacı vekilinin, … 14. Noterliği’nin 26/02/2021 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle de …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde reddi hakem talebinde bulunduğunu ihtar ettiğini, 19/02/2021 tarihli ve … sayılı dilekçesi ile müvekkilinin avukatlık ilke ve meslek kurallarına aykırı davrandığı iddiasıyla İstanbul Barosu’na şikayet ettiğini, 19/02/2021 tarihli ve 2021/… sayılı dilekçesi ile, müvekkilini İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na şikayet ettiğini, kurulun 12/03/2021 tarihli kararı ile, tahkim yargılaması kapsamında görev alan müvekkili hakkında yapılan başvurunun reddine karar verildiğini, davacı tarafın yeni heyetten rapor alınması taleplerinin reddi ile ilgili beyanlarına ilişkin; müvekkilinin mahkemece atandıktan sonra, dosyayı ayrıntılı olarak incelediğini, bilirkişi heyetinde yer alan kişilerin tarafsızlıklarına gölge düşürecek herhangi bir delile rastlamadığını, ayrıca tahkim yargılamasının süratli olması gerektiği düşüncesiyle en başa dönüp yeni bilirkişi heyeti oluşturulması ve bu yeni heyetin en baştan keşif yapmasının rapor tanzim etmesinin ve sair işlemlerin kalan sürede yapılmasının imkansız olduğuna kanaat getirdiğini, bu sebeple daha önce kök rapor ve ek rapor tanzim etmiş olan ve dosyaya vakıf olan aynı bilirkişi heyetinin 2. ek raporu tanzim etmesinin uygun olacağı kanaatine vardığını, … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/12/2020 tarihli ve 2020/… karar sayılı kararının, müvekkilinin dahil olduğu tahkim yargılamasının, müvekkilinin dahil olmasından önceki tahkim yargılamasının devamı sayıldığından ve dosyada müvekkilinin mahkemece tayininden önce gerçekleştirilmiş bir bilirkişi incelemesi ve raporu mevcut olduğundan tekrardan bir kök rapor alınmasının tahkimde gözetilmesi gereken bir usul ekonomisine aykırı görüldüğünü, davacı vekilinin, tahkim heyetinin 12 numaralı ara kararın tamamen tarafsızlıklarına gölge düşürür nitelikte olduğu, hakem heyetinin kasıtlı olarak müvekkili aleyhine hareket ettiği, karşı tarafın yararına hizmet eder şekilde kararlar oluşturarak dosyayı yönlendirdiği, duruşmaya katılmak istemeyen bilirkişi heyetinin hakem heyeti kararlarını yönlendirdiği ve hakem heyetinin olumsuz hukuki neticelerinden dönülmesi mümkün olmayan ve taraflı şekilde dosyanın akıbetini yönlendirdiği iddialarına ilişkin; müvekkilinin tarafsızlığı ve bağımsızlığına gölge düşürmeye çalıştığını, davacı vekilinin hakem heyetinin çalışmasını engellemek ve 1 yıllık tahkim yargılaması süresini geçirmek için bu tür taktiklere başvurduğunu, davacı vekilinin, hakem heyeti her nedense yeni bir heyetten rapor alarak itirazlarının değerlendirilmesi yoluna ısrarla gitmemekle birlikte, alınacak ek raporu da tek bir konu ile sınırlandırmıştır beyanına ilişkin; hakem heyetinin bu şekilde bir konu sınırlaması yapmasının son derece doğal olduğunu, bu konuda kanuna aykırı bir durum bulunmadığını, zira bilirkişi heyetinin kök rapor yazmış ve tarafların kök rapora beyan ve itirazlarını sunmuş olduklarını, hal böyle iken yargılamanın en başına dönüp bilirkişi heyetince daha önce yazılı olarak cevaplanmış konularda bilirkişilere soru sorulmasının, duruşmanın günlerce sürmesine yol açacağını ve tahkim yargılamasını akamete uğratacağını, davacı vekilinin, 01/09/2021 tarihinde saat 15:12’de gönderdiği mail ile; davacı şirket yetkilisi …’nun annesinin rahatsızlığı sebebiyle memlekette olacağı ve covid-19 nedeniyle 06/09/2021 tarihli duruşmanın 15 gün ertelenmesi, duruşmanın … nezdinde yer alan duruşma salonlarında veya otellerin konferans salonlarında yapılması, salon giderlerinin taraflara hisseleri oranında paylaştırılması ve taleplerinin reddine karar verilmesinden yola çıkılarak bulunulan beyanlarına ilişkin; hakem heyetinin 02/09/2021 tarihli kararı ile, bir yıllık tahkim süresinin sona ermesine çok kısa bir süre kaldığından ve duruşmadan sonra nihai karar verilebilmesi için zamana ihtiyaç duyulduğundan, duruşmanın ertelenmesine ilişkin talebin kabulünün imkanının bulunmaması, öte yandan duruşmanın yapılacağı ofisin covid-19 korunma kurallarına uygun olarak hazır edileceği ve duruşmaya katılanların covid-19 kurallarına riayet edeceklerine ve bu sebeplerle de talebin reddine karar verildiğini, duruşma gününden tam 1 gün önce(05/09/2021) tarihinde, pazar günü davacı vekilinin UYAP’tan hakemin reddi davası açtığını ve bu durumu hakem heyetine 19:42’de mail ile bildirdiğini, bu durumun tutanak altına alınması icap ettiğinden, hakem heyetinin 06/09/2021 tarihinde erkenden toplantı yerinde hazır olduğunu, toplantı yerini covid-19 kurallarına uygun hale getirdiğini, akabinde saat 12:00’de davacı vekillerinden Av. …’in müvekkili ve diğer hakemler aleyhine huzurdaki davayı açtıklarına dair mahkeme derkenarını sunmaya geldiğini ve ardından toplantı yerinden ayrıldığını, sonrasında bilirkişi heyetinin toplantı yerine geldiğini, saat 13:00’te ise mazeretli olduğunu beyan etmesine karşı Kameroğlu İnş. temsilcisi …’nun toplantı yerine geldiğini, duruşma yapılabilseydi duruşmanın başlayacağı saatte davacı vekilleri hariç herkesin duruşma yerinde hazır bulunduğunu, hakem heyeti tarafından duruşmanın yapılamayacağının tutanak altına alındığını ve bu tutanağın davacı şirket yetkilisi … dahil toplantıda hazır bulunanlar tarafından imzalandığını, şirket temsilcisinin, duruşmanın ertelenmesi taleplerine ilişkin ret kararına karşı bir dilekçe sunduğunu, davacı vekilinin duruşma tarihi olarak karar tarihine yakın gün tayin edilmesi ve buna ilişkin beyanlarına ilişkin; duruşma için tespit edilen tarihten itibaren, tahkim süresinin bitimine 1 ay kaldığını, davacı vekilinin, müvekkilinin ticaret hukuku kürsüsünde görev yapmakta olup, kendisinin usul hukukçusu olmadığı gibi tahkim yargılaması ve hakemlik tecrübesine sahip bir kişi de değildir beyanına ilişkin; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 21. maddesinde taraflarca ismen belirlenen hakemlerin hiçbiri, davacı vekilinin tabiriyle usul hukukçusu olmadığını, hatta ismen belirlenen hakemlerden … dışında diğer iki hakem olan … ve …’ün hukukçu değil inşaat mühendisi olduğunu, hepsinden önemlisi taraflar arasındaki sözleşmenin 21. maddesinde taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıkları, usul hukuku ve maddi hukuka bağlı kalmaksızın ticari teamüller ve hakkaniyet ilkesi çerçevesinde nihai karar oluşturmak üzere. hakem heyetince çözümleneceğinin kararlaştırıldığını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünün salt usul hukuku ile ilgili olmadığını, hal böyle iken kendisini hakem olarak atayan mahkeme kararına uyarak hakemlik görevine başlayan ve yine tahkim sözleşmesinin geçerli olduğuna ilişkin mahkeme kararına uyarak hakem heyetinin yetkili olduğuna karar veren müvekkilinin, tarafsız ve bağımsız olmadığını ileri sürmenin abesle iştigal olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Feri müdahiller vekili dilekçesi ile; davacının, hakemleri reddi talebinin haksız olduğunu, davalılar yanında davaya katılmalarına karar verilmesini, yapılacak yargılama sonunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 6100 Sayılı HMK’nun 417/2. maddesi gereğince hakemin reddi talebine ilişkin bulunmaktadır.
Dosya kapsamının incelenmesinden, davacı ile feri müdahiller … … Tic. A.Ş., … … A.Ş. arasında (bölünmeden önce … A.Ş.) akdedilen 17/05/2005 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi- kat karşılığı inşaat yapımı sözleşmesinin 21. maddesi ile, taraflar arasında sözleşmeden doğabilecek teknik uyuşmazlıkların T.C. Kanunlarına ve özellikle de HUMK’a bağlı olmaksızın sırf hakkaniyet kuralları ve teamüller gözetilerek karar vermek üzere üç kişilik hakem heyeti tarafından çözümlenmesinin kabul edildiği, davalılar … ve … ile dava dışı …’in sözleşme ile hakem olarak atandıkları, davacı tarafça … 14. Noterliğinin 19/12/2018 tarihli ihtarnamesi ile tahkim yargılamasının başlatıldığı, Hakem Kurulu tarafından 10/04/2019 tarihinde verilen karar aleyhine davacı tarafından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi nezdinde açılan hakem kararının iptali talepli davada, 16/07/2019 tarihli, 2019/… Esas ve 2019/… Karar sayılı karar ile; Hakem Kurulu tarafından verilen kararda hakemlerden …’in imzasının bulunmaması sebebiyle kararda 2/3 çoğunluğun sağlanamadığından bahisle iptaline karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2019/2826 Esas ve 2019/5261 Karar sayılı kararı ile onandığı, feri müdahiller tarafından … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/… Esas sayılı dosyası ile istifa eden hakem …’ün yerine hakem atanması talebiyle açılan davada Mahkemece 09/07/2020 tarihli karar ile davalı …’nın hakem tayin edildiği, davacı tarafça … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan hakem yargılamasının hukuken sona erdiğinin/geçersiz olduğunun tespiti davasında, Mahkemece 18/12/2020 tarihli karar ile geçerli tahkim ilişkisinin devam ettiğinden bahisle davanın reddine karar verildiği, davacı tarafından davalı …’ya keşide edilen … 40. Noterliğinin 08/12/2020 tarihli ihtarnamesi ile hakemlikten çekilmesinin ihtar edildiği ve akabinde aleyhine 16/02/2021 tarihinde, …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından 08/12/2020 tarihli Noter ihtarnamesi bedeli açıklaması ile 5.107,13 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacılar tarafından yine 16/02/2021 tarihinde, … 14. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından tüm davalılar aleyhine, bilimsel görüş ve hizmet bedeli ve hukuksal mütalaa raporu hizmet bedelinin borçlulardan müştereken ve müteselsilen tahsili açıklaması ile 35.500 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı … aleyhine İstanbul Barosu’na ve İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na şikayette bulunulduğu, davalı … hakkında İstanbul Barosu’na ve davalı … hakkında İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na şikayette bulunulduğu, … Cumhuriyet Başsavclığı nezdinde davalılar … ile … aleyhinde başlatılan 2020/… soruşturma sayılı dosyada kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde davalılar … ve … aleyhine 29/07/2020 tarihinde tazminat talepli dava açıldığı, … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde davalılar … ve … aleyhine açılan hakemin reddi davasında Mahkemece 2020/… Esas, 2020/… Karar sayılı ve 14/07/2020 tarihli karar ile; davanın süresi içerisinde açılmadığı ayrıca davalı hakemlerin tahkim yargılamasında yer alarak görüşlerini bildirmiş olmalarının red sebebi olamayacağından bahisle davanın reddine karar verildiği, yine davacı tarafça …. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde davalılar …, … ve … aleyhine açılan hakemin reddi davasında Mahkemenin 17/06/2021 tarih ve 2021/144 E., 2021/430 K. Sayılı kararı ile, hakemin reddi sebeplerinin oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
6100 Sayılı HMK’nun 417. Maddesi; “(1) Kendisine hakemlik önerilen kimse, bu görevi kabul etmeden önce tarafsızlık ve bağımsızlığından şüphe edilmeyi haklı gösteren durum ve koşulları açıklamak zorundadır. Taraflar önceden bilgilendirilmemiş oldukları takdirde hakem, daha sonra ortaya çıkan durumları da gecikmeksizin taraflara bildirir.
(2) Hakem, taraflarca kararlaştırılan niteliklere sahip olmadığı, taraflarca kararlaştırılan tahkim usulünde öngörülen bir ret sebebi mevcut bulunduğu veya tarafsızlığından şüphe edilmeyi haklı gösteren durum ve koşullar gerçekleştiği takdirde reddedilebilir. Taraflardan birisinin kendisinin atadığı veya atanmasına katıldığı hakemi reddetmesi, yalnızca hakemin atanma tarihinden sonra öğrenilen ret sebeplerine dayanılarak yapılabilir.” hükmünü içermektedir.
Yine aynı Kanunun 418. maddesi de; “(1)Taraflar, hakemin reddi usulünü serbestçe kararlaştırabilirler.
(2) Hakemi reddetmek isteyen taraf, hakemin veya hakem kurulunun seçiminden ya da hakemin reddi talebinde bulunabileceği bir durumun ortaya çıktığını öğrendiği tarihten itibaren iki hafta içinde ret talebinde bulunabilir ve bu talebini karşı tarafa yazılı olarak bildirir. Reddedilen hakem kendiliğinden çekilmez veya diğer taraf reddi kabul etmez ise ret hakkında, hakem kurulunca karar verilir.
(3) Hakem kurulundan bir veya birden çok hakemin reddini isteyen taraf, ret talebini ve gerekçesini hakem kuruluna bildirir. Ret talebinin kabul edilmediğini öğrenen taraf, bu tarihten itibaren karara karşı bir ay içinde mahkemeye başvurarak bu kararın kaldırılmasını ve hakem veya hakemlerin reddine ilişkin talep hakkında karar verilmesini isteyebilir.
(4) Seçilen hakemin veya hakem kurulunun tümünün ya da karar çoğunluğunu ortadan kaldıracak sayıda hakemin reddi için ancak mahkemeye başvurulabilir. Mahkemenin bu fıkra uyarınca vereceği kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.
(5) Seçilen hakemin veya hakem kurulunun tümünün ya da karar çoğunluğunu ortadan kaldıracak sayıda hakemin ret talebini mahkemenin kabul etmesi hâlinde tahkim sona erer. Ancak tahkim sözleşmesinde hakem veya hakemlerin isimleri belirlenmemişse yeniden hakem seçimi yoluna gidilir.” hükmünü içermektedir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre; hakemlerden … ile …’nın taraflarca hakem olarak seçilmiş oldukları, …’nın mahkemece seçilmiş olduğu, taraflar arasında yapılan sözleşme ile belirlenen hakem yargılaması içerik ve usulü gereğince tahkim yargılamasının yürütüldüğü, hakemlerin, farklı bir bilirkişi heyetinden rapor alınması veya daha önce rapor sunan bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yönünde dosya kapsamına göre değerlendirme yapmak suretiyle karar alabilecekleri, bilirkişi heyetini gerekli görmeleri halinde beyanda bulunmak üzere duruşmaya çağırabilecekleri, daha önce rapor sunan bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi, bilirkişi heyetinin duruşmada dinlenmesi yerine, taraf itirazları da dikkate alınarak bilirkişi heyetine soru sorulmak suretiyle görüş istenmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı, duruşmanın, hakemlerden birinin ofisinde yapılması yerine başka bir yerde yapılması yönündeki talebin reddine karar verilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı gibi, farklı bir bilirkişi heyetinden rapor alınması, bilirkişi heyetinin duruşmada dinlenmesi yönündeki talebin reddine karar verilerek, açıklanması istenilen hususlarda bilirkişi heyetine yazılı soru sorulmak suretiyle görüşlerinin alınmasına karar verilmesi, duruşmanın farklı bir yerde yapılması yönündeki talebin reddine karar verilmesinin tek başına hakemlerin reddini gerektirir nitelikte sebepler olmadığı, söz konusu hususların hakemlerin tarafsızlığından şüphe edilmeyi haklı gösterir nitelikte sebepler olmadığı anlaşıldığından davacı tarafça hakemlerin reddi talebiyle açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Davacı tarafça hakemlerin reddi talebi ile birlikte hakemlerin ismen belirtilmiş olması nedeniyle tahkim sözleşmesinin son bulduğunun tespitine karar verilmesi de talep edilmiş ise de; tahkim sözleşmesinin son bulduğunun tespitinin ayrı bir dava konusu alabileceği, kaldı ki hakemlerin reddi talebinin reddine karar verilmiş olması da dikkate alındığında tahkim sözleşmesinin son bulduğunun tespiti hususu ile ilgili karar verilemeyeceği de anlaşılmakla bu yöndeki talebin de reddine karar verilmiştir. Yine eldeki davanın niteliği dikkate alınarak tahkim süresinin uzatılması talebiyle ilgili olarak … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasının sonucunun beklenmesine gerek görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafça davalılar aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2-Harç peşin alınmış olduğundan yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 5.100,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı ve davalılar tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Davacı vekilleri Av. …, Av. …, Av. …; davacı … vekili Av. …, davalı …, davalı … ile davalılar yanında davaya müdahale talep eden … İnşaat.. AŞ ve … İnşaat.. AŞ vekili Av. …’ın yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK’nun 418/4. maddesi gereğince Kesin olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/12/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır