Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/418 E. 2022/181 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/418 Esas
KARAR NO :2022/181

DAVA:Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:14/01/2015
KARAR TARİHİ:22/03/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A / Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle: taraflar arasında …/ … ilçesi .. 161 ada 72 parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonunun işletilmesi amacıyla davalı … ….Ltd.Şti. ile bayilik ilişkisinin kurulduğu 19/07/2005 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi, 19/07/2005 tarihli satış taahhütnamesi, imzalandığını, akabinde taraflar arasında ticari ilişkinin EPDK kararları çerçevesinde revize edildiğini ve tekrardan 19/07/2010 ve 22/03/2013 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi imzaladığını, imzalanan söz konusu sözleşmelere …’nın garantör olduğunu, davalının … 3. Noterliğinin 01/10/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile haksız ve kötü niyetli olarak bayilik sözleşmelerini tek taraflı feshettiğini, davalının keşide ettiği ihtarnamede fesih gerekçesi olarak taraflarına mal sevkiyatı yapılmadığını belirttiğini, bu gerekçenin ise tamamen imzalanan sözleşme ve protokol hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 26/2 maddesinde bayinin ödemelerini aksatması halinde kendisine mal teslimatının yapılmayacağının açıkça hüküm altına alındığını, bu noktada davalının satın aldığı ürün bedellerine istinaden müvekkiline tanzim ederek verdiği 26/02/2014 tarihli 114.731- TL bedelli ve 27/02/2014 tarihli 84.863- TL bedelli çeklerin karşılıksız çıkması üzerine bayiiye imzalanan sözleşme hükümleri doğrultusunda mal sevkiyatını durdurduğunu, bu konuda ayrıca bayiye karşı ….İcra Dairesinin … e sayılı dosya numarası ile icra takibi başlattığını, bunun üzerine bayi tarafından dosya borcunun 23/10/2014 tarihinden ödenerek dosyanın infaz edildiğini,davalının mal alımlarına karşılık verdiği çeklerin karşılıksız çıkması karşısında müvekkilin mal satışını durdurabileceğini öngörmüş olup davalının bayilik sözleşmesinin feshinin haksız olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik kâr mahrumiyetinin 10.000-TL’lik kısmının davalılardan tahsilini ; ariyet konusu menkullerin müvekkiline aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde bilirkişilerce ariyet konusu menkullerin amortismanı düşülmesi sonucu elde edilecek bedelin şimdilik 5.000-TL’lik kısmının müvekkiline verilmesini, ariyetlerin müvekkiline halen teslim edilmemesi nedeni ile sözleşmenin sona erdiği 01/10/2014 tarihinden dava tarihine kadar hesap edilecek döneme ilişkin olarak günlük 200-USD olmak üzere şimdilik 5.000-USD’nin davalılardan tahsilini, talep etmiş oldukları alacaklara dava tarihinden itibaren taraflar arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesinin 42. Maddesine uygun olarak avans faizine 20 puan eklenmek suretiyle tespit edilen oranda faiz uygulanmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 24/07/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile ; kâr mahrumiyetini 20.437,28- TL, ekipman bedelini 772,17- TL, cezai şart bedelini 16.000-usd ( 56.000 TL ) arttırarak fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 26.450- TL olan dava değerini 77.209,45 TL için ıslah ederek 103.659,45 TL ye yükselttiğini beyan etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı şirket vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle: davacının müvekkil aleyhine açmış olduğu davanın haksız ve kötüniyetle açılmış olan bir dava olduğu,taraflar arasında ki sözleşmenin iki dönem itibarıyla değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin 2013 yılına kadar … tarafından yönetildiğini, bu tarihe kadar e şimdiki yönetici olan…’ın … hisselerini satın aldığını, 06/08/2013 tarihinden itibaren de davalı şirketi yönetmeye başladığını, davacı ve davalı şirketler arasındaki tüm sözleşmelerin … döneminde imzalandığını,davalı şirket tarafından davacı şirkete almayı taahhüt ettiği malların değerinin üzerinde ipotek mahiyetinde teminat ve teminat mektubu verildiğini, hatta teminat amaçlı olarak keşide tarihleri doldurulmamış çekler verildiğini, bu nedenle davacı firmanın davalı firmaya … dönemi boyunca bedeli daha sonra ödenmek üzere mal gönderimi yaptığını ve sürekli olarak davalı firmaya kredi açtığını,davacının akaryakıt vermediğini ,ihtara rağmen bu durumda ısrarcı olması nedeniyle sözleşmenin feshinin haklı olduğunu, kar mahrumiyetinin talep edilemeyeceğini ariyet bırakılan emtiayı davacının teslim almadığını, bu durumda da cezai şartın talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini, dava masraflarının davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Mahkememizce önceki kararda, “Bilirkişi raporuna göre; Taraflar arasında akdedilen 22.03.2013 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi’nin davalı şirket tarafından 01.10.2014 tarihinde haksız ve tek taraflı olarak 22.03.2018 sözleşme bitiş tarihinden önce feshedilmiş olduğunu, davacı şirketin davalı şirketin ticari faaliyetini olumsuz etkileyecek ve mal alımını kısıtlamaya yönelik olarak herhangi bir limit değişikliği yapmamış olduğunu, davalı şirket nezdinde bulunan ariyet konusu 4 adet Dispenser Pompa 5 adet Dalgıç Pompa 1 adet Hava Su saati 1 adet Hava kompresörü’ ünden oluşan ekipmanların talebe uygun olarak davacı şirkete aynen teslim ve iade edilmesi gerektiğini, bunun mümkün olmaması halinde ise amortisman bedelleri düşüldükten sonra tespit edilen toplam 5.772,17-TL ekipman bedelinin temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davacı şirket tarafından talep edilebileceğini, mahkeme aksi yönde kararı oluşması halinde protokolden kaynaklanan geç teslim halinde cezai şart uygulanmasına karar vreildiği takdirde; davacı şirketin 14.01.2015 dava tarihi itibariyle toplam 21.000,00- USD ceza bedeli alacağı olacağını, davalı şirket tarafından ticari ilişkinin süresinden önce haklı bir neden olmaksızın tek taraflı olarak sona erdirildiğine mahkeme tarafından karar verildiği takdirde; davacı tarafından talep edilen kar kaybının, sözleşmenin olağan süresinin sonu olan 22.03.2018 tarihine kadar geçecek zaman için hesap edilmesinin olanaklı olmadığı, kar kaybı ile güdülen amacın onu talep edenin elde etmekten mahrum olduğu kazancı hüküm altına almak olduğunu, bu doğrultuda EPDK’ na paralel yaklaşımla hareket ederek, davacının dava konusu istasyonun bulunduğu “ilde yeni bir bayilik inşa edebileceği ” yada ” rakip bir şirketten transfer edebileceği” istasyon bayiliği için makul süre olarak azami 3 ay’ı tespitle ve bunun hiçbir zaman asgari mesafe tehdidi kısıtlaması ile bir ilgisi olmadığını, belirtilen 3 aylık makul süre için davacı şirketin toplam 2.190,24-TL kar mahrumiyeti alacağı olacağını, mahkeme tarafından davalı şirket tarafından ticari ilişkinin süresinden önce haklı bir neden olmaksızın tek taraflı olarak sona erdirildiğine ve sözleşme süresi sonuna kadar 41 Ay, 21 gün için kar mahrumiyetine karar verildiği takdirde, davacı şirketin toplam 30.437,28 TL kar mahrumiyeti alacağı olacağını belirtmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/2966, Karar No : 2016/12519 sayılı ilamında da belirtildiği üzere; Dava, sözleşmenin henüz süresi dolmadan haksız feshi nedeniyle asgari alım taahhüdüne uyulmamasından doğan cezai şartın tahsiline ilişkindir. Bu durumda öncelikle sözleşmenin haksız nedenle davalı tarafından fesih edildiğinin belirlenmesi, feshin haklı nedene dayandığının tespiti halinde davanın reddi, haksız nedenle fesih edildiğinin belirlenmesi halinde ise davacının aynı yerde yeniden bayilik tesis edebileceği makul süre gözetilerek cezai şart miktarının tespiti gerekirken” yerleşik içtihadında da olduğu gibi uyuşmazlık temelini sözleşmenin feshine haklılık oluşturmaktadır.
Dosyada mevcut bilirkişi rapor ve tespitlerine göre taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davalı şirket tarafından 01.10.2014 tarihinde tek taraflı olarak 22.03.2018 sözleşme bitiş tarihinden önce feshedilmiş olması ve bu feshin haklı bir sebebe dayanmaması, taraflar arasındaki hukuki ilişki gereği ariyet verene malların iadesinin gerektiği, ariyetler bakımından cezai şart talebi için sözleşme hükümlerine göre ariyetlerin sökülmesinde davalı, taşınmasından davacı sorumlu olduğundan ve fesih ihtarnamesi ile malların teslim alınması davacıya bildirildiğinden şartları oluşmayan cezai şart tazminatı talebinin reddine fakat kar mahrumiyeti bakımından makul süre (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No : 2015/17632, Karar No : 2016/9261 sayılı ilamı) için bilirkişiler tarafında tespit edilen bedel bakımından ise davanın bu miktar üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle,
“Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ İLE,
1-Davalı tarafından yapılan feshin haksız olduğu kanaatine varılmakla ariyet sözleşmesine konu 4 adet Dispenser Pompa, 5 Adet Dalgıç Pompa, 1 adet Hava Su Saati, 1 Adet Hava Kompresörünün davalıdan alınıp davacıya AYNEN TESLİM VE İADESİNE, eğer mümkün değilse 5.772,17 TL bedelin dava tarihinden itibaren sözleşme hükümlerime göre belirlenen faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Ariyetler bakımından cezai şart talebi için sözleşme hükümlerine göre ariyetlerin sökülmesinde davalı, taşınmasından davacı sorumlu olduğundan ve fesih ihtarnamesi ile malların teslim alınması davacıya bildirildiğinden şartları oluşmayan cezai şart tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Kar mahrumiyeti bakımından makul süre için 2.190,24 TL’nin dava tarihinden itibaren sözleşme hükümlerime göre belirlenen faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” dair karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu karara karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2018/1203 Esas, 2020/514 Karar sayılı 21.05.2020 tarihli kararı ile “Dava ; akaryakıt bayilik sözleşmesi uyarınca ariyet konusu malların aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili ve arıyet konusu malların süresinde iade edilmemesi nedeniyle cezai şart ve kâr mahrumiyeti alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Taraflar arasında 22.03.2013 tarihli 5 yıl süreli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve Ariyet Sözleşmesi imzalandığı hususu ihtilafsızdır.
Kar mahrumiyeti talep edilebilmesi için davalı bayinin borca aykırı davranması ve bu borca aykırı davranış nedeniyle davacı dağıtıcının sözleşmeyi feshetmesi ya da davalının haklı sebep olmadan sözleşmeyi feshetmiş olması gerekmektedir.
Mahkemece sözleşmenin süresinden önce davalı tarafından feshinin haksız olduğu kabul edilmiş olup, ,bu husus taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Davacı fesih tarihi ile sözleşmenin sona ereceği 22.03.2018 tarihleri arasında kar mahrumiyetine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamaları kar mahrumiyetinin davacının aynı bölgede tesis edeceği yeni bir bayilik için gereken makul süre ye göre hesaplanması gerektiği yönünde olup; mahkemece davacının aynı bölgede tesis edeceği yeni bir bayilik için gereken makul süreyi 3 ay olarak tespit edip bu süre üzerinden davalı bayiiinin günlük net karına göre hesaplama yapan denetime elverişli bilirkişi raporuna göre belirlenen kar mahrumiyeti zararının tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı ariyet sözleşmesi uyarınca davacının arıyet malların taşımasından değil ,taşıma masraflarında sorumlu olduğu bu nedenle arıyet malların geç teslimi nedeniyle sözleşmesi uyarınca cezai şarta hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmektedir .Taraflar arasında imzalanan ariyet sözleşmesinin 20 .maddesinde ariyet malların geç teslim edilmesi halinde cezai şart ödeneceği düzenlenmiştir. Davalı sözleşmenin feshini ilişkin ihtarnamesinde ayrıca arıyet konusu malların teslim alınmasını ihtar etmiştir.Bu durumda davacı ancak sözleşmeye konu ariyet verilen malların teslimini talep etmesine rağmen iade edilmediğini ispatlaması halinde cezai şart talep edebilecektir. Sözleşmenin feshinden sonra 01.11.2014 tarihli … Servis Raporunda davalı bayiie ait akaryakıt istasyonunda … Pompalarının demontajından sonra ürünlerin teslimatının yapılmadığı belirtilmiş ise de davacının , davalının adresine göndermiş olduğu … servisinin sözleşmenin 19. maddesi uyarınca bu ariyet malzemelerinin davacı adına teslim alınmasına ilişkin yetki verildiği ya da görevlendirildiğinin davalıya bildirdiği yani malların teslimini talep etmesine rağmen iade edilmediğini ispata elverişli delil sunulmamış ve bu husus ispatlanamamıştır. Buna göre ariyet sözleşmesinde düzenlenen cezai şartın talep edebilme koşulları oluşmadığından mahkemece cezai şart alacağına yönelik talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstinaf Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekilince temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/5720 Esas, 2021/4172 Karar sayılı 28.04.2021 tarihli ilamı ile “1- HMK’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmeli ve hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde icrası kabil, uygulanabilir olması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, bayilik sözleşmesini fesheden davalı şirketten ve bayilik sözleşmesini garantör sıfatı ile imzalayan davalı …’dan ariyetin iadesini, cezai şartın ve maddi tazminatın tahsilini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, ariyet sözleşmesine istinaden verilen emtianın davalıdan alınıp davacıya aynen teslim edilmesine, eğer mümkün değilse 5.772,17 TL bedelin dava tarihinden itibaren taraflar arasındaki sözleşme hükümlerince belirlenen faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, cezai şart talebinin reddine, kâr mahrumiyetine ilişkin talep bakımından 2.190,24 TL’nin dava tarihinden itibaren taraflar arasındaki sözleşme hükümlerince belirlenen faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, ancak kabul edilen dava değerinin hangi davalıdan tahsil edileceği hususu açık ve anlaşılır olmadığı gibi kararın gerekçe kısmında hangi davalının sorumluluğu bakımından bir değerlendirme yapıldığı da anlaşılır değildir. Yine tahsiline karar verilen miktarların taraflar arasındaki sözleşme hükümlerince belirlenen faiziyle tahsili hususu da açıklıktan yoksundur. Bu nedenlerle karar icrada tereddüde yol açacak niteliktedir. Davacı vekilince bu husus istinaf sebebi olarak ileri sürülmemiş olsa dahi Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 297 ve 298. maddelerinde aranan niteliklerden yoksun olması ve yoksunluğun da kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle resen gözetilmeyi gerektirmesi karsısında esastan red kararı verilmesi doğru değildir. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince infazı kabil bir karar verilmek üzere kararın re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. ” gerekçesiyle “lk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının resen BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, ” karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bozma ilamı doğrultusunda dosya yeniden incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
İddia, savunma, dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarının bir bütün olarak değerlendirilmesinde;
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında akaryakıt bayilik sözleşmesi bulunduğunu, davalının sözleşmeyi haklı neden olmaksızın feshettiğini, fesih nedeniyle müvekkilinin elde edeceği kârdan yoksun kaldığını, bayilik ilişkisi nedeniyle davalı şirkete verilen emtianın da iade edilmediğini, sözleşmede bu durumda cezai şartın talep edilebileceğinin ön görüldüğünü, diğer davalı …’ın ise garantör sıfatı ile sözleşmeyi imzaladığını, bu nedenle tüm taleplerden sorumlu olduğunu ileri sürerek kâr mahrumiyetinin şimdilik 10.000.- TL’lik kısmının tahsiline, ariyet konusu menkullerin müvekkiline aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde bilirkişilerce ariyet konusu menkullerin amortismanı düşülmesi sonucu elde edilecek bedelin şimdilik 5.000 TL’lik kısmının tahsiline, ariyetlerin müvekkiline halen teslim edilmemesi nedeni şimdilik 5.000 USD cezai şartın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile kâr mahrumiyeti nedeniyle 30.437,28 TL, ekipman bedeli için 5.772,17 TL, cezai şart olarak 21.000 USD’nin tahsilini istemiştir.
Davalı şirket vekili, feshin haklı nedene dayanması nedeniyle kâr mahrumiyetinin talep edilemeyeceğini, emtiayı davacının teslim alması gerektiğini, bu durumda cezai şartın da talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava ; Akaryakıt bayilik sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasına dayalı olarak kar mahrumiyeti alacağının tahsili, akaryakıt bayilik sözleşmesi uyarınca ariyet konusu malların aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili ve arıyet konusu malların süresinde iade edilmemesi nedeniyle cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı şirket ile davalı şirket arasında 22.03.2013 tarihli 5 yıl süreli Akaryakıt bayilik sözleşmesi ve Ariyet Sözleşmesi imzalandığı hususu ihtilafsızdır. Bu sözleşme 01.10.2014 tarihli fesih ihtarnamesi ile davalı şirket tarafından yaklaşık 8 aydan beri taraflarına mal sevkiyatı olmadığından bahisle feshedilmiştir. Fesih ihtarnamesinde ariyet konusu malların sökülerek teslim alınmasının da ihtar edildiği anlaşılmıştır.
Davalı …’da Akaryakıt bayilik sözleşmesini GARANTÖR sıfatıyla imzalamıştır.
Akaryakıt bayilik sözleşmesin GARANTÖRLÜK başlıklı 49. Maddesinde “İşbu sözleşmenin sonunda Garantör olarak sözleşmeyi imzalayan kişi, sözleşmenin tümünü ve bu sözleşmeye ek olarak BAYİ tarafından imzalanmış ek sözleşmeleri okuduğunu, hükümlerinin hepsini anladığını, BAYİ’nin iş bu sözleşme ve ekleri dolayısıyla …’e olan tüm taahhütlerini yerine getireceğini Borçlar Kanunu ilgili maddesi gereği “Üçüncü Şahsın Fiilini Taahhüt” anlamında olmak üzere “GARANTÖR” sıfatıyla garanti ettiğini beyan, kabul ve taahhüt eder. Garantör BAYİ’nin bu sözleşme hükümlerine aykırı davranışı sebebiyle … lehine sözleşmeden doğmuş ve doğacak her türlü hak ve alacağı, … tarafından kendisine gönderilen ve BAYİ’nin sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirmediğini bildirien ilk yazılı talebi üzerine protesto çekmeye, hüküm elde etmeye ve BAYİ’nin rızasını almaya gerek olmaksızın derhal ve tamamen ve nakden ödeyeceğini, bu garanti taahhüdünün kesin ve süresiz olduğunu beyan, kabul ve taahhüt eder” şeklinde düzenleme yapıldığı anlaşılmıştır.
Akaryakıt bayilik sözleşmesin 42. Maddesi 2. paragrafında ” BAYİ, …’in her türlü alacağının rüçhanlı alacak olduğunu ve bu borçlarını üçüncü şahıslara olan borçlarından önce ödeyeceğini, doğmuş ve herhangi bir nedenle doğacak … nezdindeki borçlarına, tahsil tarihine kadar TC. Merkez Bankası avans faiz oranına 20 (yirmi) puan eklenerek bulunacak faiz oranı üzerinden yıllık faiz ve faizin cari hadde göre hesaplanacak KDV’nin tahakkuk ettirilmesini ve bu faiz haddinde ve KDV oranlarında meydana gelecek değişiklikleri, bu değişikliklerin borçlarına aynen yansıtılmasını peşinen kabul eder ” şeklinde düzenleme yapıldığı anlaşılmıştır.
Ariyet Sözleşmesinin 19. Maddesinde, ariyet konusu malların sağlam ve kullanıma açık bir şekilde … veya göstereceği kişiye geri verileceğinin, geri verilen malların sökme giderlerinin ariyet alana, taşıma giderlerinin …’e ait olacağının, ariyet alanca ariyet konusu malların … tarfıondan sökülüp alınmasına muvafakat edildiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Ariyet Sözleşmesinin 20. Maddesinde de, ariyet alanın, ariyet konusu malları iade etmediği takdirde teslimde gecikilen her gün için …’e, otarihte Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak 200 Amerikan doları karşılığı Türk lirası cezai şartı ödemeyi beyan, kabul ve taahhüt ettiği anlaşılmıştır.
Dosyamızda alınan 19.06.2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda sonuç olarak; Taraflar arasında akdedilen 22.03.2013 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesinin davalı şirket tarafından 01.10.2014 tarihinde haksız ve tek taraflı olarak 22.03.2018 sözleşme bitiş tarihinden önce feshedilmiş olduğu, davacı şirketin, davalı şirketin ticari faaliyetlerini olumsuz etkileyecek ve mal alımını kısıtlamaya yönelik olarak herhangi bir limit değişikliği yapmamış olduğunu; Davalı şirket nezdinde bulunan ariyet konusu 4 adet Dispenser Pompa, 5 Adet Dalgıç Pompa, 1 adet Hava Su Saati, 1 Adet Hava Kompresörünün davacı yana aynen teslim ve iade edilmesi gerektiğini, eğer mümkün değilse amortisman bedelleri düşüldükten sonra toplam 5.772,17 TL ekipman bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı şirket tarafından talep edilebileceğini mahkemece protokolden kaynaklı geç teslim olduğu değerlendirilerek cezai şartın uygulanmasına karar verildiği takdirde davacı şirketin dava tarihi itibarıyla toplam 21.000,00 USD ceza bedeli alacağı olacağı; Davalı şirket tarafından ticari ilişkinin süresinden önce haklı bir sebep olmaksızın tek taraflı olarak sona erdirildiğine sayın mahkemece karar verildiği takdirde, davacının 3 aylık makul süre için toplam 2.190,24 TL kar mahrumiyeti alacağı olacağı, sayın mahkemece sözleşme süresi sonuna kadar kar mahrumiyetine karar verildiği takdirde davacı şirketin toplam 30.437,28-TL kar mahrumiyeti alacağı olacağı bildirlmiştir.
Kar mahrumiyeti talep edilebilmesi için davalı bayinin borca aykırı davranması ve bu borca aykırı davranış nedeniyle davacı dağıtıcının sözleşmeyi feshetmesi ya da davalının haklı sebep olmadan sözleşmeyi feshetmiş olması gerekmektedir.
Mahkememizce önceki kararında sözleşmenin süresinden önce davalı şirket tarafından feshinin haksız olduğu kabul edilmiş olup, bu husus taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Sözleşme davalı şirket tarafından haksız feshedildiğinden davacı tarafça ariyet konusu malların iadesi ve kar mahrumiyeti talep edebilecektir.
Davacı fesih tarihi ile sözleşmenin sona ereceği 22.03.2018 tarihleri arasında kar mahrumiyetine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamaları kar mahrumiyetinin davacının aynı bölgede tesis edeceği yeni bir bayilik için gereken makul süre ye göre hesaplanması gerektiği yönünde olup; mahkememizce alınan hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi heyeti raporuna göre, davacının aynı bölgede tesis edeceği yeni bir bayilik için gereken makul süre 3 ay olarak tespit edilerek bu süre üzerinden davalı bayiiinin günlük net karına göre davacının 3 aylık makul süre için toplam 2.190,24 TL kar mahrumiyeti zararının oluştuğu, bu bedelden, davalı şirket sözleşmelerin tarafı olması nedeniyle, diğer davalı … ise yukarıda açıklanan sözleşme maddeleri uyarınca Akaryakıt bayilik sözleşmesindeki Garantör olarak imzasının bulunmasından dolayı, dava tarihinden itibaren yukarıda açıklanan Akaryakıt Bayilik Sözleşmesinin 42/2 maddesi uyarınca merkez bankasınca belirlenen avans faiz oranlarına 20 puan eklenmek suretiyle işletilecek faiziyle beraber sorumlu oldukları değerlendirilmiştir.
Sözleşmenin davalı şirket tarafından haksız feshedilmiş olması nedeniyle ariyet konusu malların davacı yana aynen teslim ve iade edilmesi gerektiği, aynen teslim mümkün olmadığı takdirde ise karar vermeye uygun bilirkişi raporuna göre amortisman bedelleri düşüldükten sonra bulunan 5.772,17 TL ‘nin davacı yanca dava tarihinden itibaren yukarıda açıklanan Akaryakıt Bayilik Sözleşmesinin 42/2 maddesi uyarınca merkez bankasınca belirlenen avans faiz oranlarına 20 puan eklenmek suretiyle işletilecek faiziyle beraber talep edilebileceği, aynen teslim ve iadeden mümkün olmadığı takdirde tespit edilen bedelden, davalı şirketin sözleşmelerin tarafı olması nedeniyle, diğer davalı …’ın ise yukarıda açıklanan sözleşme maddeleri uyarınca Akaryakıt bayilik sözleşmesindeki Garantör olarak imzasının bulunmasından dolayı sorumlu oldukları değerlendirilmiştir.
Davacı ariyet sözleşmesi uyarınca davacının arıyet malların taşımasından değil taşıma masraflarında sorumlu olduğu bu nedenle arıyet malların geç teslimi nedeniyle sözleşmesi uyarınca cezai şarta hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Taraflar arasında imzalanan ariyet sözleşmesinin 20 .maddesinde ariyet malların geç teslim edilmesi halinde cezai şart ödeneceği düzenlenmiştir. Davalı sözleşmenin feshini ilişkin ihtarnamesinde ayrıca arıyet konusu malların teslim alınmasını ihtar etmiştir.Bu durumda davacı ancak sözleşmeye konu ariyet verilen malların teslimini talep etmesine rağmen iade edilmediğini ispatlaması halinde cezai şart talep edebilecektir. Sözleşmenin feshinden sonra 01.11.2014 tarihli … Servis Raporunda davalı bayiie ait akaryakıt istasyonunda … Pompalarının demontajından sonra ürünlerin teslimatının yapılmadığı belirtilmiş ise de davacının , davalının adresine göndermiş olduğu … servisinin sözleşmenin 19. maddesi uyarınca bu ariyet malzemelerinin davacı adına teslim alınmasına ilişkin yetki verildiği ya da görevlendirildiğinin davalıya bildirdiği yani malların teslimini talep etmesine rağmen iade edilmediğini ispata elverişli delil sunulmamış ve bu husus ispatlanamamıştır. Buna göre ariyet sözleşmesinde düzenlenen cezai şartın talep edebilme koşulları oluşmadığı değerlendirilerek cezai şart alacağına yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenler ile davanın kısmen kabul kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurularak yargılama sonuçlandırılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ İLE;
1-Davalı tarafından yapılan feshin haksız olduğu kanaatine varılmakla ariyet sözleşmesine konu 4 adet Dispenser Pompa, 5 Adet Dalgıç Pompa, 1 adet Hava Su Saati, 1 Adet Hava Kompresörünün davalıdan alınıp davacıya AYNEN TESLİM VE İADESİNE, eğer mümkün değilse 5.772,17 TL bedelin dava tarihinden itibaren merkez bankasınca belirlenen avans faiz oranlarına 20 puan eklenmek suretiyle işletilecek faiziyle beraber davalılardan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
2-Ariyetler bakımından cezai şart talebi için sözleşme hükümlerine göre ariyetlerin sökülmesinde davalı, taşınmasından davacı sorumlu olduğundan ve fesih ihtarnamesi ile malların teslim alınması davacıya bildirildiğinden şartları oluşmayan cezai şart tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Kar mahrumiyeti bakımından makul süre için tespit edilen 2.190,24 TL bedelin dava tarihinden itibaren merkez bankasınca belirlenen avans faiz oranlarına 20 puan eklenmek suretiyle işletilecek faiziyle beraber davalılardan alınıp davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
4-Alınması gereken 543,91 TL nisbi ilam harcından peşin ve ıslah olarak alınan 1.767,70 TL harcın mahsubu ile fazla yatan 1.223,79 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Davacının ilk dava açılırken peşin olarak ve ıslah olarak yatırdığı toplam 1.767,70 TL harcın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı parası, 1.875,00 TL bilirkişi ücreti, 972,40 TL dosya, posta ve tebligat gideri, taksi gideri, talimat masrafı, 98,10 İstinaf kanun yoluna başvuru harcı, 267,80 TL Temyiz kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 3.241,00 TL yargılama masrafının kabul oranına göre 250,04 TL ‘sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, arta kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalılardan alınıp davacı tarafa verilmesine,
7-Davanın red edilen kısmı üzerinden hesaplanan 12.998,47 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp vekille temsil olunan davalı şirkete verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde resen davacı yana iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı , davalı tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu, açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır