Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/731 E. 2021/292 K. 12.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/731 Esas
KARAR NO:2021/292

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:03/10/2019
KARAR TARİHİ:12/04/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı borçlunun 25/12/2009 tarihinde aralarında alacağın temliki, sulh , ibra ve feragat sözleşmesi akdettiklerini, tanzim edilen sözleşmenin 4.1.maddesine göre müvekkili davacının tasfiye halindeki …A:Ş de bulunan kar ve zarar katılım akdi, cari hesaplar ve hesaplarken eklerinde bulunan 12.236,00 Doları, bütün hakları ile davacıya temlik ettiğini, davanın ise sözleşmenin 4.2.maddesine göre belirlenen ödeme tarihlerinde, müvekkil davacıya temlik edilen tutarı ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşmenin 4.6.cı maddesinde temlik alan davalının 6 taksiti ödeyememesi halinde temlik eden müvekkil davacının ‘temlikin eski hale iadesini istemediği takdirde, kalan miktarı temlik alandan tahsil cihetine gideceği ‘seçimlik hakkı olduğunun kararlaştırıldığını, sözleşmede belirlenen tarihlerde, davalının temlik aldığı ve müvekkile ödemesi gereken 12.236,00 Dolardan, 5.880 Doları ödemiş olmasına karşın 6.356 Dolarlık kalan tutarı ödememesi nedeniyle …icra Müdürlüğü ‘nün …/… Esas sayılı dosyasından, 36.229,00 TL asıl alacak ve 23.279,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 59.508,89 TL talepli icra takibinin başlatıldığını, ödeme emrinin davalı borçluya 24/08/2019 tarihinde tebliğ edildiğini ve davalı borçlunun 26/08/2019 tarihli dilekçesi ile icra takibine haksız ve yersiz olarak, borcun bulunmadığı ve takip konusu alacağın zamanaşımına uğradığını iddia ederek itirazda bulunduğunu, icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, davalı borçlunun müvekkiline 29/06/2010 tarihinden 02/01/2012 tarihine kadar peyderpey ödeme yaptığını ancak 02/01/2012 tarihinden sonra ödeme yapmadığını, yine davalının yapmış olduğu itirazda borcu zamanaşımına uğradığı iddia edilmiş ise de, sözleşmeden kaynaklanan alacaklarda yasal zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu, borcun zamanaşımına uğramadığının tartışılmaz olduğunu, tüm bu nedenlerle davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki haksız ve mesnedsiz itirazların iptali ile yasal faizi ile birlikte müvekkilin alacağının tahsilinin sağlanabilmesi bakımından takibin devamına, borçlu aleyhine alacağın %20 sinden az olmamak kayıt ve şatı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini mahkememizden arz ve talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı ….Ltd.Şti vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; güncel Yargıtay içtihatları ve BAM ilamları uyarınca iş bu davada görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, müvekkili şirket ile davacı taraf arasındaki davanın sözleşmeden kaynaklanan itirazın iptali davası olduğu, ihtilaf konusu sözleşme ve iş bu sözleşmenin ifası tacir olan müvekkilinin ticari işletmesi ile ilgili olduğu, Ticari İş niteliğinde olduğu, TTK’nun 19. maddesi gereğince taraflardan biri için ticari iş sayılacağından, bu uyuşmazlığa bakmakla görevli Mahkemenin, TTK’nun 4.ve 5. maddeleri gereğince Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu, tüm bu nedenlerle iş bu davayı açmadan önce zorunlu arabulucuya başvurmayan davacının davasının dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi, dava niteliği itibarıyla ticari dava olduğundan ve Ticaret Mahkemesinin görev alanına dahil olduğundan iş bu davanın öncelikle görevsizlik nedeniyle reddine, haksız, mesnetsiz, yasal dayanaktan yoksun ve zamansız ikame olunan davanın reddine, davacı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, mahkeme masrafları ve ücret-i vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini mahkememizden arz ve talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi ve ekleri, cevabi yazı içerikleri ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Dava, Tasfiye Halinde …A.Ş.’den mevduat alacağının ivazlı temliki üzerine temlik alan tarafından ödenmeyen temlik alacağının tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Eldeki dava dosyası, …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20/10/2020 gün 2019/… ve 2020/… Karar numarasıyla verilen görevsizlik kararı üzerine mahkememize tevzi olmuştur. Mahkememizce öncelikle, HMK 1. maddesi uyarınca kamu düzeninden olan görev hususu açısından ve HMK 114/c ve 115/1. maddesi uyarınca yapılan incelemede;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olarak düzenlenmiştir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmakla birlikte Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmayıp TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmeyecektir.
Üçüncü grup ticari davalar ise, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen alacağın temliki sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. …. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından temlik sözleşmesinde davacının İhlas Finans Kurumundan olan alacağının davalı şirket tarafından ödeneceği kararlaştırıldığından bahisle uyuşmazlığın TTK’nun 4/1-f maddesi uyarınca finansal işlemlerden kaynaklanması nedeniyle davanın mutlak ticari nitelikte olduğu, uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret nahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Ancak benzer bir uyuşmazlığa ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 21/03/2019 tarih ve 2017…-… E. 2019/… K. Sayılı içtihadıyla; “Tüm bu açıklamalar ve ortaya konulan yasal düzenlemeler karşısında somut olay incelendiğinde; davacılar ile davalı şirket arasında 18.01.2011 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye göre davalı şirketin davacılara her ay 150 Euro olmak üzere toplam 7.669,38 Euro ödeme yapmayı taahhüt ettiği, davalı şirketin edimlerini yerine getirmemesi üzerine davacılar tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalı şirketin takibe itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacılar ile davalı şirket arasında imzalanan alacağın temliki sözleşmesi bağımsız mahiyette bir sözleşmedir ve taraflar açısından kendi başına hüküm ifade eder. Davacılar anılan sözleşmeye dayanarak sözleşmenin karşı tarafı olan davalı … Tic. A.Ş. aleyhine icra takibinde bulunmuş ve itiraz üzerine itirazın iptali davası açmıştır. Davacıların temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki …A.Ş. bu davada taraf değildir. Eldeki dava TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacıların tacir olmadıkları da gözetildiğinde her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili değildir. Bu nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi değil 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesidir. ” şeklindeki gerekçeyle davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki …A.Ş.’nin taraf olmadığı davanın mutlak ticari dava olmayacağına ve görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna (Ayrıca benzer hususta … BAM …. H.D. 2020/… Esas-2020/… Karar, … BAM …. H.D. 2020/… Esas-2021/… Karar, … BAM … H.D. 2020/… Esas-2021/… Karar sayılı kararları da mevcuttur) karar vermiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığından somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizde görülüp karara bağlanan davanın, Tasfiye Halinde …A.Ş.’den mevduat alacağının ivazlı temliki üzerine temlik alan tarafından ödenmeyen temlik alacağının tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davası olduğu, davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki …A.Ş.’nin bu davada taraf olmadığı, ayrıca eldeki davanın, TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan da olmadığı gibi davacının da tacir olmadığı ve bu nedenle de davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle de ilişkili olmadığı anlaşıldığından ve ayrıca yatırım amacıyla hareket eden davacının tüketici sıfatı da bulunmadığından, somut olayda 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanamayacağına ve uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığına kanaat getirilmiş ve davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kabul edilerek davanın görev yönünden usulden reddine karar verilmiş ve ayrıca aynı konuda …. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından da görevsizlik kararı verildiğinden aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın görev nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davada …. Asliye Hukuk Mahkemesinin GÖREVLİ OLDUĞUNA,
3-Aynı konuda …. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilmiş ve kanun yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş görevsizlik kararı bulunması nedeniyle OLUMSUZ görev uyuşmazlığı doğduğundan, görevsizlik kararımızın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde dosyanın yargı yeri belirlemesi bakımından … BAM ilgili Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
4-HMK’ nın 331 md uyarınca harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; Davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere herhangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/04/2021

Katip …

Hakim …