Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/730 E. 2023/952 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/730 Esas
KARAR NO :2023/952

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:20/12/2020
KARAR TARİHİ:06/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında süregelen bir ticari ilişki olduğunu, davalının cari hesap özetini gösterir ekstrede borç bakiyesinin 363.384,31 TL olduğunu, davalı borçlu … Tekstilin borcunu ödememesi sebebiyle icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından yapılan itiraz ile takibin durdurulduğunu, davalı tarafından haksız itiraz edildiğini ve arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenle davalının itirazının iptaline, takibin; vekalet ücreti, faiz, tahsil harcı, diğer masraf ve sair hususlar açısından devamına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına karar karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça hangi fatura için kısmi dava açtığının belli olmadığını, davacı vekilinin hangi fatura için kısmi dava açtığını açıklaması gerektiğini, taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunmadığını, ilk aşamada müvekkilinin iş yerinin 26.01.2018 tarihinde açıldığını ve 30.06.2020 tarihinde kapanmış olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan 2020 yılına ait faturaların müvekkiline tebliğ edilmediğini, bu durumda 118.108,05 TL kur farkı olduğu iddia edilen faturayı kabul etmesinin mümkün olmadığını, zira taraflar arasında kur farkı ödeneceğine dair sözleşme olmamakla kur farkının neye ilişkin olduğunun da belli olmadığını, taraflar arasında yabancı paradan kaynaklı fatura bulunmadığını, davacı vekilince 1 adet iddiaya göre cari hesap özeti, 3 adet fatura ibraz edildiğini, bu faturaların kur farkına dayalı faturalar olup müvekkiline tebliğ edilmediği gibi işyeri kapandığından tebliğ edilmesinin mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle cari hesap özetinin devirden 258.276,26TL geldiği anlaşılmakla devirin hangi yıllara ait olduğunun belli olmadığını, vergi dairesinden istenilen BS formlarına göre 2018-2019-2020 yıllarına ait olmakla tarafların müvekkili ile bir dönem müvekkili davalıdan polyester iplik aldığını, müvekkilinin tüm ödemeleri yaptığını, ticari defter incelemesinde davacıya borçlu olmadığının ispat edileceğini, dosya kapsamında vekilce fatura ibrazı halinde inceleme haklarını saklı tutarak, davacının ürünleri ispat ettiğini ispatlamak zorunda olduğunu, davacı vekilce ödeme emrinde işlemiş faiz talebinde bulunmakla huzurdaki dava da işlemiş faiz yönünden kısmi dava açılmamış olmakla beyanda bulunma hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bakiye alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı yanca, düzenlenen faturalar ve arabuluculuk son oturum tutanağı ibraz olunmuş; dava konusu takip dosyasının uyap kayıtları, tarafların BA/BS formları celbedilmiştir.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçludan 363.384,31TL asıl alacak, 1.792,03 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 365.176,34TL alacağın tahsili talebinde bulunulduğu, ödeme emrinin 10/10/2020 tarihinde davalı borçluya tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından süresi içerisinde 16/10/2020 tarihli dilekçe ile ödeme emrine itiraz edildiği ve takibin davalı borçlu yönünden durduğu, borca itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğine ilişkin bilgi ve belge bulunmamakla birlikte itiraz ve dava tarihlerine nazaran davanın da hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tanık … “Ben fason üretim atölyesinde çalışanım. Çalıştığım iş yeri abime aittir. Bize …’ten veyahut …’in müşterilerinden fason üretim noktasında talep gelir. Ya ürünler doğrudan atölyemize gönderilir ya da biz gidip ilgili yerden ürünleri teslim alırız. Üründen kastım sadece ipliktir. Bana gösterilen sevk irsaliyelerinden 21/06/2019 tarihli olan üzerindeki imza bana aittir. Net olarak hatırlamamakla birlikte belgeyi imzaladığım için içeriğindeki mallar tarafıma teslim edilmiştir. … ile ilk çalışmamız hatırladığım kadarıyla 2018 yılında başladı ve iki ay sürdü. Sonrasında başka bir fason atölye ile anlaştılar. Devam eden süreçte 2019 yılının başlarında yeniden bizimle çalışmaya başladılar. Yaklaşık bir yıl kadar bizimle birlikte çalıştılar. Yeni sezon için taraflar anlaşma sağlayamadı biz de … ile bu tarihten sonra çalışmadık. … şirketi iplikçidir. Müşterilerimiz …’ten iplik siparişi geçer ve bunun üzerine biz ürünleri alırız veyahut bize bırakılır. … ile olan çalışmalarımız döneminde birden fazla iplikçiden ürünü aldık. … ile çalıştığımız dönemde hatırladığım kadarıyla …’ten toplamda yaklaşık olarak 5 tonun üzerinde iplik aldım. Bahsettiğim dönemdeki çalışmalarımız sırasında … günü birlik ödeme almadığı sürece bizlere ürün vermiyordu. 2019 yılındaki çalışma döneminden …’ın …’e bir borcu olduğunu düşünmüyorum. Bana gösterilen sevk irsaliyesi içeriğindeki ürünler sürekli çalıştığımız ürünlerdir, … adına yaptığımız fason üretimlerde de bu yöndeki iplikler kullanılmıştır ancak bu ürünlerin tamamı … adına mı gönderildi bunu bilmiyorum. Üzerinde imzam bulunan sevk irsaliyesi tarihinde … bize fason üretim yaptırıyordu. Fason üretim işi genel olarak sözlü olarak kuruluyordu. … ile yapılan herhangi bir yazılı sözleşme bulunmamaktadır. Sözlü olarak anlaşma sağlanmıştır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Taraflarca sunulan dilekçe ve belgeler ile getirtilen kayıtlar incelenmiş, 6102 sayılı TTK’nın 83. Maddesi hükmü de dikkate alınarak uyuşmazlığa konu alacağın dayanağı olan faturaların ve ödemelerin taraf şirketlerin ticari defterlerine yansıyış şeklini tespit noktasında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi 07/07/2021 tarihli raporunda; davacı tarafın 2018, 2019 ve 2020 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu ve HMK 222./2 maddesi kapsamındaki koşulları taşıdığı, davalı tarafın 2018 yılında işletme defterine tabi olduğu, İşletme defterinin nevi gereği gelir ve gider hulasasına havi olup, diğer deliller ile delil vasfına haiz olacağı, davalı tarafın 2019-2020 yıllarına ait sunulan ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu ve HMK 222./2 maddesi kapsamındaki koşulları taşıdığı, davacı kayıtları kapsamında takip tarihinde davalıdan takibe konu 363.384,31 TL davalıdan alacak kayıtlı olduğu, davalı kayıtları kapsamında takip tarihinde 250.867,89 TL davacıya ait borç mevcut olduğu, taraf kayıtlarında farklılığın davacının 2019 yılındaki 1 adet 29.896,53 TL’ik satış faturası ve 2020 yılındaki adet kur farkı faturasının davalıda kayıtlı olmamasından kaynaklı olduğu, tespit edilen taraf kayıtlarındaki farklılık ile ilgili, davacı tarafından kayıtlarında mevcut 2019 yılı faturasına ilişkin ve emtianın teslimine ilişkin sunulan dayanak irsaliye ile davalıya fatura içeriği emtianın tesliminin kabulü ile davalıda mevcut 250.867,89 TL davacı alacağına ilavesi neticesinde 280.764,42 TL davacı alacağı hesaplandığı ve 2020 yılı kayıtlarındaki iki adet kur farkı faturasının hesaplanmasının dayanaklarının sunulması halinde değerlendirme yapılabileceği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş. taraflarca yapılan itirazlar ve rapor sonrası dosyaya kazandırılan belgelerin de incelenmesi suretiyle bilirkişiden ek rapor alınmasına karar veriliş olup, ek raporda özetle; kök rapordan sonra davacının 2020 yılında tanzim ettiği kur farkına ilişkin davalı kök raporda ticari teamül gereği kur farkı faturası tanzim edildiği yönünde itirazda bulunmuş ise de sektörel teamül uzmanlık alanımız kapsamında bulunmayıp, faturanın hesaplanmasına esas dayanaklar, taraflar arasında vade farkına ilişkin bir sözleşme, yazılı belge veyahut teamül haline gelmiş bir uygulama bildirilmemekle herhangi bir hesaplama kıstası bulunmadığından kur farkı faturalarının denetimi yapılamamış olup, takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu görülmüştür. Davacının 2019 yılında tanzim ettiği 29.896,53TL’lik satış faturasına ilişki … ismi ile kayıt mevcut olmayıp, tanık beyanlarına göre faturanın kabulü edilip edilmemesinde takdir sayın Mahkemeye aittir. Davalı kayıtları uyarınca davacı şirket 250.867,89 TL alacaklı olup, bu tutarda ihtilaf mevcut değildir. Sayın Mahkemece Davalı kayıtlarında olmayan ve … tarafından emtianın alındığı açıklaması mevcut olan 29.896,53 TL tutarındaki faturaya ilişkin , davalı kayıtlarında …’nun abileri olan … ve … ile ilgili hesap mevcut olmadığı ancak şahit ifadesinde davalı adına iş yapıldığı dönemde bu ipliklerin alındığının beyan edilmesinin teslim için sayın Mahkemece kabul yönünde görüş oluşması halinde bu fatura dahil 280.764,42 TL davacı alacağı hesaplanacağı teslim için şahit ifadesini destekleyen kayıt bulunmaması sebebiyle hukuki işleme dair davalı adına teslim edildiğinin kabul edilmemesi yönünde kanaat oluştuğunda davalıda mevcut 250.867,89 TL davacı alacağı olduğu kanaatlerine vamrıştır.
Yapılan yargılama neticesinde tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiştir.
Taraf ticari defterleri ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davalı kayıtları uyarınca davacı şirketin davalı şirketten 250.867,89 TL alacaklı olduğunun hesap edildiği, davacının 2019 yılında tanzim ettiği 29.896,53TL’lik satış faturasına ilişkin … ismi ile davalı ticari defterlerinde kayıt mevcut olmadığı, dilenen tanığın ürünlerin kendisine teslim edildiği şeklindeki beyanını doğrulayacak dosya kapsamında herhangi bir yazılı delil bulunmadığı, dolayısıyla ürünlerin davalıya teslim edildiğinin ispatlanmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili 17/10/2023 tarihli dilekçesi ile taleplerini 275.364,42 TL artırarak davalarını 280.764,42TL olarak ıslah etmiş ve bu değer üzerinden eksik harcı yatırmıştır.
HMK 109. maddesinde talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının da dava yoluyla ileri sürülebileceği; ikinci fıkrasında ise; talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağı belirtilmiştir. İkinci fıkra hükmü 20.05.2015 tarihinde iptal edildiğinden bir alacak hakkında daha fazla bir miktar için tam dava açma imkânı bulunmasına rağmen alacağın bir kesimi için artık dava açılabileceği her ne kadar sabit olsa da davacı alacaklı işbu itirazın iptali davasını 20/12/2020 tarihinde açtığından kanunda öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin de 20/12/2020 tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı, yargılama sırasında takibe giren ve davada talep edilmeyen bakiye alacağa ilişkin olarak 17/10/2023 tarihinde ıslah harcı yatırmak suretiyle harç ikmalinde bulunmuşsa da, işbu harç ikmalinin 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra yapıldığının anlaşıldığı, hak düşürücü süre, itiraz niteliğinde olup hakim tarafından da re’sen dikkate alınması gerektiğinden (Y a r g ı t a y 6 . Hu k u k Da i r e s i 2022/…, 2023/…) her ne kadar bilirkişi raporu ile de hesaplanan ve mahkememizce de sabit olduğuna kanaat getirilen 250.867,89 TL davacı alacağının dava dilekçesi ile harçlandırılan 5.400,00 TL’lik alacağın kısmen kabulüne ıslah ile artılan talep miktarının ise ise hak düşürücü süre yönünden reddine ayrıca hüküm altına alınan alacağın likit ve bu yöne ilişkin itirazın haksız olması karşısında davacının icra inkar tazminatı istem koşullarının oluştuğu kanaatine varılmakla mahkememizce aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalının dava konusu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 5.400,00 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, 08/10/2020 takip tarihinden itibaren 5.400,00 TL asıl alacağa ticari avans faizi uygulanmak suretiyle takibin DEVAMINA, Islah ile arttırılan kısma ilişkin talebin hak düşürücü süre yönünden REDDİNE,
2-Davalı tarafından takibe haksız olarak itiraz edildiğinden hükmolunan toplam 5.400,00 TL alacağın %20’si oranında hesap ve takdir edilen 1.080,00 TL icra inkar tazminatının İİK 67/2 maddesi gereğince davalılardan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
3-Alınması gereken 368,87 TL nispi karar ve ilam harcının peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan 4.756,93‬TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 4.388,06‬TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Davacı tarafından peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan 4.756,93-TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davanın kabul ve reddolunan miktarları dikkate alınarak 1.294,61 TL’nın davacıdan, 25,39 TL’nın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacının yaptığı ilk masraf 54,40 TL, 1.700,00 TL bilirkişi ücreti, 135,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.889,40‬ TL’nin red ve kabul oranına göre 36,34TL ‘nın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı tarafça sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm tesisine YER OLMADIĞINA,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.400-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 43.304,66-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
9-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
10-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kısmen kabul edilen alacak yönünden miktar itibari ile KESİN, reddedilen alacak miktarı yönünden ise HMK’nın 341/1 ve 345. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.06/12/2023

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .