Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/696 E. 2023/593 K. 17.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/696 Esas
KARAR NO:2023/593 Karar

DAVA:Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:04/12/2020
KARAR TARİHİ:17/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı firma ile anlaştığı ve bu firmaya dikip teslim etmesi için 18672 adet pantolon kumaşı ve aksesuarlarını teslim ettiğini, davalının pantolonları parti parti teslim ettiğini, pantolonların bir kısmını ġubat 2020 tarihinde teslime başladığını ve 09.03.2020 tarihinden sonra da peyderpey devam ettiğini; ancak yapılan kontrolde söz konusu pantolonların 15.481 adedinin ayıplı olduğunun tespit edildiğini; ayıp ihbarının birkaç kez sözlü olarak yapıldığını; ancak davalının buna itibar etmeyerek ayıplı olarak dikilen malları teslime devam ettiğini; … Noterliği‟nin 26.02.2020 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile ayıp ihbarında bulunduklarını, davalının önlem almaması ve aynı hataların devam etmesi üzerine bu kez de … 6. Noterliği‟nin 18.03.2020 gün … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile ayıp ihbarının yenilendiğini, davalı tarafından teslim edilen pantolonlar üzerinde … 4 Sulh Hukuk Mahkemesi‟nin … D.iş sayılı dosyası ile bilirkişi incelemesi yapıldığını, müvekkilinin pantolonları 85 TL bedel ile sattığını; şayet 15481 adet pantolonlarda ayıp olmasaydı 15.481x 85 TL =1.315.885,00-TL kazancı olacak olduğunu, bilirkişi incelemesinde bu pantolonların bazılarının %60 bazılarının %80 oranında değer kaybettiğini belirttiğini, davalının müvekkili şirkete verdiği zararı ödemekten kaçındığı gibi uyduruk gerekçeler yaratarak müvekkilini zarara uğrattığını belirterek, açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı şirket yetkilisi tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; 15.01.2020 ve 20.02.2020 tarihleri arasında peyderpey olmak üzere toplam 18.672 adet pantolonu, her parti teslimi imza karşılığı olmak üzere davacı tarafa teslim edildiğini; her teslim tarihinden itibaren 7 günlük kontrol süresinde kendilerine davacı tarafından herhangi bir ayıp ihbarının yapılmadığını; son partinin tesliminden sonra yapılan ayıp ihbarının sadece son parti için geçerli olduğunu, önceki teslimler için geçerli olmadığını, davacı taraf iddialarının yersiz ve tutarsız olduğunu; 26.02.2020 tarih … yevmiye no.lu …. Noterliği aracılığı ile yapılan ayıp ihtarıdır konu başlıklı yazı ile Sayın Mahkemeye sunulan dava dilekçesi tarihlerinin uyuşmadığını, her teslimden itibaren 7 gün içinde ayıp ihbarının yapılmadığını; davacının noter ihtarında son parti 20.02.2020 tarihinde teslim edildiğini beyan etmesine rağmen, davacının dilekçesinde ġubat 2020 de başlandığını peyderpey teslim edildiği 09.03.2020 tarihinden sonra da peyderpey teslim edildiği iddialarının tamamen mesnetsiz olduğunu, Ġlk teslimatın 15.01.2020 son teslimatın ise 20.02.2020 tarihinde yapıldığını ve her teslimden sonra ayıp ihtarının yapılmadığını bu sebeple Sayın Mahkemeye itiraz ettiklerini, …. Noterliği‟nin 18.03.2020 gün … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile ayıp ihtarnamesinin yenilendiğini ancak bildirimin kendilerince teslim alınmadığını; 25.03.2020 akşamı itibari ile işyerlerinin Pandemi Covid-19 dolayısıyla 07.06.2020 akşamına kadar kısa çalışma gerekçesi ile kapalı kaldığını, çalışma yapılmadığını; bu sebeple söz konusu ihtarın kendilerine ulaşmadığını, kapıda da ihtar bildiriminin olmadığını; bu sebeple bu konudaki ihtarı da kabul etmediklerini, … 4. Sulh Hukuk Mahkemesi … D.İş sayılı bilirkişi incelemesine cevaplarını ve itirazlarını bildirdiklerini ve incelemeleri kabul etmediklerini, tespit bilirkişisinin taraflı ve bilinçsiz davrandığını, bir pantolonun kumaştan alınarak hangi aşamalardan geçtiğini, nasıl pantolon haline geldiğini irdelemeden taraflı, eksik tahkikat yaptığını; bilirkişinin tespit ettiği ayıpların tamamının kesimden gelen hatalar olup, dikişten kaynaklanmadığından, taraflarına ne teslim edilmiş ise o malın dikilmiş olup, ayıpların dikimden değil, kesim hatalarından kaynaklandığını bu sebeple bilirkişi raporunu kabul etmediklerini; bu sebeple her teslime göre 7 günlük ihtar süresini
dikkate alacak şekilde bilirkişi raporu aldırılmasını talep ettiklerini, Kesimlerin tamamen problemli olduğunun dikimin her aĢamasında tespitlerinin taraflarınca dosyaya ekli sunulan fotoğraflar ile yapıldığını, davacı tarafın, fason dikimden sorumlu … tarafından ve … dikim ekibi tarafından gözlemlendiğini, ortak karar ile dikimin tamamlandığını; davacı taraf ile herhangi bir yazılı dikim sözleşmesinin mevcut olmadığını, kesimlerin bu denli problemli olduğunu dikime başladıklarında gördüklerini; imalatına başlanmamış olunsaydı bu işi almayacaklarını, ancak dikime başlamadan da kesim hatalarını görme şanslarının olmadığını, işe başlamadan önce davacının paranın büyük bir kısmını hesaplarına gönderdiklerini, olması gerekenden fazla çaba göstererek gereğini yaptıklarını, mamullerin
son partisini 20.02.2020 de teslim ettiklerini, mevcut Cari Hesap alacaklarının ödenmediğini; kendileri ile her gün görüştüklerini, mamullerin bir an önce bitmesi talebinin
devam ettiğini, hatta görüĢtükleri günlerde, taraflarına ihtarname gönderildiğini; yani 09.03.2020 tarihinde taraflarına 26.02.2020 tarihli ayıp ihtarıdır konu ihtarıdır konu başlıklı T.C. …. Noterliğinden yazı geldiğini, bu yazıya 11.03.2020 tarihli 8869
yevmiye no.lu … 6. Noterden ayıp ihtarına karşılık itirazlarını ve cevaplarını bildirdiklerini, söz konusu cevaplarının
13.03.2020 tarihinde … …’a tebliğ edildiğini, dava dilekçesinde belirtilen tüm ayıpların kesim hatasından, davacının parti malı kumaş alıp, serisi bulunmayan
kumaşlardan pantolon yaptırmasından kaynaklanan davacı tercihlerinden kaynaklı olduğunu; üretilen pantolonların parti
malı olarak taraflarına diktirildiği göz önüne alınarak yukarıda irdelenen tüm hususları irdeleyecek bir rapor alınması gerektiğini belirterek, mesnetsiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi ve ekleri, beyan dilekçeleri, cevabi yazı içerikleri, BA/BS formları, … 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası aslı mündericatı, bilirkişi heyeti raporu ile tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan ve ayıplı ifa nedeniyle uğranıldığı iddia olunan maddi tazminat istemine ilişkin olup, davacı iş sahibi davalı ise yüklenicidir.
Somut olayda, taraflar arasında, davacı yanca davalı yana teslimi yapılan pantolon kumaşı ve aksesuarlarının dikilip, pantolon olarak teslim edilmesine ilişkin sözlü eser sözleşmesi akdedilmiştir.
Somut olaydaki hukuki ihtilaf ise; davalı yanca verilen dikim hizmetinin ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı ve ayıbın davalıdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı ile davacının davalı yandan uğradığını iddia ettiği zararın tazminini talep edip edemeyeceği, edebilecek ise miktarının ne olduğu noktasında toplanmaktadır.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplandığı, gelen yazı cevaplarının dosyamız içerisine alındığı, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacaklarının ortaya konulduğu ve yargılamanın ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırıldığı ve ayrıca mahkememizin 02/08/2021 tarihli ara kararının 1 nolu bendi ile; “Taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla dosyanın Tekstil Mühendisi …, Nitelikli Hesaplamalar Konusunda Uzman … ile YMM … … tevdii ile; taraflarca sunulan tüm deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek ve taraflarca mahal adresi bildirilen defter ve kayıtlar ile dava konusu ürünler (kot pantolonlar) üzerinde mahallinde inceleme yapılmak suretiyle davacı yanın davalıdan herhangi bir zarar talep edip edemeyeceği edebilecek ise miktarının ne olduğunun tespiti ile ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor istenilmesine”, 2 nolu bendi ile; “HMK.nun 218/1 maddesi gereğince bilirkişiye tarafların ticari defter ve kayıtlarını yerinde incelemesi bakımından yetki verilmesine”, ve 3 nolu bendi ile de; “KEŞFİN mahallinde 10/09/2021 saat 10:00’da icrasına” şeklinde karar verildiği, bilirkişi olarak tayin olunan Tekstil Mühendisi …’in keşif gününde şehir dışında olması nedeniyle keşfe katılamayacağı bildirmesi üzerine mahkememizin 20/10/2021 tarihli ara kararının 1 nolu bendi ile; “Bilirkişi Tekstil Mühendisi …’in görevinden azli ile yerine aynı konuda uzman Tekstil Mühendisi …’ın mahkememizce re’sen bilirkişi olarak görevlendirilmesine” ve 2 nolu bendi ile de; “Keşfin önceden belirlenen 22/10/2021 günü saat 10.00’da icrasına” şeklinde karar verildiği, belirlenen gün ve saatte keşfin icra edildiği, dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği ve bilirkişi heyeti tarafından da 07/04/2023 tarihli raporun tanzim edilerek mahkememize ibraz edildiği anlaşılmış olup, raporun incelenmesinde özetle; “…Teknik yönden yapılan değerlendirmede; Davacının dava konusu ürünlerin üretiminde kullanmış olduğu kumaşların, özel olarak dava dışı kumaşçı satıcı firmaya ürettirilen kumaşlar olmayıp, kumaşçı firmanın stokunda yer alan kısmi seri numarasına sahip kumaşların satın alınması şeklinde elde edilen kumaşlar olduğu, zira kimi kumaşlarda totalde birbirinin devamı niteliğinde topların mevcut olduğu görülmekle birlikte, kimi kumaşlarda farklı tarihlerde üretilen topların bir araya gelmesinden elde edilen kumaş toplarının da mevcut olduğu, kullanılan kumaşların ikinci kalite kumaşlar mı yoksa dava dışı kumaşçının elinde kalan 1. Kalite stok kumaşlar olup olmadığının tespitinin bu aşamada yapılmasının mümkün olmadığı, ancak herhangi bir pastal kat karışıklığında ürünlerde ton farklılığına gidecek hataların oluşmasının özellikle yıkama sonrasında kaçınılmaz olacağı kanaatine varıldığı, bu sebeple üretimde bu konuda her iki tarafın da azami hassasiyet göstermesi gerekliliği doğduğu, davacı tarafından bu konuda herhangi bir özel uyarının yazılı olarak davalıya yapıldığının tespit edilemediği, davacı tarafından kesimlerinde yer yer aynı pastalda farklı katlarda olacak şekilde İki kumaş cinsinin de kullanmış olduğu, yine parti kesimlerinde aynı kumaş tipine ait farklı üretim tarihlerine sahip kumaş toplarının aynı pastalın katlarını oluşturduğunun tespit edildiği, burada her ne kadar kumaş enlerinin birbirinin yakın olmasına özen gösterilmiş ise de pastala atılan her katta aynı kumaş enine sahip kumaşların olmadığı; kimi parti kesimlerinde kumaşlarda ortalama 2 cm genişliğinde en farklarının olduğunun görüldüğü, davalının dosya kapsamına sunmuş olduğu belgelerden kimi partilerde kumaş kenarlarının dikime girecek olan kesili parçaya denk geldiğinin görüldüğü, bu durumun üretimde istenmeyen bir durum olduğu, her ne kadar lot ve renk kodlarında bir farklılık olmasa bile, farklı tarihlerde üretilen kumaşların farklı parti kumaşlarına ait olacak olması sebebi ile kumaşlar arasında ton farklılıklarına sebebiyet vermesinin muhtemel olduğu, bu sebeple aynı parti de üretilen kumaşların aynı parti kesim içerisinde kullanılması gerektiği, aynı zamanda İleriki proseslerde katlar arasındaki karışıklığı önlemek için doğru bir Metolama işleminin kumaşlar kesim masasından ayrılmadan önce kesili yarı mamul ürünler üzerine pastal katını, beden numarasını gösterecek şekilde iyi kalite meto kâğıtları ile belirlenmiş olması gerektiği, dava konusu üretimde yüklü adetler, aynı modelden farklı parti kesimleri ve her partide farklı kumaşların da kullanılmış olması ve partilerin birbirinin peşi sıra aynı dikim atölyesine sevk edilmiş olması sebebi ile metolama işleminin hassasiyeti ayrıca önem arz ettiği, inceleme günü, taraflarca yapılan incelemede beden ve renk karışıklığı tespiti yapmış olduğumuz kimi ürünlerde, metodan ziyade (özellikle küçük parçalar üzerinde) parçaların sadece beden numaralarının ürünlerin iç kısmına tükenmez kalem ile yazıldığının tespit edildiği, kumaşların koyu renk olduğu ve kumaş yapısı da göz önüne alındığında söz konusu metolamanın davacı tarafından daha hassas bir şekilde yapılması gerektiği, ancak bunun davacı tarafından aynı hassasiyette yapılmadığı kanaatine varıldığı, ürünlerin tamamında kesimin yapıldığı davacının atölyesinde meto kağıdı ile yapıştırma işleminin yapılmamış olduğu; bazı faturalarda metolama ve dikim işçiliği ile birlikte bu işin sorumluluğunun davalı tarafa verildiğinin anlaşıldığı, kesimi ayrı bir yerde yapılmış ürünlerin, dikim atölyesine sevk edildikten sonra metolama işleminin yapılmış olduğunun anlaşıldığı, bu durumda kesili parçaların sevkiyat şekline ve bunların masaya yerleştirme de gösterilen özene bağlı olarak kısmi karışıklıklara sebebiyet verebildiği, dava dosyasına sunulan faturalardan, dava konusu ürünlerde metolama işleminin davalı tarafından 29.01 sonrası sevk edilen ürünler için üstlenildiği ve davacı tarafından ekstra ödeme yapıldığının görüldüğü, bu sebeple dava konusu üretimde inceleme günü tespiti yapılan meto karışıklıklarında, davalı tarafın sorumluluğuna geçtiğinin anlaşıldığı, bu sebeple metolama ile ilgili hatalardan davalı tarafın sorumlu olduğu kanaatine varıldığı, işin olağan akışında, özellikle böylesine yüklü adetlerde ve aynı modelden çoklu partiler ve çoklu farklı çeşit kumaş kaliteleri ile birlikte yapılan ve özellikle kesimin başka bir kurumca yapılmış olan işlerde; dikimi yapacak olan kuruma ürünlerde istenen ve ürünlerin üretiminde gerekli olan ölçülerin ve dikim formlarının veriliyor olması gerektiği, dava konusu ürünlerle ilgili davacı tarafından davalıya sunulmuş, herhangi bir dikim şartnamesi, teknik beklentiler, talepler ve dikim sonrası istenen ölçü tablosu gibi, ürünler için dikimde istenen teknik şartların dosya kapsamında yer almadığının görüldüğü, inceleme günü her iki tarafın konuşmalarından böyle bir ölçü tablosu ve teknik şartları içeren herhangi bir evrakın olmadığının anlaşıldığı, inceleme günü tarafların karşılıklı konuşmalarından, dava konusu ürünlerde problemlerle karşılaşıldığı ve tarafların bir araya gelerek soruna çözüm bulmaya çalıştıklarının anlaşıldığı, normal şartlarda ürünlerin sevk edildiği prosesler için firmaların, sevk ettikleri ürünün takibi için bünyelerinde bir sorumlu çalıştırıp, ilgili proseste yaşanan problemler bu sorumluların kontrolünde firma sahiplerine yansıtıldığı, davacının özellikle de çoklu parti ve her partide farklı tip kumaşlarında olması, dikim atölyesine dikim ile ilgili herhangi bir teknik ve ölçü talep formu verilmediği de göz önüne alındığında, dikim atölyesinde ürünün kalitesi ile ilgili gidişatının kontrolü, olası problemlerin takibi için, belli bir süre fason dikim sorumlusu şahıs ile ürünlerin takibini yaptığı, daha sonrasında ilgili kişi ile iş akdini fesh ettiğinin, inceleme günü davacı beyanlarından anlaşıldığı, dava konusu ürünlerin üretim safhasında gerek kesim kaynaklı gerekse dikim kaynaklı hatalar taraflarca tespit edilmesine rağmen, üretim safhasında gerek davacı gerekse davalı tarafından yazılı herhangi bir uyarının (mail ortamında veya ihtarname ile) yapılmadığı; üretim sürecinde bütün uyarıların taraflar arasında sözel formda olduğunun anlaşıldığı, üretim safhasında gerek kesim gerekse dikim kaynaklı problemlerin yaşandığı (inceleme günü her iki tarafın beyanlarından anlaşılmaktadır) ve davacı tarafından davalıya teknik bir şartname, kural, ölçü, talep vb. yazılı doküman sunulmadığı da göz önüne alındığında, davalının bünyesindeki işlerin daha kontrollü ve kendi gözetiminde sağlık işleyişinin sık sık davacı fason takip sorumlusu tarafından kontrol edilmesi ve gerekli müdahalelerin yaptırılıyor olması ve gerekli yazılı uyarıların davalı tarafa yaptırılıyor olmasının gerekmekte olduğu, böyle bir takibin davacı tarafından yapılmadığının görüldüğü, bu durumda davacının söz konusu problemli işlerin katlanarak çoğalmasına sebebiyet verdiğinin anlaşıldığı, ayrıca belirtilen işlerde de davacı kaynaklı kusurların mevcut olduğu, ürünler üzerinde yapılan incelemelerde tespit edilen hataların büyük kısmının dikim kaynaklı olması ile birlikte kimi hataların kesimden gelen ve dikim hataları sebebi ile daha da artan bir yapıda hata tipi olduğunun görüldüğü, Dikim kaynaklı hataların; Paça dönüklüğü, paça darlığı-genişliği, yan- overlok dikişlerinde büzgü, karşılık gelen parçaların yan ölçülerinde oynamalar, önlerde delikler, paça yapımı bozuk olanlar, sağ paçalarda yandan artmalar, sağ-ön beden kemerden 1-2 cm artmalar, paçaları zedeli işler, kemer renk farkı, meto sırası karışıklığı, ön beden-arka beden yanlış eşleşme, Ponterez hatası, cep astar kıstırmaları, Kesim ve dikim kaynaklı hataların ise: Overlok kestirmeleri, yan çatımlarda kestirmeler, conta renk farkı olarak tespit edildiği, davalı tarafından da 02.01 tarihinde alınan işler sonrasında kesili parçalarda yaşanan problemler bilinerek 13.01 tarihli işleri de kabul etmesi (arada işlerin yapılması ile ilgili herhangi bir sözleşme olmamasına rağmen), davalı tarafa bu süreçte yazılı herhangi bir ihtarnameyi (mail ortamında ya da noter kanalı ile) göndermemiş olması sebebi ile dava konusu ürünler ile ilgili kendisine sorumluluk aldığının anlaşıldığı, tüm bu açıklamalar çerçevesinde davacının dava konusu ayıplı ürünler üzerinde %20 oranında kusurlu sayılabileceği kanaatine varıldığı,
Ayıp ihbarı ve teslim edilen ürünler yönünden yapılan değerlendirmede; Davacı tarafından yazılı olarak ayıp ihbarının 26.02.2020 tarihinde, yazılı olarak yapıldığının dosya kapsamı içeriğinden görüldüğü, davacı tarafından dava konusu kesimi yapılmış olan parçaların 02.01.2020 ve 13.01.2020 tarihinde davalıya sevk edildiğinin yukarıda yaptılan incelemelerde tespit edildiği, söz konusu sevkiyatlara ait üretimin davalı tarafından 20 ayrı sevkiyat ile davacıya teslim edildiğinin görüldüğü, davalı tarafından davacıya yapılan ve sevk tarihlerine göre sevk adetlerinin rapor içeriğinde tablo halinde sunulduğu, dava konusu tespiti yapılan ayıpların kimisinin açık ayıp statüsünde kolay tespit edilebilinir (2 gün içerisinde), kimisinin ise daha detaylı inceleme ile tespit edilebilinir (8 günlük) derecelerde farklı ayıp gruplarında olduğunun görüldüğü, dikimden teslim alınan dava konusu ürünlerin yıkamaya gitmeden önce, davacı bünyesinde kontrollerinin yapıldığının davacının beyanlarından anlaşıldığı, davacının 26.02.2020 tarihli ihtarnamesi ile; “Toplamda 18672 adet pantolonun taraflarına teslim edildiğini; bunların her birinin teker teker incelenmesinin zaman alacağından dolayı, bu saate kadar 2500 pantolonun ayıplı olduğu, diğerlerinin ise kontrolünün devam edildiğini, kontrolün zaman alması nedeni ile işlemin devam ettiğini” yazılı olarak beyan ettikleri, yine davacının 13.03.2020 tarihli ihtarnamesi ile de; “Halen sayımı ve kontrolü devam eden pantolonların, ayıplı mallar ihtiva ettiğini, taraflarınca sayılarak kayıt altına alındığını; müvekkilinin, malların sayım ve kontrolü esnasında, ayıplı mal tespit eder etmez, derhal muhataba hem sözlü hem de yazılı olarak yaptığı ayıp ihbarını hukuki manada muhatap tarafınca değerlendirilmediğinden, müvekkilinin uğradığı zararın her gün değişen oranlarda arttığını” yazılı olarak beyan ettikleri, ancak davalı tarafından dosya kapsamına sunulmuş ihtarnameler dışında herhangi bir yazılı ihbara rastlanılmadığı, dosya kapsamında yukarıda yapılan incelemeler neticesinde davacının uyması gereken 8 günlük ihbar süresi göz önüne alındığında, 19.02.2020 tarihi öncesinde yapılan teslimlere yönelik herhangi bir yazılı ihbarın davacı tarafından davalıya yapıldığının tespit edilememiş olduğu, söz konusu ayıp ihbarı tarihi ve TTK’da belirtilen ihbar süresi baz alındığında, davacı tarafından yapılan ihbarın ancak 1570 adet ürün için geçerli olabileceğinin görüldüğü;
-Dava konusu olayda davacının hasarlı ürünler ile ilgili talep edebileceği zarar bedeli yönünden yapılan değerlendirmede; Yukarıda yapılan tespitler doğrultusunda davacının iş bu dava konusu ürünler ile ilgili talep edebileceği zarar bedelinin; Hasarlı Ürün Bedeli: 1.570 adet x 85 TL/adet x 0,70= 93.415 TL olduğu, ancak davacının söz konusu olayda %20 oranında kusurluluk durumu göz önüne alındığında; davacının davalıya yansıtabileceği zarar miktarının 93.415 TL X 0,80 = 74.732 TL olabileceği kanaatine varıldığı, Muavin defterlerinin incelenmesinde davacı tarafından davalıya toplamda 180.000 TL, 06.01 ve 22.01 tarihlerinde ödeme yapıldığının görüldüğü, davalı tarafından da davacıya fason üretimi yapılan ürünler için, 22.01, 28.01, 09.03 tarihlerinde kesilmiş 6 adet fatura ile toplamda 220.404,28 TL’lik fatura kesildiği, yukarıda yapılan tespitler neticesinde Davacının Davalıdan iş bu olayın açığa çıktığı tarihte; (180.000 TL+* 74.732 TL )- 220.404,28 TL= 34.327,72 TL alacaklı olacağı kanaatine varıldığı;-Sonuç olarak da; davacı tarafından davalıya 02.01.2020 tarihinde 101791 nolu Sevk irsaliyesi ile 506 nolu model pantolondan 1584 adet, 1000 nolu model pantolondan 3680 adet; 13.01.2020 tarihinde … nolu sevk irsaliyesi ile 2464 adet erkek pantolonun dikilmek üzere sevk edildiği; Toplamda 7728 adet sevkiyatın olduğu; diğer sevkiyatlarla ilgili dosya kapsamında herhangi bir irsaliyeye rastlanmadığı; davalı tarafından; 1000 nolu modelden … olmak üzere toplam 27 farklı kod numaralı kumaştan dikimin yapıldığı; bu dikilen işlerin 15.01 ve 07.02 tarihleri arasında 22 gün içerisinde, Ocak ayında 28 gönderi (18 farklı kumaş cinsi ile) ve şubat ayında 16 gönderi (12 farklı kumaş cinsi ile) olmak üzere 34 farklı parti numarasına sahip 13577 adet ürünün 44 farklı gönderi ile; 506 nolu modelden 8584, 8585, 7654, 8658, 7323, 8552, 8547, 44644, 8540 olmak üzere toplam 9 farklı kod numaralı kumaştan kesimi yapılmış olan ürünlerin dikiminin yapıldığı; bu dikilen işlerin 12.02 ve 20.02 tarihleri arasında 8 gün içerisinde, 11 farklı parti numarasına sahip 4631 adet ürünün 14 farklı gönderi formu ile; 1001 nolu modelden 8548 numaralı kumaş ile kesimi yapılmış ürünlerin dikiminin yapıldığı; bu dikilen işlerin 20.02 tarihinde, tek parti numarasına sahip 464 ürünün tek gönderi formu ile davalı tarafından davacıya sevk edildiği; Davalı tarafından gönderilen sevkiyatlarda 15.01-16.01-22.01-25.01 tarihli sevk irsaliyelerinde sayarak eksiksiz teslim alan kısmında … adı ve imzasının bulunduğu; 27.01 ve sonrası gönderi evraklarında sayarak eksiksiz teslim alan kısmında … … … isminin yazılı olduğu, Yerinde yapılan incelemelerde, ürünlerin birbirlerinin üzerine yığınlar şeklinde istiflendiği; Mamullerin partiler halinde ayrı gruplar şeklinde ayrılmamış olduğunun görüldüğü; Dava konusu yaklaşık 850-1000 adet karışık ürün üzerinde yerinde yapılan incelemelerde; Dikim kaynaklı hatalar: Paça dönüklüğü, paça darlığı-genişliği, yan overlok dikişlerinde büzgü, karşılık gelen parçaların yan ölçülerinde oynamalar, önlerde delikler, paça yapımı bozuk olanlar, sağ paçalarda yandan artmalar, sağ-ön beden kemerden 1-2 cm artmalar, paçaları zedeli işler, kemer renk farkı, meto sırası karışıklığı, ön beden-arka beden yanlış eşleme, Ponterez hatası, cep astar kıstırmaları , Kesim ve dikim kaynaklı hatalar: Overlok kestirmeleri, yan çatımlarda kestirmeler, conta renk farkı olarak tespit edildiği; Dosya kapsamındaki belgeler incelendiğinde, davacının ilk ayıp ihbarının 26/02/2020 tarihli ihtarname ile gerçekleştirdiği, bu sebeple davacının, açıkça ayıplı (aşikar ayıplı) ürünler bakımından bu tarihten (26/02/2020) önceki 2 gün, açık ayıplı ürünler bakımından bu tarihten (26/02/2020) önceki 8 gün içerisinde kendisine teslim edilen mallara ilişkin davalının ayıptan doğan sorumluluğuna başvurabileceği, dolayısıyla ayıp ihbarı için 1570 adet ürün üzerinden değerlendirme yapılması gerektiği; dava konusu olayda incelenen ve tespit edilen ayıplarla ilgili; davacının %20 oranında kusurlu, davalının ise %80 oranında kusurlu olduğu; bu sebeple davacının davalıdan olayın vuku bulduğu tarihte 34.327,72 TL alacaklı olacağı” şeklinde tespitler yapmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen raporun incelenmesinde de; rapordaki hukuki yorum ve nitelendirmeler mahkememize ait olmak üzere, zarar miktarına, kusura ve ticari defter ve kayıtlara yönelik, teknik, sektörel ve mali tespit ve değerlendirmeler ile yapılan hesaplamalar bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduğu anlaşıldığından, zarar miktarına, kusura ve ticari defter ve kayıtlara yönelik teknik, sektörel ve mali tespit ve değerlendirmeler bakımından hükme esas alınmasına karar verilmiş ve aynı gerekçelerle ve ayrıca davacı yanın kök rapora yönelik beyan ve itirazları da değerlendirilerek, davacı vekilinin yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması isteminin reddine karar verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve alınan bilirkişi heyeti raporu kapsamında yapılan değerlendirmede;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan ve ayıplı ifa nedeniyle uğranıldığı iddia olunan maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, hukuki ihtilafın ise; davalı yanca verilen dikim hizmetinin ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı ve ayıbın davalıdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı ile davacının davalı yandan uğradığını iddia ettiği maddi zararın tazminini talep edip edemeyeceği, edebilecek ise miktarının ne olduğu noktasında toplandığı, somut olayda, taraflar arasında, davacı yanca davalı yana teslimi yapılan pantolon kumaşı ve aksesuarlarının dikilip, pantolon olarak teslim edilmesine ilişkin sözlü eser sözleşmesi akdedildiği, 6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinde, iş sahibinin borcunun iş bedelini ödemek (TBK’nın 479/1.md.), yüklenicinin borcunun ise, eseri iş sahibinin amacına uygun, haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek (TBK’nın 471/1) olduğu, ayrıca ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumluluğunu düzenleyen TBK’nın 474. maddesi uyarınca açık ayıplar yönünden iş sahibinin imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde, gizli ayıplar yönünden ise, 477/son maddesi uyarınca da, ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunluluğu bulunduğu, ayıbın bildirilmemesi halinde eserin bu haliyle kabul edilmiş sayılacağı, yine ayıp halinde iş sahibinin seçimlik haklarının aynı kanunun 475. maddesinde; eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme, eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme ve genel hükümlere göre tazminat isteme olarak belirtildiği, dosyamızın her iki tarafının da tacir olduğu, 6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesi gereğince, ayıp belli ise iki gün içerisinde belli değil ise sekiz gün içerisinde ilgilisine, TTK’nın 18/3 maddesinde belirtilen usullerden, noter aracılığı ile, taahhütlü mektup ile, telgraf ile veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile ihbar edilmesi gerektiği, diğer hallerde, Türk Borçlar Kanununun 223’üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmünün uygulanacağı, bu bağlamda tüm bu mevzuat hükümleri kapsamında mahkememizce toplanmasına karar verilen tüm delillerin toplandığı, dava konusu kumaşların bulunduğu mahalde keşfen bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alındığı, alınan heyet raporu sonucu az yukarıda ayrıntıları yazılı hususların tespit edildiği, alınan raporun incelenmesinde de; raporun zarar miktarına, kusura ve ticari defter ve kayıtlara yönelik, teknik, sektörel ve mali tespit ve değerlendirmeler ile yapılan hesaplamalar bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduğu ve zarar miktarına, kusura ve ticari defter ve kayıtlara yönelik teknik, sektörel ve mali tespit ve değerlendirmeler bakımından hükme esas alınmasına karar verildiği, bu haliyle yapılan değerlendirmede de; davacı yanca davalıdan, sözlü olarak kurulan eser sözleşmesinden kaynaklanan ve 15.481 adet pantolon yönünden ayıplı ifa nedeniyle uğranıldığı iddia olunan maddi tazminatın tazmininin talep edildiği, talebin ileri sürülüş şekli bakımından ayıp iddiasının davacı yanca usulüne uygun delillerle ispat edilmesi gerektiği, ancak mahkememizce alınan ve az yukarıda ayrıntıları yazılı olan ve zarar miktarına, kusura ve ticari defter ve kayıtlara yönelik, teknik, sektörel ve mali tespit ve değerlendirmeler ile yapılan hesaplamalar bakımından hükme esas alınmasına karar verilen bilirkişi heyeti raporu ve tüm dosya kapsamına göre yapılan değerlendirme sonucu; davacının ilk ayıp ihbarını, 26/02/2020 tarihli ihtarname ile gerçekleştirdiği, bu sebeple davacının, açıkça ayıplı (aşikar ayıplı) ürünler bakımından bu tarihten (26/02/2020) önceki 2 gün, açık ayıplı ürünler bakımından bu tarihten (26/02/2020) önceki 8 gün içerisinde kendisine teslim edilen mallara ilişkin davalının ayıptan doğan sorumluluğuna başvurabileceği, dolayısıyla ayıp ihbarı için 1570 adet ürün üzerinden değerlendirme yapılması gerektiği; dava konusu olayda incelenen ve tespit edilen ayıplarla ilgili; davacının %20, davalının ise %80 oranında kusurlu olduğu; hasarlı Ürün Bedelinin ise; 1.570 adet x 85 TL/adet x 0,70= 93.415,00-TL olduğu, ancak davacının söz konusu olayda %20 oranında kusurluluk durumu göz önüne alındığında; davacının davalıya yansıtabileceği zarar miktarının 93.415,00-TL x 0,80= 74.732,00-TL olabileceği, davacı yanın muavin defterlerinin incelenmesinde de, davacı tarafından davalıya toplamda 180.000 TL, 06.01 ve 22.01 tarihlerinde ödeme yapıldığının görüldüğü, davalı tarafından da davacıya fason üretimi yapılan ürünler için, 22.01, 28.01, 09.03 tarihlerinde kesilmiş 6 adet fatura ile toplamda 220.404,28-TL’lik fatura kesildiği, bu haliyle de davacı yanın davalıdan 180.000,00-TL+74.732-TL-220.404,28-TL=34.327,72-TL tazminat talep edebileceği sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından, davanın iş bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1-34.327,72 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE -Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Alınması gereken 2.344,87 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 4.269,38 TL nispi harcın mahsubu ile fazla yatırılan 1.924,54 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden başvuru harcı 54,40 TL, posta gideri ve bilirkişi ücreti gideri 4.245,00 TL, keşif gideri 419,90 TL olmak üzere toplam: 4.664,90 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre yapılan hesaplamaya göre 652,92 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın oranlamaya göre davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/3. maddesine göre taktir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya VERİLMESİNE,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL Arabuluculuk giderinin, davanın kabul ve ret oranına göre, 184,80 TL’sinin davacıdan, 1.135,20 TL’sinin de davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK 120. maddesi gereğince; varsa taraflarca yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa İADESİNE,
8-HMK Yönetmeliğinin 58/1. Maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe çıkartılmasına,
Dair; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İSTANBUL BÖLGE ADLİYESİ MAHKEMESİ NEZDİNDE İSTİNAF KANUN YOLU AÇIK OLMAK ÜZERE karar verildi. 17.07.2023

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır