Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/106 E. 2021/312 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/106
KARAR NO:2021/312

DAVA:… Memurunun Kararına İtiraz
DAVA TARİHİ:10/02/2021
KARAR TARİHİ:15/04/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket tarafından, … … müdürlüğüne “T.C. … Noterliğince 11.01.2021 tarih ve … yevmiye sayı ile onaylı 08.01.2021 tarihli genel kurul kararının geçici tescil ve ilanının yapılmasına ilişkin başvuruda bulunulduğunu, ancak … … Müdürlüğü’nün 08/02/2021 tarih …/… sayılı kararı ile; …. … Müdürlüğünün tüm … Müdürlüklerine gönderdiği ve genel düzenleyici işlem mahiyetindeki 15.05.2019 tarih, … sayılı yazısının (ek-1) ekinde bulunan ve uyulması talimatı verilen, …ı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü yazısı’na atıf yapılarak; ”Sonuç olarak; Belediyenin tek ortağı olduğu şirketin tescili istenen genel kurul kararında Belediyeyi temsil edecek kişiye ilişkin belediye meclis kararı ibraz edilmediğinden söz konusu tescil başvurusunun KESİN VEYA GEÇİCİ TESCİL talebinin yerine getirilmesinin mümkün bulunmadığı hususu bilginize sunulur.” demek sureti reddedilen genel kurul kararının … Gazetesinde kesin olarak tescil ve ilanına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir
SAVUNMA :
Davalı cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak, huzurdaki davanın konusu genel kurul toplantısının tescil başvurusunun iadesine ilişkin olduğu, öncelikle konuya ilişkin bir red kararı bulunmadığı ve dava konusu tescil başvurusunun iade edildiğinin belirtildiği, bununla birlikte; iade edilen başvuru üzerine, davacının geçici tescil talebine ilişkin olarak, dilekçe sunduğu ve davacıya, geçici tescil şartlarının bulunmadığına ilişkin bilgilendirme mahiyetinde cevap verildiği, işbu cevabın da bir red kararı olmadığı, bu bakımdan davanın usül yönünden reddi gerektiği, diğer yandan; işbu usûlden red sebebinin, mahkememiz tarafından kabul edilmediği takdirde, bir diğer usûlden red sebebinin de, davanın görevli mahkemede açılmamış bulunması olduğu ve bu bakımdan da, mahkememiz tarafından görevsizlik kararı verilmek suretiyle davanın reddedilmesi gerektiği, çünkü dava konusu edilen işlemin iadesinin, özü itibariyle, 24.04.2019 tarih ve … sayılı Şehircilik Bakanlığı görüşü doğrultusunda hareket edilmesine ilişkin Ticaret Bakanlığının 15.05.2019 tarihli talimat yazısına dayandığı; yani Müvekkilinin iade işlemine temel teşkil eden işlemin idarenin düzenleyici mahiyetteki bir işlemi olduğu, yani davanın özünü oluşturan, belediyelerin temsili hakkındaki anlaşmazlığın, Müvekkilinin, anılan talimat gereğince işlem yapmış olmasından kaynaklandığı, başka bir deyişle de; iade sebebi tescile konu genel kurulda tek ortak olan … Belediyesinin ortağı olduğu şirket adına karar almasına ilişkin olarak, yukarıda zikredilen talimat uyarınca ilgili meclis kararı bulunmamasından kaynaklanmış olduğu, davacı belediyenin ortağı olduğu şirketi, ilgili belediye başkanının, meclis kararı olmaksızın temsil edebileceğini iddia ettiği, yani davadaki uyuşmazlığın sebebi belediyenin temsili ile ilgili ve dolayısıyla, bu temsil yetkisini belirleyen yukarıdaki Bakanlık talimatı ile doğrudan ilgili olduğu, buna göre de, düzenleyici işlemler kaldırılmadığı sürece idarenin işlemlerinin hukukiliği karinesinden yararlandığından, İdarenin düzenleme ve talimatları ile bağlı bulunan müvekkilinin dava konusu edilen işleminin mezkur hukuki düzenlemeye dayandığı, dava konusu iadenin, işbu düzenleme gereğince işlem yapılmasından ibaret olduğu. bu bakımdan da, dava konusu olayın özünü oluşturan idari işlemin değerlendirilmesinin; idarenin görev alanına girmekle; dava konusu olay bakımından idari yargının görevli olduğu, esasa ilişkin olarak da, dava konusu şirket genel kurul toplantısının müdür seçimine ilişkin olup, dava konusu şirketin tek ortağı olan … Belediyesini temsil edecek kişinin belirlenmesinin, dava konusu olayın özünü teşkil ettiği, belediye tüzel kişiliğini temsil edecek gerçek kişinin belediyelerde nasıl belirlenmesi gerektiğinin saptanmasının, konusun ya da düzenlemenin hukukiliğinin değerlendirilmesinde esas olduğu ve bunun da, belediyelere ilişkin Mevzuat hükümlerinden hareketle saptanması gerektiği belirtildiği, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda şirketlere ilişkin düzenlemelere yer verdiğinden; dava konusu olaydaki gibi yönetim kurulu üyesi seçilen belediye adına hareket edecek gerçek kişinin saptanmasına ilişkin herhangi bir düzenleme de, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda bulunmadığından; belediyeler hakkındaki özel düzenlemeler gereğince, konunun değerlendirilmesi gerektiği, buna göre de; davacının iddia ettiği şekilde, belediye başkanının, belediye idaresinin tüzel kişiliğinin temsilcisi olmasına ilişkin 5393 sayılı Belediye Kanununun 37. maddesinin, dava konusu olayda doğrudan uygulanabilir hüküm olmadığı, çünkü anılan hükümde, sınırsız ve her konuda verilmiş bir temsil yetkisinin düzenlenmediği; bilakis belli konularla sınırlı ve aslında idare hukuku kapsamında bir temsil yetkisi düzenlendiği; yani belediyelerin doğası gereği faaliyetleri arasında bulunmayan ve ancak özel düzenlemelerden hareketle olanak tanınmış şirket kurulması gibi hallerin, anılan temsil yetkisi kapsamında olduğunun düşünülemeyeceği, nitekim anılan hükmün, devamındaki belediye başkanının görevlerine ilişkin m.38 hükmü ile birlikte yorumlandığında, belediyeyi devlet dairelerinde ve törenlerde, davacı veya davalı olarak da yargı yerlerinde temsille sınırlı bir yetki ve temsilin öngörüldüğü sonucuna, hükmün lafzından hareketle ulaşmanın mümkün olduğu, ilgili Kanun m. 38 lafzının, aksini mümkün kılmadığı, sınırlı bir biçimde temsil yetkisinin kullanılacağı alanların, mezkur m. 38’de sayılmış olduğu; bilinçli şekilde temsil yetkisinin çerçevesinin, kanunkoyucu tarafından dar bir biçimde çizilmiş olduğu, bu kapsam dışındaki hallerde, belediye başkanının temsil yetkisinin bulunmadığı sonucunu doğuracak şekilde hükmün kapsamının sınırlandığı, buna göre de; … Bakanlığının mezkur düzenlemesinin, davacının iddia ettiği şekilde m.37’ye aykırılık taşımadığı, bu bağlamda da; bu mezkur hüküm kapsamında yer almayan belediyelerin şirket kurması ya da ortak olması haliyle, dava konusu da olan belediyelerin kurduğu şirketlere yönetim kurulu üyesi olması halinde temsil ya da belediye adına hareket edecek kişinin belirlenmesinde; belediyenin yetkili organının karar alması gerektiğinin açık olduğu, belediyelerin genel yetkili karar organının da belediye meclisi olduğu, ayrıca belediyelerin genel karar organı, belediye meclisi olduğu gibi, dava konusu olayla da ilgisi bulunan belediyelerin şirket kurması ya da ortak olması ile belediyelerin borçlanmasına ilişkin özel düzenlemelerde de, ayrıca belediye meclisinin görevli kılınmış olduğu, konuya ilişkin … Bakanlığı düzenlemesinde de bu hususun vurgulandığı ve yine, söz konusu düzenlemelerden hareketle ve düzenlemelere uygun şekilde, belediye tarafından kurulan şirketler adına hareket edecek gerçek kişinin, belediye meclisi tarafından belirlenmesi gerektiğinin talimatlandırıldığı, ayrıca konuya ilişkin bir başka özel düzenleme olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun m. 359/f.5 maddesinde de, belediyenin yönetim kurulu üyesi seçildiği hallerde, doğrudan belediye başkanının belediye adına hareket edecek gerçek kişi olmadığı ve belediyenin yetkili organının, belediye başkanı ve bir başka kişiyi ya da sadece başka kişileri seçmesinin mümkün olduğunu ortaya koyduğunu belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi ve ekleri, … Müdürlüğü ile … Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel müdürlüğü cevabi yazı içerikleri ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde her ne kadar, dava konusu olay bakımından idari yargının görevli olduğu beyan edilmiş ise de, TTK’nun 34. maddesi uyarınca ilgililerin tescil, değişiklik veya silinme istemleriyle ilgili olarak sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı tebliğlerinden itibaren 8 gün içinde sicilin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile itiraz edebileceğinin düzenlendiği ve mahkememizde açılan davanın da … … memurluğunun kararına itiraz istemine ilişkin olduğu anlaşıldığından, davalı yanın göreve ilişkin itirazına itibar edilmemiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta davacının müdür atanmasına ilişkin tescil talebi davalı müdürlükçe 08/02/2021 tarihinde reddedilmiş olup, İş bu dava da 8 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Dava, davacı şirket tarafından alınan, … Noterliğinin 11.01.2021 tarih ve 601 yevmiye sayısı ile onaylı 08.01.2021 tarihli genel kurul kararının ticaret siciline tescil talebinin reddine ilişkin İstanbul … Müdürlüğünün 08/02/2021 tarih …/… sayılı kararın iptali ile ticaret siciline tesciline ve … gazetesinde ilanına ilişkindir.
Uyuşmazlık ise; tek ortağı dava dışı … Belediye Başkanlığı olan davacı şirketin temsilci atanmasına ilişkin genel kurulunda, hisse sahibi belediye başkanlığını, Belediye Başkanı’nın mı, Belediye Meclisi’nin mi temsil edeceği noktasında toplanmaktadır.
Belediyenin kurduğu veya ortak olduğu şirketlerde belediye tüzel kişiliği temsil edilir. Belediye yetkili organlarını oluşturan belediye başkanı, belediye encümeni ve belediye meclisinin görev ve yetkileri 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda sayma yoluyla gösterilmiştir. Buna göre 33. Madde de oluşumu belirtilen belediye encümenin görevleri 34. maddede açık bir biçimde sayılmış olup, bu görevler arasında şirket müdürünü atama bulunmadığı görülmektedir. Yine aynı yasanın 17. maddesinde oluşumu belirlenen belediye meclisinin görevleri 18. maddede açık bir biçimde gösterilmiş olmakla bu görevler içerisinde şirket müdürü atama yetkisi bulunmadığı görülmektedir. Ancak, 18. maddenin (i) bendinde “Bütçe içi işletme ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununa tâbi ortaklıklar kurulmasına veya bu ortaklıklardan ayrılmaya, sermaye artışına ve gayrimenkul yatırım ortaklığı kurulmasına karar vermek.” (j) bendinde ise “Belediye adına imtiyaz verilmesine ve belediye yatırımlarının yap-işlet veya yap-işlet-devret modeli ile yapılmasına; belediyeye ait şirket, işletme ve iştiraklerin özelleştirilmesine karar vermek.” hükümleri düzenlenmiştir. Bu bent hükümlerinden de şirket müdürü atama yetkisinin belediyenin bu organının yükümlülüğünde bulunmadığı açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Belediyenin diğer organı belediye başkanının yükümlülükleri aynı yasanın 38. maddesinin (a-o) bentleri arasında belirtilmiş olup, (p) bendinde “Kanunlarla belediyeye verilen ve belediye meclisi veya belediye encümeni kararını gerektirmeyen görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak.” hükmü düzenlenmiştir. Bu madde düzenlemesinde de belediye başkanına açık bir yetki yüklenmemiştir. Ancak, gerek kanunun genel ve gerekse madde gerekçesinden böyle bir yetkisinin bulunmadığı anlaşılmamaktadır. Dolayısıyla, belediye encümeni ve meclisine yüklenmeyen bir görevin 38/p madde içeriğinden belediye başkanının yükümlülüğünde olduğu anlaşılmaktadır.
Belediye yasal organları, ödevlerini yerine getirirken yasal sınırları gözeterek yetkilerini kullanırlar. Bu yetkileri kullanmaları sırasında normlar hiyerarşisi ilkesi dikkate alındığında öncelikle anayasa, kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge ve diğer alt düzenleyici işlemler dikkate almaları gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, … Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün tescil ve ilan talebinin reddi kararında dayanak yaptığı; T.C. … Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü’nün 24.04.2019 tarih ve … sayılı Şehircilik Bakanlığı görüşüne ilişkin yazıda; “6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa tâbi ortaklıklar kurulmasına veya bu ortaklıklardan ayrılmaya, sermaye artışına ve gayrimenkul yatırım ortaklığı kurulmasına karar verme yetkisinin belediye meclisinde olduğu, bu nedenlerle belediyenin veya bağlı kuruluşlarının sahip oldukları veya ortağı bulundukları belediye şirketlerinin genel kurulunda belediye ve bağlı kuruluşu temsil edecek kişilerin, belediyenin karar organı olan Belediye meclisinin kararıyla belirleneceği, belediye şirketlerinin genel kurulunda belediye ve bağlı kuruluşunu temsil etmek üzere; belediye başkanı, belediye meclis üyesi, belediye çalışanı veya belediye dışından kişi/kişilerden belirlenebileceği ve belediye ile bağlı kuruluşlarının ortağı olduğu belediye şirketlerinin kurdukları şirketlerin genel kuruluna katılacak kişilerin ise belediye veya bağlı kuruluşlarının ortağı olduğu şirketlerin yönetim kurulu tarafından belirleneceği, ayrıca genel kurul tarafından belediye tüzel kişisinin; yönetim kurulu üyesi veya müdür olarak seçildiği anonim ve limited şirketlerde ise tüzel kişi ile birlikte, tüzel kişi adına, tüzel kişi tarafından belirlenecek gerçek kişinin seçiminde de karar verme yetkisinin belediye meclisinde olduğu değerlendirilmektedir.” denilmiş ise de az yukarıda açıklandığı üzere; Belediye Başkanı ile Belediye Meclisi’nin görev ve yetkileri ayrı ayrı belirlendikten sonra, Belediye Meclisi’nin karar almasını gerektirmeyen görevleri yapma ve yetkileri kullanma yetkisi Belediye Başkanı’na verilmiştir. Bu düzenleme ile kanun koyucunun olası yetki karmaşasını aşma amacı taşıdığı açıktır. Bu durumda; belediye pay ve hisselerini temsilen şirket genel kuruluna katılma ve oy kullanma konusunda yetki karmaşası olmadığı, belediye meclisine açıkça verilmeyen bu yetkiyi Belediye Başkanı’nın kullanacağı açıktır.
Bundan ayrı, normlar hiyerarşisi ilkesi uyarınca anayasa, kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge ve diğer alt düzenleyici işlemler dikkate alınması gerekir. Uyuşmazlığın çözümünde uygulanması gereken yasa maddeleri yukarıda açıklanmış olup, yasa hükümlerinin bulunmaması halinde alt normların sırasıyla uygulama alanı tartışılabilir. Başka bir ifadeyle, yasal bir düzenleme genelge ile ortadan kaldırılamayacağından, … müdürlüğü bakanlık genelgesinden önce kanun hükümleri ile bağlıdır.
Bu nedenlerle, davacının istemi yerinde görülerek tescil ve ilan işleminin yapılması doğru bulunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile … … Müdürlüğü’nün 08.02.2021 tarihli, …/…-… sayılı red işleminin İPTALİNE, … Noterliğinin 11.01.2021 tarih ve … sayılı onayı ile 08.01.2021 tarihli 2021/01 sayılı “temsil yetkisine ilişkin” Genel Kurul kararının … Gazetesinde TESCİL VE İLANINA,
2-Mahkememizce verilen hükmün niteliği ile yargılama sırasında değişen koşullar ve hak kaybı yaşanmaması açısından davacı yanın TEDBİR TALEBİNİN KABULÜ ile yukarıda bahsedilen Genel Kurul kararının karar kesinleşinceye kadar, GEÇİCİ OLARAK TESCİL VE İLANINA,
3-Kararın tedbir kararı yönünden … … Müdürlüğüne TEBLİĞİNE,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer OLMADIĞINA,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru harcı, 57,00 TL posta gideri olmak üzere toplam: 116,30 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda, 6102 sayılı TTK’nın 34/2 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır