Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/450 E. 2022/17 K. 17.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/450 Esas
KARAR NO :2022/17 Karar

DAVA:Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:05/07/2021
KARAR TARİHİ:17/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin davalı şirkette sahibi olduğu nama yazılı hisse senetlerine dayalı olarak 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (SerPK.) m. 19 ve Kâr Payı Tebliği (TI-19.1) doğan temettü alacağı hakkımızın davalı şirketin elde edilen karından “kanun ve ana sözleşme gereği ayrılması gereken yasal miktarlar ayrıldıktan sonra” geriye kalan miktardan müvekkilimin payına düşen bölümün hesap edilerek … 13.Noterliği’nin 11 Mayıs 2021 tarihli ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi tarihinden itibaren reeskont faizi ile beraber müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usül yönünden arabulucuk, zaman aşımı ve husumet itirazlarında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da; davacının müvekkili banka nezdinde bulunan ancak fiziki olarak teslim edilmeyen hisse senedinin Yatırımcı Tazmin Merkezine devredildiğini, dolaysıyla müvekkiline sorumluluk yükletilemeyeceğini belirterek; davanın usulden ve esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi ve ekleri, beyan dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Dava, davacı yanın davalı şirkette sahibi olduğunu iddia ettiği nama yazılı hisse senetlerine dayalı olarak 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (SerPK.) m. 19 ve Kâr Payı Tebliği’nden (II-19.1) doğan temettü alacağının tahsili istemine ilişkindir.
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen MADDE 5/A; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmünü;
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 18/A. Maddesi de;
“(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükmünü içermektedir.
Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizde açılan davanın, davacı yanın davalı şirkette sahibi olduğunu iddia ettiği nama yazılı hisse senetlerine dayalı olarak 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (SerPK.) m. 19 ve Kâr Payı Tebliği’nden (II-19.1) doğan temettü alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu, davacı yanca dava dilekçesinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulduğuna ilişkin beyanda bulunulmadığı gibi bu hususu ispata yarar delil de ibraz edilmediği, aksine davacı vekilinin 17/01/2022 tarihli celsedeki; “Biz dava açmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurmadık” şeklindeki beyanından da açıkça anlaşılacağı üzere, davanın bir miktar para alacağına ilişkin olmasına rağmen, davacı yanca dava açılmadan önce arabulucaya başvurma zorunlu olmasına karşın arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olduğu, öte yandan dava açılırken eksik olan bu yöndeki dava şartının 6235 sayılı yasının açık hükmü karşısısında sonradan tamamlanması imkanının da bulunmadığı anlaşıldığından, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A. maddesi ve 7155 sayılı Kanunun 23. maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2. maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın TTK’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken, 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.366,20 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.285,50 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 341/1 ve 345. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 28.01.222

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır