Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/338 E. 2021/569 K. 06.08.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/782 Esas
KARAR NO:2021/552

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ :15/08/2014
KARAR TARİHİ:08/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında 01/04/2012 tarihinde yürürlüğe girmek üzere akdedilen münhasır satıcılık sözleşmesi ile … marka cep telefon ve tablet bilgisayarlarının pazarlamasının ve satışının müvekkili şirket tarafından münhasıran yapılması konusunda anlaşmaya varıldığını, müvekkilinin iş bu sözleşme ile yükümlendiği edimlerini aksatmadan ifa etmesine rağmen, davalı tarafça sözleşme hükümlerine uyulmadığı gibi herhangi bir neden gösterilmeksizin sözleşmenin, davalı … tarafından 14/02/2014 tarihinde …. Noterliğinden gönderilen … yevmiye nolu ihtarname ile tek taraflı olarak feshedildiğini, davalı tarafından yapılan fesih bildiriminde 3 aylık süreye riayet edilmediğini, müvekkilinin sözleşme gereğe 18 personel istihdam ettiğini, bu personellerin kullanımına … marka ve logoları ile donatılmış olarak toplam 3 araç tahsis edildiğini, bunun yanında münhasır olarak yetkilendirildiği … marka üzerinden satacağı firmalara bağlayıcı taahhütlere girdiğini, zincir mağazalar giriş bütçesi, ürün raf bedeli, yeni mağaza açılış bedeli ödemelerini ifa ettiğini, bu ödemelerin bir kısmını fatura altı iskonto ile bir kısmının da doğrudan fatura karşılığı yaptığını, 2000 adet cep telefonu ürünün bedeli olarak 876.000-USD miktarı 17/05/2013 tarihinde ödemiş olmasına rağmen söz konusu ürünlerin teslimi için belirlenen tarih olan 30/05/2013 tarihinde müvekkiline teslim edilmediğini, ancak 24/06/2013 tarihinde müvekkiline teslim edildiğini, müvekkilinin teslim taahhüdünde bulunduğu firmalara zamanında teslim yapılamamasından kaynaklı olarak ticari itibar ve müşteri kaybı yanında tazminat ödemek zorunda bırakıldığını, ayrıca … markasına ilişkin taahhütlerini yerine getiremediğinden belirtilen … gibi bazı büyük firmaların müvekkili şirket ile çalışmasını sonlandırdığını, bununla birlikte geç ifa nedeniyle ciddi oranda satış ve kar kaybı yaşadığını, dava konusu sözleşmenin 3.5 sayılı hükmünde belirtilen taahhüdünü hiçbir zaman yerine getirmemiş olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 3.9 sayılı maddesi ile, sözleşme ekinde yer alan zincir mağazalarda, sözleşme konusu ürünlerin satışının münhasıran müvekkiline bırakıldığını, hem sözleşmenin açık hükmü ile hem de sözleşmenin açıkça yazılmış olmasa bile içinde yer alan “rekabet yapmama yükümlülüğü” karşısında davalı tarafın sözleşmenin ve kanunun emredici hükmünü ihlal ettiğini, fesihten önceki dönemde, davalı …’nin, distribütörü olan … firması üzerinden ” …” ve benzeri sözleşme konusu zincir mağazalara telefon ve tablet satışı yaptığının tespit edildiğini, taraflar arasındaki servis hizmetleri için herhangi bir bedel kararlaştırılmadığını, tüm sorumluluğun davalı tarafta olduğu şeklinde anlaşmaya varıldığı halde sözleşmenin yürürlükte olduğu ilerleyen zamanda müvekkili firmadan teminat bedeli adı altında 30.000-USD ödemede bulunmasının talep edildiğini, taraflar arasında kurulan sözleşmenin 3.7 maddesi ile fiyat koruması temin edileceğinin de kararlaştırıldığını, müvekkili firmanın ticari olarak elindeki stokları sattırıp, … firması ile sürecek ilişkilerine dayanarak yeni sipariş vereceği bir dönemde davalı … … Dış Ticaret Ltd.Şti.’nin 2014 yılında, yeni … telefon modellerinin müvekili firma tarafından satışlarının yapılmaya devam edileceğini vaat ve taahhüt ettiklerini, bu vaat ile davalı firmanın, büyük maliyetlerle elde bulanan stokları zararına sattırdığını, böylelikle davalının söz konusu vaat ve taahhütleri ile ürünlerin taraflarınca zararına satışını yaptırtarak hem müvekkilinin elinde ürün kalmasını önlediğini, hem de yeni ürün siparişi için kanalını rahatlattığını, davalı tarafın, müvekkiline 2000 adet ürün teslim sırasında 100 adet bedelsiz ürün teslim edeceğine ilişkin taahhütte bulunduğunu, ancak müvekkilinin söz konusu ürünlere ait bedeli ödemiş olmasına ve gecikmeli olarak ürünleri teslim almasına karşın, bu ürünlerle birlikte vaad edilen 100 adet telefonun müvekkiline teslim edilmediğini, senelerce sürmesi hedeflenen sözleşme ilişkisine güvenilerek ortaya konulan itibar, harcanan çaba ve zamanın, sözleşmenin haksız feshi ile uğranılan manevi zararın karşılığı olarak, 100.000 TL miktarında manevi tazminat talebinde bulunduklarını, davalı tarafından yerine getirilmeyen yükümlülükler olan; 2000 adet ürün teslimi sırasında vereceği 100 adet bedelsiz ürün teslimi taahhüdüne aykırı davranılması sebebiyle 100X438$=43.800 USD miktarındaki zararın tahsilini, müvekkili firmadan teminat bedeli adı altında yapılan tahsilat sebebiyle uğranılan zararlarından olan 30.000 USD’ nin tazminini, zincir mağazalar giriş bütçesi, ürün raf bedeli, yeni mağaza açılış bedeli karşılığı olarak toplam 169.883,09-TL miktarındaki zararlarının tahsilini, araçlara yapılan reklam giydirme bedeli olan 767,00-TL’nin tazmini, sözleşmenin 3.9 maddesi gereğince, davalının cep telefonu ve tablet bilgisayarların satışını yapmayacağını taahhüt ettiğini, bu taahhüdüne aykırı olarak satış yaptığını, bu nedenle mahkeme tarafından yapılacak tespite kadar, belirsiz olarak davası olarak 100,00-TL’ nin tazminini, sözleşmenin 3.5 sayılı hükmünde belirtilen, taahhüdünü hiçbir zaman yerine getirmediğinden mütevellit oluşan zararlarından olan 19.710-USD’nin tazminini, sipariş protokolüne aykırı olarak geç teslim edilen sözleşme konusu ürünlerin satış ve pazarlamasında yaşanan güçlükler sebebiyle meydana gelen zararlarına karşılık olarak şimdilik 100,00-TL’nin tahsiline ve tazminine karar verilmesini, …’nun, sözleşme gereği % 26 ön marj ile satılacak ürünleri zararına satması sebebiyle uğradığı zararların tazmini amacıyla, şimdilik 100,00-TL’nin tahsiline ve tazminine, sözleşmenin haksız ve belirlenen süreden daha önce feshedilmesi sebebiyle uğranılan kar mahrumiyeti taleplerinin karşılığı olarak şimdilik 100,00-TL’nin tahsiline ve tazminine, sözleşmenin haksız olarak feshi ile …’nun, kazandırdığı ve devam edilebilir müşteri çevresi nedeniyle denkleştirme tazminatı taleplerinin karşılığı olarak şimdilik 100,00-TL denkleştirme tazminatının, müvekkili firmanın bu yükümlülüklerini gereği gibi ifa edilebilmesini sağlaması amacıyla, taraflarca imzalanan sözleşmeye de güvenerek, …A.Ş. ile karşılıklı anlaşmaya vararak, Nisan 2009’da başlayan ve mobil telefon ve ilgili aparatları kapsayan mevcut distribütörlük ilişkisini sona erdirdiğini, bu nedenle satış zararı ve alternatif kar kaybına ayrıca … ile olan sözleşmenin iş bu fesih sebebiyle uğranılan zararlarına karşılık olarak şimdilik 100,000-TL miktarındaki tazminatın tahsilini talep ettiklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 171.250,09-TL ve 93.50 USD(210.944,19TL) miktarındaki maddi tazminat ile 100.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafın, dava dilekçesinin 15. maddesi altında, Tüketici Kanunu çerçevesinde davalının satılan ürünlere garanti ve servis hizmetleri sağlamakla yükümlü olduğunu, buna rağmen “teminat bedeli” adı altında davacıdan 30.000 ABD Dolarının tahsil edildiğini ve bu tutarın iade edilmesi gerektiğini beyan ettiğini, davacının, servis hizmetleri için herhangi bir bedel kararlaştırılmadığı, bilakis tüm sorumluluğun davalı tarafta olduğu şeklinde anlaşmaya varıldığı hususundaki iddiası tamamen gerçek dışı olduğunu, tam aksine tarafların, davacı tarafından satın alınan toplam 2.000 cihazın garanti ve servis sorumluluğuna münhasır olmak üzere 20/05/2013 tarihli satış sözleşmesini düzenlediklerini, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu’nun 56(3) maddesi uyarınca, garanti yükümlülüğünün yerine getirilmesinde, satıcı, üretici ve ithalatçının müteselsilen sorumlu olduklarını, tarafların ise, aralarında akdettikleri 20/05/2013 tarihli Sözleşmenin 1.3.4. maddesi ile garanti yükümlülüğünün tamamen davalı (Satıcı) tarafından karşılanmasına karar vermiş olduklarını, davacının da işbu kanuni yükümlülükten kurtulmanın bedeli olarak 30.000-ABD Doları ödemiş olduğunu, söz konusu tutarın, tamamen ekteki Sözleşmeye göre alınan ve davacının yasal yükümlülüklerinin davalı tarafından üstlenilmesi karşılığında ödenen bir bedel olduğunu, hiçbir şekilde teminat, güvence, depozito vs. olmadığını, bu nedenle iadesinin de mümkün olamayacağını, bununla birlikte ilgili Sözleşme’nin 13. maddesinde, söz konusu akitten kaynaklanan tüm ihtilafların … Mahkemesi kuralları çerçevesinde, …’de teşekkül edecek bir hakem heyeti tarafından İngilizce olarak yapılacak yargılama neticesinde çözümleneceğinin kararlaştırılmış olduğunu, ayrıntılı bir şekilde yapılan tahkim düzenlemesinden, açıkça anlaşıldığı üzere, tarafların işbu Sözleşmeden kaynaklanan hususu tamamen ayrı olarak düzenlemiş ve müstakil bir tahkim maddesi eklemiş olduklarını, bu nedenle, dava dilekçesinin 15. maddesinde ileri sürülen alacak kalemi olan (30.000 ABD Doları tutarındaki teknik servis hizmetleri) açısından Mahkemeninin görevli olmadığını, bu nedenle bu kısım açısından davanın tefrik edilerek, tahkim şartı nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, tarafların müşterek iradesi ile 01/04/2013 tarihinden geçerli olmak üzere, taraflar arasında Distribütörlük sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme uyarınca, davacıya sözleşmeye ekli listede bulunan 24 firmaya yapılacak satışlarla sınırlı olmak üzere yetki verildiğini, davacı ile müvekkili arasında 20/07/2013 ve 20/08/2013 tarihlerinde iki adet Pazarlama Promosyon Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeler uyarınca, müvekkili tarafından davacıya 45.300 ABD doları ve 20.000 ABD doları tutarında pazarlama ve promosyon desteği ödendiğini, yine pazarlama promosyon sözleşmenin, Giriş Bölümü 2. maddesi uyarınca, bu miktarı aşan pazarlama maliyetlerinin davacı … tarafından karşılaşacağını, diğer yandan bu Pazarlama Promosyon Sözleşmelerinin 1(c) maddeleri uyarınca, davacı …’nun söz konusu pazarlama giderlerine ilişkin fatura ve tüm destekleyici dökümanı müvekkiline sunmak yükümlülüğü altında olduğunu, tüm taleplere karşın davacı tarafından bu yönde bir bilgi ve belge sunulmadığını, davacının müvekkiline “Pazarlama – Promosyon” gideri adı altında sürekli talepte bulunarak toplamda KDV dahil 68.900-ABD doları tahsilat gerçekleştirdiğini, davacının Distribütörlük sözleşmesi kapsamda 876.000 ABD doları tutarında bir pazarlama faaliyetinde bulunulduğuna ilişkin hiçbir belge sunulmadığını, davacının, müvekkilinin rakip firmalarınında distribütörlüğünü de yürütmeye çalışması nedeniyle, satış- pazarlama faaliyetlerinin yok denecek kadar az olduğunu, davacının bir yıl boyunca tek bir parti ürün siparişi veremediğini, bundan başkacada hiçbir mal alımı gerçekleştiremediklerini, bu nedenle de Distribütörlük Sözleşmesinin feshedildiğini, bu feshin davacı tarafından da eylemli olarak kabul edildiğini, bu tarihten sonra hiçbir sipariş verilmediğini, davacının, müvekkiline verdiği tek ve yegane siparişin 2.000 adetlik 20/05/2013 tarihli Sipariş Emrine dayandığını, bu sipariş Emrinin 2. maddesinde açıkça ödemenin tamamının ( sözleşme bedelinin % 100′ ü olarak belirtildiğini) ürünlerin teslimatından en az 30 gün önce ödenmiş olması gerektiğinin taraflarca kabul edildiğini, basiretli bir tacir olarak bu süreyi hesaba katmayıp ifa edemeyeceği taahhütler veren davacının olası zararları ile müvekkilinin hiçbir ilgisi ve sorumluluğunun olmadığını, davacı tarafça satın alınan 2000 adet cihazın yanında 100 adet de ücretsiz olarak telefon verileceğini iddia ettiklerini, davacı tarafça, bu iddiaya dilekçelerinin 12 no’lu ekinin dayanak gösterildiğini, İngilizce olarak tercümesiz sunulan 16/05/2013 tarihli söz konusu belgenin müvekkili tarafından kabul edilmediğini, tarafların, davacı tarafından satın alınan toplam 2000 cihazın garanti ve servis sorumluluğuna münhasır olmak üzere, aralarında akdettikleri 20/05/2013 tarihli bu sözleşmenin 1.3.4 maddesi ile garanti yükümlülüğünün tamamen müvekkili ( satıcı) tarafından karşılanmasına karar verildiğini, davacının iş bu kanuni yükümlülükten kurtulmanın bedeli olarak 30.000 ABD doları ödediğini, söz konusu tutarın, davacının yasal yükümlülüklerinin müvekkili tarafından üstlenilmesi karşılığında ödenen bir bedel olduğunu, hiçbir şekilde teminat, güvence, depozito vs. olmadığını, davacının satışların artması için gerekten 169.883,09 TL tutarında bir masraf yaptığının kabul edilse dahi bu tutarın davacının sözleşme kapsamında yükümlendiği bir edimin ifası sayılacağını, davacı tarafça bu bedellerin gerçekten pazarlama – promosyon giderleri için harcandığının belgelenmediğini, davacı tarafından satış ve pazarlama işlerinde kullanılmak üzere üç araç tahsis edilmiş ise de söz konusu bu araçların Distribütörlük Sözleşmesinin 3.2 maddesi uyarınca yapıldığını, netice itibariyle; dava konusu Distrübütörlük Sözleşmesinin 1 yıl süreli olarak akdedildiğini ve bu 1 yıllık sürenin sonunda uzayıp uzamamasının tamamen tarafların o zamanki iradelerine bağlı olduğunu, davacının müvekkilinin tek distribütörlük ilişkileri içinde olduğunın açık şekilde belirtildiğini, davacı tarafın, müvekkilinin … A.Ş.’ye herhangi bir direkt satış yaptığını iddia edemediğini, bu satışların … isimli satıcı tarafından gerçekleştirildiğini ileri sürdüğünü, müvekkilinin …’nın yaptığı herhangi bir satıştan hiçbir bilgisi olmadığını, müvekkili tarafından satışların kime yapıldığı değil, yalnızca stok durumlarına ilişkin bilgi topladığını, müvekkilinin listede yer alan firmalara bilgisi dahilinde distribütörleri kanalıyla satış yaptığını gösterir en ufak bir delilden bahsedilemeyeceğini, taraflar arasında imzalanmış bulunan Distribütörlük Sözleşmesinin 3.5 maddesinde, davacıya yanlızca ” Demo yapma”, yani numune olarak tanıtım faaliyetinde kullanmak amacıyla cep telefonu ve tablet verileceğinin belirtildiğini, davacı tarafından Distribütörlük sözleşmenin 3.2 maddesi kapsamında taahhüt edilen 12 personelin istihdam edildiğine dair bir bilginin müvekkiline bildirilmediğini, hiçbir zaman samimi bir satış artırma amacının görülmediğini, bu cihazların zaten hiçbir zaman talep edilmediğini, söz konusu cihazların davacıya kendisine mal edinmesi için değil, geçici bir süre tüketiciye sunum yapılması için teslim edilecek ürünler olduğunu, diğer yandan davacının, bu talebini 19.710 ABD doları olarak belirlediğini, bu rakama nereden ulaştığının ise dava dilekçesinden anlaşılamadığını, ticaret ve serbest piyasa koşulları gereği, bir malın fiyatının arz/talep dengesine göre belirlendiğini, davacının, ne sözleşmenin uzayacağına dair vaatte bulunulduğuna ne de müvekkilinin malların ucuz fiyattan satılması için bir baskı yaptığına ilişkin delil sunamadığını, davacı ile 2013 yılında başlanılan ve 2014 yılı başlarında sona erdirilen kısa süreli ve çok dar hacimli distribütörlük ilişkisinin müvekkiline hiçbir katkısı olmadığını, davacının haksız rekabet şeklindeki eylemleri nedeniyle, … …, …, … gibi önemli mağazalarda … markalı ürünlerin satılmadığını, bu durumda, davacının yarattığı herhangi bir pazardan söz edilemeyeceğini, iddia konusu bu pazardan müvekkilinin halen faydalandığının da iddia edilemeyeceğini, distribütörün sadakat yükümüne aykırı olarak, müvekkilinin en büyük rakiplerinden … firmasının da distribütörlüğünü yürütmeye çalışan davacının, bu firma ile olan ilişkisini 12 Ağustos 2013 tarihinde 1.016.310-TL alarak sona erdirdiğini, davacının … ile olan ilişkisini sona erdirip, üstüne de 1 Milyon Lirayı aşkın tazminat alması olayının müvekkili ile yaptığı Distribötürlük Sözleşmesi ile ilgisinin olmadığını, manevi tazminatın “hukuka aykırılık” unsurunun gerçekleşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini, alacak ve manevi tazminat talebine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler, tarafların birbirlerine gönderdikleri ihtarnameler, tarafların dava konusuna ilişkin ticari defter ve kayıtları dosyamız arasına alınmış, tarafların delil listesinde bildirdikleri delillerin toplanması hususunda ilgili yerlere müzekkere yazılarak delilleri toplanmış, bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor temin edilmiştir.
Davalı vekili tarafından, dava dilekçesinin 15. maddesinde ileri sürülen alacak kalemi olan (30.000 ABD Doları tutarındaki teknik servis hizmetleri) açısından tahkim ilk itirazında bulunulmuş ve Mahkememizin görevli olmadığı belirtilmişse de, davacının bu itirazını taraflar arasında düzenlendiği belirtilen 20/05/2013 tarihli Satış Sözleşmesine dayandırdığı, ancak davalı tarafından bu sözleşmenin aslının dosyaya sunulmadığı, dosyaya sunulan örneğinde iki tarafın imzasının bulunmadığı, bu anlamda tarafları bağlayıcı nitelikte bir sözleşme olmaması nedeniyle bu sözleşmede yer alan tahkim şartının uygulanmasının söz konusu olamayacağı değerlendirilerek, davalı tarafın tahkim itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre; taraflar arasında 01/04/2013 tarihinde yürürlüğe girmek üzere münhasır satıcılık sözleşmesi düzenlendiği, davacının, bu sözleşme ile davalı şirketin … marka cep telefon ve tablet bilgisayarlarının pazarlanmasmı ve satışının münhasıran yapılmasını üstlendiği, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin, davalı tarafından …Noterliği’nin 14/02/2014 tarih ve … yevmiye sayılı fesih ihtarı ile feshedildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesi; “Bu sözleşme 01/04/2013 tarihinde yürürlüğe girecek ve 01/04/2014 tarihine kadar geçerli olacaktır. Sözleşme süresinin bitmesinden 3 ay öncesine kadar taraflardan herhangi biri sözleşmeyi sonlandırrna konusunda diğerine yazılı olarak bildirimde bulunmadığı takdirde sözleşme aynı şartlar ile bir yıl daha yenilenmiş sayılır.” hükmünü içermektedir. Sözleşme süresinin bitiminden 3 ay önce, yani 01/01/2014 tarihinde sözleşme taraflarca sonlandırılmadığına göre, sözleşme 01/04/2015 tarihine kadar uzamış bulunmaktadır. Sözleşme süresi uzamış iken, davalı tarafın 14/02/2014 tarihinde sözleşmeyi feshetmiş olduğu dikkate alındığında, sözleşmenin süresinden önce feshedildiği sonucuna varılmaktadır. Davalı tarafından, taraflar arasında akdedilen Sözleşmenin Feshi başlık 6. maddesinde öngörülen hükümlere uygun şekilde bir fesih yapılmadığı, fesih maddesinde feshi haklı kılacak unsurlardan biri veya bir kaçının somut olayla örtüşmediği anlaşılmaktadır. Davalı tarafından sözleşmenin haksız olarak feshedilmiş olduğu anlaşıldığından, söz konusu haksız fesih nedeniyle davacı tarafın uğramış olduğu bir zararın olup olmadığı, alacak talebinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacı taraf, 2000 adet ürünün teslimi sırasında davalının 100 adet bedelsiz ürün tesliminde bulunacağını kabul ettiğini ancak 100 adet cep telefonunun kendisine teslim edilmediğini belirterek toplam 43.800-USD tutarında alacak talebinde bulunmuştur. Davacı taraf bu talebine dayanak olarak, dava dilekçesine ek 12 olarak eklediği 16/05/2013 tarihli ve imza içermeyen “Sipariş Emri” başlıklı belgeyi sunmuştur. Söz konusu belgeye göre davacı şirket 2.000 adet cep telefonun bedelini peşin ödemesi halinde davalı şirket davacıya 100 adet cep telefonu verecektir. Davacı tarafından söz konusu belgenin aslı da dosyaya sunulmuş olup, üzerinde taraflardan her hangi birisinin imzası veya kaşesi bulunmamaktadır. Davalı taraf söz konusu belgenin kendi imzasını taşımadığını, bu nedenle dikkate alınamayacağını belirtmiştir. Mahkememizce taraflar arasında düzenlenen 01/04/2013 tarihli sözleşmede bu konuda herhangi bir hüküm bulunmaması, 16/05/2013 tarihli belgenin üzerinde tarafların imzalarının bulunmaması ve davalı tarafın imzasız olması nedeniyle bu belgeyi kabul etmemesi nedeniyle söz konusu belgenin tarafları bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı, yine söz konusu belgede bir adet ürünün birim fiyatının 453 USD olarak belirtilmesi, bu durumda davacı tarafından davalıya 2000 adet cep telefonu için toplam 906.000-USD ödeme yapması gerekmesine rağmen, davacı tarafından 876.000-USD ödeme yapılmış olduğu, bu durumda davacı tarafın kendi edimini tam olarak yerine getirmemiş olduğu şeklinde bir sonuca varılması karşısında, davalı tarafın ücretsiz olarak 100 adet cep telefonunu davacıya verme borcu bulunmadığı değerlendirilerek, bilirkişi rapor ve ek raporundaki görüşün aksine davacı tarafın bu yöndeki talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davacı, davalıya yapmış olduğu 30.000 USD ödemenin, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle iadesini talep etmekte ise de davacı, davalı ile yapmış olduğu satış sözleşmesi gereği satışı yapılan 2.000 adet cep telefonun garanti ve servis hizmeti davalı tarafından karşılanacağından, davacının garanti ve servis hizmeti maliyetine katlanmaması karşılığında davalıya 30.000.-USD ödeme yapılmış olması, kaldı ki davalının işbu tahsilat karşılığı olarak davacı adına 05/09/2013 tarih ve … sayılı fatura düzenleyerek cari hesabı sıfırlamış olması, söz konusu paranın davacıya iadesine ilişkin sözleşmede hüküm bulunmaması dikkate alınarak davacının bu yöndeki talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacı, davalı ile akdedilen sözleşme çerçevesinde … marka cep telefonun zincir mağazalarda satışının yapılması için mağazalara giriş bütçesi, ürün raf bedeli, yeni mağaza açılış bedeli olarak toplam 169.883,09-TL ödeme yaptığını ve bu miktarın tahsilini talep etmiştir. Bilirkişi rapor ve ek raporunda ifade edildiği üzere; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3.3 maddesi “… sözleşme konusu faaliyetleri yürütürken, konu firmalara(…, …, …. …, …, …, …, …, … v.d) … marka cep telefon ve tablet bilgisayarlarının satışını yapabilmek ve bu satışı desteklemek için önceden öngörülemeyen masraflar da dahil olmak üzere gerekli harcamaları (giriş bütçesi, in-sert katılım payı, mağaza açılış bütçesi, reklam katılım payı, raf ürün bedeli vs) yapacaktır. …’nun yapacağı harcamaların … tarafından karşılanacak kısmı için …’in onayı alınacak, …’nun kendisi tarafından karşılanacak kısmı için …’ye bilgi verecektir” hükmünü içermektedir. Davacı şirket, … marka telefonun yukarıda adı geçen firmalarda satışının yapılması için sözleşme yapması ve işbu sözleşme çerçevesinde her bir şirketin giriş bütçesi, in-sert katılım payı, mağaza açılış bütçesi, reklam katılım payı, raf ürün bedelinin belirlenmesi ve/veya kararlaştırılması gerekmektedir. Zira, söz konusu zincir mağazalarla yapılacak sözleşmelerde, sözleşme süresi içinde kaç indirim/insert yapılacağı, açılışı yapılacak yeni mağazaların tamamının mı, yoksa bir kısmının mı bütçesine katılımda bulunacağı ve diğer masraf katılımları açıkça yazılmak zorunda ve ürün arzedeni taahhüt altına sokan edimlerdir. Ayrıca, sözleşmelerde ortaya çıkan/çıkacak maliyetlerin … tarafından karşılanacak kısmı için …’in onayı alınacağı gibi, davacının da kendisi tarafından karşılanacak masraf kısmı için …’ye bilgi verecek olması sözleşmenin 3.3 maddesinin hükmü gereğidir. Bu durumda, davacının talep ettiği masrafların …’ye ait olanların davalıya bildirildiğine ve davalıdan onay alındığına, davacıya ait masrafların da davalıya bilgisinin verildiğine ilişkin dosyada herhangi bir belge bulunmamaktadır. Ayrıca, satış sözleşmesinden sonra taraflar arasında 20/07/2013 tarihli 45.300.-USD bedelli (KDV dahil) ve 20/08/2013 tarihli 23.000.-USD bedelli (KDV dahil) Pazarlama Destek Mutabakat Bildirisi başlıklı iki adet sözleşme imzalandığı, söz konusu sözleşmelerde, davalının, davacıya, … cihazının satışlarının artırılmasını desteklemek üzere, Pazarlama Destek Faaliyetleri için …’ya 45.300.-USD + 23.600-USD olmak üzere toplam 68.900.-USD bütçe sağlamayı taahhüt ettiği, davacı tarafından davalı adına 20/08/2013 tarih ve 091785 sayılı 23.600.-USD karşılığı 45.994,46-TL’lik ve 16/09/2013 tarih ve … sayılı 89.915.97-TL’lik iki adet Pazarlama Destek faturası düzenlendiği ve fatura bedellerinin davalı tarafından davacıya ödendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalının, iki sözleşme ile davacıya karşı Pazarlama Destek Faaliyeti yükümlülüğünü yerine getirdiği, bu yükümlüğe binaen tarafların cari hesaplarının da sıfırlandığı görüldüğünden davacı tarafın bu alacak kalemi yönünden talebinin reddi gerekmiştir.
Davacı taraf, envanterine kayıtlı olan araçlarına … marka ve logo donatımı nedeniyle 295.-TL + 472.-TL olmak üzere toplam 767,00-TL’lik maliyete katlandığını belirterek bu maliyetin davalı tarafından karşılanmasını talep etmişse de, taraflar arasındaki 01/04/2013 tarihli sözleşmenin 3.2 maddesi ile davacının bu yükümlülüğü üstlenmiş olduğu anlaşılmakla, davacının, sözleşme gereği yerine getirmesi gerekli edimi yerine getirmesinin kendisi için bir alacak kalemi oluşturmayacağı değerlendirilerek, bilirkişi rapor ve ek raporundaki görüşün aksine davacı tarafın bu talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacı taraf, davalı tarafından, tekel bölgesi içerisindeki … mağazalarına satış yapıldığını ve tekel bölgesinde gerçekleştirilen tüm satışlardan doğan alacak için tazminat talebinde bulunmuşsa da, Mahkememizce, davacı ile davalı arasında düzenlenen 01/04/2013 başlangıç tarihli sözleşmenin ekinde listelenmiş olan 24 adet firmaya yazı yazılarak 01/04/2013-14/02/2013 tarihleri arasında … marka cep telefonu alış ve satış miktarları ve tutarlarının bildirilmesi istenilmiş ve dosyaya gelen cevaplara göre bilirkişi tarafından, davacının sözleşmenin başlangıç ve sonlandırılması arasındaki dönemde toplam satışının 1.780 adet karşılığı 844.368,00-TL olduğu, diğer firmaların satışının ise 11.261 adet karşılığı 4.365.399,00-TL olduğu tespit edilmiştir. …’un dava dosyasına gönderdiği 14/12/2015 tarihli cevap yazısında, 6.224 adet … marka ürünü kimden satın aldığını bildirmemiş, … ise satışını yaptığı ürünleri 01/04/2013 tarihinden önce satın aldığını belirtmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 3.9 maddesinde “Sözleşme süresince konu fmnalara(… …, …, …. …, …., …, …, … v.d), … firması kendi veya distribütörü üzerinden … marka cep telefonu ve tablet bilgisayarlarının (Operatör destek kampanyaları kapsamında satılanlar hariç) satışını yapmayacaktır. …’nin kanıtlanabilir bilgisi dışında distrübütörleri tarafından yapılan doğrudan satışlardan…’nin sorumlu olmadığı” belirtilmiş olduğuna göre, davacının bu yöndeki iddiasını ispat edemediği değerlendirilerek talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı taraf, davalı tarafından, 45’er adet … marka cep telefonu ve tablet bilgisayardan kendisine bedelsiz olarak verileceğini, ancak davalının bu yükümlülüğü yerine getirmediğini belirterek alacak talebinde bulunmaktadır. Ancak taraflar arasında yapılan sözleşmenin 3.5 sayılı hükmüne göre, davacıya verilecek 45’er adet cep telefonu ve tablet bilgisayar müşterilere sunulmak amacıyla canlı DEMO olarak verilecektir. Dolayısıyla doğrudan davacıya 45’er adet bedelsiz cep telefonu veya tablet bilgisayar verilmesi söz konusu bulunmamaktadır. Bu nedenle, bilirkişi heyetinin görüşünün aksine davacı tarafın bu alacak kalemi yönünden talebinin reddi gerekmiştir.
Davacı taraf, taraflarca belirlenen sipariş protokolüne aykırı olarak 2.000 adet ürünün geç teslim edilmesinden dolayı zarar ettiğini belirterek tazminat talebinde bulunmaktadır. Davacının, 2.000 adet ürün bedeli olan KDV dahil toplam 876.000.-USD’yi 17/05/2013 tarihinde davalının banka hesabına ödemiş olduğu ve yine mal bedelinin ödenmesi sonucu ürünlerin 24/06/2013 tarihinde gümrükten çekilmiş olduğu sabittir. Davacı, geç teslimden dolayı ticari itibar ve müşteri kaybı ile birlikte tazminat ödemek zorunda kalındığı beyan etmektedir. Dosyaya ek 6 olarak sunulan 20/05/2013 tarihli Sipariş Emri’nin ödeme ve teslimat başlıklı 2. maddesine göre: “Sözleşme bedelinin % 100’ü ürünlerin teslimatından en az 30 gün önce Alıcı/davacı tarafından Satıcı/davalıya ödenecektir.” Davalı tarafından davacıya belirli bir teslim tarihi belirtilerek taahhüt altına girilmemiştir. Davacı tarafından 17/05/2013 tarihinde ödeme yapıldığına ve sözleşmenin 2.maddesi dikkate alınarak ödeme tarihinden en az 30 gün sonra mal tesliminin söz konusu olduğu bir an için kabul edildiğinde, mal teslim tarihi 17/06/2013 tarihi olacaktır. Mal teslimi, 17/06/2013 tarihinden bir hafta sonra 24/06/2013 tarihinde yapıldığından bu bir haftalık süre içinde davacının nasıl bir zarar ve müşteri kaybına uğradığı ispat edilemediğinden bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda, davacının bu talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacı, davalı ile olan sözleşmenin aynı koşullarla devam edeceğine güvenilerek stoklarda bulunan malları daha düşük bedelle satarak elden çıkarttığını ve bu satışlardan kaynaklanan zarardan şimdilik 100,00 TL’lık kısmı talep ettiğini belirtmektedir. Davacı, stoklardaki ürünlerin düşük bedelle satış yapılması için davalı tarafından mailler gönderildiğini ve bu maillerin ek 11 olarak dosyaya sunulduğunu beyan etmiştir. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere; söz konusu mailler incelenmesinden davalının açık ve net olarak ürünlerin maliyetlerinin altında satılmasını ve bu satıştan doğan zararların davalı firmaca karşılanacağına ilişkin bir beyanda bulunmadığı anlaşıldığından, davacının bu yöndeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı, sözleşmenin erken feshedilmesinden dolayı kârdan yoksun kaldığını, yoksun kalınan kârından şimdilik 100,00 TL’nin tahsilini talep etmektedir. Davacı, 01/04/2013 tarihli sözleşme ile davalı ile ticari ilişkiye başlamış olup, bilirkişi tarafından tespit edildiği üzere; 31/12/2013 tarihli Kurumlar Vergisi Beyannamesine göre (-) 1.483.324,00-TL faaliyet zararı, (-) 3.049.675,00-TL kadar dönem zararı mevcut olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, davacının 2013 yılında elde edemediği faaliyet kârı mevcut olmadığına göre, sözleşmenin feshi ile birlikte kâr mahrumiyetinden bahsedilmeyeceğinden, davacının bu yöndeki talebinin reddi gerekmiştir.
Davacı, sözleşmenin haksız olarak feshi ile davalıya müşteri kazandırıldığını ve bu müşterilerin davalı ile olan ticari ilişkisinin devam ettiğini, bu nedenle denkleştirme tazminatı talebinde bulunmaktadır. Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi 01/04/2013, davacının davalıdan ilk mal alış tarihi ise 24/06/2013 ve sözleşmenin fesih tarihi 14/02/2014 olup, taraflar arasındaki ticari faaliyet fiilen 24/06/2013-14/02/2014 arası 6,5 aylık süreyi kapsamaktadır. 6102 Sayılı TTK’nun 122. maddesi uyarınca tek satıcılık sözleşmelerinde denkleştirme tazminatı talep edilebilecektir. Denkleştirme tazminatının talep edilebilmesi için tek satıcının kazandırdığı yeni müşteri çevresinden sözleşmenin sona ermesinden sonra üretici tarafın belirli ve önemli oranda menfaat sağlamaya devam etmesi, tek satıcının bir kayba uğraması gerekir. Sözleşmenin feshinden sonra, davalı tarafından önemli menfaatler elde edildiğine ilişkin dosyaya herhangi bir delilin sunulmadığı, ayrıca dünya çapında faaliyet gösteren ve tanınan davalı firma ile 6,5 ay kadar fiilen çalışılması sonrasında davalı firmaya müşteri çevresi kazandırıldığının ileri sürülmesinin hayatın olağan akışına aykırı olması da dikkate alınarak davacı tarafın bu talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı taraf, davalı ile imzaladığı sözleşmeye güvenerek, …A.Ş. ile olan sözleşmeyi feshettiğini ve bu fesih nedeniyle zarara uğradığını iddia etmektedir. Davacı, basiretli bir tüccar olarak yeni bir sözleşmenin geliri ve giderini hesaplamak ve bu doğrultuda ticari faaliyetine yön vermek zorundadır. İş bu sözleşmede; davacı lehine cezai şart ve tazminat alacağına hükmedilmediğine göre, sözleşmenin feshinden dolayı davacı daha önceden vazgeçtiği/sonlandırdığı ticari ilişkiye dayanarak zarar tazmin talebinde bulunamayacaktır. Kaldı ki …A. Ş.’ye yazılan müzekkereye verilen 14/07/2015 havale tarihli müzekkere cevabından davacı şirket ile …A. Ş. Arasındaki sözleşmenin 12/08/2013 tarihinde …A. Ş. tarafından şirket menfaatleri doğrultusunda feshedildiği, davacıya ihbar süresi verilmeden sözleşmenin feshedilmiş olması nedeniyle davacının zararlarına karşılık 1.016.310,00-TL tazminat ödendiği belirtilmiştir. Söz konusu müzekkere cevabı içeriğinden de anlaşılacağı üzere davacı şirketin davalı … ile sözleşme yapmış olması nedeniyle …A. Ş. İle olan sözleşmesini feshetmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı açıktır. Bu itibarla davacı tarafın bu yöndeki talebinin de reddi gerekmiştir.
Davacı, sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmuşsa, davacının limited şirket statüsünde tacir olduğu, bu şekilde sözleşmenin feshedilmesi halinde manevi tazminat talep etme hakkının bulunmadığı anlaşıldığından davacı tarafın manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davanın reddine yönelik aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça davalı aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davalarının ayrı ayrı REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 8.081,00-TL’den mahsubu ile 8.021,70-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 12,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınıp, davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından açılan maddi tazminat ve alacak davasında davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 34.573,60-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından açılan manevi tazminat davasında davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT 10/3-4. maddesi gereğince belirlenen 4.080,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili le davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/07/2021

Başkan …
e-imzalıdır .
Üye …
e-imzalıdır .
Üye …
e-imzalıdır .
Katip …
e-imzalıdır .