Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/367 E. 2023/713 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/367 Esas
KARAR NO :2023/713

DAVA:Rücuen Tazminat
DAVA TARİHİ:17/02/2017
KARAR TARİHİ:11/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Rücuen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete … nolu … vadeli genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortalı olan … plaka numaralı aracın 29/09/2015 tarihinde seyir halinde iken açık olan rögar kapağına aracın ön kısımları ile görünmeyen alt kısımlarının çarpması sonucunda hasarlandığını kazanın oluşumuna yoğun yağış nedeni ile açılan röpar kapağının sebebiyet verdiğni davalı kurumun yol üzerindeki rögar kapağının bakamını yapmadığını teknik olarak denetlenmediğini kapağın güvenliği hususunda yol üzerinde uyarı levhası veya herhangi bir işaret koymadığnıı hiçbir önlem almadığnı rögar kapağının kilitlerinin iyi kapatılmadığını kapağın sabitlenmediğini yağış nedeni ile kapağın açıldığını ve aracın üzerinden geçmesi sırasında alt kısımlarının çarpma sonucu hasarlandığını bu nedenle kasko tazminatını ödeyen davacı şirketin sigortalısının haklarına halef olduğunu bu nedenle 7.048 TL zarar tazminatının davalıya başvuru tarihi olan 13/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi masraf ve avuklık ücreti ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hasarın gerçekleştiği yer ve tarihte idare tarafından herahngi bir çalışma yapılmadığnı kazaya sebebiyet verdiği belirtilen rögar kapağının yol seviyesinden yüksek olmadığnıı tekniği uygun montaj edildiğini söz konusu hattın yağmur suyu değil atık su attı olduğunu atık su kanallarını niskinin sorumluluğunda olduğunu yoğun yağışta yaşanan bu durumun mücbir sebep olduğunu kazanın olduğu sokakta yağmur suyu kanalı yoksa yağmur suyunun müvekkiline ait atık su kanalına akması ve söz konusu atık su kanalınında kapasitenin çok üstünde bir doluluğa maruz kalması nedeni ile taşmasının doğal olduğunu hasarın gerçekleştiği yolun belediye tarafından yapıldığnı ara yollarda ilçe belediyelrinin görevli olduğunu hasarın trafiğe açık bir yolda olduğunu bu yolun trafiğe açık tutulması görevinin müvekkilinde olmadığını sürücünün aşırı hızlı gittiğini hasarın bedeli olarak istenen belağın fahiş olduğunu hasar miktarının yeniden hesaplanması gerektiğini faiz istenmesinin hukuka aykırı olduğunu ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı şirkete sigortalı araçta meydana gelen kaza neticesinde oluşan zararların davalıdan rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Bozma öncesinde Mahkememizin 10/09/2018 tarihli ve 2017/158 Esas, 2018/825 Karar sayılı kararı ile yerinde görülmeyen davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesini yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi tarafından 28/04/2021 tarihli 2019/2138 esas ve 2021/762 karar sayılı ilamı ile “…İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede;
29/09/2015 kaza tarihinde davacı şirkete … nolu … vadeli genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortalı olan … plaka numaralı aracın seyir halinde iken açık olan rögar kapağına aracın ön kısımları ile görünmeyen alt kısımlarının çarpması sonucunda hasara uğradığı, dava dışı sigortalıya 7.048 TL tazminatın davacı tarafından ödendiği anlaşılmıştır. Kaza tarihinde resmi makamlarca ilan edilmiş bir doğal afetin bulunup bulunmadığı araştırılmadan, kazanın doğal afet nedeniyle gerçekleştiğinin kabulünün hatalı olduğu, öncelikle bu hususun araştırılması, kaçınılmazlık halinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, bu halin bulunmaması halinde ise dava dışı sürücü ile davalının kusur oranları belirlenerek, sonuca varılması gerekirken bu hususa ilişkin davacı vekilinin delillerinin toplanmadan eksik inceleme ile karar verildiği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın HMK 353/1-a/6 maddesi uyarınca kaldırılmasına,…” şeklindeki gerekçeyle Mahkememiz hükmünün kaldırılmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinde “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesine yer verilmiştir.
TTK’nın 16/1. maddesinde “ticari şirketlerin tacir kabul edildiği” hükmüne, yer verilmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınmalıdır.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Asıl olan bir davanın genel mahkemelerde görülmesidir, Yani özel mahkemelerde bakılacağına dair kanun hükmü bulunmayan her dava genel mahkemelerde görülür. Bu durum karşısında özel mahkemeler istisnai nitelikteki mahkemelerdir.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “Sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,
Uyuşmazlığa konu … plakalı aracın, … adına kayıtlı olduğu ve 26/08/2015-26/08/2016 vadeli, … poliçe numaralı genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile davacı … Şirketine sigortalı olduğu, davacı sigorta şirketince sigortalanan davaya konu araç sahibi …’ın gerçek bir kişi olduğu … plakalı aracın da ruhsat bilgilerine göre hususi nitelikte bir araç olup ticari nitelikte bir araç olmadığı, davacının iddia ettiği olayın haksız fiil niteliğinde olduğu, davacı sigorta şirketinin sigortalısının da gerçek bir kişi olup, aracın da özel-hususi araç olduğu anlaşılmakla; davacının haksız fiil hükümlerine göre tacir olmayan davalıya karşı halefiyet ilkesine dayalı olarak açmış olduğu, işbu davada HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu kanaatine varılmış, mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin görevsizliğine, davanın HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddine dair mahkememizce aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce KARAR OLUŞTURULMASINA,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLECEĞİNİN İHTARATINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nın 341/1 ve 345. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.11/10/2023

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .