Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/534 Esas
KARAR NO:2023/397
DAVA:Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli)
DAVA TARİHİ:13/08/2021
KARAR TARİHİ:11/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı …’nin, 28/06/1973 tarihinde, kurucu ortakları, müvekkilinin babası …, müvekkilinin dedesi (müteveffa) …, müvekkilinin babaannesi (müteveffa) … …, müvekkilinin halası Yüksel … (sonradan evlenerek … soyadını almıştır.) ve … tarafından kurulduğunu, davalı şirketin kuruluşundan sonra, şirketin aile şirketi niteliğinde olmaya devam ettiğini, şirketin kurucuları olan anılan “…” soyadlı ortakların eşleri ve çocuklarının da bilahare davalı şirkete ortak olduklarını, davalı şirketin kurucu ortaklarından …’un oğlu olan müvekkili …’un da şirkete ortak olduğunu, davalı şirketin genel kurulunun en son 04/02/2015 tarihinde toplanabildiğini, davacı müvekkilinin babaannesi … …’un vefatından sonra, ortaklar arasında müteveffa … …’un mirasından kaynaklı ihtilaf meydana geldiğini, bu miras ihtilafı nedeniyle davalı şirket ortalarının birlikte hareket etmediğinden, davalı şirkette yönetim boşluğu oluştuğunu, şirketin organsız kaldığını ve genel kurulunun da 6 yıldan fazla süredir toplanamadığını, davalı şirketin yönetim organının uzun süreden beri mevcut olmadığını, zira, davalı şirketin 04/02/2015 tarihli son genel kurulunda, davalı şirketin yeni yönetim kurulu üyeleri olarak …’in, 3 yıl süre ile görev yapmak üzere seçildiklerini, anılan yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin 04/02/2018 tarihi itibariyle sona ermiş olmasına rağmen, davalı şirkete yeni yönetim kurulu seçilemediğini, davalı şirketin görev süresi sona eren yönetim kurulu tarafından yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin gündem maddesini de içeren şekilde, davalı şirketin genel kurulu 14/05/2018 tarihinde toplantıya çağrıldığını, ancak toplantının gerçekleşmediğini, davalı şirket ortakları arasındaki izah edilen ihtilaflar nedeniyle, herhangi bir şekilde yeni genel kurul tarihi de belirlenemediğini, davalı şirketin 2014, 2015, 2016, 2017, 2018, 2019, 2020 yılları olağan genel kurul toplantılarının da yapılamadığını, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 410/2. maddesisinin “Yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir.” hükmünü taşıdığını, anılan, 6102 Sayılı TTK. m. 410/2 maddesi hükmünün gerekçesinin de “Eklenen bu ikinci fıkra hükmünün, birçok varsayımda 530 uncu madde anlamında organ yokluğuna engel olabileceği de düşünülmektedir. Uygulamada, çeşitli sebeplerle, özellikle gruplar arasındaki uyuşmazlık ve çekişme dolayısıyla yönetim kurulunun toplanamaması, üye eksikliğinden veya bazı azlık haklarının kötüye kullanılması dolayısıyla toplantı nisabının gerçekleşmemesi, toptan istifa yahut kaza gibi nedenlerle yönetim kurulunun mevcut olmaması hallerine, özellikle ilk iki hale sıkça rastlanmaktadır. Bu durumda kilitlenmeye giren şirketin çıkar yol bulabilmesi için genel kurulun toplanabilmesinin sağlanması gerekmektedir. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın uygulaması, bir kısım hallerde tüm paysahiplerinin noterde beyanda bulunarak genel kurulu toplantıya çağırmaları şeklindedir. Ancak bu şartın gereçekleşmesi her zaman kolay olmamaktadır. İkinci fıkra tüm bu sakıncaları ortadan kaldırmak amacıyla kaleme alınmıştır.” şeklinde olduğunu belirterek, 6102 Sayılı TTK’nun 410/2. maddesi gereğince, davalı anonim şirketin genel kurulunun ekte yer alan gündemle olağanüstü toplantıya çağrılması için pay sahibi müvekkiline izin ve yetki verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirkette herhangi bir organ boşluğu bulunmadığını, bu durumun …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı davası ile sübuta erdiğini, bu haliyle de TTK’nın 410/2. maddesindeki şartların oluşmadığını, TTK’nın 410/1. maddesindeki yasal düzenlemeden görüldüğü üzere müvekkili şirketin yönetim kurulu olduğu gibi genel kurul toplantı daveti yapma konusunda yetkisi de bulunduğunu, kaldı ki, davacının annesi tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı şirketin fesih ve tasfiyesi talepli olarak açılan davasında da şirketin organsız olup olmadığının tartışıldığını ve davanın reddine dair mahkemenin gerekçesinde de açıkça “….Davalı şirketin Genel Kurul toplantısı 04/02/2015 tarihinde yapılmış, bundan sonraki genel kurul 14/05/2018 tarihinde toplantıya çağrılmış ancak toplanmamıştır. Bu tarihten sonra 3 yıllık görev süreleri sona ermiş ise de, yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya çağırması mümkün olup davacılar açıklanan yasal düzenlemeler kapsamında gerek yönetim kurulundan, gerekse Mahkemeden bu yönde bir talepte bulunmamışlardır…” şeklindeki değerlendirmesi ile müvekkili şirketin organsız olmadığı, toplantı nisabının oluşma imkanı bulunduğunun kararın gerekçesinde kabul edildiğini, müvekkili şirkette yönetim kurulunun devamlı surette toplanamaması gibi bir durum söz konusu olmadığını, aksini davacının ispat edemediğini, TTK’nın 410/2. maddesinde aranan şartlardan birinin yönetim kurulunun sürekli surette toplanamaması olduğunu, oysa ki, müvekkili şirkette bu yönde bir durum bulunmadığını, nitekim …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasından da sabit olduğu üzere çift imza ile temsil edilen şirkette yönetim kurulunun her daim toplanarak kamu borçlarını ödediğini, uygulamada pek çok şirketin her yıl olağan genel kurul toplantısının yılın ilk üç ayı içerisinde yapılmasını kararlaştırmış olmasına rağmen bu toplantıların yapılmadığının da bir gerçeklik olduğunu, özellikle bu durumun aile şirketlerinde ve tek paylı şirketlerde bu yönde geliştiğini, bu tür şirketlerde genel kurul toplantılarının yıllara sari olarak toplu yapıldığını, müvekkili şirkette de bugüne kadar genel kurul toplantılarının bu şekilde yapıldığını, hali hazırda müvekkili şirketteki yönetim kurulu üyelerinin istifa etmediği veya vefat etmediğinden TTK’nın 410/2 .maddesinde belirtilen şartlar dahilinde toplantı nisabı oluşmasına veya mevcut olmamasına dair bir durumun da söz konusu olmadığını, …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Tereke, …. Sulh Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı Ortaklığın Giderilmesi, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Sayılı Şirket Ortaklığının Tespiti Davası, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı Şirketin Feshi ve Tasfiyesi Davasının derdest olup, söz konusu davalarda verilecek olan kararların, huzurdaki davayı etkileyecek nitelikte bulunduğundan bu dava sonuçlarının beklenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı anonim şirket şirket genel kurulunun toplantıya çağrılmasına izin verilmesi talebine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce, davalı şirketin ticaret sicil kayıtları, ticari defter ve kayıtları, …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … E., sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası, …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Tereke sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış, taraflarca sunulan bilgi ve belgeler değerlendirilmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre, davacı tarafın, davalı şirkette pay sahibi olduğu anlaşılmıştır. Genel kurulu toplantıya çağırmaya yetkili ve görevli organları düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nun 410. maddesi; “(1) Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleri ile ilgili konular için, genel kurulu toplantıya çağırabilirler. (2) Yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir.” hükmünü içermektedir. 6102 Sayılı TTK’nun 411. maddesi; “(1) Sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri, yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını isteyebilirler. Esas sözleşmeyle, çağrı hakkı daha az sayıda paya sahip pay sahiplerine tanınabilir. (2) Gündeme madde konulması istemi, çağrı ilanının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasına ilişkin ilan ücretinin yatırılması tarihinden önce yönetim kuruluna ulaşmış olmalıdır. (3) Çağrı ve gündeme madde konulması istemi noter aracılığıyla yapılır. (4) Yönetim kurulu çağrıyı kabul ettiği takdirde, genel kurul en geç kırkbeş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılır; aksi hâlde çağrı istem sahiplerince yapılır.” hükmünü içermektedir. Yine 6102 Sayılı TTK’nun 412. maddesi de; “(1) Pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya isteme yedi iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi karar verebilir. Mahkeme toplantıya gerek görürse, gündemi düzenlemek ve Kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar. Kararında, kayyımın, görevlerini ve toplantı için gerekli belgeleri hazırlamaya ilişkin yetkilerini gösterir. Zorunluluk olmadıkça mahkeme dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir. Karar kesindir.” hükmünü içermektedir. Davalı şirketin ticaret sicil kayıtları, ticari defterleri incelendiğinde, davalı şirketin son genel kurul toplantısını 04/02/2015 tarihinde yaptığı, bu toplantıda 3 kişilik yönetim kurulu üyelerinin seçildiği, yönetim kurulu üyelerinin 3 yıllık bir süre için seçildikleri anlaşılmaktadır. 6102 Sayılı TTK’nun 410/1. maddesine göre, genel kurul, görev süresi dolmuş olsa bile yönetim kurulu üyeleri tarafından toplantıya çağrılabilecektir. Dosya kapsamının incelenmesinden, davacı tarafça, davalı şirketin genel kurul toplantıya çağrılması amacıyla TTK 411/1, 412. maddeleri gereğince usulüne uygun herhangi bir çağrı yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu anlamda davacı tarafın, toplantıya çağrı için gerekli işlemleri yapmadan eldeki davayı açmış olduğu anlaşılmakla, açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.11/05/2023
Başkan …
e-imzalıdır .
Üye …
e-imzalıdır .
Üye …
e-imzalıdır .
Katip …
e-imzalıdır .