Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/298 E. 2021/703 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/298 Esas
KARAR NO:2021/703

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/04/2021
KARAR TARİHİ:13/10/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının, maliki bulunduğu …/…- … … … bulunan … İli– … İlçesi- … mevkii 4 Pafta, 510 parsel, 10/2400 arsa paylı, CA Giriş Zemin Kat, 15 Nolu bağımsız bölümü, 01.02.2010 tarihli Kira Sözleşmesi ile dava dışı …’ya kiraladığını, …’nun tanınmış başarılı bir insan olmasına güvenerek … ile söz konusu taşınmazın 180.000-USD’ye satışına ilişkin 05.11.2011 tarihli protokolü imzaladığını, iş bu protokolde taşınmazın satış bedelinin nasıl ödeneceğinin düzenlendiğini, buna göre 5.000 USD kaparo verildiğini, aralık sonuna kadar 150.000 USD ödeneceğini ve müvekkilinin bu ödeme ile taşınmaz üzerindeki banka kredisini kapatarak tapu devrinin gerçekleştirileceğini, 25.000-USD ödeme için de …’nun sahibi olduğu … isimli atın … …’e teslim edileceğini, müvekkilinin taşınmazın satışı konusunda … ile anlaşmış olsa da tapuda devir işleminin …’nun tek hissedarı olduğu davalı şirket adına yapılmasının talep edildiğini, müvekkilinin … ile devam eden kira ilişkisine, …’nun tanınmış başarılı bir insan olmasına, tapuda devir işlemi yapılmadan kendisine güvenerek ödeme yapmış olmasına, aralarında bir hukukun oluştuğunu düşünerek ve bu hukuka güvenerek bu duruma ve taşınmaz satış bedelinin tamamı ödenmemesine rağmen tapuda devir işlemi yapılmasına itiraz etmediğini, söz konusu taşınmazın 27.02.2012 tarihinde tapu devir işlemlerinin yapıldığını, müvekkilinin banka hesabına 27.02.2012 tarihinde 215.356,66-TL ödendiğini, müvekkilinin bu ödenen tutar ile banka kredi borcunu kapattığını, aynı gün tapuda önce ipotek fek işlemi yapıldığını, ardından satış işlemi gerçekleştirildiğini, tapu devir işlemlerinden sonra müvekkilinin satış bedelinden bakiye 18.638-USD alacağı kaldığını, 20 Mart 2012 tarihinde, …’nun bir diğer şirketi olan ve zaman zaman kira ödemelerini yapan … Ltd. Şti. tarafından müvekkiline 10.000-USD karşılığı 18.000-TL ödendiğini, ancak 8.638-USD lik kısmın ödenmediğini, müvekkilinin bakiye alacağının ödenmesi için …’ya 27/04/2012, 11/07/2012, …’ya 5/12/2012, yine …’ya 18/09/2013 tarihlerinde elektronik posta mesajları gönderdiğini ancak bakiye alacakların kendisine ödenmediğini, ödenmeyen bakiye alacağın tahsili için davalı aleyhine … 4. İcra Müdürlüğü’nün … Es. Sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, borçlunun takibe kötüniyetli itirazı ile takibin durduğunu, arabuluculuk yoluna müracaat edildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını, beyanla, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptalini, takibin devamı ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirketin herhangi bir borcu olmadığını beyan ederek tapunun devir işlemini gerçekleştirdiğini, dava dışı … ile yapılan protokol uyarınca müvekkilinden alacak talebinde bulunulamayacağını, davanın öncelikle husumetten reddi gerektiğini, müvekkilinin hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin tapu devri için tapu harç ve masrafları da dahil olmak üzere tüm borçları içerir şekilde davacının hesabına ödemeleri yaptığını, taleplerin kabul edilemez olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte davaya konu icra dosyası incelendiğinde 8.638,00 USD şeklinde takibe konulan döviz cinsinden alacak kalemine yasal faiz işletilmesi hukuka aykırı olduğunu, beyanla, itirazın iptali davası ile icra inkar tazminatı talebinin reddini, müvekkili aleyhine başlatılan icra takibi kötüniyetli olduğundan %20′ den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” denilmekle, aynı yasanın 114/1-c maddesinde “Mahkemenin görevli olması” dava şartları arasında sayılmıştır. Yasal düzenlemeler kapsamında öncelikle görev yönüyle inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmemesine rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olarak düzenlenmiştir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmakla birlikte Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmayıp TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmeyecektir.
Üçüncü grup ticari davalar ise, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda uyuşmazlık, taşınmaz satışından bakiye kalan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali isteminin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Açılan dava ve alacağın temelini oluşturan ilişki, TTK’nın 4/1. maddesinde sınırlı sayıda gösterilen hususlara ilişkin olmayıp eldeki davanın mutlak ticari dava olarak kabul edilebilmesi olanağı bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK’ nun 4/1. maddesi kapsamında bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için uyuşmazlık kapsamında tarafların tacir olması ve işin de her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekmekteyse de davacı vekili tarafından davacının tacir olmadığının beyan edilmiş olması ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından da davacının ticari işletme kaydının bulunmadığının bildirilmiş olması karşısında eldeki davanın nispi ticari dava olmadığı sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte uyuşmazlık konusunun yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin de olmaması nedeniyle eldeki davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği ve uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığına kanaat getirilmiştir. Genel görevli mahkeme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesinde aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi olarak düzenlenmiş olmakla, mahkememizin görevli olmaması karşısında eldeki davaya ilişkin aksine bir düzenleme de bulunmadığından davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatiyle davanın görev yönünden usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli olan … NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; taraf vekilleri yüzüne karşı, HMK’nun 341/1 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.13/10/2021

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .