Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/462 E. 2022/838 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/462 Esas
KARAR NO : 2022/838 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2021
KARAR TARİHİ : 12/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin eğitim sektöründe faaliyet gösteren www. … .com üzerinden reklam ve tanıtım hizmeti verdiğini, bu kapsamda müvekkili şirketin, davalıdan sözleşmeye ve cari hesaba dayalı alacağı bulunduğunu, 12.03.2020 tarihli, … numaralı sözleşme ile toplam 13.410,00 TL ödenmesinin kararlaştırıldığını, bunun üzerine 30.12.2020 tarihinde
11.050,00 TL 2.360,00 TL tutarında e-faturaların davalının sözleşmede belirttiği e-posta adresine gönderildiğini, faturalara herhangi bir itirazın bulunmadığını, ayrıca davalı yan tarafından doldurulan kredi kartı mail order formunda borcun 5.410,00 TL’lik kısmının vade günü belirtilerek tahsil edilebileceğine dair ordino verildiğini, belirtilen 5.410,00 TL tutarın 28.12.2020 tarihinde davalının kredi kartından tahsil edildiğini, ancak kalan 8.000,00 TL’nin ödenmediğini, 29.03.2021 tarihinde davalı tarafın talebi üzerine müvekkiline ait banka hesabından “… Banka Alacağı Tahsilatı” açıklaması ile 2.000,00 TL para çıkışı
yapıldığını ve bu bedelin davalıya iade edildiğini, davalının daha önceden yaptığı ödemeyi iptal ederek 2.000,00 TL’lik kısmı geri aldığını, işbu işlem sonrası icra takip tarihi olan
29.03.2021 tarihinde müvekkilinin bakiyesinin 10.000,00 TL olduğunu belirterek; davalının haksız itirazının iptali ile icra takibinin devamına, icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra takibine yönelik olarak yetki itirazlarının bulunduğunu, davacının bahsettiği yetkiye ilişkin beyanlarını kabul etmediklerini, mevzuat hükümleri uyarınca icra takibi yeri açısından beyanların geçersiz olduğunu, davacının, müvekkili arasında sözleşme uyarınca alacağı olduğunu iddia ettiğini, ancak Covid-19 süreci boyunca müvekkilinin işlettiği okulların kapalı kaldığını, Sağlık bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlıkları okulların kapalı kalması kararı sonrası müvekkilinin de okullarını açamadığını ve işletemediğini, anlaşılacağı üzere 2020-2021 dönemi uzaktan eğitim şeklinde devam ettiğini, hal böyle olunca davacının müvekkiline hizmet vermesi mümkün olmayacağından verilmeyen hizmet için para tahsilatına girişilmesinin yasa ve usule aykırı olduğunu, kaldı ki bu süreçte müvekkilinin davacıya ihtarname çekerek durumu izah ettiğini ve anlaşmanın feshini bildirdiğini, davacı firmanın dava dilekçesinde, 18 tekil kullanıcıdan bilgi talebi
bulunmaktadır denildiğini, ancak müvekkilinin okulunda eğitime pandemi nedeniyle yasal olarak ara verildiğinden bir öğrenci kaydı yapılmasının ve eğitim verilmesinin de mümkün
olamadığını, davacının dile getirdiği reklam ve tanıtım hizmeti verilmesi de bu nedenle mümkün olmadığını, 2020-2021 eğitim yılında pandemi dönemi nedeniyle ilk-orta-lise ve üniversitelerin açılmadığını ve eğitime uzaktan devam edildiğini, hal böyle olunca mücbir sebep nedeniyle davacının davalı müvekkiline hizmet vermesinin beklenemeyeceğini, hizmet vermediği halde hizmet karşılığı ödeme talep edilmesinin de hukuken mümkün olmadığını, her ne kadar taraflar arasında sözleşme varsa da ortada tüm dünyada geçerli olan salgın nedeniyle mücbir sebep hükümleri uyarınca davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi ve ekleri, cevabi yazı içerikleri, BA ve BS formları, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra dosyasının UYAP mündericatı, cevabi yazı içerikleri, bilirkişi heyeti raporu ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dosyamız mündericatında UYAP sureti yer alan, İstanbul… İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı/alacaklının, davalı/borçlu hakkında, 10.000,00-TL cari hesap ve fatura alacağına dayanarak ilamsız icra takibi başlattığı ve davalı/borçlunun süresi içerisinde, yetkiye, borca ve tüm fer’ilere itiraz ederek takibi durdurduğu görülmüştür.
Davalı/borçlu tarafından, İstanbul … İcra Müdürlüğünün…Esas sayılı icra takip dosyası’na yapılan itirazda, İstanbul İcra Müdürlüğü’nün yetkisine itiraz edildiği ve yetkili icra müdürlüğü’nün, Beykoz icra daireleri olduğunun beyan edildiği, böyle bir durumda Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre (YHGK, 28.03.2001 tarih ve 2001/19-267 Esas-2001/311 Karar; 20.03.2002 tarih ve 2002/13-241 Esas-2002/208 Karar, Yargıtay 3. H.D. 26/03/2018 tarih ve 2016/14324 Esas-2018/2929 Karar, Yargıtay 19. H.D. 05/04/2018 tarih ve 2016/17418 Esas-2018/1859 Karar sayılı kararları), öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığı üzerinde durularak bir karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, mahkememizin 21/03/2022
tarihli celsesinde verilen ara karar ile; “Davalı yanın icra müdürlüğünün yetkisine olan itirazının taraflar arasında akddedilen “… SÖZLEŞMESİ”‘nin 12.9. maddesi gereği, İstanbul İcra Müdürlükleri de yetkili olduğundan reddine” şeklinde karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, taraflar arasında akdedilen, 12/03/2020 tarihli … ve Üyelik Sözleşmesi kapsamında tanzim olunan faturalara dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
Davaya konusu somut olayda, taraflar arasında sözleşme ile kararlaştırılan bedel ile sözleşmenin varlığı konusunda ihtilaf bulunmamakla birlikte ihtilaflı olan hususların, davacı- alacaklının, davalı – borçludan icra takip dosyası kapsamında alacak talep edip edemeyeceği, edebilecekse miktarının ne olduğu noktasında anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine katılmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmış ve davaya konu somut olayda davacı yanın davalıyla aralarında akdedilen sözleşme kapsamında hizmet verip vermediği, taraf iddia ve savunmaları, dosyaya celp olunan kayıtlar, vergi dairesinden celp olunan kayıtlar, taraf ticari defter ve kayıtları (mahallinde incelenmek üzere) ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle inceleme yapılarak rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından da, 29/07/2022 tarihli rapor tanzim edilerek mahkememize ibraz edilmiştir.
Mali Müşavir -Bağımsız Denetçi ve Bilişim uzmanından oluşan bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilerek mahkememize ibraz olunan raporun incelenmesinde özetle de; “Taraflar arasında sözleşmeye dayalı ticari bir ilişki bulunduğu, bu kapsamda, davacı
şirketin, davalı yana ait okulların reklam ve tanıtımını yapacağı, alacağının tahsili
amacı ile de davalıya faturalar düzenleyeceğinin anlaşıldığı, huzurdaki davanın, davalı yanın fatura bedellerini ödemediği iddiası ile ikame edildiği, davalı yanın savunmasında; Covid-19 süreci boyunca müvekkilinin işlettiği okulların kapalı kaldığını, Sağlık bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlıkları okulların kapalı kalması kararı sonrası müvekkilinin de okullarını açamadığını ve
işletemediğini, anlaşılacağı üzere 2020-2021 dönemi uzaktan eğitim şeklinde devam ettiğini, hal böyle olunca davacının müvekkiline hizmet vermesi mümkün olmayacağından verilmeyen hizmet için para tahsilatına girişilmesinin yasa ve usule aykırı olduğunun beyan edildiği, bu husustaki takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, taraflar arasındaki “… ve Üyelik Sözleşmesi”nin 12.03.2020 tarihli, 004659
numaralı olduğu, sözleşme bedelinin 13.410,00 TL tutarlı olarak belirlendiği, davacı yanın icra takibine dayanak yaptığı faturaların; Tarih 30.12.2020, Fatura No:…, Optimal Okul Sıralama 11.050,00 ve 30.12.2020 … Listeleme 2.360,00 olmak üzere toplam 13.410,00 TL olduğu, dosyada mübrez Kredi Kartı Mail … formuna göre, davalıya ait kredi kartından 5.410,00 TL tahsil edildiği, bilahare davalı hesabına banka kanalı ile 1.000,00 TL + 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL iade edildiğinin tespit edildiği, yukarıdaki icmalden görüleceği üzere, davacı yan tarafından, davalı yana düzenlenen
takip konusu faturaların toplam 13.410,00 TL tutarında olduğu, davalının faturaların tebellüğüne itirazının bulunmadığı, davalı itirazının; okulların kapalı olması nedeni ile
hizmetin verilmesinin mümkün olmadığı yönünde olduğu, tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapıldığı, davacı yanın ticari defterlerinde, davalı yandan 31.03.2021 tarihi itibarı ile Kaydi olarak 13.410,00 TL alacaklı göründüğünün tespit Edildiği, davalı yanın ticari defterleri defter beyan sistemi de denilen ve sadece verginin hesaplanması için gelir gider hesabının yapıldığı elektronik platform üzerinden tutulmakta olup, bu sistemde defter üzerinden alacak veya borcun tespiti mümkün olmadığından iş bu raporda tespitin yalnızca davacı ticari defterleri üzerinden yapıldığı, teknik incelemeler yönünden yapılan değerlendirmede ise: Dosyada sözleşme konusu hizmetin verildiğine dair delil olarak sunulan ve web portalı üzerinden aktif edilen hesap için tanımlanmış sosyal medya hesaplarının, tanıtım için kullanılan görsellerin, tanıtım metinlerinin ve kullanıcıların yapmış oldukları yorumların yer aldığı “www. … .com.tr” uzantılı web portalından alınmış ekran görüntülerine yer verildiği, ayrıca portal üzerinden okul ile iletişime geçmek isteyen kullanıcılar hakkında bilgilendirme yapıldığına dair davalı yana bilgilendirme mailinin gönderildiği örnek bir mailinin de mevcut olduğu, davacı şirket sistem ve kayıtlarına dayanan incelemelerde;
…log kayıtlarına göre 22.03.2020-23.02.2021 tarihleri arasında davalı şirket hesabı ile ilgili reklam ve tanıtım hizmetlerinin devam ettiği, nitekim anılan tarihler arasında profil hesabının kullanıcılar tarafından ziyaret edildiği, hesabın aktif olarak yayında/ erişilebilir olduğunun gözlendiği” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Bilirkişi heyeti raporunun incelenmesinde de, raporun hukuki yorum ve nitelendirmeleri mahkememize ait olmak üzere, yapılan mali ve teknik tespitler bakımından, ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, taraflar arasında akdedilen, 12/03/2020 tarihli … ve Üyelik Sözleşmesi kapsamında tanzim olunan faturalara dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkin olduğu, bu bağlamda tüm delillerin toplandığı, bilirkişi heyetinden rapor alındığı, alınan rapor sonucu az yukarıda yazılı hususların tespit edildiği, taraflar arasında sözleşme ile kararlaştırılan bedel ile sözleşmenin varlığı konusunda ihtilaf bulunmamakla birlikte ihtilaflı olan hususların, davacı- alacaklının, davalı – borçludan icra takip dosyası kapsamında alacak talep edip edemeyeceği, edebilecekse miktarının ne olduğu noktasında toplandığı, davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ile; Covid-19 süreci boyunca müvekkilinin işlettiği okulların kapalı kaldığı, Sağlık bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlıklarının okulların kapalı kalması kararı sonrası müvekkilinin de okullarını açamadığı ve işletemediği, anlaşılacağı üzere 2020-2021 döneminin uzaktan eğitim şeklinde devam ettiği, hal böyle olunca davacının müvekkiline hizmet vermesi mümkün olmayacağından verilmeyen hizmet için para tahsilatına girişmesinin de yasa ve usule aykırı olduğu beyan edilmiş olup, bu minvalde somut olay değerlendirildiğinde; Covid-19 salgını nedeniyle alınan tedbirler doğrultusunda, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyette bulunan özel anaokulları, ilkokullar, ortaokullar, ortaöğretim okulları, çeşitli kurslar, özel öğretim kursları, sosyal etkinlik merkezleri, özel ulaştırma hizmetleri mesleki eğitim ve geliştirme kursları, uzaktan öğretim yapan kuruluşlar, motorlu taşıt sürücüleri kursları, iş makineleri sürücü eğitim kursları, hizmet içi eğitim merkezleri, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri, mesleki eğitim merkezleri ile benzeri özel öğretim kurumlarında 16 Mart- 31 Mayıs 2020 tarihleri arasında eğitim ve öğretime ara verilmiş, daha sonra 2019-2020 eğitim ve öğretim yılı bitimine kadar uzaktan eğitime devam edileceği, özel okulların ihtiyaç duyulan alanlarda en erken 15.08.2020 tarihinden sonra başlayarak Ağustos ve Eylül aylarında en az üç haftalık yüz yüze telafi eğitimi yapabileceğinin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kararlaştırıldığı, 6098 sayılı TBK’nın 136. Maddesinde; “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır. Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür” hükmüne ve aynı kanunun 137 nci maddesinde; “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkânsızlaşırsa borçlu, borcunun sadece imkânsızlaşan kısmından kurtulur. Ancak, bu kısmi ifa imkânsızlığı önceden öngörülseydi taraflarca böyle bir sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, borcun tamamı sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, bir tarafın borcu kısmen imkânsızlaşır ve alacaklı kısmi ifaya razı olursa, karşı edim de o oranda ifa edilir. Alacaklının böyle bir ifaya razı olmaması veya karşı edimin bölünemeyen nitelikte olması durumunda, tam imkânsızlık hükümleri uygulanır” hükmüne ve yine aynı kanunun 138 inci maddesinde de; “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır” hükmüne yer verildiği, mücbir sebebin varlığından söz edilebilmesi için borcun ifasının imkânsiz hale gelmesinin gerektiği, TBK’nın 136 ve 137’nci maddelerinde düzenlenen ifa imkansızlığı hükümlerinin bu durumda uygulama alanı bulabileceği, İfa imkansızlığının; edimin içeriği değişmeksizin borcun aynen yerine getirilmesinin imkansız hale gelmesi olarak açıklanabileceği, ancak ifa imkansızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil, herkes için söz konusu ise buna objektif imkansızlık, yalnız sözleşmenin taraflarından birinin tutumundan doğmuşsa buna da subjektif imkansızlık denildiği, bununla birlikte, borcun ifasının güçleşmesi halinde, mücbir sebebe dayanarak borcun sona ermediği, böyle bir durumda Türk Borçlar Kanununun aşırı ifa güçlüğünü düzenleyen 138. maddesi hükmü uyarınca sözleşmenin uyarlanması yoluna gidilebileceği, bu haliyle yapılan değerlendirmede de; gerek somut olayda davacı yanın davalı yana verdiği hizmetin mahiyeti (internet üzerinden verilen reklam ve tanıtım hizmeti) ve gerek se davalı yanın dava dışı 3. Kişilere verdiği eğitim hizmetinin şekil ve kapsamının kamu otoritesi tarafından belirlenmiş ve yüz yüze eğitime verilen arada da Milli Eğitim Bakanlığının almış olduğu karar gereğince belirlenen şartlarda eğitimin uzaktan verildiğinin ve eğitime devam edildiğinin sabit olduğu, yani davalı yanın eğitim hizmetine ilişkin borcunu yerine getirmesinde kısmen veya tamamen imkansızlık yahut aşırı ifa güçlüğünün kendisi açısından söz konusu olmadığı ve ayrıca alınan bilirkişi raporu ile de; 22.03.2020-23.02.2021 tarihleri arasında davalı şirket
hesabı ile ilgili reklam ve tanıtım hizmetlerinin devam ettiği, ayrıca anılan
tarihler arasında profil hesabının kullanıcılar tarafından ziyaret edildiği, hesabın
aktif olarak yayında/ erişilebilir olduğunun tespit edildiği ve sonuç olarak da davacı yanın davalı yana sözleşme kapsamında hizmet vermeye devam ettiği ve verilen hizmete ilişkin olarak ödenmeyen bakiye alacak yönünden icra takibi başlatmakta ve itiraz üzerine de iş bu davayı açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu anlaşıldığından davanın kabulüne ve ayrıca ve ayrıca, takip konusu alacak likit olduğundan, itirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalı- Borçlunun, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasına yönelik itirazınin İPTALİ ile; takibin takip talebindeki şartlar ile aynen DEVAMINA
2-Hükmolunan alacağın (10.000,00-TL) %20’si oranında hesaplanan, 2.000,00 TL icra-inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 683,10 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 512,32 TL harcın davalıdan alınıp, Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacı tarafından ilk dava açılırken yatırılan 170,78 TL harç parasının davalıdan alınarak, davacıya ÖDENMESİNE,

4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden başvuru harcı 59,30 TL, vekalet harcı 8,50 TL, posta gideri ve bilirkişi ücreti gideri 2.380,20 TL olmak üzere toplam: 2.448,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL nispi ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-HMK 333. maddesi gereğince, varsa taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa re’sen İADESİNE,

7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,

Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde İSTİNAF KANUN YOLU açık olmak üzere karar verildi. 12.12.2022

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır