Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/748 E. 2022/658 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/748 Esas
KARAR NO :2022/658

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:10/06/2015
KARAR TARİHİ:18/10/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ta oluşan iş gücü ve efor kaybı tazminatlarının bilirkişilerce hesaplanmasından sonraki bedelleri isteme hakkı saklı kalmak kaydıyla 1.000TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren istenecek reeskont faiziyle birlikte, müvekkillerinin kazada vefat eden Babaları Müteveffa …’ın desteğinden yoksun kalmalarına ilişkin Müvekkil- … için şimdilik 500,00TL, … için şimdilik 500,00 TL maddi tazminat olmak üzere toplam 1.000,00TL maddi tazminatın olay tarihinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ettiğini, 09.10.2009 tarihinde, Sürücü/Müteveffa-… sevk ve iradesindeki… Plakalı araç ile … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini söz konusu kaza sonucunda müvekkillerin desteği …’ın vefat ettiğini ve … ise yaralandığı … Devlet Hastanesine Kaldırıldığını ve raporların ekte olduğunu, yukarıda izah edilen nedenlerle, …’ta oluşan iş gücü ve efor kaybı tazminatlarının bilirkişilerce hesaplamasından sonraki bedelleri isteme hakkının saklı kalması kaydıyla 1.000.00TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte, müvekkillerinin kazada vefat eden babaları müteveffa …’ın desteğinden yoksun kalmalarına ilişkin Müvekkili … için şimdilik 500,00TL maddi tazminat, Müvekkili … için şimdilik 500,00 TL maddi tazminat olmak üzere toplam 1.000,00TL maddi tazminatın olay tarihinden işeyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle rededilmesi gerektiğini, …’ın kendi kusuruyla vefat ettiğini davacının tazminat hakkı bulunmadığını, davanın yetkisiz yere açıldığını ve yetki yönünden rededilmesi gerektiğini, ticaret mahkemesi görevleri içinde olmadığını, davacı tarafa sulhen ödeme yapıldığını tedavi ve geçiçi işgöremezliğe ilişkin taleplerin reddi gerektiğini, ayrıca müvekkilinin tespit olunan sürekli sakatlık tazminatını ödeyerek yasal sorumluluğunu yerine getirdiğini haksız mükerrer ve fahiş talebin reddine karar verilmesini, yasal olmayan faiz talebinin reddine karar verilmesini, … ve …’ın İşçi / Memur olması sebebiyle, Sosyal Güvenlik Kurumlarından (Sürekli Sakatlık, Ölüm, Emeklilik gibi) tazminat alınmış ise bunların araştırılıp tespiti ve mahsubunu, ayrıca yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmektedir.
G E R E K Ç E /
Dava; Ölümlü ve yaralamalı trafik kazası nedeniyle, davacılardan … için iş gücü ve efor tazminatı, davacılar … ve … için destekten yoksun kalma tazminat istemlerine ilişkindir.
Dava dosyasının, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1178 Esas ve 2015/354 karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine mahkememize tevzi edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda, 2015/602 esas ve 2018/708 karar sayılı 09/07/2018 tarihli kararı ile, “Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi incelemesinde özetle; Kazanın meydana gelmesinde, davalı … Sigorta A.Ş’ne ZMSS (Trafik) Poliçesi ile sigortalı… plakalı aracın kazada ölen sürücüsü davacıların miras bırakanı …’ın %75, … plakalı aracın dava dışı sürücüsü …’ın %25 oranında kusurlu sayılmasının uygun olacağı görüşüne varıldığı, Müteveffa …’ın hak sahibi, oğlu …’a ilişkin olarak hesaplanan tazminat tutarı 20.643,20 TL, kızı …’a ilişkin olarak hesaplanan tazminat tutarı 14.883,39TL olmak üzere çocukları adına hesaplanan tazminat tutarı toplamı 35,526,59TL olduğu, kaza tarihinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta poliçesinin azami teminat limitinin 150.000 TL olduğu, davacı vekili tarafından 2.000,00 TL maddi tazminat talep edildiği, davalı sigortacıya dava tarihinden önce başvuru bulunduğu belgelendiğinden 18/12/2013 tarihi itibari ile temerrüde düştüğünün kabul edileceği, dava konusu olayın haksız fiilden kaynaklandığı ve davalı sigortacının işlete düşen hukuki sorumluluğu üstlenmesi sebebi ile yasal faiz ile sorumlu olacağı, davacı mağdur … adına söz konusu kaza nedeniyle davadan önce davalı sigorta şirketine yapılan müracaat üzerine davacının isteyebileceği tazminat miktarının 20.518,59 TL olarak hesaplandığı ve 21/03/2014 tarihinde ödendiği ancak, dava dosyasında davacı mağdurun maluliyet durumunu gösterir rapor tespit edilemediğinden yeterli ödeme yapılıp yapılamadığı kontrol edilememiş olup, maluliyete ilişkin oranın dosyaya ibrazı halinde maluliyet tazminatına ilişkin ek rapor hazırlanabileceği sonuç ve kanaatine varmıştır.
21/09/2017 Tarihli Bilirkişi ek raporuna göre; Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanmış 20/01/2017 tarih ve 201676654/19856 sayılı “Sağlık Kurulu” raporu; 01/01/1983 doğumlu …’ın 09/10/2009 tarihinde geçirmiş olduğu araç içi trafik kazasına bağlı 11/10/2008 tarih ve 2701 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı olan tespit işlemleri yönetmeliği kapsamında maluliyetine neden olacak derecede araz tarif edilmediği cihetle tayiyine mahal olmadığı, geçici iş görememezlik süresinin olay tarihinden itibaren 6 ay uzayabileceği yönünde rapor tanzim edildiği, Davacı mağdur …’ın iyileşme süresinin kaza tarihi 09/10/2009 tarihinden itibaren 09/04/2010 tarihine kadar uzayabileceğinden (0) yıl (6) ay (0) günlük geçici işgöremezlik zarar tutarı olarak 2.560,94 TL olduğu, güncel tazminat hesaplandığı, Davacı …’a davalı sigorta şirketi tarafından 21.03.2014 tarihinde 20.518,59 TL sürekli sakatlık tazminatı ödendiği ödenen tazminatın rapor tanzim tarihi itibariyle güncellenmiş tutarının 27.094,58 TL olduğu, güncel tazmina tutarının hesaplanan tazminattan tensil edilmesi sonucu, farktazminatın 24.533,63 TL olduğu ve davalı sigorta şirketinin davacı Hatice Martı’ın maluliyetine ilişkin sorumluluğnu yerine getirdiği, Rapor tanzim tarihi 21.09.2017 tarihi itibariyle; Müteveffa …’ın hak sahibi; OĞlu …’a ilişkin olarak ödenebilir tazminat tutarı 53.376,55 TL Kızı …’a ilişkin olarak ödenebilir tazmina ttutarı 22.695,52 TL olmak üzere çocuklarına ödenebilir tazminattutarı toplamı 76.072,06 TL hesaplandığı yönünde sonuç ve kanaat bildirilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık davacıların müteveffa babalarının sevk ve idaresinde yer alan aracın kaza yapması sonucu bu aracın ZMMS’nı yapan sigorta şirketinin davacılara maluliyete ve desteğe dayalı tazminat ödemesi yapması gerekip gerekmediği ve miktarı noktasında toplanmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/14573, Karar No: 2017/6035 Ve 29/05/2017 Tarihli Kararında “Türk Ticaret Kanunu’nun 1425. maddesine göre sigorta poliçesi genel ve varsa özel şartları içerir. Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel şartlar C.10. maddesi ile 12/8/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni genel şartlar C.11 maddesine göre genel şartlar yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır.” Davamızda da kaza tarihi ve poliçe tarihi 2009 olduğundan eski genel şartların uygulanması gerekmektedir.
01.06.2015 tarihinden önce sigorta genel şartları bakımından Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/13432, Karar No: 2016/5072 ve 20.04.2016 tarihli eski şartlarla ilgili kararında “Şu hale göre; araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır. Davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün tam kusurlu olması halinde, desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceğine, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacının da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağına karar vermek gerekir. (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK.nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1491 Esas 2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca.” Her ne kadar ölen destek kusurlu kaza tarihinin 09.12.2009 olması ve poliçe ile kaza tarihi itibariyle eski sigorta genel şartları ve bahsi geçen yargı uygulaması uyarınca davacıların mirasçı değil destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla tazminata hak kazanmaları söz konusu olabilecektir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No : 2014/21877 ve Karar No : 2017/4332 sayılı ilamında “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir. ” içtihadına yer verilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No : 2014/10467, Karar No: 2016/11082 sayılı ilamında da”Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir. Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).” içtihadına yer verilmiştir.
Dosyada muhteviyatı doğrultusunda ZMMS’lı araç sürücüsü müteveffanın kazanın meydana gelmesinde %75 oranında kusurlu olması 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 85/1 maddesi uyarınca kusur oranında ve davalı sigorta şirketinin poliçe limiti dahilinde davalı tarafın sorumluluk kapsamında kalıyor olması sebebiyle davacılar desteğinin yaşamını yitirmesi, dosyada mevcut kolluk vasıtasıyla yapılan araştırma raporu, uyap nüfus kayıtları nedeniyle destekten yoksun kaldıkları anlaşılmakla ve poliçe limiti bakımından bilirkişilerce hesaplanan miktar üzerinden davanın … için 53.376,55 TL, … için 22.695,52 TL üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir. Diğer davacı … bakımından ise kalıcı maluliyet tespiti olmaması ve davalıca yapılan ödeme gereği artık davalı sorumluluğu sona erdiğinden yerinde olmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle;
“1-Davacı … bakımından kalıcı maluliyet tespiti olmaması ve davalıca yapılan ödeme gereği yerinde olmayan davanın REDDİNE, diğer davacılar bakımından davanın KABULÜNE,
2-… için 53.376,55 TL, … için 22.695,52 TL olmak üzere Toplam: 76.072,06 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalıdan alınıp davacılara VERİLMESİNE,” karar verilmiş, mahkememizce verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Davalı vekili tarafından istinaf talebi bulunması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 2018/3693 esas ve 2020/3969 karar sayılı 20/11/2020 tarihli kararı ile “Dava, ölümlü ve yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacılardan … için iş gücü ve efor kaybı tazminatı, davacılar … ve … için destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır..
Dosya kapsamından 09/10/2019 günü saat 08:15 sıralarında dava dışı sürücü … yönetiminde bulunan … plakalı … marka otomobil ile D-100 yolunda … – … istikametine giderken 6.km’deki devlet hastanesi tali yol kavşağına yaklaştığı sırada sağ şerit üzerinden aynı yönde giderken hastane tali yoluna girmek üzere soluna dönüşe geçen davacıların miras bırakanı …’ın sürücüsü olduğu davalı … Sigorta A.Ş.’ye ZMMS poliçesi ile sigortalı… plakalı … marka otomobil ile çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında davacıların desteği … ile yolculardan … vefat etmiş, yine yolcu olan davacı … ise yaralanmıştır.
Davacılar desteğin vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.”
Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Davacıların desteği müteveffanın, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacıların hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/17669 E. ve 2017/919 K.sayılı ilamı) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas, 2012/92 Karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 Esas ve 2013/74 Karar sayılı ilamları).
Davacılar murisinin sürücüsü olduğu araç ile 09/10/2009 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kaza neticesinde vefat ettiği, davacıların, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulundukları, bu nedenle murisin kusurunun, davacılara yansıtılamayacağı, destekten yoksunluk zararını, davalı taraftan talep edebilecekleri anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça, Trafik Sigortası Genel Şartları’nın A.6.c ve d maddeleri uyarınca, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin, trafik sigortası teminatı dışında bırakıldığı ileri sürülmüş ise de somut olayda kaza tarihi 09/10/2009 tarihindir. Yeni genel şartlar 01/06/2015 tarihinde, Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde değişiklik yapan Yasa ise 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yeni Genel Şartlar C-11. maddesinde, bu genel şartlar yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanır hükmü mevcut olup, poliçenin 16/02/2015 tarihinde tanzim edildiği, dolayısıyla poliçe düzenleme tarihi, genel şartlar hükümlerinin yürürlük tarihinden önce olması nedeniyle, Yeni Genel Şartlar hükümlerinin, dava konusu olayda uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf itirazının reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kabul görmüş pay esasına göre “çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edildiği; Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalı olduğu; Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak payların düşeceği, Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun paylarının destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılarak, anne ve babaya verilmeyeceği; Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payının artacağı; Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payının diğerine aktarılacağı, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminatın bu ilkelere göre hesaplanmasının” benimsenmiştir.
Mahkemece aktüerya ve kusur bilirkişilerinden alınan 25/01/2016 tarihli raporda destek paylarının hesaplamada nasıl değerlendirildiği açıklanmamıştır. Mahkemece, yargıtayın yerleşmiş destek pay ilkeleri doğrultusunda, destek paylarının ne şekilde uygulandığını da gösterecek denetime elverişli aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davacılardan … için kalıcı maluliyetin olmaması ve davalı tarafça yapılan ödeme gereğince yerinde olmayan davanın reddine karar verildiği halde, reddedilen bu kısım yönünden davalı vekili lehine vekalet ücreti verilmemiş olması doğru olmamıştır. ” gerekçesiyle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İstinaf Mahkemesi kaldırma kararı doğrultusunda daha önce dosyamıza rapor sunan aktüer bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi Ali İhsan Doğan’dan alınan 20/06/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Rapor tanzim tarihi itibarı ile, Müteveffanın hak sahibi; a) Oğlu …’a ilişkin olarak ödenebilir tazminat tutarı 98.081,58 TL, b) Kızı …’a ilişkin olarak ödenebilir tazminat tutarı 29.531,98 TL, olmak üzere çocukları ödenebilir tazminat tutarı toplamı 127.613,56 TL olarak hesaplandığı, davacılardan … için kalıcı maluliyetin olmaması ve davalı tarafça yapılan ödeme gereğince yerinde olmayan davanın reddine karar verildiğinden hesaplama yapılmadığı, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk/Trafik sigorta poliçesinin kişi başına sakatlanma ve tedavi teminatı ayrı ayrı 150.000,00 TL olduğu, davacı vekili tarafından 2.000,00 TL maddi tazminat talep edilmiştir.
Bilirkişiden alınan 15/05/2022 tarihli ek raporda özetle; Rapor tanzim tarihi itibarı ile, Müteveffanın hak sahibi; A) oğlu …’a ilişkin olarak ödenebilir tazminat tutarı 181.165,44 TL b) kızı …’a ilişkin olarak ödenebilir tazminat tutarı 29.531,98 TL, olmak üzere çocukları ödenebilir tazminat tutarı toplamı 210.697,41 TL olarak hesaplandığı, kaza tarihinde geçerli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta poliçesinin kişi başına ölüm teminatının 150.000,00 TL’yi aştığından garame hesabı yapılması gerektiği, bu durumda müteveffanın hak sahibi; A) oğlu …’a ilişkin olarak ödenebilir tazminat tutarı 128.975,55 TL b) kızı …’a ilişkin olarak ödenebilir tazminat tutarı 21.024,45 TL, olmak üzere çocukları ödenebilir tazminat tutarı toplamı poliçe limiti 150.000,00 TL olarak hesaplandığı, Takdiri sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davalı vekilinin istinaf etmiş ve davacılar tarafından kesinleştiği, sadece davalı şirket lehine kaldırılan mahkeme ilamı dikkate alındığı yönünde kararı halinde de (21/09/2017 tarihli yasal asgari ücret dikkate alındığında); Rapor tanzim tarihi 15/05/2022 tarihi itbariyle; Müteveffanın hak sahibi; A) oğlu …’a ilişkin olarak ödenebilir tazminat tutarı 61.712,80 TL b) kızı …’a ilişkin olarak ödenebilir tazminat tutarı 25.920,37 TL, olmak üzere çocukları ödenebilir tazminat tutarı toplamı 87.633,16 TL olarak hesaplandığı, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta poliçesinin kişi başına sakatlanma ve tedavi teminatı ayrı ayrı 150.000,00 TL olduğu, davacı vekili tarafından 2.000,00 TL Maddi tazminat talep edildiği, sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekilince, 2. Islah dilekçesi sunularak davacı … Yönünden taleplerini 127.304,78 TL’ye artırılmış, ıslah harcı yatırılmıştır.
Mahkememiz İstinaf Mahkemesi kararı ile bağlı olup kaldırma sebepleri kapsamında yeniden değerlendirme yapılması gerekmektedir.
İstinaf kaldırma kararında belirtildiği şekilde aktüer bilirkişiden ek raporlar alınmış, bilirkişi tarafından son sunulan 15.05.2022 tarihli ek rapordaki rapor tanzim tarihi itibarı ile yapılan Müteveffanın hak sahibi; A) oğlu …’a ilişkin olarak ödenebilir tazminat tutarı 181.165,44 TL b) kızı …’a ilişkin olarak ödenebilir tazminat tutarı 29.531,98 TL, olmak üzere çocukları ödenebilir tazminat tutarı toplamı 210.697,41 TL olarak hesaplandığı, kaza tarihinde geçerli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta poliçesinin kişi başına ölüm teminatının 150.000,00 TL’yi aştığından garame hesabı yapılması gerektiği, bu durumda müteveffanın hak sahibi; A) oğlu …’a ilişkin olarak ödenebilir tazminat tutarı 128.975,55 TL b) kızı …’a ilişkin olarak ödenebilir tazminat tutarı 21.024,45 TL, hesaplamaların hukuki değerlendirmeler ve usulü kazanılmış haklar kapsamındaki değerlendirmeler mahkememize ait olmak üzere dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirilmiştir.
Davacılar vekilince, davacı … için dava konusu kazada yaralanmasından dolayı 1.000,00 TL iş gücü ve efor tazminatı talep edilmiş olup, mahkememizce verilen ilk kararda bu davacı yönünden dava red edilmiştir. Mahkememizce verilen bu karar davacılar vekilince istinaf edilmemiş olduğundan, usulü kazanılmış haklar gözetilerek önceki gerekçemiz kapsamında davacı … tarafından tarafından açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekilince, davacı … için dava konusu kazada babası murisinin vefatı nedeniyle 22.695,52 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmiş olup, mahkememizce verilen ilk kararda bu davacı lehine 22.695,52 TL tazminata hükmedildiği, İstinaf Mahkemesi kaldırma kararı sonrası alınan son aktüer bilirkişi raporuna göre garame hesabı sonucu bu davacının davalı sigorta şirketinden talep edebileceği tazminat miktarının 21.024,45 TL olduğu anlaşıldığından, bu davacı yönünden davanın 21.024,45 TL üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekilince, davacı … için 2. Defa ıslah dilekçesi sunulmak suretiyle dava konusu kazada babası murisinin vefatı nedeniyle 127.304,78 TL TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmiş olup, İstinaf Mahkemesi kaldırma kararı sonrası alınan son aktüer bilirkişi raporuna göre garame hesabı sonucu bu davacının davalı sigorta şirketinden talep edebileceği tazminat miktarının 128.975,55 TL olduğu, ancak mahkememizce verilen ilk kararda bu davacı lehine 53.376,55 TL tazminata hükmedildiği, davacılar vekilince mahkememizce verilen ilk karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmadığından, davalı lehine usulü kazanılmış hak oluştuğu, bu kapsamda bu davacının davalı sigorta şirketinden 53.376,55 TL tazminat talep edebileceği anlaşılmakla bu davacı yönünden davanın 53.376,55 TL üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Temerrüt tarihine ve uygulanacak faize ilişkin istinaf mahkemesince bir kaldırma yapılmadığından usulü kazanılmış haklar gözetilerek önceki karamızdaki gibi temerrütün dava tarihinde oluştuğu, dava tarihinden itibaren kabul edilen tazminat miktarlarına yasal faiz uygulanması gerektiği değerlendirilmiştir.
Tüm bu nedenler ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı … tarafından açılan davanın REDDİNE,
2-Davacılar … ve … tarafından açılan davaların KISMEN KABULÜ İLE; … için 53.376,55 TL, … için 21.024,45 TL olmak üzere toplam 74.401,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak bu davacılara VERİLMESİNE, Fazlaya dair istemlerinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesap olunan 5.082,33-TL nispi karar harcından peşin ve ıslah yoluyla alınan 449,43-TL’nin mahsubu ile bakiye 4.632,90-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Ayrıca, bozmadan önce verilen karar gereğince 24/09/2018 tarih, 2018/306 Harç No’lu Harç Tahsil Müzekkeresi ile davalıdan tahsil için yazılan 5.069,64-TL bakiye karar harcının tahsil edilmiş ise tahsil edildiğine ilişkin makbuz ibraz edildiğinde talep halinde DAVALIYA İADESİNE,
5-Davacı tarafından dava açılırken peşin ve ıslah yoluyla yatırılan 449,43-TL’nin harcın davalıdan alınarak DAVACILAR … VE …’A VERİLMESİNE,
6-A)Davacı tarafların yaptığı bilirkişi ücreti 3.050,00 TL, başvurma harcı 6,84 TL, posta tebligat gideri 1.207,25 TL olmak üzere toplam 4.264,09 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.115,02 TL’sinin davalıdan alınarak DAVACILAR … VE …’A VERİLMESİNE,
B)Davacı … tarafından yapılan ATK ücreti dahil yargılama giderlerinin KENDİSİ ÜZERİNE BIRAKILMASINA,
7)Davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcına ilişkin masrafın red kabul oranına göre, 49,44 TL’sinin davacılar … ve …’tan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE, fazlasının kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden bu davacı yönünden kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI …’A VERİLMESİNE,
9-Davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden bu davacı yönünden kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACI …’A VERİLMESİNE,
10-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden her bir davacı yönünden red edilen miktarlar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’TAN, 1.671,07 TL vekalet ücretinin …’TAN, 9200,00-TL vekalet ücretinin davacı …’TAN alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
11-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/10/2022

Katip …
 e-imzalıdır

Hakim …
 e-imzalıdır