Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/759 E. 2021/196 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/759 Esas
KARAR NO:2021/196

DAVA:MENFİ TESPİT (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:28/02/2019
KARAR TARİHİ:17/03/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili; 29/09/2004 tarihinde davalı tarafından kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yoluyla …, … ve … aleyhine icra takibi başlatıldığını, 29/11/2004 tarihinde davalı tarafından hacze gidildiğini, davacının borçlulardan … .’in kardeşi olması nedeniyle borcun ödeneceğini söylediğini, davacının icra işlemlerinden anlamadığını, davacının isminin kefil olarak geçtiğini ve tutanağın imzalatıldığını, davacının kefil olduğunun farkında olmadığını, haciz mahallinde ve haciz memuru tarafından tutulan tutanakta kefil gösterilmesinin Kanuna aykırı olduğunu, davacının yükümlülük altına girdiği kısımları el yazısı ile yazması gerektiğini, davacının sorumlu olduğu azami miktarın belirtilmediğini, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, söz konusu icra dosyasında hata, kanuna aykırılık ve eksiklikler olduğunu, çek tazminatının keşideciden istenebileceğini, çek keşidecisinin … … olduğunu, davacının kardeşi olan …. …’in çek keşidecisi olmadığı için borcun … … istenemeyeceğini, bu sebeple davacının icra kefaleti kabul edilse bile bu miktarların istenemeyeceğini, aradan uzun bir zaman geçmesine karşın davacı yönünden fiili bir işlem yapılmadığından davacının dosyayı unuttuğunu, biriktirdiği sermayesi ile taşınmaz aldığı sırada bu taşınmazlara haciz konulduğunu, bu aşamadan sonra icra dosyasını hatırladığını, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının borçlu sıfatını kazanmadığını, takibin zamanaşımına uğradığını beyanla icra takibinin iptalini ve/ veya durdurulmasını, bu talebin reddedilmesi halinde çek tazminatı ve faiz oranlarının yeniden değerlendirilerek yeni bir hesap çıkarılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili; davanın hak düşürücü sürede ikame edilmediğini, icra kefaletinin 29/11/2004 tarihinde gerçekleştirildiğini, 10 yıllık zamanaşımının dolduğunu, davacıya icra kefaleti nedeniyle icra emrinin çok önce tebliğ edildiğini, yasal süre içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadığını, davacının kefaletinin kefalet tarihi itibariyle kanuna aykırı olmadığını, davacı tarafın gayesinin dava konusu icra takibini sürüncemede bırakmak olduğunu, almış olduğu taşınmaz üzerinde rahatça tasarruf etmek istediklerini, bu yönüyle kötü niyetli olarak bu davayı açtıklarını beyanla davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava, kefaletin geçersizliğinden bahisle İİK’nun 72. maddesi uyarınca açılmış menfi tespit ve takibin iptali davasıdır.
Dava dosyasına ilişkin olarak …. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 01/10/2020 günlü ve …/… Esas, …/… Karar sayılı kararla görevsizlik kararı verilmiş, davacı yanın süresinde talepte bulunması üzerine kararın kesinleşmesiyle dosya Mahkememize tevzi edilmiş, esasın yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılmıştır.
… İcra Müdürlüğü’nün … (…/… Eski) Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde, davalı şirket tarafından 29/09/2004 tarihinde dava dışı borçlular … … ve … aleyhine … …. Şubesine ait 22/07/2004 tarihli 3.000.000.000 (Eski)TL bedelli çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, davacı … tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … Talimat dosyasından yapılan 29/11/2004 tarihli hacizde herhangi bir borçlu lehine olduğu belirtilmeksizin takip çıkışı 3.695.000.000 (Eski)TL borç miktarı üzerinden dosya borcunun tamamına kefil olunduğu anlaşılmıştır.
Davalı yanca hak düşürücü süre itirazında ve zamanaşımı def’inde bulunulmuşsa da, davanın istirdat davası olmayıp menfi tespit davası olması ve davacı yanca irade bozukluğu nedenlerine dayanılmaması, bu bağlamda herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmemesi, yine menfi tespit davası bakımından davalı yönüyle zamanaşımı def’i noktasında değerlendirme yapılabilmesi olanağı da bulunmaması nedeniyle bu yöndeki savunmalar yerinde görülmemiştir.
Davacı yanca icra dosyasının iki defa takipsiz bırakılıp yenilendiğinden bahisle zamanaşımı nedeniyle iptal talebinde bulunulmuşsa da İİK’nun 38. maddesi uyarınca icra dairesindeki kefaletlerin ilamların icrası hükümlerine tabi olması ve aynı Yasanın 39. maddesi kapsamında takip dosyasındaki son muameleler üzerinden 10 yıl geçmediğinden takibin halihazırda derdest olması nedeniyle davacının zamanaşımı yönündeki iddiaları da yerinde görülmemiştir.
Davacı yanca kefaletin 6098 sayılı TBK’nun 583 ve 584. maddelerine uygun olmadığı nedenle geçersiz olduğu iddia edilmişse de, icra kefalet tarihi 29/11/2004 olup, bu tarih itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümleri yürürlüktedir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 1.maddesine göre TBK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Kefalet sözleşmesi 818 sayılı B.K yürürlükte iken kurulduğundan ve kurulan kefaletin kamu düzenine aykırı olduğu sonucunu doğurmayacağından somut olayda 6098 sayılı T.B.K’nın 583. maddesinin uygulanma koşulları bulunmamaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanununun 484. maddesinde: “Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin mes’ul olacağı muayyen bir mikdar iraesine mütevakkıftır.” hükmü mevcuttur. Dosyamız arasına celbedilen haciz tutanağı incelendiğinde, davacı haciz tutanağında kefil olarak imzasının bulunduğu, davacının dosya borcunun tamamına kefil olduğunu bildirdiği, dosya borcunun haciz tutanağında takip çıkışı tutar olarak gösterildiği, borç ve kefalet miktarının belli olduğu sebeple davalı yanın kefaletin geçersizliğine yönelik savunmaları yerinde görülmemiştir. Davacı yan ayrıca faiz oranlarının fahiş olduğunu, çek tazminatından yalnızca keşidecinin sorumlu olduğunu ve bir kısım tahsilatların dosya borcuna yansıtılmadığını öne sürmüşse de davacının takipte kesinleşen borca ve faiz oranına istinaden ve hangi borçlu lehine kefalet beyanında bulunduğunu bildirmeden tüm dosya borcuna istinaden icra kefaletinde bulunması ve İİK’nun 38. maddesi uyarınca icra kefaletinin ilamların icrası hükümlerine tabi olması ve icra kefaletlerinin müteselsil kefalet hükmünde olması nedeniyle faiz oranına ve çek tazminatından sorumluluğa ilişkin iddiaların ve yine davalı yanca takip talebinde 818 sayılı BK’nun 84. maddesi, aynı yönde 6098 sayılı TBK’nun 100. maddesi kapsamında kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve masraflara mahsubunun talep edilmiş olması, dosya borçluları tarafından takip çıkışı ana para borcunu da kapsar şekilde ödeme yapıldığının iddia ve ispat olunamaması karşısında davacının bu yöndeki iddialarının da yerinde olmadığı sonucuna ve vicdani kanaatine ulaşılmış, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu red harcının davacı tarafından peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan 63,10 TL’ndan mahsubu ile fazla yatırılan 3,80 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, davalı yanca yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm tesisine YER OLMADIĞINA,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 3.695,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
6-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekilleri yüzüne karşı, dava değeri kesinlik sınırının altında kaldığından HMK 341/2 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.17/03/2021

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .