Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/299 E. 2021/363 K. 03.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/817 Esas
KARAR NO : 2021/321

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/09/2017
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili …’ün inşaat ve gayrimenkul sektöründe yaklaşık 40 yıllık tecrübe sahibi olan ve inşaat sektöründe tanınan, özellikle …, …, … ve çevresinde son zamanlarda devam eden kentsel dönüşüm kapsamında kat karşılığı inşaat yapımında uzman olan bir kişi olduğunu, bu nedenle de davalılardan … Şirketi’nin kendisi ile davaya konu sözleşmeyi imzalandığını, davalılardan … A. Ş.’nin, 18 Temmuz 2014 tarihinde, müvekkili tarafından müteahhite sağlanmaya başlayan müşavirlik hizmetine binaen tescil edilerek faaliyete geçmiş ve halen faaliyet göstermekte olan bir şirket olduğunu, diğer davalı …’nun ise Davalı şirket …’nun ortağı ve yönetim kurulu başkan yardımcısı ve şirketi her hususta temsile yetkili imza yetkilisi olduğunu, müvekkili tarafından müteahhit davalılara verilmiş ve verilecek olan danışmanlık hizmetine karşılık alınacak bedel ve tarafların hak ve yükümlülüklerini belirlemek üzere … Şirketi ve … ile davacı arasında 31/12/2014 tarihinde 10 yıl süreyle geçerli olmak üzere müşavirlik sözleşmesi imzalandığını, davalıların sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemeye başlaması üzerine müvekkilinin, uyarı ve talep yazısı ile mütemerrit olan müşterek ve müteselsil borçlulardan sözleşme hükümlerinin yerine getirilmesini talep ettiğini, … tarihinde davalılardan … A.Ş. tarafından … 32. Noterliği kanalıyla gönderilen … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, tebliğ tarihinden itibaren geçerli olmak üzere müşavirlik sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiğinin 01/08/2017 tarihinde müvekkiline bildirildiğini, ihtarnamede asılsız iddialarda bulunulmuş ve sözde fesih sebepleri yaratılmaya çalışılmış olduğunu, halbuki müvekkili tarafından, imzalanan Sözleşmenin, “Müşavir’in Yükümlülükleri” başlıklı 4.1. maddesi kapsamında hizmetlerin eksiksiz olarak sağlanmış/ifa edilmiş olup, müşavir Sözleşme’nin konusunu teşkil eden “kat karşılığı inşaat sözleşmeleri İmzalanması için müşavirlik yapılması” kapsamındaki yükümlülüklerini gereği gibi ifa ettiğini, davalının da aksi yönde bir beyanı mevcut olmayıp böyle bir beyanın olması mümkün de olmadığını, davalının, müvekkiline karşı olan yükümlülüklerini yerine getirmekten imtina etmiş ve sözleşmeyi haklı neden olmaksızın tek taraflı olarak feshetmiş olduğunu, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, sözleşme’nin 5.B/1. maddesindeki … ili, … İlçesi, … Köyü, … Mevkii 105 ve 115 parseller üzerinde yapılacak olan villa inşaatlarından 1 adet (2+1] bağımsız dubleks villanın müvekkili adına tesciline veya değerinin tespit edilerek bu bedelin 31/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile beraber davalılardan tahsiline, sözleşmelin 5.B/2. maddesi kapsamında muaccel hale gelmiş 1.000.000,00-TL tutarındaki borcun 31/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile davalılardan tahsiline, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu zararların tespiti ile zarann davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile; dava konusu sözleşmenin süresinin 10 yıl olduğunu ve sözleşme ile davacı-karşı davalıya taahhüt edilen ödemelerin 10 yıllık müşavirlik hizmetinin karşılığı olduğunu, davacı-karşı davalı ile müvekkilleri arasında 31/12/2014 tarihli müşavirlik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme metninden açık ve net olarak görülmekte olduğu üzere, müvekkiller tarafından yapılması taahhüt edilen ödemelerin karşılığı, 10 yıllık müşavirlik hizmeti olduğunu, dolayısıyla müvekkil şirkete sadece 3 yıl boyunca hizmet sunmuş olan davacı-karşı davalının, sözleşmede 10 yıllık hizmetin karşılığı bedel olarak belirlenmiş ödemelerin tamamım talep etmesinin, kötü niyetli, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı-karşı davalının kusurlu fiilleri ile bu feshe neden olduğunu, müvekkili şirket açısından da zararların söz konusu olduğunu, müvekkilleri ile davacı-karşı davalı arasındaki sözleşme süreci ve fesih hakkında izah olunanlar ışığında, 10 yıllık hizmet almayı planlayan müvekkilinin, davacı-karşı davalıya ödemeler yaptığını, ancak bu süreçte davacı-karşı davalının kusurlu fiilleri nedeniyle sözleşmenin sona erdirilmek durumunda kalınmış olduğunu, belirterek davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, karşı dava ile, müvekkilinin, 10 yıl süre için imzalanan sözleşmenin yürürlükte kalacağına inanarak ve kar elde etmek amacıyla yatırımlar yapmış ancak kendisine kusur atfedilemeyecek ve davacı-karşı davalının kusurlu fiilleri nedenlerle zarara uğradığı gibi, elde etmeyi planladığı kardan/gelirden de yoksun kaldığını belirterek, davacı-karşı davalının kusuruyla sonlanan sözleşme nedeniyle doğan müvekkili zararlarının tazmini amacıyla 20.000-USD bedelin ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı ile 772.500,00-TL maddi ve 50.000,00-TL manevi tazminatın ticari avans faizi ile davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dava ve karşı dava, taraflar arasında düzenlenen müşavirlik sözleşmesinin feshi nedeniyle alacak ve tazminat talebine ilişkin bulunmaktadır.
Dosya kapsamında bulunan 31/12/2014 tarihli “Müşavirlik Sözleşmesi”nin incelenmesinden sözleşmenin konusunun (madde 2) … İli, … ilçesi, … ‘teki şirket merkezinde 2014-2024 yılı içerisinde yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi çalışmaları amacıyla Müşavir … tarafından yapılan hizmetlerin bedeli konusunu kapsamakta olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla söz konusu sözleşmenin bir hizmet sözleşmesi olduğu açıktır. Sözleşmenin taraflarından birisi gerçek kişi olan …, diğer taraf ise … Şirketi ve …’dur. Davacı … gerçek kişi olup tacir sıfatını haiz bulunmamaktadır. Nitekim bu husus davacı-karşı davalı vekili tarafından dosyaya sunulan beyan dilekçesinde, davacının gerçek kişi olduğu, tacir sıfatını haiz bulunmadığı, vergi kaydı olmadığı, ticari defter tutmadığı şeklinde açıkça ifade edilmiştir. Davacının gerçek kişi tacir olduğuna dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığından davanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmaması, 6102 Sayılı TTK m.4’te belirtilen mutlak ticari davalardan olmaması, taraflar arasındaki sözleşmenin hizmet sözleşmesi kapsamında kaldığının anlaşılması nedeniyle davaya bakma görevi mahkeme asliye hukuk mahkemesine ait olduğundan, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi gereğince, harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.15/04/2021

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır