Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/65 E. 2020/265 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2020/65 Esas
KARAR NO: 2020/265

DAVA: ŞİRKETİN İHYASI
DAVA TARİHİ: 27/01/2020
KARAR TARİHİ: 25/06/2020

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine mahkememize açılan; “Şirketin İhyası” davasının yapılan yargılaması sonunda;
D A V A /
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle: … İli, … İlçesi, … ada, … parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde … sicil numaralı … AŞ’ nin 27/11/1996 tarihli (eski parayla) 350.000.000,00 TL miktarlı ipoteğin mevcut olduğu, anılan şirketin 03/12/1999 tarihli karar ile tasfiyesine karar verildiği, ipoteğe ilişkin borcun geçmiş yıllarda ödendiğini, bu kapsamda tapu kayıtlarında bulunan ipotek şerhinin fekki bakımından davalı şirketin ihyasının gerektiğinden bahisle; … Ticaret Odasına kayıtlı … Vergi Kimlik Numaralı … AŞ’ nin ek tasfiye işlemlerinin sonuçlanıncaya kadar ihyasına karar verilmesi, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
S A V U N M A /
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle: İhya talebine dayanak gösterilen ipotek işleminden müvekkili kurumun sorumlu bulunmadığını, tasfiye memuru tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurun sorumluluğunu doğuracağını, tasfiye memurunun alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğunu, bu kapsamda müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını savunmuş, müvekkili bakımından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tasfiye memuru vekili cevap dilekçesinde özetle: Davaya ilişkin herhangi bir itirazlarının olmadığını belirtmiştir.
G E R E K Ç E /
Davada uyuşmazlığın ticaret sicilden tasfiye kararı sonucu terkin olunan şirketin ihyası gerekip gerekmediği noktasında toplandığı, kesin yetki kuralı bakımından da ihyası istenen şirketin mahkememiz yargı çevresi içerisinde kaldığı görülmüştür.
İhyası talep olunan … Tic AŞ ‘ nin … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı bulunmaktadır. Şirketin tasfiye kararı aldığı ve tasfiyesinin sona erdiğinin 25/01/2002 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Dosyada mübrez tapu kaydı ve tedavüller incelendiğinde; …/… hudutlarında bulunan … Mahallesi, … ada, … parselde davacı adına kayıtlı bağımsız bölümün tapu kaydında, ihyası talep olunan şirket lehine 350.000.000,00 Eski TL bedelli ipotek kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Tasfiye; şirket leh ve aleyhindeki davaların intacı, alacakların tahsili, borçların tamamen ödenmesi ve kalanın son bilanço gereği ortaklar arasında hisseleri nisbetinde bölüştürülmesi işlemlerini zorunlu olarak içerir.
eTTK ve 6102 sayılı TTK’da yer alan bu konudaki düzenlemelere bakıldığında; eTTK 447. madde hükmü gereğince, tasfiye halinde bulunan şirketin tüm borçları ödendikten sonra, kalan mevcudu, esas sözleşmede aksine bir düzenleme mevcut değilse pay sahipleri arasında ödedikleri sermaye ve paylara bağlı imtiyaz hakları oranında dağıtılacağı öngörülmüştür. Keza terkin işlemi ve dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK 543.maddesinde aynı yönde benzer ( borçlar ödendikten sonra önce ödenen pay bedellerinin iadesi yönündeki yeni hükmü dışında) benzer bir düzenleme yapılmıştır.
Yine dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve eTTK’nda doğrudan bir karşılığıda bulunmayan 6102 sayılı TTK’nun 547. Maddesinde (Ek Tasfiye) başlığı ile; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıdırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebiyecekleri hükmüne yer verilmiştir. Anılan 547.madde hükmünün, eski TTK döneminde karşılığı bulunmayıp, ancak eski TTK döneminde uygulama ve içtihat yoluyla gerçekleştirilen ek tasfiye kararları yeni yasa ile yasal bir dayanakta kazanmıştır. Keza anılan hüküm ile şirket ortaklarının da ek tasfiye isteminde bulunabilecekleri açıkça hüküm altına alınmıştır. TTK 547.maddesinde ek tasfiyeye dair yer alan bu düzenleme bakımından, kanunun gerekçesi incelendiğinde ilk tesbit edilebilecek olan hususun; öncelikle ek tasfiye kararının geçici bir tedbir kararı olduğu ve yeni bir hukuki durum meydana getirmediği hususlarına yapılan vurgudur. Yine anılan madde gerekçelerinde ek tasfiyeyi gerektiren hallerin neler olabileceği, sınırlı sayıda olmaksızın gösterilmiş ve özellikli bu durumlar arasında şirketin bir davada davalı olarak bulunması hali ek tasfiye kararı verilmesi için özellikli durumlar arasında sayılmıştır.
Yine TTK’nun Geçici 7.maddesinde, hükümde yer verilen hallere ilişkin olarak anonim, limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesinin, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı öngörülmüş ve 15. Fıkrasında ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği düzenlenmiştir.
Davaya konu edilen ihya talebinin dayanağı olarak gösterilen ipotek şerhinin, davacının maliki olduğu taşınmazın tapu kayıtlarında mevcut olduğu, davalı tasfiye memuru vekilinin beyanı doğrultusunda ipoteğe ilişkin olarak herhangi bir alacağın bulunmadığı anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK’nun 547. Maddesinde (Ek Tasfiye) başlığı ile yapılan düzenleme ve bu düzenlemede yer verilen ve yukarda belirtilen; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıdırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebiyecekleri hükmü karşısında, iddia olunan tapu kaydındaki ipoteğin fekkine ilişkin olarak uyuşmazlığın sona erdirilmesi için şirketin ihyası gerektiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkememize açılmış şirketin ihyası istemli davanın yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Diğer yandan davacı vekili son celsedeki beyanında yargılama masrafı ve vekalet ücreti talep etmediğinden ötürü, yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına karar verilerek; davanın bu suretle kabulüne ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, … Ticaret Sicili’nin … sicil numarasında kayıtlı TASFİYE HALİNDE … ANONİM ŞİRKETİ’nin İHYASINA, Son Tasfiye memurunun da (…’ın) ek tasfiye işlemleri bakımından bu sıfatla görevlendirilmesine, Ticaret Sicilde TESCİL VE İLANINA,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Yargılama masraflarının (talebi doğrultusunda) davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı vekilinin beyanı dikkate alınarak vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-HMK 120 maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı yana İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, karşı tarafın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 25/06/2020

Başkan …
e-imzalıdır .

Üye …
e-imzalıdır .

Üye …
e-imzalıdır .

Katip …
e-imzalıdır .